TÜSİAD'dan YÖK'e yükseköğretim raporu...

TÜSİAD'dan YÖK'e yükseköğretim raporu...

'Türk üniversiteleri de ABD modeline geçsin'

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, hazırladıkları raporu YÖK Başkanı Prof. Gökhan Çetinsaya’ya sundu. İşte ekonomi ağırlıklı o rapordaki ayrıntılar:

1- Rektör seçimleri siyasi etki dışında gerçekleşsin.

2- Üniversiteler kendi akademik personelini işe almalı.

3- YÖK, akreditasyon yetkilerini bağımsız bir kuruma devretmeli.

4- Üniversitelerde dar gelirli öğrenciler için kontenjan olsun.

5- Zengin ve fakir öğrenciler aynı katkı ücretini ödemesin.

TÜSİAD’ın hazırladığı “Yükseköretim Reformunda Öncelikler” başlıklı raporda, “Zengin ve fakir öğrencilerin ödeyeceği katkı paylarının aynı olmaması gerekir” denildi.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ve Bahçeşehir Eğitim Kurumları sahibi Enver Yücel’in de aralarında olduğu TÜSİAD heyetinin, YÖK Başkanı Prof. Gökhan Çetinsaya’yı ziyaretinde sunduğu “Yükseköğretim Raporu”nda, ağırlıklı olarak ekonomi temelli öneriler yer aldı. Raporda dikket çeken bazı öneriler şöyle:

- Rektörlük seçimleri; liyakat esas alınarak, seçim sürecine paydaşların katılımını sağlayacak, şeffaflığı ve rekabeti garanti edecek ve siyasi unsurların etkisi dışında gerçekleştirilmelidir.

- Tam bağımsız kalite güvence sistemi için YÖK’ün değerlendirme ve akreditasyon yetkileri, özel sektörden, sivil toplum kuruluşlarından ve meslek örgütlerinden üyelerin de yer alacağı bağımsız bir kuruma devredilmelidir.

- Ülkemizde yükseköğretim kurumlarının küresel rekabete katılabilmeleri için Avrupa’da ve dünyada rekabet ettikleri üniversitelerde mevcut olan özerkliğe ulaşmaları zorunludur. Bu nedenle üniversitelerin kendi eğitim ve araştırma programlarını belirleme ve kendi akademik personelini işe alma ve yükseltme özgürlüğü ve özerkliğine sahip, bütçesini kendi vizyon ve misyonu çerçevesinde yönlendirip kullanabilen, sahip olduğu bina ve arazileri misyonuna uygun biçimde gelir getirici yönde kullanma hakkı olan kurumlara dönüştürülmelidir.

- Gerçek özerklik, hesap verebilirlik ve yerindenlik ile de bağlantılıdır: Her bir üniversitede sorumluluğun hangi düzeyde üstlenileceğinin tanımı yapılmalı ve hesap verebilir olmalıdır. Dolayısıyla üniversitelerin finansal kaynak elde ettikleri kurum ve kuruluşlara karşı hesap verebilirlik mekanizmalarının da paralel olarak devreye sokulmalıdır.

YÖK nasıl olmalı?

- YÖK, yükseköğretim kurumlarını hükümet nezdinde temsil eden, yükseköğretim politikaları öneren, sistem düzeyinde yükseköğretim kurumlarının eşgüdümünü ve yönlendirilmesini sağlayan bir organa dönüştürülmelidir.

- Kurum içi yönetime, yapıya ve üniversitelerdeki işlevlere müdahaleyi asgariye indirmek için mevzuat ve yönetmelikler gözden geçirilmelidir.

- Bilimsel araştırma ile bu araştırmaların ekonomik değere dönüşmesi arasındaki köprüyü kurmak açısından üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Akademisyenlerin sanayide çalışmalarını teşvik eden, sanayi ile işbirliği sonucu elde ettikleri başarıların performanslarına yansımasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Üniversite-sanayi işbirliklerinde patent hakkı ve geliri dağılımı ABD’deki örneklerde olduğu gibi akademisyenlerin bu tip projelerden patent geliri elde edecekleri şekilde düzenlenmelidir. Üniversitelerdeki kadrolu araştırmacıların birkaç sene sanayide çalışmasını mümkün kılacak ücretsiz izin (sabbatical work) sistemi teşvik edilmelidir.

Akademik maaşlar artmalı

- Araştırma kapasitesi ve yenilikçiliği teşvik etmek üzere, devlet tarafından sağlanan Ar-Ge finansmanıyla akademik maaşlarda makul bir artış eşleştirilmelidir. Akademik personelin motivasyonunu yükseltmek için, başarılarının terfi ya da maddi ödüller aracılığıyla tanınması gibi teşvikler yaratılmalıdır.

- Performansa dayalı bütçeleme geliştirilmelidir. Devlet finansmanı torba bütçe olarak tahsis edilmelidir.

- Bugünkü sistemde her öğrenci devlet üniversitelerine eşit düzeyde katkı payı ödemekte; böylece katkı payını fazlası ile karşılayabilecek güce sahip öğrenciler ile maddi gücü yeterli olmayan öğrenciler arasında mevcut burs sisteminin kısıtları çerçevesinde bir ayrım yapılmamaktadır. Gücü olan öğrenciler için devlet sübvansiyonunun azaltılarak kaldırılması hedeflenmelidir.

- Hiç kimse mali imkansızlık nedeniyle eğitimden mahrum bırakılmamalı, Türkiye’de gelir dağılımının bozuk olduğu dikkate alınarak, yükseköğretimin maliyetini karşılayamayan öğrenciler için kapsamlı burs ve düşük faizli borç sistemleri getirilmelidir. Üniversiteler belirli bir kontenjan dahilinde dar gelirli öğrencileri ücretsiz okutmalı; diğerleri için de mutlaka etkin burs ve kredi mekanizmaları kurulmalıdır.

- Üniversitelere, kendilerinin seçtiği kalite güvence kurumlarıyla çalışmaları konusunda özerklik tanınarak kurum dışı diğer hesap verebilirlik önlemleri desteklenmeli ama aynı zamanda kurum dışı “kalite izleme” tüm üniversiteler için zorunlu kılınmalıdır.

 Vatan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.