VALİLERİN YETKİLERİ VE YETKİ GENİŞLİĞİ… Geçici Görevlendirmeler

VALİLERİN YETKİLERİ VE YETKİ GENİŞLİĞİ… Geçici Görevlendirmeler

VALİLERİN YETKİLERİ VE YETKİ GENİŞLİĞİ… Geçici Görevlendirmeler

Türkiye Cumhuriyeti Merkezi idare şeklini benimsemiş bir Ülke… Merkezi idare ve bakanlıkların il ve ilçe teşkilatları ile iş ve işlemlerini yürüten, hizmetleri bu teşkilatları eliyle takip eden ülke, mahalli idarelerle de yerel hizmetleri üretmeye ve denetlemeye çalışır.

Merkezi idarenin aldığı kararları taşrada uygulayan valilik ve kaymakamlar hükümetin idari ve siyasi yürütme organları şeklinde çalışırlar. Bu zorunlu durum merkezi idare ile taşranın her alanda uyumlu çalışmasını gerektirir. Bir orkestra gibi çalışması gereken merkezi idare ile taşra yönetimlerinde son zamanlarda görülüyor ki bir uyum sorunu var.

5442 sayılı İl İdaresi Yasasında” iller yetki genişliği esasına göre yönetilir.”der. Bu doğrudur. Diğer memurlardan ayrı olarak Valilerin istisnai memur statüsünde olmaları ve atamalarının üçlü kararname ile yapılması da Merkezi İdareye bu konuda yasa koyucunun tanıdığı bir hareket serbestîsidir. Valiye çok önemli ve özel yetkiler tanınmış ve il teşkilatı ile illerde kurulu bölge teşkilatlarının yönetim ve denetimlerinden valilikler birinci derecede sorumlu tutulmuşlardır. İldeki askeri ve adli yöneticilerin dışındaki tüm memurların disiplin amiri yetkisi valiliklere verilmiştir.

Ancak bir gerçek daha var ki, valilikler merkezi idare (hükümet, bakanlar kurulu ve cumhurbaşkanı) den gelen emir ve direktifleri uygulamak zorundadırlar. İl idaresi yasasında bu konuda taşra teşkilatı yöneticilerini inisiyatif kullanma yetkisi verilmediği gibi, açık kapı olarak nitelendirilebilecek tek bir cümleye dahi rastlayamazsınız.

Diğer bakanlıkların emir ve talimatlarının taşra örgütlerince ne kadar katı uygulandığını bilmemekle birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı taşra örgütünde bir garabet uygulama olduğunu yıllardır anlatır yazar, çizeriz.

Bir ilde bir ilçe de emniyet ve asayiş işleri İçişleri Bakanlığı taşra örgütünce Emniyet Müdürlükleri ve Emniyet Amirliklerince yürütülür. Kırsal da yine İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma Teşkilatı Emniyeti ve Asayişi sağlar. Bir sorun olduğunda, teşkilatın başındaki amir, müdür, komutan geçici ya da sürekli olarak görevde bulunmadığında, ona makam ve rütbe bakımından en yakın rütbeli kişi o yetkiliye amire, müdüre, komutana vekâlet eder. Sorumlukları üstlenir. İşlerin ve elbette hizmetin aksatılmadan yürütülmesine çalışır.

Bu tüm bakanlıklarda böyle işlemesine rağmen bizim Bakanlık Horozu çok köy gibidir. Bir türlü sabah olmaz. Bir ilde, ilçede ilçe milli eğitim müdürlüğünde bir boşalma olduğunda doğal olan, İlçe Milli Eğitim Müdürüne en yakın olan makam Şube Müdürü bu makama vekâlet etmesi gerekirken, bir okuldan bir öğretmen, müdür, müdür yardımcısı, mahallenin horozları (yerel siyasiler) tarafından bulunup getiriliyor ve buna ne valilikler ne kaymakamlar itiraz etmiyor. Yasa ve yönetmeliklerin açık ihlaline göz yumuluyor.

Türk Milleti yıllardır omurgalı, ayakta duran, irade ve dirayet sahibi, yasaları ve yönetmelikleri uygulayan, milletin ve bireyin zararına olan yasal metinleri değiştiren, işini yapmayanlardan millet adına hesap sorabilen, ehil bir hükümetin yoksunluğunu çekti. Aradığı hükümete, son on yıldır kavuştu.

Yaptığı işlerin takdir topladığı ise yükselen bir oy trendi yakalamasıyla ayan beyan ortada… Hükümetin omurgalı duruşu, herkese haddini ve hakkını bildiren onurlu yönetim anlayışı millet için ne kadar gerekli ve takdire şayan ise, onun idari ve siyasi yürütme organı olan taşra teşkilatının başındaki insanların da en az kendilerini oraya atayan hükümet kadar omurgalı ve onurlu durmaları beklenir ve istenir.

Görevden ayrılacağı gün, mesainin bitmesine beş kala, boş olan makamlara, yasa ve yönetmeliklere aykırı görevlendirmeleri imzalayıp valilinin önüne sunan, il milli eğitim müdüründe bu dik ve onurlu duruşu kırıntılarının bile olduğu söylenebilir mi?

İnsan bedeni iskelet sistemi ile ayakta durur, sinir sistemi ile yaşar ve hisseder. Kas ve sinir sistemi çalışmadığında buna halk dilinde inme(felç) denir. Bundan daha tehlikelisi, yasa ve yönetmelikleri uygulamayarak, tersten okuyarak, yerel siyasetçilerin emirleri dışına çıkamayarak yaşanan ve yaşatılan “onur felci’dir”.

Sinir ve kas felcinin belki ilaç ve fizik tedavi metoduyla çaresi vardır. Ama onur felci geçirenin tedavisi de yoktur.

Bizler Milli Eğitim Bakanlığının taşra teşkilatında çalışan yöneticiler olarak, Milli Eğitim Müdürlüklerindeki boş kadrolara yapılan görevlendirmelerin iptal eden genelgenin Bakan imzasıyla illere gönderildiği bu günlerde, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmamasını, o makama en yakın olanlara bu makamların vekâleten de olsa teslim edilmesini istiyor ve bekliyoruz. Bunun yanında eğer bir ilçede İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürü yoksa o makama bir okul Müdürünün görevlendirilmesini de millete hizmetin aksamaması için elbette son derece doğal karşılıyoruz.

Eski hataların devam ettirilmesi halinde konuyu her platformda, ifade ederek hakkımızı arayacağımızı, onurumuzu korumak için yasal ve hukuki yolları sonuna kadar kullanacağımızı, hakkımızı mahkemelere de tescil ettireceğimizi ifade etmek isteriz.

Milli Eğitim Bakanlığının 21/11/2011tarihinde illere gönderdiği, geçici görevlendirmelerin iptali ile ilgili genelgeyi büyük bir dikkatle takip ediyoruz. Yapılan uygulamaları buralardan duyurmaya ve takip etmeye sonuna kadar devam edeceğiz.

İnsan bedeni bir bütündür ve insan maddi ve manevi bir varlıktır. Şahs-ı maddisine yapılan saldırı ve tecavüzler ne kadar kabul edilemez ise şahs-ı manevisine yapılan saldırı ve tecavüzler de asla kabul edilemez. Bir Şube Müdürünün başına okul müdürü, müdür yardımcısını getirip müdür yapmak, o insanın onuruna bir saldırıdır ve cevapsız kalamaz, kalmayacaktır. Yetkililere ilanen duyurulur.

 

GÜVEN DEĞİRMENCİOĞLU 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.