Ücretli Öğretmenlik Uygulamasına Hukuk Savaşı!
Eğitim alanında emeğin onurunu en hiçe sayan uygulama olan ücretli öğretmenlik sistemini yargıya taşıdık.
Eğitim alanında emeğin onurunu en hiçe sayan uygulama olan ücretli öğretmenlik sistemini yargıya taşıdık.
Eğitim-İş olarak ücretli öğretmenlik adı altında öğretmene asgari ücretin çok çok altında ve değişken bir geliri reva gören, raporlu hasta olduğunda bile ücretli resmi izin mekanizmasını işletmeyen, yani devlet eliyle kaçak işçi çalıştıran Milli Eğitim Bakanlığı’na karşı bir hukuk savaşı başlattık.
Hem bu kayıtsız istihdam ve kaçak işçiliğin tespiti için SGK’ya ihbarda hem de bu hukuksuzluğun ve emek sömürüsünün faili olan MEB hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunduk.
Suç duyurumuzda belirttiğimiz üzere:
Ücretli öğretmenlik sistemi hukuk dışıdır. Modern köleliğin diğer adı olan ücretli öğretmenliği “kadroya gerek yok, kadrolunun olmadığı yerde ücretliyle sorunu çözüyoruz” diye pişkince öven ve öğretmen açığını bu yolla kapamayı adet edinen MEB,
- Anayasa’da devletin vatandaşlarına insan onuruna uygun ve asgari yaşam şartlarını sağlayan çalışma hakkı ve ücret güvencesi vermesi zorunluluğunu tarifleyen 49,50 ve 55. Maddelerini,
- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin “Her çalışanın insan haysiyetine uygun olarak kendisi ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak bir geliri elde etmesi”ni zorunlu kılan 23. Maddesini,
- Avrupa Sosyal Şartı’nda (m.4/1) ise; “çalışanların kendilerine ve ailelerine saygın bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip” olması gerektiğinin altını çizen Avrupa Sosyal Şartı’nın 4.maddesini,
- İLO’nun “yeterli yaşam koşullarını sağlayacak güvenceli bir ücret” tanımını,
- Asgari ücretin altında bir çalışmanın olamayacağını ve böyle bir çalışma varsa idari para cezasına çarptırılacağını kesin bir dille anlatan Borçlar Kanunu ve İş Kanunu’nu, hiçe saymakta, çiğnemektedir.
İhbar ve suç duyurumuzun amacı 90 bine yakın öğretmeni bu yolla insani olmayan bir gelire mahkum eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın yukarıda saydığımız hukuk ve uluslararası hukuki anlaşma maddelerini çiğneyerek TCK 257’ye göre görevi kötüye kullandığının tespit edilip, durdurulmasını sağlamaktır.
Bilindiği üzere bugün ücretli öğretmenlere bir ders saati için 28.01 TL ödeme yapılmaktadır. Haftalık 30 saatten ayda toplamda 120 saat derse girebilen bir ücretli öğretmenin eline aylık yaklaşık 3.360,64 TL geçmektedir. Ancak ücretli öğretmenlerin büyük bir kısmı haftalık ders saatini dolduramamakta ve bu ücretin dahi altında bir ücretle çalışmaktadır. Açlık sınırının 5000 TL’ye dayandığı, asgari ücretin 4253 TL olduğu bir dönemde, MEB’in ücretli öğretmenliği kalıcı bir istihdam modeli olarak görmesi kabul edilemez. Üstelik İktidar ücretli öğretmenleri kadroya almak bir yana dursun, 2018’de açıkladığı 2023 Eğitim Vizyonu’nda ücretli öğretmenlerin ücretlerinin %100 arttırılacağı vaadini de gerçekleştirmemiştir.
Yani bugün bir merdiven altındaki imalathanede bile kayıtsız işçi gördüğünde ceza kesen hatta o işletmeyi kapatan devlet, şimdi MEB eliyle eğitimi kaçak işçiliğin alanı haline getirmektedir.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Ücretli öğretmenlik hukuka, insanlığa ve çağın kazanımlarına aykırıdır. Ücretli öğretmenlik, mesleğimizin itibarına ve emeğin onuruna hakarettir. Öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi olmaz; öğretmen öğretmendir ve her meslekte olduğu gibi öğretmen için de kadrolu, güvenceli bir istihdam, MEB’in sandığı gibi lütuf değil Anayasal bir haktır.
Bilinsin ki eğitim alanındaki emek sömürüsünün her zaman karşısında duran Eğitim-İş, bu hakkın peşini bırakmayacaktır!
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.