Yeni bir krizin eşiğindeyiz..

Yeni bir krizin eşiğindeyiz..

Piyasalarda oluşan köpükçük patlarsa yeni iflaslar yaşanır..'

UniCredit Araştırma Müdürü Ercan Uysal, bireysel yatırımcılarında borsalardaki oyuna katıldığına dikkat çekerek “Ralli bir süre daha devam edebilir. Ama ekonomik veriler ve şirket kârları bunu destekleyecek nitelikte değil. Zaman geçtikçe bu görülecek” diye konuştu.

Borsalarda belli bir noktadan sonra ekonomideki ve finansal sektördeki iyileşmenin çok ötesinde bir yükseliş görülmeye başlandığını belirten Ekonomist Atilla Yeşilada, “Köpükçük oluştu. Bu köpükçükler patladıkları zaman kurumları da götürür” dedi.

Piyasalarda Mart ayında başlayan ralli son hız devam ediyor. Kimine göre en kötüsü geride kaldı, kimine göre ise bu yaşananlar geçici. Peki borsalarda yaşanan yükselişin asıl nedenleri neler? Ralli daha ne kadar sürecek? Piyasalar ve ekonomilerde dip görüldü mü? IMF anlaşması olacak mı? Ekonomi gündemindeki tüm güncel gelişmeleri Ekonomist Atilla Yeşilada, UniCredit Menkul Değerler Araştırma Müdürü Ercan Uysal ve Vatan gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu ile konuştuk. Söz konusu değerlendirmeyi iki bölüm halinde yayınlayacağız.

Ufuk Korcan: Piyasalarda son aylarda yaşanan ralliyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Atilla Yeşilada: Son derece mantıklıydı bu hareketler. Belirli bir noktaya kadar çok ciddi panik vardı. İnsanlar güvenli limanlara kaçmışlardı. Yılbaşına geldiğimizde krizin tepesinden en dibe kadar olan dönemde Wall Street yüzde 50 değer kaybetmişti. Bu çok ciddi ekonomik ekonomik senaryoyu yansıtıyordu. Neredeyse Büyük Buhranı yansıtıyordu. Bunun olmayacağı anlaşıldığında borsaların bir miktar değer kazanmasını normal karşılamak lazım. İkincisi de ekonomik krizin etkileri yavaşladı ve bankacılık sektöründe de, en azından ABD'de, krizin atlatıldığına dair önemli adımlar atıldı. Bir noktadan sonra ekonomideki ve finansal sektördeki iyileşmenin çok ötesinde bir iyileşme görmeye başladık. Bunda ABD Hazine Bakanı Geithner'ın bankalara yaptığı kıyaklar, ki bunların arasında stres testi denen “ucube”nin de etkileri de var. Bence bankalara gereksiz yere iyi davranılmış ve halka da çok yanlış bir mesaj verilmiştir. Bunların dışında bence çok daha önemli bir faktör var. Bu da bankalar özellikle ABD'de Obama yönetimini esir aldıklarını farkettiler.

Ali Ağaoğlu: Alabileceklerini yani...

AY: Yok hayır aldıklarını. Geithner açık açık “Ben banka batırmayacağım” diyor. Stres testi başlarken bile hiçbir banka batmayacak denildiyse oyun bitmiştir artık.

AA: Ben ona zaten stres testi demedim. Ev ödevi dedim.

AY: Testin detayları da tartışılır. Bana göre çıkışı da gerçekçi değildi. Bir anlamda piyasalar şunu keşfettiler: Bernanke opsiyonu. Bu ne demek? Kazanırsam kazançlar benim, kaybedersem kayıplar kamuoyunun. Bunun daha ilerlemiş bir sürümünü, Bernanke ve Geithner istemeden piyasaya sürdü. Piyasalar bunu görünce de oyunu oynamaya başladı. Bu sefer işin güzeli sıfır faizle oynanıyor bu oyun. Sıfır faizle para alıyorsun ve para kazanıyorsun. Bunu gören bireysel ve kurumsal yatırımcılar da oyuna katıldı. Güvenli limanlardan çıkıp paralarını büyük kurumsal yatırımcılara emanet etmeye başladılar. Yavaş yavaş şartlardaki iyileşmeyi yansıtan ralli bir likidite rallisine dönmeye başladı. Arkasından da köpükçüklere dönmeye başladı.

Ercan Uysal: Aldığımız duyumlara göre son bir haftada borsa yatırım fonu denilen (ETF) fonlara girişler oldu.

AA: ETF'ler borsada işlem gören yatırım fonları...

EU: Evet. Mesela sizin hiç Türkiye'den haberiniz yok. Ama çok iyi haberler gelmeye başladı aracı kurumlardan, internet sitelerinden. Zaten gelişmekte olan ülkeler “krizden en önce çıkacaklar” olarak söyleniyordu. “Çıkış V şeklinde olur” deniyordu. Bu ülkelere yatırım yapmak istiyorsanız ve ayrıntılarını bilmiyorsanız Türkiye'nin, Brezilya'nın, Hindistan'ın Rusya'nın borsa endeksini satın alıyorsunuz. Ve son iki haftada bunlara çok ciddi para girdiği söyleniyor. Bu bireysel yatırımcının piyasaya girdiğini gösteriyor.

UK: Ralli daha da devam eder mi?

EU: Böyle bir belirsizlik ortamında küçük yatırımcıyı bu oyunun içine çektilerse bu rallinin devamı gelir. Bu bir likidite rallisidir. Rallinin nereye gideceğini ve ne kadar kalıcı olacağını belirleyecek olan ekonomik gerçekler ve şirketlerin kâr yaratma potansiyelleri olacak. Şu anda ayılarla boğalar arasındaki savaş bunun etrafında dönüyor. Boğalar diyorki “En kötüsü geçmiştir, evet hastamızın kolu, bacağı kopmuştur ama yaşıyor. Zamanla kol bacak çok hızlı uzayacak.” V şeklinde yani. Borsalar da ekonomilere yönelik bu beklentiyi 1 yıl önceden satın alır. Şu anda bu iyileşmeyi satın alınıyor. Ancak şu anda SP&500 Endeksi'nde fiyat kazanç oranı 17 civarında. 2010'da 12 olması bekleniyor. Yani şirket kârlarında ciddi bir iyileşme bekleniyor. 2009'un son çeyreğinde şirket kârlarında beklenen iyileşmenin yüzde 80'i banka kârlarından. Banka kârları bir kere fiktif ABD'de.

AA: Kârların büyük bölümü yeniden değerlemeden geldi.

EU: Gerçeğe uygun değerleme (mark to market) kuralı ciddi şekilde esnetildi. Ama bu esnekliğin de ötesinde ABD bankalarının bilançolarında var olan zararların çok kısıtlı bir miktarı yansıtıldı.

UK: Borsalar düşerken, geçerli olan nedenler yükselirken etkili değil mi?

AY: “Ekonomi dip yaptı” deniyor. Bu doğru değil. Ekonominin eskisi kadar hızlı daralmadığını görüyoruz. Dip yaptı demek, ekonomik veriler yatay seyre geçti demektir. Halbuki son gelen veriler ABD'de işlerin yeniden kötüye gittiğini gösteriyor. Çin'de de sanayi üretimi (dünyanın Çin'den ne kadar mal ithal ettiğini göstermesi açısından önemli) orda da yavaşlama var. Şu anda dünyanın daralma sürecini bitirip yataya geçtiğini göremiyoruz.

TEK BİR SEMPTOMA BAKILSA KOCAKARILAR DOKTOR OLURDU

AA: Bernanke'nin dediği gibi yeşil filizleri görmüyor muyuz?

AY: Ekonomi de insanoğlu gibi çok kompleks bir mekanizma. Bu mekanizmanın bir hastalığı var. Bu hastalığı teşhis ederken tek bir semptoma bakamazsınız. Baksaydık zaten bütün kocakarılar doktor olurdu. Bir tek ekonomi dizisine veya ilişkiye bakarak yeşil filizlerden bahsedemezsiniz. Bazı yerlerde çölleşme olmuyor, erozyon bitti ve yeşermelerin olduğunu görüyoruz. Bernanke bu anlamda haklı. Bankaların biribirlerinden para alırken kullandıkları faiz oranı libor yüzde 5'lerden yüzde 1'in altına indi.

AA: Ama 10 yıllık ABD tahvillerinin faizi yüzde 3.30'un üzerine geçti ve yükselmeye başladı.

AY: Bakın işte bazı yerlerde yeşil filizler var, bazı yerlerde de pis kokulu mantarlar.

AA: İşin önemli kısmı mantarlar yeşil filizleri zehirleyecek mi zehirlemeyecek mi?

AY:Akıllı bir doktor her tarafta yeşil filizler görürse ilacı keser ve hastayı taburcu eder. Veya daha az ağır hastaların olduğu bir koğuşa koyar. Ama hasta mesela tansiyonu normale dönerken kan şekeri düşüyorsa ilaca devam eder. Muhafazakar doktor böyledir. IMF ve diğer uluslararası kurumlar böyle tahmin yaparken yatırımcılar hastanın bütün sorunları bitmiş gibi davranıyor. Mesela böyle bir ortamda ABD 10 yıllıklarının faizinin yükselmesi bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için iyi değil. ABD toparlasa Avrupa ve Japonya'nın durumu kötü. Bu iki kıta ABD toparlarken ayaklarına kurşun bağlamış gibi dünyayı aşağıya çekecek. Şu anda hastayı acil bakımdan çıkartacak veriler yok.

IMF, TÜRKİYE İLE ANLAŞMA YAPMAK İSTEMİYOR

AY: Dünyada böyle derin resesyonların ardından çok büyük patlamalar olur. Bu onlardan biri değil. Sebebi de çok basit. O kadar büyük bir servet mahvolduki dünyada o toparlanmayı sağlayacak sermaye birikimi kalmadı. Bundan sonra birkaç sene insanlar borç ödemekle geçirecek. Tasarruf eğilimi artacak. Hanehalkı borcun da sürdürülebilir seviyelere inmeli. Tüm dünya genelinde bu resesyondan çıkış daha hafif olacak. Çünkü gelirin arttığı zaman bunu eskisi gibi tamamını tüketime aktaramayacaksın. Bunun bir kısmı borç ödeme ya da kaybolan servetini yerine koymada kullanılacak. Bu sürece devletler de katılacak. ABD de Türkiye de.

AA: IMF'li ya da IMF'siz bir senaryo konusunda ne düşünüyorsunuz? IMF ile program yapmayacağımız gündeme geldi. Ben sürekli söylüyorum, bizim bir programımız olsun, IMF destekli ya da değil. Ama denetlenebilir bir program olsun.

AY: Ben de IMF olsun istemem. Ben doğru dürüst öncelikleri belirli, sorunları doğru tespit eden bir program istiyorum. Bu krizden herkes zarar gördü. Herkes teşvik istiyor.

AA: Bazı sektörlere yapıldı.

AY: Ekonomi sonsuz ihtiyaçlarla kıt kaynakları yönetme sanatıdır. Hele hükümetseniz bu bin kat daha doğrudur. Bütçe açığını kullanarak bu krizden çıkacaksan harcadığın her kuruşun çarpan etkisini kaç kuruş katsayıyla gelir yarattığını iyi hesaplayacaksın. Tüketim eğilimi yüksek olan kişilere yönelik yapılacak önlemler etkili olabilir. Alt gelir gruplarına yönelik önlemler uygulanmalı.

AA: Eğer hükümet piyasalara mali disiplin konusunda inandırıcı çözümler sunarsa piyasayı da ikna ederse IMF olmadan da olur.

AY: IMF'nin en çok korktuğu başarısız bir programa imza atması. Bu anlaşma 6 ay önce de imzalanırdı. AKP şunu anlamakta zorluk çekiyor. Yaptığı pazarlıklarla bu işte ciddi olmadığını gösteriyor. IMF her seferinde kendi prestijini düşünüp bu işten uzak duruyor. IMF bence Türkiye ile program istemiyor. Çünkü karşısındakinin niyeti son derecek açık. İşler kötüye gittiğinde çağırıyor sonra kenara atıyor.

vatan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.