Uluslararası emek örgütlerine 'Barış Pınarı Harekâtı' mektubu gönderdik
5 kıtada 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren 250’yi aşkın emek örgütüne Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin mektup gönderdik.
5 kıtada 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren 250’yi aşkın emek örgütüne Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin mektup gönderdik.
Mektupta, “Başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) olmak üzere, tüm ulusal ve uluslararası emek örgütlerini teröre karşı ortak duruş sergilemeye ve Türkiye’nin PKK/YPG/PYD terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleyi desteklemeye davet ediyoruz” çağırısında bulunduk.
İngilizce, Fransızca, Arapça ve Türkçe olarak hazırlanan mektubun tam metni şöyle:
Terörizm bütün insanlığın ortak düşmanıdır
Yüzyıllar boyunca terörizm barış, güvenlik, demokrasi ve özgürlük için en büyük tehditlerden biri olmuştur. Terörizm, 11 Eylül saldırılarıyla birlikte vekâlet savaşlarına tanıklık ettiğimiz bir dünyada, devletlerin en fazla üzerinde durduğu ve mücadele ettiği konu hâline gelmiştir. Yine aynı dönemde, devletlerin, terörü bir araç olarak kullanmaya, bir yandan bu örgütleri kendi çıkarları adına sahaya sürüp savaştırırken, bir yandan da gerektiğinde yine bu örgütleri bahane ederek ülkeleri işgale giriştikleri yeni bir sömürü düzeni inşa ettiklerine şahitlik etmekteyiz.
Bugün içerisinde yaşadığımız dünyanın neredeyse her bölgesinde terör örgütleri kan dökmektedir. Birçok ülke, terör sorunuyla karşılaşmaya ve farklı ideolojilere sahip terör örgütleriyle mücadele etmeye devam etmektedir. Bunun en yakın örneklerinden biri de Türkiye’nin PKK/YPG’ye karşı verdiği mücadeledir. Türkiye, son 35 yıldır, doğrudan ya da dolaylı olarak hayatın tamamını olumsuz etkileyen teröre maruz kalmaktır. En büyük maliyeti insan hayatı olan terör, ekonomiden siyasete, eğitimden kamu güvenliğine, sağlıktan yargıya varıncaya kadar hayatın bütün alanlarını olumsuz etkilemiş ve şu ana kadar aralarında bebek, çocuk ve kadınlarında bulunduğu 40 bini aşkın kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Terör nedeniyle insanlar yerlerinden, yurtlarından ayrılarak, yaşam alanlarını değiştirmek ve göç etmek zorunda kalmıştır.
Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği bu terör örgütü, insan onurunu hiçe sayan, devletin iç ve dış güvenliğini tehdit eden, çalışma hayatını hedef alan, siyasi hakların, din ve vicdan hürriyetinin, haber alma hakkının ve hürriyetinin kullanılmasını engellemeye çalışan ve bu alanlarda faaliyet yapan kişileri, kitleleri ve kurumları hedef alan eylemler gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda, Türkiye, terörü önlemek ve terörle mücadele etmek adına içeride ve dışarıda birçok inisiyatif almıştır. Bunun en son örneği ise Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirmiş olduğu ‘Barış Pınarı Harekâtı’dır.
Suriye ile 911 kilometrelik bir sınır hattına sahip olan Türkiye, sınır güvenliğini oluşturmak, Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönmesini sağlamak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek amacıyla, uluslararası hukuktan doğan haklarının kullanarak, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) terörle mücadeleye ilişkin kararları gereğince Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı ‘Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmıştır.
Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu bu harekât, 3,5 milyonu Türkiye’de olmak üzere, 6 milyonu aşkın Suriyelinin mülteci durumuna düştüğü, çalışma hayatının neredeyse tamamen yok edildiği bir alanda emek mücadelesinin, çalışma hayatının en basit kurallarının dahi artık var olmadığı bir coğrafyada gerçekleşmektedir.
Emek örgütleri olarak terör örgütlülerinin varlığını kendimiz için bir yok oluş başlangıcı olarak görmek zorundayız. Kendisini demokrasinin beşiği olarak gören birçok devletin, şiddeti araç olarak kullanan terör örgütleriyle kendi çıkarları için iş birliği yapmaktan çekinmediği bir küresel vasatta, teröre karşı mücadeleyi hep birlikte gerçekleştirmemiz gerekmektedir.
Nasıl ki bugün Afganistan’da, Filistin’de, Şam’da, Myanmar’da çalışma hayatına ilişkin vasat kurallardan ve değerlerden bahsedemiyorsak, yarın aynı başarıyı terör örgütleri yanı başımızda değil, bizzat bizim ülkelerimizde gerçekleştirebileceklerdir. Bunun gerçekleşmemesi için teröre karşı yürütülen operasyonu kendi devletlerimizle destekleme noktasında baskı unsuru oluşturarak, sivil toplum olmanın sorumluluğunu yerine getirmeliyiz.
Biz biliyoruz ki bu kanlı olgunun karşısında bugün tutarlı bir duruş sergilemez isek terör örgütleri Suriye’nin kuzeyinde emellerine ulaştıklarında, yarın hiç kimse Avrupa’nın, Amerika’nın ve Asya’nın göbeğinde bu tarz terör örgütlerinin ortaya çıkmayacağının garantisini veremeyecektir.
İnsanlığa açılmış bir savaş olan terörizmin her çeşidine karşı olmanın yolu, insanlık ortak paydasında buluşmaktan geçmektedir. Bundan dolayı, terör var oldukça emeğin yaşayacağı alan daralacak, terör örgütleri güçlendikçe, emek örgütlerinin güçlü olması imkânsızlaşacaktır.
Unutulmamalıdır ki terörün hedefi tüm insanlıktır ve terörizm bütün insanlığın ortak düşmanıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin emek kesimi adına Memur-Sen Konfederasyonu olarak, başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) olmak üzere, tüm ulusal ve uluslararası emek örgütlerini de teröre karşı ortak duruş sergilemeye ve Türkiye’nin PKK/YPG/PYD terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleyi desteklemeye davet ediyoruz.
Türkçe metin için tıklayınız
İngilizce metin için tıklayınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.