Yaşam Boyu Eğitim Kurumlarını Gereksiz göremeyiz!
Yaşam Boyu Eğitim Kurumlarını Gereksiz göremeyiz!
Önceki gün internet sitelerinde şöyle başlıkla karşılaştım: “MİSYONUNU TAMAMLAMIŞ KURUMLAR KAPATILMALIDIR!”
Başlık çarpıcı idi, tabii atladım hemen, tıkladım.
Bir de ne göreyim.
“Misyonunu tamamlamış kurumlar” tabiri ile, maalesef yıllarca yeteri kadar tanımadığımız ve bu bilinçsizliğimiz sebebiyle de kıymetini bilemediğimiz “Halk Eğitim Merkezi Müdürlükleri, Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlükleri ve Öğretmenevi Akşam Sanat Okulları” kast ediliyormuş.
Yazıyı baştan aşağıya okudum ve itirazlarımı aşağıda yazdım.
- Halk Eğitim Merkezlerinde açılan kursları “iş olsun diye açılıyor” olarak genellemek çok yanlış. Bugün anlatılanın tam tersine küçük yerleşim birimlerinde halkımız bu kurslarla eğitim sürecine katılmaktadır. Küçük bir yerleşim biriminde “1 yetişkinin bile okuma-yazma bilmiyor olması” ayıbı nasıl giderilecek. Özellikle ev hanımlarımızın yoğun ilgi gösterdiği ve kendilerini yetiştirdiği, sosyal bir yaşam imkanı bulduğu bu kurslar da olmasa küçük yerleşim birimlerinde herhalde hiçbir faaliyet kalmayacak.
- “Halk Eğitim Merkezi Müdürlüklerine birden fazla müdür yardımcısı kadrosu asla verilmemelidir” bu cümle meseleyi özetliyor. Aslında bazılarının rahatsız oldukları şey, meğer buradaki yöneticilermiş.
Yazılanlar tam bir ön yargı ile hazırlanmış gözüküyor. Çünkü; mevcut norm kadro esaslarına göre;
Halk Eğitimi Merkezin bulunduğu ilin veya ilçenin toplam nüfusu
20.001'e kadar–1
20.001–50.001'e kadar -2
50.001–300.000'e kadar–3
300.000 ve daha yukarısı–4
Müdür yardımcısı norm kadrosu belirlenecektir.
Yukarıda belirtilen kriterler dışında başka özelliklere göre halk eğitimi merkezlerine ilave müdür yardımcısı normu verilmeyecektir. Halk Eğitimi Merkezlerinde Müdür Başyardımcısı Normu Bulunmayacaktır.
(Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 18/10/2010 tarih ve 63784 sayılı yazıları için tıklayınız.)
- Mesleki Eğitim Merkezleri’nden bahsederken de “…50–60 kursiyerin, neredeyse sadece sigorta işlerinin yürütüldüğü bu kurumlara..” cümlesi de tam bir ön yargılı yaklaşımdır.
Ama az önce olduğu gibi ilgili kişi yazının devamında gerçek niyetini ortaya koymuş: “Buraya atanan öğretmen ne yapar? Sanayisi bile olmayan küçük bir ilçede, 3 tane tamirhaneye gidip koordinatörlük yapmak iş mi dir? Öbür tarafta gırtlağını patlatarak haftada 30 saat ders anlatan bir sınıf öğretmeni 15 saat ek ders ücreti alırken, Mesleki Eğitim Merkezlerinde görevli bir meslek dersleri öğretmeni 40 saate kadar çok daha önemli işler yaparak ek ders ücreti almaktadır. Bunun adı adalet değildir. Bunun adı insan kaynaklarının israf edilmesidir”
Yani esas mesele, buradaki yönetici ve öğretmenlerin “fazla ücret” alıyor olması.
Bence konuya direk buradan başlasa daha iyi olurdu.
Çünkü, MEB’de görevli eğitim yöneticileri ve öğretmenlerin farklı kurumlarda farklı ücretler alıyor olmaları eleştiri konusu yapılabilir. Bu konuda çok söz söylenebilir.
- “Öğretmenevi Akşam Sanat Okulları”ile ilgili olarak “Küçük yerleşim yerlerinde bu yöneticiler ne iş yapar? Akşama kadar pencereden gelip gideni seyretmekten başka ne işleri var, doğrusu bilemiyorum. İkili öğretim yapan bir okul müdürü yüzlerce öğrenci ile uğraşırken küçük yerleşim yerlerindeki ASO müdürleri akşama kadar çay sohbetleri yaparak daha fazla ek ders ücreti almaktadırlar.” Görüşü ifade edilmiştir. Bu görüşe katılmamız mümkün değildir. Çünkü, bu kurumlar 24 saat görev yapmaktadırlar. Yine özellikle küçük yerleşim yerlerinde bu kurumlar sayesinde öğretmenlerimiz bir araya gelerek kaynaşmakta, günün yorgunluğunu atmaktadırlar.
- Yukarıda sayılan kurumlara ilginin fazla olduğu, herkesin bu kurumları istediği, bu kurumların “yaşlı” yöneticilerle dolu olduğu ifade ediliyor.
Bu kurumların yöneticiler tarafından tercih edilmesinin sebebi, bu kurumlar tam gün tam yıl hizmet verdiklerinden, özellikle ek ders ücretleri konusunda diğer kurumlara göre farklılık arz etmektedir.
Burada sorun, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, yöneticiler ve öğretmenler arasında bir dengenin sağlanması gerekliliğidir.
“Bu kurumları kapatalım gitsin!” yaklaşımı, sorunların üzerini örtemeye çalışmak ve sığ bir yaklaşım sergilemektir.
Sonuç olarak, MEB bünyesinde “Yaşam Boyu Öğrenme” “Mesleki Eğitim” “Öğretmene Hizmet” başlıkları gibi 3 önemli başlık altındaki konuları daha tutarlı, daha insaflı yaklaşımlarla değerlendirmek uygun olacaktır kanaatindeyim.
Saygılarımla…
Teoman YALÇIN / Eğitim Yöneticisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.