Türk Dayanışma Konseyi’nden Yolsuzluk Açıklaması
YOLSUZLUKLARIN ÜZERİ KAPATILAMAZ, DEVLETTE PARALEL YAPI KABUL EDİLEMEZ.
TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞTA OLMAK ÜZERE, AYDINLAR OCAĞI, TÜRK DÜNYASI İNSAN HAKLARI DERNEĞİ, TÜRK DÜNYASI KADINLARI DOSTLUK VE DAYANIŞMA DERNEĞİ, ŞEHİT AİLELERİ FEDERASYONU, TÜRK HUKUK ENSTİTÜSÜ GİBİ TOPLAM 71 SİVİL TOPLUM KURULUŞUNDAN OLUŞAN TÜRK DAYANIŞMA KONSEYİ’NİN BASIN AÇIKLAMASIDIR.
Türk Dayanışma Konseyi’nden Kamuoyuna Duyurulur
Bilindiği gibi rüşvet ve yolsuzluk siyasetin yumuşak karnıdır. Demokrasisi sağlam temellere oturmamış, dünya menfaatinin; duyguların, fikirlerin, söylem ve eylemlerin merkezine yerleştiği, başka bir deyişle doyumsuz nefsin azgınlaşma imkânı bulduğu toplumlarda siyaset, yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin ve her çeşit istismarın verimli bir zemini haline gelebilmektedir. Siyasal iktidar sahiplerinin ideolojik söylemleri ne kadar kutsal köklere ve ahlaki renklere sahip olursa olsun, azgınlaşmış nefislerin kontrolüne giren siyaset kurumu kısa yoldan “köşe dönmenin” , zengin olup “güzel hayat” yaşamanın yolu ve aracı haline gelebilmektedir.
Diğer taraftan vurgun, rüşvet ve yolsuzluk olayları siyasete biçim ve yön vermek amacıyla bir “siyasal operasyon aracı” olarak da kullanılabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında yolsuzluk olgusu, bir ülkenin hem içeriden hem de dışarıdan sarsılarak milli direncini kırmak ve belli hedeflere doğru eksenini kaydırmak için de kullanılabilmektedir. Kısacası yolsuzluk ve usulsüzlük sadece ekonomik ve siyasi kötülüklere sebep olmamakta aynı zamanda bir milletin milli varlığına ve bekasına da ciddi bir tehdit potansiyeli taşımaktadır.
Yolsuzluk en genel anlamda kişisel çıkar elde etmek ve refah seviyesini yükseltmek için mevcut kamu gücünün kötüye kullanılması olarak tarif edilebilir. Refaha ulaşma arzusu, siyasi gücü elinde bulunduran kişilerden yasaları ve kuralları çiğnemesini ister. Bu sebepten refah ve güç elde etme arzusu, bazı devlet yöneticilerini, rüşvet karşılığında kamu gücünü kötüye kullanmaya meylettirmektedir.
Böyle bir sürecin sonunda “tüyü bitmemiş yetimlerin” bile hakları, kısmetleri, nafakaları gasp edilmekte, “köşeler dönülmekte”, “türedi zenginler” ortalığı kaplamakta, toplumsal vicdan yaralanmakta, yasal zeminlerde “helal lokma” peşinde koşanlar “tahrik” edilmekte, toplumsal barış ve adalet duygusu erozyona uğramakta, bütün bunların sonucunda milli direnç zayıflamaktadır.
Genel olarak ifade edersek rüşvet ve yolsuzluğun rejimi yoktur. Tarih bize göstermiştir ki, rüşvet ve yolsuzluk gelişmiş demokrasilerde daha az, diktatörlüklerde ve yarı gelişmiş demokrasilerde daha çok görülmektedir. Küreselleşme süreci rüşvet ve yolsuzluk olgusunu da etkilemiş, bu kadim sorun uluslar üstü bir mahiyete bürünmeye başlamıştır.
Bu genel değerlendirmelerin ışığında ülkemizde son zamanlarda yaşanan “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”na baktığımızda şu tespitleri yapmak mümkündür:
1- Dini değerleri, fikriyatının ve siyasetinin merkezine koyan işbaşındaki iktidar bütün maneviyatçı söylemlerine rağmen refah ve zenginliğin dayanılmaz cazibesine kapılmaktan kendini koruyamamıştır. Bu durumun en dikkat çekici sebebi; daha işin başında Türkiye’nin Müslümanlaştırılması gereken bir ülke olduğu varsayımından hareketle, rüşvet olarak alınan paraların, çalınan servetlerin hırsızlık olmadığı, aksine bir ekonomik “cihat” eylemi olduğu kabul edilmiş, böylece bahane arayan azgınlaşmış nefislere adeta “dini” bir fetva verilmiş, rüşvetin, hırsızlığın ve yolsuzluğun önündeki vicdani dirençler adeta sıfırlanmıştır.
2- Bugün “rüşvet ve yolsuzluk” olayı “iç iktidar” mücadelesinde bir “siyaset biçimlendirme aracı” olarak kullanılmaktadır. Bu savaşta bir taraf rüşvet ve yolsuzlukla dağ gibi yığdığı zenginliğini kullanırken, diğer taraf ise elinde tuttuğu devlet mekanizmasının bir parçasıyla rüşvet ve yolsuzluk aysberginin küçük bir parçasının üstünü açarak rakibini saf dışı bırakmaya çalışmaktadır. Ayrıca bu mücadelede tarafların küresel güç odaklarıyla işbirliği yapmaya çalıştıkları açıkça görülmektedir.
3- Böyle bir ortamda sadece bir “iktidar krizi” yaşanmamakta aynı zamanda ciddi bir “devlet krizi” de yaşanmaktadır. Yürütme yargıyı, yargı da yürütmeyi etkisizleştirme mücadelesine girmiştir. Yaşanan yönetim bunalımı Türk milletinin birliğine, dirliğine ve bekasına zarar vermeye başlamıştır.
4- Bilinmelidir ki; rüşvet ve yolsuzluk olayları, sonuçta demokrasiye zarar vermekte, yönetimi kırılgan hale getirmekte ve demokrasi ilkelerinin uygulanmaması veya samimiyetsiz bir şekilde uygulanması sebebiyle kötü yönetim ortaya çıkmakta, bürokratik veya siyasi yolsuzluklarla ilgili hesap verme ortadan kalkmaktadır.
5- Ayrıca, içinde bulunduğumuz sağlıksız siyasi ve sosyal ortam hem demokrasimize hem devletimize ciddi boyutlarda zarar vermeye başlamıştır. Birlik ve kardeşliğimiz yaralamakta, insanlarımızın kendisine ve devletine olan güveni sarsılmakta bu da milli direncimizi zayıflatmaktadır. Bilinmelidir ki; bu olumsuzluklar doğrudan Türk milletinin birliğine ve Türk Devlet yapısına ciddi ölçüde zarar verme potansiyeli taşımaktadır.
6- İktidar, devlet içinde ayrı bir yapılanma olduğunu iddia etmektedir. İktidara göre paralel devlet denen bu yapı, devletin bütün birimlerine girmiş, iktidara karşı siyasi bir operasyon tezgahlamıştır. Bu durumda ortada bir yolsuzluk olup olmadığı, bakanların bazı iş adamlarıyla gizli ve yasak bir takım ilişki içine girip girmediği, bakan çocuklarının evlerindeki para kasalarından ve ayakkabı kutularından çıkan milyonlarca doların nereden kazanıldığı gibi konular göz ardı edilmekte, konu tamamen siyasi bir mecraya çekilmek istenmektedir.
Bizler Türk Dayanışma Konseyiolarak diyoruz ki; böyle bir ortamda siyasetin tepeden tırnağa bir “boy abdesti” ne ihtiyacı olduğu açıkça görülmektedir. Ucu nereye ve kime kadar giderse gitsin rüşvet ve yolsuzluk iddialarının sonuna kadar gidilmeli, yürütme yargının yolunu tıkamamalı, gerçeklerin üzerindeki siyah perdeler cesaretle kaldırılmalı, her şey milletin gözü önünde cereyan etmeli, temiz siyaset, temiz ve şeffaf yönetim hedefine doğru sağlam adımlarla yürünmelidir.
Bizler Türk Dayanışma Konseyiolarak; “yolsuzluk ve rüşvet” iddialarının, delillerin karartılmasına fırsat vermeden, ucu kime dokunursa dokunsun hukuk kuralları içinde açıklığa kavuşturulmasını, suçluların cezalandırılmasını istiyoruz. Bu durumda 11 yılda, var olduğu iddia edilen bu yapının, devlet içinde yerleşmesine imkân tanıyanların ve bu konuda ikmali bulunan siyasetçi ve bürokratların da istisnasız olarak cezalandırılmasının zorunluluğunu vurguluyoruz.
Bizler Türk Dayanışma Konseyiolarak; eğer varsa, Türk devletinin “devlet içinde devlet” haline geldiği iddia edilen güç odaklarından bir an önce temizlenmesini istiyoruz. Bu durumda, 11 yılda bu yapının devlet içine yerleşmesine imkân tanıyanların ve bu konuda ihmali bulunan siyasetçi ve bürokratların da cezalandırılmasının zorunluluğuna özellikle vurgu yapıyoruz.
Bizler Türk Dayanışma Konseyiolarak; devletin ve milletin birliğinin ve bütünlüğünün en üst seviyede temsilcisi olan Cumhurbaşkanı’nı yaşanan devlet ve demokrasi krizini, Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçirerek çözmeye davet ediyoruz.
Bizler Türk Dayanışma Konseyi olarak; hesap verebilir, şeffaf, adil, temiz bir yönetim anlayışının devlet ve toplum hayatımıza hâkim kılınabilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce başlatılmasını istiyoruz.
Türk Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur.
Türk Dayanışma Konseyi
TÜRK DAYANIŞMA KONSEYİ ÜYE KURULUŞLAR
DERNEKLER
*Akademisyenler Birliği Derneği
*Aydınlar Ocağı Genel Merkezi(İstanbul)
*Azerbaycan Kültür Derneği
*Avrasya Kültür Derneği
*Avrasya Kültür Sanat Birliği Derneği
*Başkent İktisatçılar Eğitim Yardımlaşma Dayanışma Derneği
*Bayır Bucak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
*Bilişim 2023 Derneği
*Birleşik Emekliler Derneği
*Bulgaristan Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
*Devlet Denetim Elemanları Derneği
*Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi (Kayseri)
*Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği (Ankara Şb.)
*Eğitim 2023 Derneği
*Ekonomi 2023 Derneği
*Enerji 2023 Derneği
*Hacettepe ve Beytepe Kampüsü Mezunları Sosyal Yardımlaşma Derneği
*Irak Türkleri Yardımlaşma Derneği
*Kadın Hareketi Derneği
*Kıbrıs Türk Kültür Derneği
*Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
*Milliyetçi İşadamları Derneği (MESANDER)
*Özürlüler Kültür ve Dayanışma Derneği (ÖZ-BİR)
*Siteler Sanayici ve İşadamları Derneği
*Teknik Öğretmenler Derneği
* Terör Mağdurları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
* Ticaret ve Turizm Mezunları Derneği
* Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği
* Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği
* Türk Hukuk Enstitüsü Derneği
* Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Derneği
* Türkiye Kırgızistan Dostluk Derneği
* Türkiye Türkmenistan Dostluk Derneği
* Ulaşım 2023 Derneği
* Ülkücü Teknik Elemanlar Derneği
* Ülkücü İşçiler Derneği
* Ziraatçılar Birliği Derneği
VAKIFLAR
* Çukurova Üniversitesi Mezunları Vakfı
* Gazi Eğitim Mezunları Vakfı
* Gazi Üniversitesi Müh.- Mim. Fak. Mezunları Vakfı
* Karadeniz Teknik Üniversitesi Mezunları Vakfı
* KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı
* Kırım Gelişim Vakfı
* Teknik Eğitim Vakfı
* Türk Aydınlar Vakfı
* Türk Bilim Araştırma Vakfı (TÜBAV)
* Türk Veteriner Hekimler Birliği Vakfı
* Türk Ziraat Mühendisleri Birliği Vakfı
* Türkiye İlahiyatçılar Birliği Vakfı
* Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV)
* Türkiye Sağlık Çalışanları Eğitim ve Dayanışma Vakfı (TÜSAV)
* Türkiye ve Türk Dünyası İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (TİSAV)
* Yörük Türkmen Vakfı Genel Merkezi (YÖRTÜRK)
SENDİKALAR ODA
* TÜRKİYE KAMU-SEN * Orman Mühendisleri Odası
* Türk Enerji-Sen
* Türk Büro-Sen
* Türk Sağlık-Sen
* Türk Tarım Orman-Sen
* Türk Eğitim- Sen
* Türk Ulaşım-Sen
* Türk Diyanet Vakıf-Sen
* Türk Haber-Sen
* Türk İmar-Sen
* Türk Yerel Hizmet-Sen
* Türk Kültür Sanat-Sen
* Türk Emekli-Sen
FEDERASYON
* Uluslararası Avrasya İnsan Hakları Federasyonu
* Şehit Aileleri Federasyonu
KONSEY
* Veteriner Hekimler Merkez Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.