YÖK, kontenjanlara ince ayar yapacak mı?
Yusuf Ziya Özcan, iktidarın gözüne girmek için üniversite kontenjanlarını plansız, programsız bir şekilde sürekli şişirmişti.
Bu yüzden, son iki yıldır üniversitelerde 100 bin civarından kontenjan boş kalıyor. Hem de sadece vakıf üniversitelerinde değil, devlet üniversitelerinde de ciddi kontenjan açıkları yaşanıyor. Özellikle de fen edebiyat fakültelerinde...
Yeni kontenjanlar, birkaç güne kadar netleşir. Gelen duyumlar, YÖK’ün boş kontenjanlar konusunda, önceki yıllara göre daha duyarlı olacağı yönünde. Yeni Başkan Gökhan Çetinsaya, henüz ne YÖK’e ne de üniversitelere nüfuz edebilmiş değil. Aldığı ciddi bir karar da yok. Kontenjan konusu, belki de alacağı ilk önemli karar olacak...
Ayinesi iştir kişinin derler. Çetinsaya’nın bu konudaki tavrı da, bundan sonraki icraatları için bir gösterge olacak. Aklın gereğini mi yerine getirecek, yoksa mavi boncuk dağıtılmaya devam mı edilecek? Hep birlikte göreceğiz...
Yeniden yapılanma şart!
Türk yükseköğretiminin ciddi bir reform sürecinden geçmesi, olmazsa olmazların başında geliyor. Ama bunu kim yapacak? YÖK mü, Üniversitelerarası Kurul mu yoksa siyasetçiler mi?
Doğru olan üniversitenin, kendi reformunu, kendisinin gerçekleştirmesi. Ama nedense onlar bu konuda ya sessiz kalmayı ya da tepki göstermeyi tercih ediyorlar.
Taslak hazırlayın dendiğinde üzerlerine alınmıyorlar, başkaları hazırladığında da kıyameti koparıyorlar. Bu yüzden de 12 Eylül’den bu yana, arpa boyu yol alınamıyor.
Sanki YÖK’ün bir dokunulmazlığı var.
Evren hakkında bile dava açıldı ama YÖK’e dokunulamıyor! Sizce de bu işte bir gariplik yok mu?..
Peki yeni bir üniversite reformu nasıl olmalı?
Eminim ki bu konuda herkesin söyleyeceği bir söz vardır ve onlara bu sözleri söyletecek özgür ortam sağlanmalıdır.
Hep bilinir: Üniversitelerde sıkıntı varsa, ülkede de sıkıntı vardır.
Bu yüzden üniversiteleri sadece kontenjan açısından değil, özerklik, üretkenlik sağlanarak, madde ve manevi açıdan da yüreklendirmek gerekir. Yoksa moralsiz üniversitelerden, geleceği inşa edecek üretken, yürekli gençler beklemek hayalcilik olur!..
En temel sorunları ne?
Üniversitelerin bugün için en büyük sorunu ne? Bunu anlamak için uzun uzadıya inceleme yapmaya gerek yok. Yılladır konuşuluyor. Ama hala sorunların tespiti konusunda tereddütler yaşanıyor ki, TOBB, vakıf üniversiteleri için arama toplantısı düzenliyor. Umarız, havanda su dövmenin ötesinde bir işe yarar!..
Üniversitelerin en temel sorunu hiç kuşkusuz, idari, mali ve akademik özerkliktir. Her üç konuda da ciddi sıkıntılar var. Bu yüzden de, hemen her konuda, zincirleme olarak, giderek artan sancılı bir süreç yaşanıyor. Üniversiteler kendi bütçesini yapamıyor, kendi rektörünü seçemiyor, özgürce fikir beyan edemiyorlar. Aldıkları maaşla bırakın bilim üretmeyi geçimlerini zor sağlıyorlar. AR-GE’ye ayrılan kaynaklar çok kısıtlı. Vakıf üniversitelerinin üzerindeki vergi yükü, dayanılacak gibi değil. Öğrencilerin burs ve yurt sorunu, iyileştirmeler olsa da hala istenilen düzeye ulaşamadı.
Dünya sıralamalarında yer alamıyorlar, çünkü ne ekonomik olarak ne de akademik olarak, dünya devleri ile yarışacak düzeyde değiller.
Tüm üniversitelerimiz için araştırmaya ayrılan kaynaklar, sıralamaya giren Amerikan üniversitelerinin sadece birininkinden bile fazla değil. Hocalarımızın üzerindeki ders yükü ise, bilime zaman ayıramayacak kadar fazla...
Kadrolaşma ise son yılların en büyük baş ağrısı. Rektöre ya da dekana yakınsanız, bütün yıl sırtüstü yatsanız bile size dokunan olmuyor. Üreten değil tüketen, günü kurtaran, konuşmaktansa susmayı tercih eden öğretim üyeleri ve öğrenciler tercih ediliyor ve bu özellikler pirim yapıyor...
Öğrenciler de mutsuz!
Üniversitelerin kesinlikle yeniden yapılanma içerisine girmelerini zorunlu kılan etkenlerden birisi de, üniversite mezunu işsiz sayılarının geldiği nokta.
Şu anda işsizlik sıralamasının en üst sırasında, her şeyden fedakarlık yaparak üniversiteye giren ve çok zor koşullarda üniversiteden mezun olan gençler geliyor. Çünkü, hemen her alanda on binlerce istihdam fazlası üniversite mezunu var.
Şimdi birileri çıkıp, üniversiteleri meslek okulu ve iş kapısı değil, bilim yuvası diyebilirler. Çok haklılar. Ama öğrenciler, kendilerine hangi beklentiyle geliyor, onu da iyi düşünmeleri gerekir!..
Özetin özeti: YÖK keşke biraz olsun asli görevini hatırlasa da üniversitelerin ve ülkenin sıkıntılarına çözüm yolları arasa. Ama nerdeeee....
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.