Yöneticiler "Paraşüt" ile geliyor!

Yöneticiler "Paraşüt" ile geliyor!

Yöneticiler "Paraşüt" ile geliyor!

Anadolu da güzel bir halk sözü vardır.”Dert söyletir,gam ağlatır .”derler.Dertliyiz söylemeye devam edeceğiz.”Duvarı nem, insanı gam yıkar “ diye bir söz de var ama biz gamlarımızdan yıkılmayacağız.Dertlerimizi söylemeye devam edeceğiz.Dertlerimizi söylemekten hiçbir zaman çekinmeyeceğiz, ta ki muhataplarımıza sesimizi duyurana kadar. Çünkü haklıyız. Haklı her zaman güçlüdür.

 

Siz kimsiniz? Diye soranlara, biz Milli Eğitim Bakanlığı Görevde yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine göre sınavlı/sınavsız Milli Eğitim Şube Müdürü Milli Eğitim Müdürü , Müdür yardımcısı olarak atadığı, hakları gözlerinin içine baka -baka elinden alınan, kazanımları güneş altında eriyen kar gibi zamanla eritilen, eğitim teşkilatının taşra çalışanlarıyız.

 

Hani karınca da dünyayı bir “umut” ile yer misali, her şey iyi olur inşallah ümit ve temennisi ile yöneticiliğe talip olmuş, bu talepleri sonrası adeta Milli Eğitim Bakanlığının gözden çıkardığı, Taşra Teşkilatlarının Mutfaklarında ter döken eğitimcileriz.

 

Yıllardır suçlu muamelesi gördük ama suçumuzun ne olduğunu biz de anlayamadık. Bu güne kadar görünen ve gösterilen tek suç:”Derse girmeden ek ödeme” sayılan ekders ücreti almak. Genel İdare Hizmetleri Kadrosunda bulunmak. Ama bunların hiç birisi bize sorularak fikir ve düşüncelerimiz alınarak yapılan iş ve işlemler, düzenlemeler değil ki…

 

“Yöneticiler paraşüt ile geliyor”

Milli Eğitim Bakanlığı bir süredir Hava İndirme (Tugayı )Bakanlığı(!) gibi çalışmakta, akşam yatıp sabah kalktığımızda yöneticilerimizin paraşütle iner gibi değiştiğini görmekteyiz. Bizim Bakanlığın yönetici atamaları yakın bir gelecekte   efsunlu şehir efsanelerine dönüşecek.

Ya da şu TV’ lerdeki çizgi film kahramanları gibi,engel sınır tanımadan binadan binaya,dağdan dağa, vadiden vadiye uçan, olağanüstü yeteneklerle donatılmış kahramanlar gibi.. Dün X okulunda müdür, müdür yardımcısı  idi, yattım-kalktım İlçe Milli Eğitim Müdürü, Şube Müdürü….Görevlendirdim efendim. Geçici olarak…Özlük haklarına dokunmadan…Kadrolu Müdür ve Şube Müdürlerine vermediğim bir çok hakkı da elinden almadan… Hani kariyer ve liyakat ilkeleri? Bunun adı “alavere dalavere, kürt mamo sen nöbete “mantığıdır.

 

Bu durum nasıl bir manzara ortaya çıkardı dersiniz.Aynı binada, aynı oda da veya aynı koridorun farklı odalarında aynı  işi yapan iki kişi…İkisinin de ünvanı Şube Müdürü… Görevlendirme ile geçici olarak çalışan birisinin maaşı 2.050 TL, diğerinin 1750 TL. Aradaki bu 300 TL lik fark neyin nesidir? Ne menem bir şeydir?derseniz ben buldum adını…Bunun adı  paraşüt tazminatı

 

Yahu etme! eyleme nerden çıktı? 657 sayılı yasada ve buna bağlı diğer kanun ,kanun hükmünde kararname ve  yönetmeliklerde PARAŞÜT TAZMİNATI diye bir ödeme  yok.Nerden çıktı efendim?

 

Bu yeni ihdas edilmiş yönetici tiplerine göre türedi bir tazminat …Kelebek tipi, dalgıç tipi, helikopter tipi, sörfçü tipi yöneticilerimiz vardı. Buna geçen ilçemizi ziyaretinde Prof.Dr.Aytaç AÇIKALIN “Paraşütçü tipi yönetici “yi ekledi eksik olmasın…Bu onlara ödenen yeni tazminat. Kolay mı öyle “hiç yoktu heceden, bir müdür düştü bacadan(!)”diye paraşütle 2000-3000m yükseklikten atlayarak MEB  hava sahasını kullanarak, radara da yakalanmadan  kazasız belasız zemine inmek….Bu  şekilde gelenlere Aytaç HOCA Prof.Dr.”PARAŞÜTÇÜ MÜDÜR “diyor. Bunlarla aramızdaki farkın adını da ne yapalım paraşüt tazminatı koyduk. Proje ve isim tamamen Aytaç AÇIKALIN hocaya ait.Telif hakkı verirseniz ben bir şey istemem, Aytaç Hocama verin…

“Bir insan malını kaybederse bir şeyini kaybetmiştir, sağlığını kaybederse çok şeyini kaybetmiştir ama umudunu kaybederse her şeyini kaybetmiştir”.der bir filozof. Ben inanıyorum ki MEB merkez ve taşra teşkilatı Görevde yükselme yönetmeliğine göre unvan değiştirip Merkez ve Taşrada yöneticilik görevi üstlenen arkadaşlarımızın hiç biri suların tersine akıtılacağını, tahmin bile edememiştir. Olağan olanı düşünmüş, insan aklının makul yolunu seçmiş, makam ve unvan yükseldikçe mutlaka mali ve özlük haklarım da yükselir diye düşünmüştür. Ümitle bu işi kabul etmişlerdir. Ama 2000 li yıllardan başlayarak bu tersine gidiş, bu gün durumu ümitlerin de kaybedildiği bir noktaya getirmiştir.

 

 

Bizim talihimizi ve şansımızı Aşık Çelebi bir beyitinde ifade ettiği ,

“Bir acâip talihim var, her işim bozgun düşer
Bülbül için dâm ursam, içine kuzgun düşer.”mısrası  ne güzel özetliyor.

 

Bütün arkadaşlar aslında bülbül için, gül için, gülşen için dam kurmuşlardır ama onların payına ne yazık ki Kuzgun düşmüştür. (Dam =tuzak)

 

“25. madde kaldırılmamalıdır”

Özlük haklarını her geçen gün kötüleştirdiğiniz, gözlerinin içine baka-baka bir çok öğretmene verdiğiniz hakkı vermediğiniz bu yöneticilerin bu kötü gidiş ve ümit tükenmişliği aşamasında bir çıkış yolu olarak kullandıkları yönetici atama yönetmeliğinin 25. maddesini de değiştirip bu yollarının da tıkanacağı internet medyasında son zamanlarda yer almaktadır. Tüm itirazlara rağmen…

                Ne diyelim…Bu maddeyi değiştirerek Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürlerinin gerektiğinde alt görevlere kendi istekleri ile atanmalarının yolunu da tıkarsanız gerçekten büyük bir başarı yakalamış olursunuz. Bence bu onların nefes yollarını tıkamak ve bulundukları yerlerde ölüme terk edilmeleri ile eşdeğerdir. Bu 30 katlı bir MEB gökdeleninin gücü yettiğince yükseklere çıkmak için asansöre bir ümitle binmiş insanın, yukarı çıkmasına izin verilmediği gibi aşağı inmesini de izin verilmemesi, üstüne üstlük asansöre sabotaj yaparak hareketsiz havasız oksijensiz kalmalarını sağlayarak insanları boğmaktan başka bir anlam taşımaz. Sizler sınır koydukça biz bu sınırları aşmak için duvarları tekmelemeye devam edeceğimizi de biliniz.

Laf lafı açıp gider…Yıl 1998 ..28 Şubat süreci…İnsanların nefes yollarının tıkandığı ve gölgelerinden korkar hale geldiği günler…Okullardan ilçeye , illere günlük asayiş(berkemal  mi?) raporları gidiyor…İl Jandarma alay komutanı emri ile ilçenin tüm memurları bir okulun çok amaçlı salonunda toplanmış “yaklaşan tehlike” ile ilgili brifing veriliyor.Komutan kendi kurgusu heyulalarından, kabuslarından bahsedip anlata -anlata bitiremiyor ve sonu tehditlere vardırıyor.

Komutanın sözünün sonu çok ilginç bir cümle ile bitiyor.…..yapmasanız         ……yapmazsanız…. Bunları yapmayan memurdan hayır gelmez.Bunları TELEF  ET GİTSİN!Bu cümle üzerinden geçen 13 yıla rağmen hafızamdadır aklıma geldikçe,o komutanın ülkenin çoğu öğretmen-memurlarını hangi göz ile gördüğünü düşünür,olup-bitenleri zihnimde anlamlandırmaya çalışırım.

 

Merkez ve Taşra yöneticilerinin boynuna taktığınız kemendi özlük ve diğer sosyal haklarını günden güne azaltarak sıkarak yaşamı çekilmez yaptığınız yetmezmiş gibi, yönetici atama yönetmeliğinden son hak kırıntısı olarak 25. maddeyi de çıkartın. Ne aşağı ne yukarı hareket alanı bırakmayın…Ya da  OLAĞANÜSTÜ  dönemlerin komutanlarının mantığı ile dediği gibi  bu taşra yöneticilerini TELEF EDİN gitsin…

 

EMİN KÜÇÜK

Reşadiye İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.