Üniversiteler arasında kampüs gerilimi
İki üniversite arasında çıkan kampüs gerilimi hala sürüyor.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) ile Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ni önemsediklerini ve bir üniversite için diğerini asla feda edemeyeceklerini söyledi. Coş, herkesin kendi hakkını aramaya kalkması halinde 'kaos' çıkacağını belirterek, Çukurova Üniversitesi'nin tutumunu da sert bir şekilde eleştirdi.
ÇÜ ile Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ni karşı karşıya getiren 'kampus alanı' tartışmalarıyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Vali Coş, konunun her iki taraf açısından da önemli olabileceğini, ancak Türkiye'nin bir 'hukuk devleti' olduğu gerçeğinin de asla unutulmaması gerektiğini vurguladı. Coş, "Eğer hukuka rivayet edilmez, herkes kendi hakkını yine kendisi aramaya kalkar ve hukuk dışı yöntemlere başvurursa o zaman ortaya bir 'kaos' çıkar. Bir başka hukuk dışılık gerçekleşir. İnsanlar, haklıyken
haksız konuma düşebilir. Eğer haklıysanız konuyu yargıya taşıyıp, hakkınızı aramalısınız" dedi.
Üniversitelerin 'örnek kurumlar' olmasının yanında yine topluma örnek olması gerektiğinin altını çizen Coş, nedeni her ne olursa olsun hiçbir şekilde yol kesme, direnişte bulunma, polise mukavemette bulunma, bölgede çalışmada bulunmak için gelen ve bir başka üniversiteye ait iş makinesinin çalışamaz hale getirilmesinin doğru yöntemler olmadığını vurguladı. Hukukun temel prensiplerinden birinin de 'doğru yöntem'in seçilmesi olduğunu ifade eden Coş, bu nedenle usulün esastan önce geldiğini hatırlattı.
"ADANA 'KAVGACI BİR KENT' OLARAK ALGILANIYOR"
Adana'nın ulusal kamuoyunda 'kavgacı bir kent' gibi algılandığını ve yanlış tanıtıldığını vurgulayan Hüseyin Avni Coş, son yaşanan olayda akademisyenlerin polisle karşı karşıya gelip çatıştığı izlenimi ortaya konulup, kentin olumsuz imajına katkı sunulduğunu savundu. Konu yargıya intikal etmişse mutlaka mahkeme kararının beklenmesi gerektiği uyarısında bulunan Coş, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yetkililerinin iş makineleriyle kendilerine tahsis edilen alandaki portakal bahçelerini kesmesi durumunda buna başta Valilik olmak üzere herkesin karşı çıkacağını, ancak böylesi bir durumun olmadığını anlattı.
Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nce 'Narenciye Gen Merkezi'nin bulunduğu ve 'kampus alanı' olarak ilan edilen arazinin 20 ayrı noktasında zemin etüdü yapmasının söz konusu araziye ve arazi üzerindeki ekili dikili ürünlere herhangi bir zararının olmadığını kaydeden Coş, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"O zaman yol kesme neyin nesi? Direniş neden? Bu tür olumsuz fotoğraflar da neyin nesi? Bunların savunulacak hiçbir yanı yok. Mahkemeye müracaat edilmiş ve beklenilir. Eğer çok acil bir durum varsa Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) gidilir ve orada bir çözüm aranır. Bu olay, sokaktaki vatandaşa yansımadan, lüzumsuz tartışmalara sebebiyet vermeden, Adana'nın birlik ve beraberliğini, moral ve motivasyonunu bozmadan uzlaşmacı bir tavırla mesafe katedilebilirdi ama bu yapılmadı."
"2023 YILINDA ÜNİVERSİTE SAYISINI 5'E ÇIKARTACAĞIZ"
Yaşananlar nedeniyle üzüntü duyduklarını ve Adana'ya yakışmayan bir tablonun ortaya çıktığını dile getiren Vali Coş, bundan sonraki süreçte yine aynı durumun yaşanmaması için herkesin daha dikkatli davranması ve buna göre hareket etmesi gerektiği uyarısında bulundu. Bu olayda kim haklı ya da kim haksız konusuna girmeden yöntem açısından yanlışlığın tespit edilmesi gerektiğine dikkat çeken Coş, yeni bir üniversitenin Adana için çok önemli olduğunu, 2023 yılına kadar kentteki üniversite sayısını 5'e,
üniversitedeki öğrenci ve akademik personel sayısını da 100 bine ulaştırmayı hedeflediklerini hatırlattı. Coş, bu hedefe ulaşabilmek için de mevcut ve kurulacak üniversitelerin en kısa sürede kurumsallaşması gerektiğini belirtti.
"AĞAÇLAR BİR 'TOTEM', BULUNDUKLARI YER DE 'TABU' GİBİ GÖSTERİLEMEZ"
Coş, "İnsanımızın eğitimini engelleyip, ağaçları adeta bir 'totem' gibi algılayarak, onların dokunulmaz, saygı duyulacak, erişilmez bir varlık gibi algılanması ve bulundukları yerlerin de bir tabu gibi gösterilmesiyle çağdaş olamazsınız. Böylesine çağdaş bir zihniyet de olamaz. Bu gen bahçeleri acaba dokunulmaz, girilmez tabu alanları mıdır? Bu ağaçlar her dakika korunacak, tıpkı Hindistan'daki gibi kutsal inekler mi? Bu konuyu araştırdığımızda gen merkezinin taşınabileceğini bizzat konunun uzmanları
ifade etti. Oradaki genler, aşılama yöntemiyle başka ağaçlara aktarılabilir ya da özel makinelerle ağaçlar yerlerinden sökülüp başka yerlere nakledilebilir. Öte yandan 'Narenciye Gen Merkezi'ne yönelik Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin herhangi bir tasarrufu var mı? İki üniversite arasında imzalanacak bir protokolle buralar yine korunabilir" ifadesini kullandı.
"ORASI ADANA'NIN AKCİĞERİ VE BİZ ORAYI KORUMALIYIZ"
"Üniversite içinde üniversite olmaz" şeklindeki söylemlere de karşı çıkan Hüseyin Avni Coş, üniversite içine yeni bir üniversite inşa edilmediği gibi var olan üniversite binalarının bir kısmının yeni üniversiteye de devredilmediğini anlattı. Hazine mülkiyetindeki boş ve bakir bir alanın Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne 'kampus alanı' olarak tahsis edildiğini vurgulayan Coş, şunları söyledi:
"Orası Adana'nın akciğeri ve böyle kalması için en iyi yol ve yöntem, arazinin yeni bir üniversiteye tahsis edilip, koruma altına alınmasıdır. Oradaki hazine arazilerini bugün koruduk, peki ya yarın koruyabilecek miyiz? Yarın araziyle ilgili ranta dönük çeşitli projeler çıkabilir. Bölgede bir toplu konut alanı oluşmayacağı ve yüzde 50'isinin imara açılmayacağının garantisini kim verebilir?"
"BİR ÜNİVERSİTEYİ DİĞERİ İÇİN ASLA FEDA ETMEYİZ"
"Bekara hanım boşamak kolaydır" sözünü hatırlatan Coş, "Her şeyin bir maliyeti var. Biz yeni üniversitenin bir an önce kurulmasını istiyoruz. Her iki üniversite bizim için çok önemli. Bir sağ, diğeri de sol gözümüz. Hiçbirini diğeri için feda etmeyiz. Eğer imkan varsa her iki üniversitenin de gelişimi için gayret gösteririz. Konuya böyle bakmak zorundayız. Devletin imkanları bir bütündür. 20 ya da 40 kilometre öteye üniversiteyi götürme imkanımız yok. Böylesi bir arazi de yok zaten. Bugün üniversiteye
uygun bir hazine arazisi yok. Bu nedenle de kamulaştırmaya gitmeniz gerekiyor, o zaman da en az birkaç sene beklemek zorunda kalıyorsunuz. Altyapı çalışmaları için de en az birkaç sene bekliyorsunuz. Biz her yere 40-50 kilometre uzağa portakal ağacı dikebilir, genleri oraya taşıyabiliriz. Ama üniversiteyi ve insanları oraya taşımak hiçte görüldüğü kadar kolay değil" dedi.
Sabah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.