Türk eğitim sistemine Amerika’dan bakış (2)

Türk eğitim sistemine Amerika’dan bakış (2)

Türk eğitim sistemine Amerika'dan bakış (2)

Eğitim sistemimize dışarıdan bakış, çok ilgi görüyor. Amerika’dan bakışa, olumlu ya da olumsuz, o kadar çok geri dönüş oldu ki, onları zaman zaman sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü, asıl önemli olan dışarıdan nasıl göründüğümüz...
Eleştiri ya da önerilere tepki göstermek yerine, onları anlamaya çalışmak, bize çok daha fazla kazanım sağlar. Ama hâlâ bunu kabullenmedik.
Gelen maillerden önemli bir bölümü, savunma ve Amerika’daki eğitimi karalamaya yönelik. Ama sonuç ortada. Dünyanın en iyi üniversitelerinin neredeyse yüzde 80’i onlarda. Dünya bilimine katkı sıralamasında da, yine açık ara en ön sıradalar.
İlk ve orta öğretimde sorunları olduğu kesin. Zaten onlar da bunu nasıl düzeltiriz arayışındalar. Diğer pek çok ülkede de durum farklı değil. Yani, bizdeki gibi olmasa da onlarda da farklı sorunlar var. Aradaki fark, biz sorunları halının altına süpürüp yok sayarken, onlar çözmeye çalışıyorlar...

Okul binaları nasıl olmalı?
Nasıl bir eğitim sorusuna kafa yoran okurlarımızdan gelen diğer maillerden bazı satır başları da şöyle:
“Daha önce yayımlamış olduğunuz eğitime Amerika’dan bakış adlı yazıyı okudum. Benim gibi yurtdışında yaşamış/yasayan ve çocuklarının eğitimi konusunda endişeleri olan şahıslardan gelen eleştirilere ve tavsiyelere katılmamak elde değil. Benim de bu konuda eklemek istediğim birkaç nokta var.
Kampus sorunu: Bizler okulu beton binalardan ibaret olarak görmekten vazgeçmeliyiz ve okulları her öğrenciye yetecek kadar yeşil alanı ve spor tesisleri ile donanımlı birer kampus olarak dizayn etmeliyiz.
Bir okul 3 kattan daha fazla olamaz. Yeşil alan da binanın oturumunun 4 katından az olamaz. Öğrencinin yanına göre bu yeşil alanlar oyun sahaları ve parklarla öğrenciye sağlıklı ortam sunmalı. Binanın etrafından sağlığa uygun olmayan işyerleri ve mekânlar tasfiye edilmeli. Bu özelliklere sahip olmayan özel okulların izinleri iptal edilmeli. Okullar arası mesafe ulaşımda öğrenciye eziyet olabilecek kadar uzak olmamalı. Özellikle ilkokullar küçük ve daha sık olarak dağıtılmalı. Okuldaki gereksiz idari kadrolar tasfiye edilmeli ve idari birim bir idareci ve 1-2 sekreterden fazla olmamalı.
Velilerin katılımı: Veliler eğitimin bir parçası olmalı. Gönüllülük esasına göre veliler ve okullar iç içe olmalı ve okullar toplumun parçası haline gelmeli. Veliler sahiplenmedikçe eğitim kalitesi artmaz. Gerekirse veliler ders saatlerinde öğretmenle birlikte okuma ve yazma guruplarına yardım edebilir, öğrencilerin matematiklerini düzeltebilir, hatta ve hatta öğretmene yardım olsun diye ders materyallerini hazırlayabilir. Bütün bunlar Amerika’da etkin şekilde uygulanmakta ve velilerin sahip çıktığı okulların başarısı diğerlerinden kat kat daha fazladır.
Sınav sistemi ve sorunu: Daha önceden belirtildiği gibi yapılabiliyorsa lise/üniversite sınavları kaldırılmalı. Eğer kaldırılamıyorsa bunları yılın 1 gününe mahkûm etmemeli. Öğrenciler bu sınavı almak istiyorsa hazır olduğu veya hazır hissettiği herhangi bir zaman alabilmeli. Bunun için TOEFL sınavlarında olduğu gibi test merkezleri tayin edilmeli veya kurulmalı, öğrenci hazır olduğu herhangi bir zamanda gidip bu sınavı alabilmeli. Ancak bu şekilde bu sınavların normal eğitimi aksatması önlenebilir. Bu sınavlar genel yetenek, yazma ve kendini ifade edebilme gibi konuları da içermeli. Üniversitelere kabul bu sınav sonuçları ve de not ortalaması, sosyal sorumluluk projeleri gibi normal eğitimin parçası olan konulardan alacağı notların ortalaması üzerinden belirlenmeli.
Öğretmen ve ödev sorunu: Öğretmen ödevi iş olsun diye değil, öğrenciyi birebir takip edebilmek için vermeli. Ödev sadece yaptı/yapmadı veya +/- işareti olarak görülmemeli öğretmenler bizzat bu ödevleri değerlendirmeli ve düzeltmeleri ile birlikte öğrenciye vermeli ve bunların veliye ulaşması sağlanmalı.
Yazma becerisi: Yazma becerisi olmayan birisi öğretmen olarak atanmamalı. Öğrencilerde birinci sınıftan itibaren yazma becerisine önem verilmeli. Haftalık serbest aktivitelerle bunlar desteklenmeli. Öncelikle söyledikleri yanlış da olsa öğrencinin kendi kendini ifade edebilme yeteneği geliştirilmeli.”
Özetin özeti: Dünün çocuk ve gençleri ile bugünküler çok farklı. Eğitim de onların hızına ayak uydurmalıdır. Ama daha önemlisi, onları, harcamaya değil, kazanmaya yönelik olmalıdır.

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.