Türkmenler Kınama Değil, Kurtarılmayı Bekliyor - Mustafa Kır

Türkmenler Kınama Değil, Kurtarılmayı Bekliyor - Mustafa Kır

Selçuklunun ve Osmanlının Ümmete emaneti olan Bayırbucak Türkmenleri, Rusya'nın havadan ve denizden İran, Irak, Afgan ve Lübnan milis güçlerinin desteğiyle Esed'e bağlı Suriye ordusunun karadan yürüttüğü acımasız saldırılarla tarihten silinmekle karş

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR, YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASINDA"BAYIR BUCAK TÜRKLERİ KINAMA DEĞİL, KURTARILMA BEKLİYOR" DEDİ

 

            Bayırbucak Türkmenleri Selçuklunun ve Osmanlının Ümmete emanetidir

            Selçuklunun ve Osmanlının Ümmete emaneti olan Bayırbucak Türkmenleri, Rusya'nın havadan ve denizden  İran, Irak, Afgan ve Lübnan milis güçlerinin desteğiyle  Esed'e bağlı Suriye ordusunun karadan yürüttüğü  acımasız saldırılarla   tarihten silinmekle karşı karşıyadır.

            Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Müslümanların Haç yollarında güven ve emniyeti sağlamak amacıyla Hama,Humus,Rakka, Şam ve Lazkiye'ye  yerleştirilen  Suriye Türkleri tarih boyunca başta   Haç yolcularının güvenliğini sağlamak ve Haçlı orduları ile savaşmak gibi  pek çok önemli görevleri ifa etmişlerdir.

 

                           Bayırbucak Türkleri  bir soykırımla karşı karşıyadır.

            Tarih boyunca Arap sosyalizmi tarafından  asimilasyona tabi tutulan  Türkmenler,  dillerini ve kültürlerini kaybetmemek için büyük zorluklar içinde yaşam mücadelesi vermişlerdir. Hatay, G.Antep, Kilis, Adana, Kayseri de akrabaları bulunan ve bölgede ki sayısı  100 binleri bulan Bayır bucak Türkmenleri  15 günden beri havadan ve denizden Rus, İran,Irak  Afgan ve Lübnan destekli Esed ordusunun  karadan  başlattığı  sadırılar sebebiyle kendilerine yardım ulaşmadığı takdirde top yekun  bir soykırımla karşı karşıyadırlar.

 

             İkisi de Işid Karşıtı, İkisi de PYD yanlısıdır.

             Hatay ilimizin hemen güneyinde ve Yayladağı İlçesinin  karşısında yer alan Lazkiye sınırları içinde bulunan Bayırbucak Türkmenleri  Lazkiye'ye 20 Km uzaklıktaki Gımam tepesinin ve 27 Türkmen köyünün bulunduğu  Türkmen Dağının Esed güçlerinin eline geçmesiyle birlikte   yapılan saldırılar neticesinde  çok sayıda  soydaşımızın öldürüldüğü veya yaralandığı,18 Türkmen köyünün  boşaltıldığı, 20 binden fazla Türkmen'in ise Lazkiye'nin Yamada Köyünde bulunan çadır kente sığınmak üzere yollara düştüğü gelen haberler arasındadır.

             Sadece DAEŞ’e karşı operasyon amacıyla Suriye'ye Hava Kuvvetlerini  gönderen Rusya'nın  içlerinde her hangi bir Işit militanını  barındırmadıkları  halde saldırılarında  Bayırbucak Türkmenlerini ve sadece  Esed muhaliflerini  hedef almaları son derece manidardır. 

            Diğer taraftan yeryüzünün iki Jandarması orak bilinen ABD'nin Esed karşıtı ve Rusya'nın Esed yanlısı olduğu bilindiği halde ikisinin de Işid karşıtlığında, ikisinin de PYD yandaşlığında birleşmeleri de son derece düşündürücüdür. Bu gün ABD'nin ve Rusya'nın Suriye'de bulunmaları Esed'in daha da güçlenmesini ve kalıcı hale gelmesinden başka bir işe yaramamaktadır.

           Dostları  çıkarları, ortak düşmanları ise Müslümanlardır.

            Şu iyi bilinmelidir ki ABD ve Rusya'nın birbirlerine karşı düşmanlıkları izafidir.Merhum Erbakan Hocamızın ifadesiyle Her ikisi de Siyonizm'in uşağıdır.ABD  ve Rusya  tıpkı bir timsah gibidir. Timsahın üst çenesi Amerika  alt çenesi ise  Rusya'dır. Kuyruğu İsrail, gövdesi bir takım Müslüman ülkelerinin işbirlikçi yöneticileridir. Her ikisinin ortak düşmanları Müslümanlar,dostları ise çıkarlarıdır. Her ne kadar dünya kamuoyu önünde işgaller ve savaşlar  konusunda" it dalaşı "yapar gibi görünseler de  birbirlerini asla ısırmazlar.

             İdeolojiler düşmansız yaşayamaz.  Yeni düşman ise İslam'dır

            "Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher Sovyetler birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Oysaki  'Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşayabilmemiz için   Onun yerine mutlaka yeni bir düşman koymamız lazımdır. Bu yeni düşman da  İslam'dır. " Sözü bile biz Müslümanları uyandırmadı. Aksine İslam düşmanlarının işlerini daha da kolaylaştırma adına hep birbirlerinin boynunu vurmak için acımasızca mücadele ettik.

            Ne körfez savaşı,ne ABD'nin Irak İşgali,Ne Libya'nın hali,ne Mısır'ın pür melali ve ne de Suriye'de beş yüz bine yakın insanın hunharca katledilmesi ve 5 Milyondan fazla Suriyelinin muhacir konumuna düşürülmesi akıllarımız başımıza getirmedi.  Kurtuluşu inanç değerlerimizde arama yerine,cellatlarımızın insafında arama gayreti içine girdik.

 

            Bayırbucak Türkmenleri kınama değil, kurtarılma bekliyor.

            İslam coğrafyasında olup bitenleri kınamak çözüm getirmiyor.Sivil toplum kuruluşları olarak; Irak'ın işgalini, Kaddafi'nin  devrilmesini Libya'nın yıkılmasını birlikte  kınamdık mı? Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbeyle görevden uzaklaştırılmasına, Bangladeş'te  Cemat-i İslami Liderlerinin bir bir idam edilmesine birlikte  karşı çıkmadık mı? Esed'in kendi halkına karşı işlediği katliamları birlikte  lanetlemedik mi?  Sonuç biz kınamaya zalimler zulmünü işlemeye devam ettiler. Artık sözün bittiği,bıçağın kemiğe dayandığı noktadayız. Kınamak  halkın ve kanaat önderlerinin işi, zulmü önlemek ve ölümlere engel olmak ise devletlerin görevi ve sorumluluğudur. Geldiğimiz noktada devletimizden kınama değil soydaşlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanmasını bekliyoruz.

            Şu hadisi şerifi hatırlayalım. Peygamberimiz:"Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle,elinizle gücünüz yetmiyorsa dilinizle gideriniz.Ona da gücünüz yetmez ise kalbinizle buğuz ediniz." Elle düzeltmenin devletin,dille düzeltmenin alimlerin, kalben buğuz etmenin de bunun dışında kalanların işi olduğu ifade ediliyor. Ne yazık ki ne İslam Ülkelerinden, ne de insanlık aleminin nizamını sağlamakla mükellef olan BM'lerden savaşların önlenmesi,göçlerin durdurulması adına elle kötülükleri önlemek için ciddi bir adımın atıldığını görmek mümkün olmuyor.

           Ülkeleri işgal eden  katil devletlerle bombacı teröristler aynıdır.  

            Ankara'nın göbeğinde, Fransa'da,Mali'de Suruç'ta Gazi Antep'te, Reyhanlı'da teröristler tarafından masum insanları hunharca katleden  teröristlerle Şimdi Bayırbucak Türklerinin tepesine  denizden, havadan ve karadan bomba  yağdıran katillerin birbirinden farkı var mıdır?        Çıkarlarını Müslümanların ölümünde,İslam coğrafyasının parçalanmasında gören ülkelerin terörü önlemesi mümkün müdür? Işid, PKK, PYD gibi  teör örgütleri İsrail'in Orta doğuda ki varlığını sürdürebilmesi için ortaya çıkarılan  başta ABD olmak üzere terörist devletlerinin beslemeleridir.

             Şunu iyi bileli ki,kurtuluş İslam'da ve İslam kardeşliğindedir. Ya kardeş oluruz kurtuluşa ereriz. Ya da  cellatlarımızın insafına sığınarak   zillet içinde ölümümüzü bekleriz.

            Şimdi Hükümete düşen görev  Tıpkı Süleyman Şah türbesini alıp getirdiği gibi Ya kardeşlerimizi savaşın ortasından çekip almalı Ya da ne pahasına olursa olsun onların yok olmaması için gereğini yerine getirmelidir. Allah bütün İslam  camiasına önce hidayet ve dirayet versin.Selam ve Dua ile...

 

                                                                                              Mustafa KIR

                                                                              Memur-Sen Ankara İl Başkanı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.