Yönetici Atama Davaları Ve Toplu İptal

Yönetici Atama Davaları Ve Toplu İptal

Kamuoyuna yansıyan haberlerden, yorumlardan ve sitemize sıkça gelen sorulardan anlaşıldığına göre yönetici atamayla ilgili açılan davalar konusunda genel olarak zihinlerin karışık olduğu anlaşılmakta


Kamuoyuna yansıyan haberlerden, yorumlardan ve sitemize sıkça gelen sorulardan anlaşıldığına göre yönetici atamayla ilgili açılan davalar konusunda genel olarak zihinlerin karışık olduğu anlaşılmakta ve özellikle 2006 yılında yapılan sınavı kazanarak 2008 yönetmeliği Geçici 2. madde kapsamında atanmış olanların toplu iptalinin mümkün olup olmadığı konusunda ciddi endişe ve merak olduğu görülmektedir. Bunlara ilaveten Ek-2 hakkında görüşülmekte olan davanın muhtemel sonuçları da yine merak konusudur.


Açılan Davalar, Gerekçeleri ve Toplu İptal

Bu davalar dört gruba ayrılmakta olup, aşağıdaki şekilde analiz edilmiştir.

1) 2005'liler Davası: Bilindiği üzere 2008 Yönetici Atama Yönetmeliği Geçici 2. Maddesinde“…müdür yardımcılığı için yapılan seçme sınavını kazanan adaylar, sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde müdür yardımcılığına atanmak üzere başvurmaları halinde kendi aralarındaki sınav puanı üstünlüğüne göre öncelikle atanırlar.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Bu hükme göre iki yıllık sınav süresi geçmemiş olan 2006 yılındaki sınavı kazananlar için her hangi bir tereddüt ve kapalılık söz konusu olmazken, 2005 yılında yapılmış olan sınavı kazanmış olanların durumu, normal takvime göre iki yıllık geçerlilik süresi dolduğu için yoruma açık kalmıştır. Bu kapalı durumu 2008/74 nolu Genelgenin 11 Maddesiyle ” 26/03/2005 tarihinde müdür yardımcılığı için yapılan seçme sınavına girenlerden 2008 yılı itibariyle yapılan son değerlendirme sonucunda başarılı sayılanların başvuruları sınavın geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla Geçici 2 inci madde kapsamındaki hükümler çerçevesinde değerlendirilecektir. “ şeklinde açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu açıklamaya göre 2005 sınavında sorulan bazı soruların iptaline yönelik verilen mahkeme kararları gereği 2008 yılı Mayıs ayında yapılmış olan değerlendirme esas alınarak, bu tarihten sonra başarılı olup daha önce herhangi bir şekilde ataması yapılmamış olanların başvurusu kabul edilmiş, diğer 2005'lilerin başvurusu ise kabul edilmemişti.
Ne olduysa tam da bu noktada olmuş ve 2005 yılı sınavını kazanıp da 2008 yılındaki değerlendirmeden önce de başarılı olan ve bu açıklama ile başvurusu kabul edilmemiş olanların bazıları bireysel dava açmışlardı.
Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir ayrıntı var ki o da, açılan dava 2005'lerin başvurusunun kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle idare aleyhine açılmış olmasıdır. (Bir başka ifadeyle geçici 2. maddeye göre atanan diğer 2006 ların hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle değil!) İşte merak edilen konu tam da bu noktada düğümlenmektedir. Şöyle ki, eğer bu davalar 2005 liler tarafından kazanılırsa atanmış olan 2006 larla ilgili toplu iptal olur mu? Şeklinde bir endişe söz konusur. Oysa 2006'ların hukuka aykırı bir şekilde atandığına dair herhangi bir dava yok. Dahası yargı sadece önüne gelen davalara ve de dava konusu edilen maddelere karar vermekte ve 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/2. Maddesi”nde “ İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” şeklindeki hüküm gereği de mahkemenin yetkisi yeni bir hüküm ihdas etmek değil, önüne gelmiş olan dava konusu işlemin sadece ve sadece hukuka uygunluğunu denetlemektir.Kaldı ki yukarıda da belirtildiği gibi bu davalar 2006'ların aleyhine değil, “Bakanlık bizi kendisi oyalayarak sınav süresini doldurduğu halde ve sınavın bazı maddeleri iptal olması nedeniyle kendisi bizleri mağdur ettiği halde yine suçlu olarak bizleri ilan edip başvurumuzu almadı, bizlerin başvurusunu kabul etmesi için yargı kararı gerekir” şeklinde özetlenebilecek gerekçeyle dava açtılar. Bu konu daha önce bir sendikanın açmış olduğu dava konularından birisi idi ve Danıştay bu süreyi yerinde bularak yani Bakanlığı haklı bularak 2005'lilerin aleyhine karar vermişti. Ancak Samsunda bazı 2005 mağdurlarınca açılan bireysel davaların kazanıldığı kamuoyuna yansımıştır. Bu dava sonuçlarına göre Samsun İl Milli Eğitim (Valilik) yalnızca bu bireysel dava sonuçları hakkında işlem yaparak toplu iptal yoluna gitmemiştir. Dolayısıyla bu örnek de göstermektedir ki 2005'liler her ne kadar haklı da olsalar, hatta davayı kazansalar bile bu bireysel davalar toplu iptali gerektirmemektedir. Kaldı ki sadece benzer davaların açıldığı illeri ilgilendirmekte olup tüm Türkiye genelini kapsamamaktadır. Bu nedenle bu grupta yer alan davalardan ötürü toplu iptal söz konusu değildir.

2) Tüm Münhalları Açmayan İllerde Açılan Davalar: Bu davaların gerekçesi ise, tüm münhal bulunan okulların başvurularda açık gösterilmesi gerektiği yönünde mahkeme kararları bulunmasına rağmen Bakanlığın “kenar mahalle” yaklaşımı nedeniyle bazı illerde tüm münhalların başvurularda açık gösterilmemesidir. Dikkat edilirse burada da yine hukuka aykırı olduğu belirtilen ve bu gerekçe ile dava açılmış olan konu 2006'lerın atanmasının hukuka aykırı olduğu falan değil, idarenin uygulamasının yanlış olduğudur.
Dolayısıyla bu davalardan davacıların gerekçelerini haklı bulan kararlar çıksa bile burada suçlu idare bulunmuş olacak ve yine bu kararlarda 2006'ların hukuksuz atandığına ya da atanmalarının hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir karar verilmemiş olduğundan toplu iptal söz konusu olmaması gerekmektedir.
Her ne kadar bu konuyla ilgili olarak Ankara'nın tüm münhalları göstermemesi nedeniyle bireysel davalar açılarak kazanıldığı, İl MEM'in yetki sınırlarını aşarak bu bireysel davaları tüm atananlara genişletmek suretiyle toplu iptal ettiği, daha sonra 2006 ların 2 yıllık sınav süresi geçtiği halde, -bakanlığa yalnızca hukuki görüş bildirmekle görevli memur olarak çalışan ve mahkemeden dönmüş olan tüm yönetmeliklerde de imzası bulunan, bakanlık tarafından bile hiçbir görüşü dikkate alınmayan ama Ankara konusunda nedense “sipariş bir hukuka uygunluk görüşüyle” Hukuk Müşavirliği devreye sokularak- 2006'lara tekrar atanma hakkı verdiği, başvurularını aldığı ve hali hazırda da atanma sürecinin devam ettiği, kamuoyuna yansıyan bilgiler arasında olsa da, bu uygulama sıra dışı bir uygulama olup, hukuka uygunluğu, doğruluğu yanlışlığı tartışma konusu olmakla beraber akıbetinin nasıl sonuçlanacağı da henüz kestirilemeyecek kadar muallâkta bir uygulama olduğu için toplu iptal konusunda asla emsal teşkil etmemelidir. Dolayısıyla Ankara örneği bir istisna vaka olup, toplu iptale yönelik endişeler için kaynak olarak görülmesinin yersiz ve yanlış olduğu düşünülmektedir.
Özetle bu grupta yer alan davalar da yine 2006 lar için toplu iptali gerektirmemekte olup, yalnızca davacı kişi açısından bireysel sonuç doğuracak nitelikte davalardır.

3) Daha önce Yöneticilik yapmış olan ya da Müdür Yetkililik yapmış olanların Açtığı Davaları: Bilindiği üzere Anadolu, Fen vb. liseler ile YİBO, PİO gibi direk Bakanlığa bağlı olan ve yalnızca müdürleri (Baş ve yardımcılar değil) bakanlık tarafından atanan okulların müdürleri için iller arası yer değiştirme hakları 2007 yönetmeliğinden önceki yönetmeliklerde verilmiş olup, bunların dışında kalan hiçbir yönetici için hiçbir şekilde il dışı yer değiştirme hakkı verilmemişti. Ancak bir ilden başka ile yönetici iken öğretmen olarak atanmış olanların “Yeniden atama” kapsamında öncelikle atanmalarını düzenleyen bir madde yine 2007 yönetmeliğinden önce var idi. Bu maddeye güvenerek tayin isteyen ancak 2007 ve 2008 yönetmeliklerinde bu öncelik hakları ellerinden alınmış olan hatta gasp edilmiş olan, sınavlıların öncelikle atanması ile de tamamen diskalifiye olan yıllarca yöneticilik yapmış kişiler ciddi anlamda ters köşeye yatırılarak ağır bir mağduriyete uğratılmışlardı. Bunun yanında daha önce müdür yetkilik yapmış olanlar da tıpkı yukarıdakiler gibi C tipi okul müdürlüğünde daha önce yöneticilik yapmış kategorisinde değerlendirildikleri için sınava bile alınmayıp, daha sonra sınavcılara öncelik verilmesi ile bunlar da tıpkı yukarıdakiler gibi diskalifiye edilerek ağır bir haksızlığa ve mağduriyete uğratılmışlardı. İşte bu haksızlıklar Sendikalar tarafından iptale yönelik 60 günlük yasal süresi içinde dava konusu edilmediği için de arada kaynayıp gitmişti. Buna rağmen kendi bireysel çabalarıyla bu haksız durumu yargıya taşıyıp dava açanların da olduğu kamuoyuna yansımaktadır.
Tam da bu konuya örnek olarak memurlar.biz sitesinden geçtiğimiz günlerde kamuoyuna duyurulan dava dilekçesi incelendiğinde özetle” Daha önce müdür yetkilik yapmış olan birisinin bir okula yönetici olmak için başvuru yaptığı ancak bu okula Geçici 2. madde gereği sınavlıların öncelikle atanması nedeniyle kendisinin atanmamış olduğu gerekçesiyle dava açtığı ve Geçici 2. Maddenin yürütmesinin durdurulmasını ve akabinde iptalini talep ettiği görülmektedir. Diğer genelgeler zaten bu yönetmeliğin açıklaması niteliğinde olup, bu maddenin olası iptali durumunda kendiliğinden ortadan kalkmış olacağı için üzerinde durmaya bile gerek görülmemektedir.”
Ancak bu davada dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bir ayrıntı, davanın 24.12.2009 tarihinde açılmış olmasıdır. Bu tarih bu davanın, yalnızca davacının atanamadığının kendisine tebliğ tarihini esas alarak açılmış olan bir dava olduğunu göstermektedir. Bir başka ifadeyle atanamamasına cevap olarak yazılan yazıya istinaden açılmış olan davadır. Daha açık bir ifadeyle beni yönetici atamadılar ben de mahkemeye veriyorum türünden konunun detaylarını, sürecini, serüvenini, bu konudaki önceki kararları dikkate almadan düz mantıkla açılmış olan altı boş bir dava olduğunu göstermektedir.
Çünkü, öncelikle bu davanın özüne inilecek olursa sınavlıların öncelik hakkı sorunu çözülmeden bir sonuç alınması mümkün olmayıp, bu da Geçici 2. Maddenin iptali demektir. Geçici 2. Madde ise 24.04.2008 tarihinde Resmi gazetede yayımlanmış olan yönetmelikle yasal hale gelmiştir. Bu maddenin iptaline dava açabilmek için de 60 günlük yasal süresi içinde yani 24.04.2008 tarihinden itibaren en geç 24.06.2008 tarihine kadar davanın açılmış olması gerekirdi. Oysa bahsi geçen bu davanın Geçici 2. Maddenin iptali için yasal süresi içinde açılmamış olduğu görülmektedir. Bu nedenle olsa olsa dilekçeye verilen cevap yazısının mevcut yasal düzenlemelere uygun olup olmadığı, ya da dilekçede bahsi geçen işlemlerin mevcut yasal düzenlemelere uygun olarak yapılıp yapılmadığını sorgulayan ve hukukiliğini denetleyen bir dava olabilir. Mevcut yasal düzenleme de Geçici 2. Maddenin de yer aldığı ve halen yürürlükte bulunan yönetici atama yönetmeliği olup, bu yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin iptaline yönelik 60 günlük yasal süresi içinde açılmış bir dava ya da bu yönde verilmiş bir mahkeme kararı olmadığı için doğal olarak hatta zorunlu olarak İl Milli Eğitim Müdürlükleri bu yönetmeliği uygulamak durumundadırlar ve muhtemelen davacının dilekçesine vermiş oldukları yanıt da bu yönde olmuştur ve de yasal düzenlemelere uygundur.
Özetle bu dava Geçici 2. Maddeyi iptal edecek nitelikte bir dava olmayıp, altı boş kalan bir davadır. Nitekim farzımuhal geçici 2. madde ile ilgili bir iptal kararı verilmek istense bile öncelikle, yukarıda bahsi geçen bu yönetmeliğin yayım tarihinden itibaren yasal süresi içinde açılmadığı, sınavlıların öncelik hakkının yerinde olup olmadığı, müdür yetkililiğin C tipi okul müdürlüğünde geçmesi branş öğretmenleri açısından eşitsizlik yarattığı için Anayasanın 10. Maddesine aykırı olduğu gibi daha biz dizi farklı hukuki sorunları masaya yatırmak durumunda kalıp, matruşka gibi dava içinde dava, hukuksuzluk içinde hukuksuzlukları gündeme getirip, bunların da kararın gerekçesinde izah edilmesi gerektiği için bu defa dava amacının, kapsamının dışına çıkacağı için Geçici 2. Maddenin iptaline yönelik bir kararın çıkması pek olası gözükmemektedir. Daha çarpıcı bir örnekle davacının yönetici olmasını engelleyen, yönerge, genelge, yönetmelik, vb. her ne tür bir engel varsa hepsine dokunmak gibi garip bir sonucu doğuracağı için, ancak bunların düzelmesinden sonra böyle bir karar verilebileceği için ve nihayet bunlar da yasal süresi içinde dava konusu edilmemiş olduğu için bu davanın Geçici 2. Maddenin iptali yönünden pek elle tutulur tarafı gözükmemektedir. En iyimser ihtimalle bir an için davanın kendi çerçevesi ve kapsamı içinde davacının lehine sonuçlandığı varsayılsa bile bireysel bir dava olup, sonucu da yalnızca davacıyı etkileyeceği için toplu iptale sebep olması gibi bir ihtimal çok uzak gözükmektedir.
Ayrıca bu konuyla ilgili olarak yine bu siteden yayınlanan, sınavcıların öncelikle atanmasının hukuka aykırı olduğu yönünde verilmiş olan mahkeme kararı dikkatle incelendiğinde, bu davanın 2004 yönetmeliğinde “sınavcılarla daha önce yöneticilik yapmış olanların yeniden ataması birlikte yapılır” şeklinde hüküm bulunduğu halde, 2005 yılında yayınlanmış olan bir genelgede bu yönetmelik hükmüne aykırı olarak “yeniden atamaların sınavcılardan sonra yapılacağı” şeklinde bir hüküm getirmesi nedeniyle açıldığı görülmektedir. Doğaldır ki genelge daha üst yasal düzenleme olan yönetmeliğe aykırı olamayacağı için iptal kararı verilmiştir. Dolayısıyla bu durum o zamanki yasal düzenlemelerle ilgili olduğu için bugüne yorumlanması doğru değildir kanatimce.
Her şeye rağmen daha önce yöneticilik yapanlar ve müdür yetkililik yapıp da sınava alınmamış olanlar bakımından ciddi bir haksızlığın gündeme getirilmiş olması bile bundan sonraki yönetmelik çalışmalarında göz önüne alınması için önemli ve yerindedir.

4) Ek-2'ye Açılan Dava: Bilindiği üzere Eğitim Sen tarafından 07.11.2008 tarihinde Ek-2'nin bazı kalemlerinin yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açılmıştı. Bu dava ile “Sicil notlarına verilen puanlar, cezalardan düşülen puanlar, kurucu müdürlük için verilen puanlar, vekalet ya da geçici görevlendirmede geçen sürelere verilen puanlar ve öğretmenlikte geçen süreye verilen puanlar olmak üzere EK-2'deki bu beş maddenin iptali istenmişti” (http://www.egitimsen.org.tr/down/yonyonform.doc). Dava süreci dört buçuk ay geç geçmesine rağmen henüz devam etmekle beraber her an sonuçlanması da olasıdır. Bu dava sonucu ile ilgili kamuoyuna çeşitli bilgiler yansımış olmakla beraber kesin olarak resmi kararı görmeden net bir şey söylemenin mümkün olmadığı da açıktır.
Buna rağmen Ek-2'ye göre atanmış olanların ve atama süreci devam edenlerin toplu iptali konusunda, olası sonuçlar üzerinden muhtemel gelişmeler hakkında yorum yapmak gerekirse, öncelikle ya tamamen red, ya kısmen red kısmen kabul, ya da tamamen kabul şeklinde üç ihtimalli sonuçlar üzerinden gittiğimizde, bu davanın olası sonuçlarına göre aşağıdaki muhtemel uygulamaların olması büyük olasılıkla beklenmektedir.

1) Eğer davanın reddine karar verilirse hiçbir değişme olmayacak ve Ek-2'ye göre atanmış olanlar görevlerine aynen devam edecek, hâlihazırda devam eden diğer atama süreçleri de hız kazanacaktır.

2) Eğer davanın kısmen reddine kısmen kabulüne ya da tamamının kabulüne karar verilirse, dava konusu beş maddeden bir kısmı ya da tamamı iptal olacağı için bu durumda da Bakanlığın ya da MEM'lerin yorum farkına bağlı olarak toplu iptal konusunda iki farklı uygulama ihtimali söz konusu olabilecektir. Bu ihtimallerden birincisi örneğin sadece vekaletlere ve kurucu müdürlere verilen puanlar iptal edilirse, yine atanmış olanlardan da sadece bu puanları alarak atanmış olanların atamalarının iptal edilmesi, diğerlerinin aynen korunması şeklinde olabilir. Ancak bu durumda domino taşı gibi tercihler de birbirini etkileyeceği için pratikte bunun altından kalkmak da pek mümkün olmayabilir. Bu durumda ikinci ihtimal devreye girer ve Ek-2'ye göre atanmış olanların tamamı için toplu iptal gerçekleşir. Henüz devam eden atama süreçleri ise bıçak gibi kesilir ve Bakanlıktan gelecek olan yeni bir genelgeye göre hareket edilir. Ya da yeni bir sınavlı yönetmelik kaçınılmaz olur.

Sonuç itibariyle tekrar özetlemek gerekirse, Geçici 2. Maddeye göre atanmış olan sınavcılar için toplu iptal ihtimali gözükmezken; Ek-2'ye göre atanmış olanların kaderi çok yakın zamanda çıkması beklenen dava sonucuna bağlı olup, davanın bakanlığın aleyhine sonuçlanması durumunda toplu iptalin kaçınılmaz olacağı, en iyimser ihtimalle bir madde bile iptal olsa taşları yerinden oynatmaya yeteceği yine kaçınılmazdır. Bu analizler naçizane bu satırların yazarına ait yorumlardan ibaret olup, son kararı yargının ve buna bağlı olarak son uygulamayı ise yürütmenin yetkili organlarının yapacağı gerçeği de akıldan çıkarılmamalıdır. 21.03.2009
[email protected]

www.memurlar.biz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum