Sistem, sistem değil sanki ömür törpüsü. Yıllarca süren hazırlıklar, tüketilen kaynaklar ve heba olan gençlik! Sonunda bir Allah’ın kulu da çıkıp bu sistem iyi desin! Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, öğrencisinden öğretmene, herkes şikâyetçi. Ama YÖK ve ÖSYM, bildiğini okumaya devam ediyor...
Pazar günü sınav vardı. Yine eziyetin bin türlüsü yaşandı. Dayatılan kurallar, güvenlik önlemlerinin çok ötesinde adeta işkenceye dönüştü.
İsterseniz gelin hiç abartmadan şu haber başlıklarına ve gelen maillere bir göz atalım:

Pet şişeye çiş yaptı
Çanakkale’de, Yükseköğretim Geçiş Sınavı’na 3’üncü kez giren 20 yaşındaki Atila Kuzgun, sınav sırasında, tuvalete gitmesine izin verilmeyince yanındaki pet şişeyi kullanıp ihtiyacını giderdi. Kuzgun, “Geleceğimi düşünmek zorundaydım. Dayanamadım ve ihtiyacımı giderdim. Salon yetkilisi durumu fark etti. Ama benim yapacak başka bir çarem yoktu” dedi.

Kalbi heyecana dayanmadı
 Hastaneye kaldırılan genç kız kurtarılamadı. Ailesi, “Sınav yükü ağır geldi. Damla bunu kaldıramadı” dedi.
Samsun’un İlkadım ilçesinde üniversite sınavına girecek lise öğrencisi genç kız, aniden rahatsızlanması sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 19 Mayıs Lisesi son sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Damla Orhan, dün yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) gitmek için hazırlanırken fenalaştı. Hastaneye kaldırılan genç kız, yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı.

Şeker hastası sınava giremedi
İzmir’de doğuştan şeker hastası olan 19 yaşındaki Rüya Çıralı, girdiği YGS’de mevzuata takıldı. Sınav görevlileri, Rüya Çıralı’nın, yaşamı için sürekli karnında takılı olması gereken insülin pompasıyla sınava giremeyeceğini söyleyerek pompayı çıkarmasını istedi. Pompanın sağlık gerekçesiyle sürekli takılı olması gerektiğini söyleyen Çıralı, salonu terk etmek zorunda kaldı. Çıralı daha sonra babası Şenol Çıralı ile birlikte karakola giderek sınav görevlisinden şikâyetçi oldu.

“En iyi öğrencim mağdur”
“Anadolu Lisesi müdür yardımcısıyım. İyi bir yere yerleşmesini beklediğimiz öğrencimiz, sınavda soruları kitapçık üzerinde cevaplandırıyor. En son cevap anahtarına geçirmeyi planlıyor. Ancak sınavda rahatsızlanıyor ve kusmak üzereyken (zira bunu salonda yapmak zorunda kalacakmış) salon başkanından kısa bir süre izin istiyor, ancak salon başkanı vermiyor. O da salona kusmamak için elini ağzıyla tutarak lavaboya koşuyor. Tabii salon başkanı geriye almıyor. Okulumuzun en iyi öğrencileri arasında olan bu öğrencimizin mağduriyetini nasıl giderebiliriz. Cevaplar, soru kitapçığında işaretli ama cevap anahtarında değil, Sayın ÖSYM başkanından çözüm istiyoruz...”

Engelliler istenmiyor mu?
Üniversite sınavına giren engelli bir öğrenciyim. Raporlarımı, başvuru sırasında yolladım. Giriş belgemde, engelli sınıfı yazıyordu. Ancak okula gittiğimizde, sınav yerimizin, birinci katta, bir anfi olduğunu gördük. Yürüme sıkıntısı yaşayan ben ve daha da zorlanan tekerlekli sandalyede sınava gelenler vardı. Ama dalga geçilir gibi hem 1. katta hem de anfide giriş yeri verilmiş bize. ÖSYM’nin amacı ne anlamış değilim. Bu kişiler sınava girmesin okumasın mı demek isteniyor?..”

Art niyet yok belki ama...
Yukarıdaki mail ve haberlerin yüzlercesi hemen her gün ekranlarımıza düşüyor ve her birini okuduğunuzda, bu sistemi hâlâ ayakta tutmaya çalışanlara, kızmadan edemiyorsunuz...
Eğitimle ilgilenmek sadece dayatmacı yasalar çıkartmakla olmuyor.
Milletvekillerimiz, öğrencileri sevme konusunda, eğer zerre kadar samimilerse, bu konulara da el atarlar.
Başbakan Erdoğan, bir lider olarak, gerekli istikameti gösterdi. Çocuklarımızı sınav belasından, dershanelerden ve çektikleri eziyetlerden kurtarın dedi. Peki gerisi niye gelmiyor?
Gençlerimiz, daha nereye kadar bu eziyeti çekmeye devam edecekler?..
Özetin özeti: YÖK, ÖSYM, sınavlar ve dershaneler. 4’ü de yanlış ve bu 4 yanlış bir doğruyu götürüyor. O doğru da gençlerimiz. Ve, eğitim adına mangalda kül bırakmayanlar, bu trajediyi sadece seyrediyor!..

Abbas GÜÇLÜ_Milliyet

http://gundem.milliyet.com.tr/universite-sinavi-degil-omur-torpusu-/gundem/gundemyazardetay/03.04.2012/1523169/default.htm