Yalçın, Avcı ve Gündoğdu Sempozyum'da Konuştu
Eğitim-Bir-Sen’in Arnavutluk/Tiran’da ALSAR Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği “Atayurdunda Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumu”nun açılışı yapıldı.
Yalçın: Akif gibi bir değer her topluma nasip olmaz
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Mehmet Akif Ersoy’un, kardeşlik duygularını canlı ve yaşanır kılarak tefrikaları ortadan kaldırmaya önem veren, bunun ızdırabını çeken biri olarak, yolumuzu bulmaya yardımcı olan deniz feneri gibi olduğunu ifade ederek, “Ellerimizi uzatmalı ve el ele sımsıkı tutunmalıyız. Diri bir canlılık, coşkulu bir kardeşlik için Akif öncü, örnek bir kişiliktir. Böyle bir değer her topluma nasip olmaz” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’in Arnavutluk/Tiran’da ALSAR Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği “Atayurdunda Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumu”nun açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, sözlerine, “Aynı inanç, aynı duygu ve özlemle bir araya geldiğimiz Evladı Fatihan’ın asil, onurlu insanları, yakın-uzak tarihin araya giren sisli, tozlu mesafelerine rağmen bugün en sıcak duygularla birbirini kucaklayan değerli kardeşlerim; Bosna-Hersek’ten, Kosova’dan, Hırvatistan’dan, Makedonya’dan, Sırbistan-Sancak’tan ve Arnavutluk’tan eğitim ve iş birliği anlaşmaları yaptığımız kardeş eğitim sendikalarının başkanları dostlarım, hepinizi, genel başkanı olduğum sendikam, konfederasyonum adına gönülden selamlıyorum. Bugün burada, Eşref Edip’in deyimiyle ‘Aruzun Mimar Sinanı’nı, bizim mana ve istiklâl şairimiz Mehmet Akif’i, ata toprağında sizlerle birlikte anmak, anlamak için bir aradayız. Kendisi bir Arnavut olan Akif’i ata toprağında anmak bizler için tarifi zor duygulu anlar yaşamamıza sebep olmaktadır. Biz burada kendimizi asla bir yabancı, bir misafir gibi hissetmiyoruz, evimizde gibiyiz. Sizler de Türkiye’de aynı duygular içinde yaşayın. Türkiye sizlerin de vatanıdır. Çünkü tarihsel, kültürel olarak ayırmak isteyenlere inat, Türkiye kardeştir, kardeşlik coğrafyasıdır. Türkiye’den, bütün şehirlerimizden sizlere selâm getirdim” diyerek başladı.
Gönül coğrafyamız siyasi sınırlarla daraltılamaz
Kardeşler olarak bir ve bütün olduklarını belirten Yalçın, “Türkiye’nin sizleri çok seven insanlarından, sizinle aynı hasreti, aynı özlemi, aynı heyecanı, coşkuyu paylaşan insanlarından kucak dolusu, gönül dolusu selâm ve muhabbet getirdim. Kardeşliğimiz bütün yapay, zorlama sınırları aşmaktadır. Bizim gönül ve kültür coğrafyamız siyasi sınırlarla daraltılamaz. Kalbimiz, aklımız, rüyamız bölünemez. Şarkımız, şiirimiz birdir. Ona olan saygı, hürmet ve teveccühten dolayı, kendisine, babası tarafından, andığımız merhum şairimizin ismi verilen, sendikamızın kurucu genel başkanı Mehmet Akif İnan’ın bir şiirinde dediği gibi, ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/Gökleri insanın ortak tarlası’” şeklinde konuştu.
Tarihi ve kültürel bağlarımız bizi gerçek manada kardeş kılmaktadır
Tarihi ve kültürel bağlarımızın, geçmişimizin bulunduğunu vurgulayan Yalçın, “O bağlar bizi gerçek manada kardeş kılmaktadır. İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy da bu ortak değerlerimizin en önemlilerinden biridir. Böyle bir değer her topluma nasip olmaz. Onda bizim için çok güzel örnekler vardır. Çağdaşı, şair, eleştirmen ve siyaset adamı Hüseyin Cahit, Akif için, ‘Onun hayatı daha büyük bir şiirdir’ der. O, yer yer şelale gibi çağıldayarak akan, zaman zaman köpürerek kıyılarımızı döven, bazen yıldırımlar gibi çarpan etkili mısraların yazarı olmaktan evvel, cesur, tavizsiz, kararlı ama bir o kadar kibar, ince, nezih kişiliğiyle hayatı bir şiir gibi yaşamıştır. İnandığı gibi yaşamış ve yazmış, yazdığı gibi yaşamış ve inanmıştır. Onunla ne kadar iftihar etseniz, ne kadar iftihar etsek azdır” diye konuştu.
Akif, yolumuzu bulmaya yardımcı olan deniz feneri gibidir
“Öyle şahsiyetler vardır ki, bakışları, görüşleri, ahlakî tutumları belli bir zaman ve mekânla sınırlanamaz. Onlar, sahip oldukları değer ve düşüncelerle, sadece ait oldukları iklimler için değil, bütün insanlığın izlemesi gereken örnek şahsiyetlerdir. Her türlü dar bakışların, ideolojilerin, politikaların üstünde, üzerinde kuşatıcı, birleştirici, ilham verici, ufuk açıcı, cesaretlendirici karaktere sahiptirler. Gösterdikleri istikamet, en karışık, en karanlık zamanlarda bile bizler için aydınlık ufuklar oluşturur” diyen Yalçın, “Akif, iman ve fazilet etrafında birleşmemize, kardeşlik duygularımızı canlı ve yaşanır kılarak tefrikaları ortadan kaldırmaya önem veren, bunun ızdırabını çeken biri olarak, yolumuzu bulmaya yardımcı olan deniz feneri gibidir. O, dinin birleştirici, bütünleştirici mahiyetine vurgu yaparak ahlaklı, faziletli, muttaki yaşamaya dikkat çeker, buna önem verir: ‘Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır/Fazilet hissi insanda Allah korkusundandır’” ifadelerini kullandı.
El ele vermeliyiz
Mehmet Akif’in savunduğu, uğruna bütün bir hayatını adadığı yüksek manevî değerlerin, ışıltısını kaybetmeksizin bugün de yolumuzu aydınlattığını kaydeden Ali Yalçın, “Bugün, dünyayı savaşların, işgallerin, terörün kıskacına sürükleyen; zulüm, irfan, ahlak ve fazilet eksikliği, daha da önemlisi Allah korkusunun olmayışıdır. Politik demeçler ve zihin gurultularının tersine, bugün Suriye’den Filistin’e, Arakan’a kadar insanların, savaşlar, terör ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi sebeplerle kan, gözyaşı ve ızdırap içinde hayat sürmelerinin, öldürülmelerinin, mülteci durumuna düşürülmelerinin ana sebebi, karar verici konumda olanların Allah’tan korkmamasıdır. Ellerimizi uzatmalı ve el ele sımsıkı tutunmalıyız. Gönlümüz, kalbimiz birbirine yakın durmanın sıcaklığıyla ısınmalı, canlanmalıdır. Diri bir canlılık, coşkulu bir kardeşlik için Akif öncü, örnek bir kişiliktir” dedi.
Hatırlamamız gerekenleri asla unutmayacak, unutturmayacağız
400 bin üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük sendikası Eğitim-Bir-Sen ve 1 milyona yaklaşan üye sayısıyla yine Türkiye’nin en büyük konfederasyonu Memur-Sen olarak, bu asil, onurlu, kişilikli duruşu çok önemsediklerini belirten Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu anlamda bizim sendikacılığımız bir duruş sendikacılığıdır. Sendikamızın ilk kuruluş aşamasından beri ruh ve irfan dünyamızı şekillendiren değerlere her zaman duyarlı olduk, olmaya da devam edeceğiz. Hatırlamamız gerekenleri asla unutmayacak, unutturmayacağız. Bugün Mehmet Akif gibi hayatî ölçüde önemli bir değeri, ata yurdunda, sizlerle anmanın temel gerekçesi budur. Bu duygularla, kardeşler, akrabalar olarak, aynı kültür ve medeniyetin çocukları, aynı ailenin fertleri olarak hasret gidermek için geldik. Akademisyen, sanatçı, fikir adamı, yazar olarak hepsi birbirinden değerli konuklarımız müstesna şairimiz üzerine konuşacaklar. O nedenle, ben doğrudan onunla, onun hayatı, kişiliği, mümtaz şahsi özellikleri, güzide insan yanı, şairliği, fikir ve idealleri, İslâm anlayışı, ümmetin içine düştüğü bunalımlar ve önerdiği çıkış yolları üzerine ayrıntılı konuşacak değilim. Sendika olarak, bundan yaklaşık bir ay önce Türkiye’de büyük bir teşkilat buluşması gerçekleştirdik. Bugün burada olan 6 ülkeden sendikacı dostlarımın da aralarında olduğu 14 ülkeyle eğitim ve iş birliği anlaşmaları yaptık. Biz o gün sendikal dayanışmanın önemine inandığımız için yaptığımız iş birliklerini hayata geçireceğimizi söylemiştik. Bir ay gibi kısa bir sürede, yaptığımız anlaşmaları hayata geçirmenin ve ülkemizde bir arada olduğumuz sendikacı dostlarımla yeniden burada da bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum. Bir başka ülkede yeniden sendikalarımızı bir araya getirmenin tarif edilmez mutluluğunu yaşıyorum. Ayrıca Mehmet Akif’in Arnavutça basılan ‘Safahat’ının kardeş sendikalarımız aracılığıyla Kosova, Arnavutluk ve Makedonya’da öğretmenlere dağıtılacak olmasının önemini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sadece maddi kazanımları amaçlamayan sendikacılığımızın, tarihsel, kültürel değerlerimize önem veren anlayış ve sorumluluğu gereği olarak, bu sempozyumu düzenledik. ALSAR Vakfı ile müşterek bir çalışma yaparak, yetim kardeşlerimizle kucaklaştık. İşte şimdi hepimizin ortak değeri olan Mehmet Akif Ersoy’u anmak için buradayız. Umarım bu buluşmamız, birlikte yapacağımız daha güzel çalışmalara sebep olur.”
Gurra: Saygınlığın Arnavutluk’ta da gösterilmesi lazım
ALSAR Vakfı Başkanı Mehdi Gurra ise, sempozyumun düzenlenmesindeki amacın, Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve eserleri hakkında insanları aydınlatmak olduğunu dile getirdi.
Arnavutluk kamuoyunun, Ersoy hakkında fazla bilgiye sahip olmaması nedeniyle böyle bir sempozyumun düzenlenmesinin kararlaştırıldığını belirten Gurra, sempozyumun iki ülkenin kardeşlik ilişkilerinin gelişmesine de katkıda bulunacağını kaydetti.
Arnavutluk ve Türkiye’nin çok önemli şahsiyetler yetiştirdiğini, bunlardan birinin de Mehmet Akif Ersoy olduğunu söyleyen Gurra, “Ersoy, Türk edebiyatının önemli yazarlarından ve İstiklal Marşı’nın yazarıydı. Türkiye’de sahip olduğu saygınlığın Arnavutluk’ta da gösterilmesi lazım. Arnavut toprakları parçalanmak istendiği zaman kendisi ‘Ben Arnavut’um’ şiirini yazmıştı. İnanıyorum ki bu sempozyum aracılığıyla bu büyük şahsiyetin geçmişi ortaya çıkarılacaktır. Arnavut tarihçiler tarafından yapılan araştırmalar, Mehmet Akif’in hayatına dair önemli katkılar sunacaktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Bağcılar Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan ve Mehmet Akif Ersoy’un hayatının anlatıldığı 16 dakikalık belgeselin gösterimi yapılırken, katılımcılara, Eğitim-Bir-Sen’in çevirisini yaptığı Safahat’ın Arnavutça basımı hediye edildi.
Daha sonra, Mehmet Akif Ersoy sergisinin açılışı yapıldı.
Bakan Avcı: Akif, nesillerimiz için numunedir
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, hakikatin sesini bastırmanın mümkün olmadığını ifade ederek, “Mehmet Akif, aldığı eğitiminin özellikleri ve şahsiyetinin çizgileri bakımından da gerçekten neslimiz için, nesillerimiz için numunedir, bugünkü deyimiyle rol modeldir” dedi.
Bakan Avcı, Eğitim-Bir-Sen ve ALSAR Vakfı’nın Tiran’da düzenlediği “Atayurdunda Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumu”na katıldı. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Avcı, Milli Marş’ın şairi, istiklal fikriyatının kurucusu Ersoy’u baba ocağında yâd etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, sempozyumda emeği geçenlere teşekkür etti. Avcı, sempozyumun, Ersoy’un sözcülüğünü yaptığı ölümsüz düşüncenin ve büyük ideallerin ayakta ve dipdiri olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Ersoy’un ölümünün üstünden yıllar geçmesine rağmen eserleriyle yaşamaya ve tesir etmeye devam ettiğini kaydeden Bakan Avcı, Akif Ersoy’un bağlı olduğu inanç ve değerlerle savunduğu düşüncelerin hâlâ geçerliliğini korumasının medeniyet coğrafyası ve tüm insanlık için ümit kapısı olması ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu söyledi.
Vakur direnişi milletçe ondan öğrendik
Ersoy’un günün şartlarında eğitim almasına rağmen kendi değerlerinden hiçbir zaman uzaklaşmadığını, sokaktan, memleketinden ve hayattan da kopmadığını belirten Avcı, şöyle konuştu: “Mehmet Akif’ten öğreneceğimiz çok şey var. Zorluklardan yılmamayı, her hâlükârda ümitsiz olmamayı ve vakur direnişi milletçe ondan öğrendik. Milletinin zor günlerinde bir şair, bir mütefekkir nerede durur, nasıl durur, ondan öğrendik. Kendi inancından ve düşüncesinden olmayan insanlarda bile derin hayranlık uyandırması, hatta fikren ona düşman olanların bile onun aleyhinde söz söylememesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Mehmet Akif Ersoy, aynı zamanda coğrafyamızın bütün renklerini, unsurlarını da üzerinde taşıyan müstesna bir şahsiyettir. Arnavut bir babanın, Buharalı bir annenin İstanbullu çocuğudur. Maveraünnehir’in, Balkanların ve İstanbul’un birikimini simgesel olarak üzerinde taşır. Düşüncesi de, hayatı da tıpkı kendisi gibi bizdendir, bize aittir, medeniyetimizin ve coğrafyamızın kodlarını içerir.”
Safahat’ın Arnavutça çevirisi için Eğitim-Bir-Sen’e teşekkür ediyorum
Ersoy’un gayretlerinin boşa gitmediğinin en önemli göstergelerinden birinin, Safahat’ın Türk edebiyat dünyasının en çok basılan ve ilgi gören kitabı niteliği taşıması olduğunu dile getiren Avcı, tarihin en bunalımlı yıllarını yetkinlikle anlatan Safahat’ın ilgiyi fazlasıyla hak ettiğini ifade etti. Bu eserin bir miras olduğunu, telifinin de ebediyen milletin üzerinde olduğunu belirten Bakan Nabi Avcı, Eğitim-Bir-Sen’e kitabın Arnavutça çevirisini bastırdıkları için teşekkür etti. Ersoy’un hakkında daha fazla konuşulması ve daha fazla eser verilmesi gerektiğine dikkat çeken Avcı, ata yurdunda Ersoy’a ilişkin sempozyum düzenlenmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Bakan Avcı, konuşmasının ardından Arnavutluk Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Shpetim Idrizi’ye çini işlemeli bir tablo hediye etti.
'Atayurdunda Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumu' başladı
Eğitim-Bir-Sen Onursal Başkanı, TBMM İdare Amiri ve AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, Mehmet Akif Ersoy’un bir cemaate, bir meşrebe, bir ülkeye indirilemeyeceğini ifade ederek, “Mehmet Akif Ersoy’un Türkiye’deki mirasına karşı çıkanların, burada onu istismar etmesine de dostlarımızın müsaade etmemesi gerekir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen ve ALSAR Vakfı tarafından Tiran’da düzenlenen “Atayurdunda Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumu”, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Arnavutluk Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Shpetim Idrizi, milletvekilleri, Balkan ülkelerinin eğitim sendikaları temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda davetlinin katılımıyla başladı.
Gündoğdu: Akif’in Türkiye’deki mirasına karşı çıkanların, Arnavutlukta istismar edilmesine müsaade edilmemelidir
Sempozyumun açılışında konuşan Ahmet Gündoğdu, Türkiye’de Mehmet Akiflerin çok sevildiğini, bunlardan birinin, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in kurucu genel başkanlarından Mehmet Akif İnan, diğerinin ise milletin ‘mutabakat metni’ni yazan Mehmet Akif Ersoy olduğunu söyledi.
İki ismin Türkiye’de olağanüstü işler yaptığını belirte Gündoğdu, “Elbette İslam medeniyeti ve Batı uygarlığı arasındaki bu mücadele, insan haklarına önem vermeyen, kendinden olmayanı insan görmeyenlere karşı da her iki Akifimizin duruşlarını görüyoruz. Bu bazen Mehmet Akif Ersoy’un deyimiyle ‘Tek dişi kalmış canavar’ olarak tanımlanıyor, bazen de Mehmet Akif İnan’ın deyimiyle ‘Sırtımızda paslı bir bıçağa’ benzetilerek ortaya konuluyor. Elbette Mehmet Akif Ersoy’u ana yurdunda anmak, Türkiye’nin iki Akifinden birinin sendikası olan Eğitim-Bir-Sen’e çok yakışıyor” şeklinde konuştu.
Sempozyuma emeği geçenleri kutlayan Gündoğdu, şunları kaydetti: “Burada akşamdan beri dostları dinlerken üzüldüğüm bir manzara, Mehmet Akif Ersoy, Türkiye’de Arnavutlar, Türkler, Kürtler, Araplar adına dünya mazlumları adına, ezilmiş herkes adına, esasen ümmet adına bir duruşun sahibiyken, Türkiye’de bu değerleri hedef alan, Türkiye’nin temel dinamiklerini hedef alan bir cemaatin Türkiye’ye zarar verdiği ortamda, burada bu cemaatin mensuplarının Mehmet Akif Ersoy ismiyle, bu ismi de kullanarak iş yaptıklarını görüyoruz. Mehmet Akif Ersoy bir cemaate, bir meşrebe, bir ülkeye indirilemez. Mehmet Akif Ersoy’un Türkiye’deki mirasına karşı çıkanların, burada onu istismar etmesine de dostlarımızın müsaade etmemesi gerekir diye düşünüyorum.”
İdrizi: İyi bir vatansever
Arnavutluk Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Shpetim Idrizi, Balkan milletleri arasında Türkiye’ye en çok değer verenlerin Arnavutlar olduğunu ifade ederek, Mehmet Akif Ersoy gibi değerli bir şahsiyeti iki toplumun bugün bir araya getirdiğini söyledi.
Arnavutların Mehmet Akif Ersoy’u bildiğini ama yeteri kadar tanımadığını kaydeden İdrizi, Ersoy’un bilim insanı, hafız ve edebiyatçı özelliklerinin yanında iyi bir vatansever olduğunu vurguladı.
Ersoy’un Arnavutluk’u ve Türkiye’yi temsil ettiğini söyleyen İdrizi, “Düzenlenen bu sempozyum, Mehmet Akif Ersoy’un değerini daha da ön plana çıkaracaktır” diye konuştu.
Büyükelçi Bayraktar: Akif’in Arnavut kültüründe yerini bulması lazım
Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Hidayet Bayraktar, geçmişte olduğu gibi bugün de mükemmel düzeyde ilişkileri bulunan Arnavutluk ve Türk halklarının beş asır boyunca birlikte yaşadığına dikkati çekti. İki ülke adına Mehmet Akif Ersoy gibi değeri paylaşmanın gururunu yaşadığını dile getiren Bayraktar, “Ersoy, milletimize ve medeniyetimize önemli katkılar sunmuştur. Akif’in Arnavut kültüründe de yerini bulması lazım” dedi.
Tiran Valisi Vorbsi: İki millet için de büyük değerler üretti
Tiran Valisi Sadi Vorbsi de, Ersoy’un her iki millet için de büyük değerler ürettiğini, Arnavut kökenli yazarlar ve düşünürler arasında en önemli ismin Mehmet Akif Ersoy olduğunu vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.