'Yazarlar Okulda Projesi' Yıl Sonu Kapanışı
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Çocuklara küresel düzeyde rekabet gücünü sağlayacak, bilgi ve yetenekleri esas alan kazanımları zorunlu olarak vereceğiz. Onun dışındaki her şeyi çocukların ilgisine, ihtiyacına, yeteneklerine göre yönlendireceğiz'' dedi
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Biz eğitimde paradigmamızı değiştirmeye çalışıyoruz. Eğitimi demokratikleştirmeye ve esnekleştirmeye çalışıyoruz'' dedi.
Bakan Dinçer, Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'nde gerçekleştirilen ''Yazarlar Okulda Projesi'' yıl sonu kapanış programına katıldı.
Burada konuşan Bakan Dinçer, eğitimle ilgili çok fazla tartışma olduğunu belirterek, Milli Eğitim Bakanlığı'nı yeniden yapılandırdıklarını söyledi. Kamuoyunda 4 4 4 olarak bilinen eğitimi kesintisiz 12 yıla yükselten kanunun çıktığını, ''Fatih'' ve ''Okulda Hayat Olsun'' projelerinin başlatıldığını ifade eden Bakan Dinçer, şöyle konuştu: ''Bunların hepsi tartışma konusu yapılıyor ama esas söylemek istediğim şu; bunların her birisi kendi başına anlamlı değil, esas olan, eğitimde paradigma değişikliği yapmaya çalışıyoruz. Belki de vurgulanması gereken şey bu. 4 4 4 için ideolojik tartışma yapılabilir. 'Fatih' projesi için eleştiriler yapılabilir. 'Okulda Hayat Olsun' projesine CHP itiraz etti, karşı çıkılabilir. Ama altını çizerek söylemek istediğim şu: Biz eğitimde paradigmamızı değiştirmeye çalışıyoruz. Biz şimdiye kadar devlet olarak bir tek eğitim tasarladık. Çocukların farklılıklarını esas almayan, toplumdaki farklı kesimlerin beklentilerini göz önünde bulundurmayan, devletin öngördüğü 'Ben verirsem iyidir, alırsanız da dünyaya bedel olursunuz' diye tasarladığı bir eğitim sistemi vermeye çalıştık. Ama gördük ki, bu tek tip tarz çocuklarımızın gelişmesine, kabiliyetlerini farklı şekilde kullanmalarına, okuma kültürünün geliştirilmesine izin vermiyor ve toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini de karşılamıyor. Şimdi bütün bu yaptıklarımızla başka bir şeyi öngörmeye çalışıyoruz. Eğitimi demokratikleştirmeye ve esnekleştirmeye çalışıyoruz. Bu yapı içinde çocuklar önce kendi ilgilerine, sonra yeteneklerine göre eğitim alabilsinler, tercihlerde bulunabilsinler, bunlar için sınırlamaları hukuken koymayalım. Bunlar için kabiliyetine, çalışanlığına, sorumluluğuna, ilgisine göre sınırlar koyalım. Bir alandan başka bir alana geçmek istiyorsa o alanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdaysa geçsin istiyoruz. Toplumun her kesiminin kendisini bulabileceği bir yapı kurgulayalım istiyoruz. Bunu da yaparken genelde küresel düzeyde çocuklarımızın rekabet edebileceği bilgi ve yetenek seti de kurgulayacağız. O bakımdan çocuklara küresel düzeyde rekabet gücünü sağlayacak, bilgi ve yetenekleri esas alan kazanımları zorunlu olarak vereceğiz. Onun dışındaki her şeyi çocukların ilgisine, ihtiyacına, yeteneklerine göre yönlendireceğiz. Nihayet toplumun farklı kesimlerinin taleplerini karşılayacak esnek bir yapı oluşturacağız. Bugün öngördüğümüz ve toplumda eksikliklerini hissettiğimiz sorunların çözümüne de sağlam bir zemin oluşturacağına inanıyoruz.''
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'de kitap okuma konusunda bazı gariplikler olduğunu belirterek, ''Bunların arasında 'Kitap okuyacağına ders çalışsana' veya 'çok okuma gözün bozulur' yaklaşımı ya da evinizde bir kitaplık var ve içinde de 3-5 kitap varsa 'Bütün bunları okudun mu?' sorusudur. Buna benzer gariplikler toplumun içinde var. Kitap okumayı teşvik eden bir kültürü yaratmak zorundayız'' dedi.
Bakan Dinçer, ''Bir kişi bir kitap okursa bir dostla tanışmış olur, o kitabı ikince kez olursa bir dostuna rastlamış olur'' denildiğini belirterek, bu anlamda kendisinin çok dostu olduğunu söyledi. İlkokul sıralarında Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarını okuduğunu anlatan Bakan Dinçer, hiç aklından çıkmayan bir anısını, ''O kitaplarda yetim, öksüz, anne ve babasından ayrı, itilip kakılmış küçük çocukların hayatta kalma mücadelesi anlatılır. O kitapları okurken, belki etkilenip ağlıyordum, hatırlamıyorum şimdi. Annem çok meraklanırdı. Annem okuma-yazma bilmiyordu. Kitabı yüksek sesle okuyordum, ikimiz birlikte ağlıyorduk'' sözleriyle anlattı. Bir öğretmenin kitap okumada alışkanlığı kazandırmadaki yerini gösteren de güzel bir anısı olduğunu belirten Bakan Dinçer, şöyle konuştu: ''Mehmet Akif İnan, edebiyat öğretmenimdi, yazar ve şairdi. O dönemlerde bir imtihan olacağız. İmtihanda 4 soru sordu. İyi hazırlanamamıştım, 2'sini bilmiyordum. Ama çok iyi hatırlıyorum. Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Yaş Otuzbeş'' ile Mehmet Akif Ersoy'un 'Bülbül' şiirlerinin yorumu sorulmuştu. Şiir okumaktan hoşlanıyordum, lise 2 veya 3'de idim. İki şiir hakkında çok güzel analiz yaptım. Hoca, 4 sorudan 2'sini cevaplandıran bana 100 vermişti. Hoca beni çağırıp, 'Sende bir cevher gördüm' demişti. Sonra bana kitaplar, dergiler vermeye başladı. Bu, benim üzerimde çok etkili oldu.'' Üniversitede hoca olduğu dönemde de öğrencilerine okuma alışkanlığı kazandırmak için yaptıklarını anlatan Bakan Dinçer, öğrencilerinin bir çoğunun da böylece kitap okuma alışkanlığı kazandığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Türkiye'de kitap okuma konusunda bazı gariplikler olduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''Bunların arasında 'Kitap okuyacağına ders çalışsana' veya 'Çok okuma gözün bozulur' yaklaşımı ya da evinizde bir kitaplık var ve içinde de 3-5 kitap varsa 'Bütün bunları okudun mu?' sorusudur. Buna benzer gariplikler toplumun içinde var. Kitap okumayı teşvik eden bir kültürü yaratmak zorundayız. Bu proje çok destekleyici, güçlendirici ve bizim için cesaret verici oldu. Bakanlıkta okuma kültürü yaygınlaştırmak için ilk kez Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı bünyesinde 'Okuma Kültürünün Geliştirilmesi ve Kütüphaneler' diye bir birim kurmuştuk. Şimdi bu projeden destek alarak, 'Bunu Türkiye çapında yaygınlaştırma imkanı olur mu?' diye inceleteceğim.'' Kütüphanelerin, bütün okullarda binanın üst katlarında, icra yerlerde, koridor sonlarında ve genelde de kilitli olduğunu ifade eden Bakan Dinçer, kütüphaneden sorumlu öğretmen ve öğrenci bulunduğunu, öğrencilerin kitap almak için gelmediğini, gelse de kapalı olduğu için bulamadığını, öğretmen ve öğrencinin de alınan kitabın geri gelmeyeceğinden endişe duyduğu için kitabı vermek istemediğini anlattı.
Bakan Dinçer, benzer şekilde okullarda bilgisayar laboratuvarları olduğunu kaydederek, ''Bunlar makul yerlerde, sınıf niteliği olan yerlerde konuşlandırılıyor ama daha çok dersin dışında kullanılmasına izin verilmiyor. Ders dışında hasar görürse diye kapatılıyor'' dedi. Bu anlamda ''Okulda Hayat Olsun'' projesini başlattıklarını hatırlatan Bakan Dinçer, projenin bilgisayar laboratuvarı ve kütüphaneleri, okul bahçelerini, çok amaçlı salonları ve yemekhaneleri kapsadığını anlattı. Bakan Dinçer, proje ile farklı bir uygulama yapmaya başladıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: ''Kütüphaneler, en üst katlardaki, koridor sonundaki yerlerden alınarak, bilgisayar laboratuvarlarıyla birleştirilecek, her ikisi de derslik olmaktan çıkarılacak, daha sivil, okulun en kolay ulaşılabilir yerinde, vatandaşların da çabukça girip çıkabilecekleri ve daha rahat ve serbest şekilde tasarlanan odalara konulacak. Hem bilgisayar salonu ve kütüphane olacak. Burası sürekli açık kalacak, sadece ders zamanı değil, eğitim bittikten sonra da akşam 20.00-21.00'e kadar, hafta sonları da açık olacak. Burayı sadece öğrencilerin değil, mahalle halkının da hizmetine sunacağız. Çocuklar internet kafelere gitmesinler, kötü alışkanlıklar edinmesinler diye internet olacak. Çocuklar kitapları istedikleri gibi kullanacaklar. Veliler de bir şey okumak istiyorsa mekandan yararlanabilecek. Her okulda bir mahalle kütüphanesi oluşturmak için böyle bir serbestleştirme yaptık. Bir çok yerde başlattık, İstanbul'da da konuyla ilgili çalışma yürütülüyor.'' Okul bahçelerini gri zemin olmaktan çıkaracaklarını anlatan Bakan Dinçer, tören yapılan alan dışındaki bahçenin çim olacağını ve bahçelerde geleneksel çocuk oyunları için alanlar yapılacağını anlattı. İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da çocuklara okuma kültürü kazandırmayı, sıkı bir kitap okuyucusu yapmayı, yazın hayatının önemli isimlerini öğrencilerle buluşturmayı amaçlayan projenin, Bağcılar'da başlayıp, il geneline yayıldığını söyledi. Etkinliğe, Ayşe Kulin, Mevlana İdris, Selim İleri, Mine Soysal'ın da aralarında bulunduğu bazı yazarlar, öğrenciler ve veliler katıldı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, etkinliğin sonunda projeye katılan yazarlara plaket verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.