Tüm memurlar sözleşmeli mi olacak? Başbakan açıkladı!
Başbakan Binali Yıldırım: "(657 sayılı Kanun'a tabi memurların sözleşmeli olacağı iddiaları) Öyle bir şey yok. Anayasada zaten bunun tanımı yapılmış. 657'nin kapsamı belli, nasıl çalışacakları belli. Memurlarla ilgili herhangi bir şey söz konusu değil.
Başbakan Binali Yıldırım, ABD Senatosu'nun F-35 kararı ile ilgili olarak, "Bu Amerikan yönetimine gidecek, uygulayacak veya uygulamayacak, o ayrı bir konu. Şu anda o safha yapılmış değildir. Yani yönetim, kongreye bir rapor verecek, diyecek ki 'Siz böyle bir karar aldınız ama bu uygun bir karardır veya değildir.' şeklinde yönetimin de bir cevap verme hakkı var. Bu süreçler biraz daha devam edecek. Bunların F-35'lerin teslimini etkilemesi söz konusu değil." dedi.
Yıldırım, Star TV'de yayınlanan "Nazlı Çelik ile Seçim Özel" programında yaptığı açıklamada, Münbiç'teki faaliyetin, Özgür Suriye Ordusu ile müşterek yapılan Zeytin Dalı Harekatı'ndan tamamen farklı olduğunu vurguladı.
Münbiç'te, Amerika Birleşik Devletleri ile Dışişleri Bakanlığı düzeyinde yapılan mutabakatla gerçekleştirilen bir faaliyet olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Orada 90 günlük bir takvim var. Bu takvime göre adım adım hareket ediliyor. İki tarafın silahlı kuvvetleri koordinasyon halinde, bu etapları uyguluyoruz. İlk etap ortak devriye, ayrı ayrı devriye ama Münbiç girişinde aynı anda devriye görevi yapacaklar. Daha sonra Münbiç içerisindeki güvenlik sağlanınca oradaki terör unsurları bölgeden dışarıya çıkarılacak ve Münbiç'teki yerli halkın orada idareyi ele alması sağlanacak."
ABD Senatosu'nda F35'ler ile ilgili alınan kararın hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"O, Temsilciler Meclisi kongrede alınan bir karar nihai karar değil. Daha sonra bu iki karar birleştirilecek, tekrar görüşülecek, bir süreç gerektiren bir çalışma, bu tavsiye kararı. Ancak bizim bu karar belki biraz zaman alacak ama yaklaşımı çok doğru bulmuyoruz, fevkalade yanlış bir yaklaşım. Yıllarca NATO'da müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri ile savunmalarında stratejik ortaklığımız olan bir ülke. Türkiye'ye karşı savunma konularında Temsilciler Meclisinin böyle bir bakış içinde olması dostluğumuza zarar verecek bir girişim olarak görüyoruz. Bu Amerikan yönetimine gidecek, uygulayacak veya uygulamayacak, o ayrı bir konu. Şu anda o safha yapılmış değildir. Yani yönetim, kongreye bir rapor verecek, diyecek ki 'siz böyle bir karar aldınız ama bu uygun bir karardır veya değildir' şeklinde yönetimin de bir cevap verme hakkı var. Bu süreçler biraz daha devam edecek. Bunların F-35'lerin teslimini etkilemesi söz konusu değil."
Yıldırım, F-35'lerin tek başına ABD'nin ürünü olmadığını vurguladı.
- "Rusya ile belirli konularda müşterek çalışmalarımız var"
Projeye, Türkiye dahil birçok ülkenin ortak olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Biz F35'in bazı parçalarını Türkiye'de TAİ'de, Aselsan'da üretiyoruz, gönderiyoruz. O yüzden de F35'lerin durdurulması konusu vahim bir yanlış olur, böyle bir şeye teşebbüs edeceklerini şu aşamada düşünmüyoruz. Zaten ilk 2 uçağın teslimi 21 Haziran'da yapılacak. Pilotların 2020'ye kadar eğitimleri olacak. Kongrede ortaya atılan bu iddiaların arka planına iyi bakmak lazım, nereden geliyor, neden kaynaklanıyor. FETÖ ile ilgili, Rahip Brunson ile ilgili aramızda ABD ile bir süredir devam eden bir gerginlik var. Halk Bankası davası var. Biz ABD ile sorunların görüşmeler yoluyla çözülmesini tercih ederiz. Ama bizim tercihimiz yetmez aynı dostane yaklaşımı ABD'den de görmemiz lazım. Yani bizim S400'ü niye aldığımızı sorgularken, ABD'nin de Türkiye Suriye'de, Irak'ta teröre karşı savunmasız kalırken niye biz yardımcı olmadık sorusunu da kendisine sorması lazım. Yani PYD-YPG'ye her türlü silahı vereceksin, yıllardan beri dostum diye nitelendirdiğin Türkiye'ye gelince zorluk çıkaracaksın, ambargo koyacaksın, ondan sonra da Türkiye'ye diyeceksin ki 'NATO'nun güney sınırlarını koru', neyle koruyacağım ben? Türkiye alternatifsiz değil, silahlarımızı da yerli mühimmatımızı da geliştiriyoruz. Yetmedi kiminle iş birliği yapacağımıza da kendimiz karar vereceğiz. Rusya ile belirli konularda müşterek çalışmalarımız var."
24 Haziran seçimlerinde yaklaşık 30 bin Suriyeli'nin oy kullanabileceğini hatırlatan Yıldırım, misafirlerin, Türkiye'de sonsuza kadar kalmayacağını, güvenlik sorunu kalmadığı zaman bu kişilerin memleketlerine gideceklerini söyledi.
Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ülkenin kurallarına uymak zorunda olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Türkiye'nin kanunlarına aykırı davranış içinde bulunanlar, ticarette haksız rekabet yapanlar, toplumsal huzuru ve barışı bozanlar, yani sıkıntı çıkaranlar da kusura bakmasın onları da kapının önüne koyup, sınır dışı etmeyi her zaman yaparız. Herkes hukuk devleti kurallarına göre burada misafirimiz olduğunu da bilerek ona göre yaşayacak." şeklinde konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, milletin 16 Nisan 2017'de verdiği kararı 24 Haziran'da hayata geçireceklerini, Türkiye'nin 94 yıllık yönetim şeklini değiştirmiş olacaklarını söyledi.
Yıldırım, Star TV'nin "Seçim Özel" programına İzmir'den katılarak soruları yanıtladı, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bayram ziyareti için giden Suriyelilerin artık ülkesine dönebileceği yönündeki tartışmalara ilişkin Yıldırım, "Muharrem İnce'nin ne dediği çok önemli değil. Sorumluluk bizde. Tabii ki memleketine gitmek istiyorsa gider, orada kalacaksa iradesiyle kalabilir ama bir yaşam tehdidi varsa, önemli bir sıkıntı varsa biz bunu göz ardı edemeyiz. insanların yüzüne kapıyı kapatamayız, ölüme terk edemeyiz. Bizim inancımızda da geçmişimizde de bu yok. Türkiye Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de dardaki, zordaki insanlara kucak atmış. Yakın tarihimizde de var; Bulgaristan'daki soydaşlarımız, Ahıska Türkleri, diğerleri... Türkiye hepsine kucak açtı ve bundan bir şey kaybetmedi." değerlendirmesini yaptı.
Yıldırım, başbakanlık yaptığı dönemi "kısa ama ama cumhuriyet tarihinde akılda en çok kalacak 2 yıl" olarak tanımlayarak, "15 Temmuz darbe girişimi, Fırat Kalkanı, ondan sonra terörle taarruz esaslı bir mücadele, anayasa değişikliği, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi, 16 Nisan halk oylaması, Türkiye'nin 2017'de krize gireceği ve ekonomisinin çok kötüye gideceği senaryoları, reyting kuruluşlarının olumsuz açıklamaları, 2017'de dünyanın en fazla büyümesini sağlanması. Seçimlere gidiyoruz ve böylece 16 Nisan 2017'de milletimizin verdiği kararı 24 Haziran'da hayata geçiriyoruz ve Türkiye'nin 94 yıllık yönetim şeklini değiştirmiş oluyoruz." diye konuştu.
- Yeni görev sorusu
Seçimlerin ardından yeni görevinin ne olabileceği sorusuna Yıldırım, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk turda seçilmesi dışında aklımızın ucundan hiçbir şey geçmez." yanıtını verdi.
"Ben şahsımla ilgili hiçbir konuyu bugüne kadar konuşmadım, bundan sonra da konuşmam. En önemli görevim 24 Haziran seçimlerinden partimizin en iyi sonuçları alması." ifadelerini kullanan Yıldırım, 36 ilde miting yaptığını hatırlattı.
Başkan Yardımcısı olup olmayacağı yönündeki soruyu Yıldırım, "Bütün bunların hiçbiri gündemimizde yok. Konuşulmuş konular değil, bütün arkadaşlarımızı, bakanlarımızın, milletvekillerimizin, milletvekili adaylarımızın, belediye başkanlarımızın aklı fikri 24 Haziran seçimlerini sağ salim, güvenlik içinde başarılı şekilde yapılması." şeklinde yanıtladı.
- Seçim sonuçları öngörüsü
Binali Yıldırım, 24 Haziran seçimleri hakkındaki öngörüsünü de "Biz birinci turda biteceğini düşünüyoruz. Sahadan aldığımız intibalar, sahadaki coşku, vatandaşlarımıza yaptığımız konuşmalar, görüşmeler bir sıkıntı olmadığını gösteriyor." ifadeleriyle açıkladı.
"Eğer seçim ikinci tura kalırsa, kimlerin arasında olur?" sorusu üzerine de Yıldırım, "Ben öngörmediğim bir sorunun cevabını vermesem müsaadenizle. Birinci turda bitecek inşallah." dedi.
- Tansu Çiller'in mitinge katılması
Eski başbakanlardan Tansu Çiller'in İstanbul mitingine katılmasının ardından "bakan olup olmayacağı" yönündeki iddialara ilişkin soru üzerine Yıldırım, şunları söyledi:
"Hiçbir kimseyle hiçbir pozisyon için konuşma, görüşme olmadığını ben biliyorum. İster partideki arkadaşlarımız ister dışarıdakiler olsun. Tansu Çiller'in gelmesinin arka planı Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcut sistem içinde 28 Şubat ile muhatap olmuş ve millet iradesi elinden zorla alınmış, istifaya zorlanmış bir başbakan, bu haksızlığı yaşamış bir başbakanın feryadıdır o. Vesayet döneminin ortadan kalkması için verilen mücadelede 'Ben de varım' diye gelmiştir. Kendisine milletimiz adına teşekkür ederiz."
- "Millet ittifakı, yıkım ittifakı"
Millet İttifakı'nın kampanyalarına baktığında bir "yıkım ekibi" gördüğünü ifade eden Yıldırım, ortada yapıcı bir şey göremediğini söyledi.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"İstedikleri kadar ittifak kurabilirler, benim itirazım söylemlerine. Söylemler ülkemizin yararına yapıcı söylemler değil. Bir intikam hırsıyla hareket ediyorlar, 'Recep Tayyip Erdoğan'ı devireceğiz.' Başka bir şey söylemiyorlar. Millet bununla mı ilgileniyor, milletin ilgilendiği konulara niye girmiyorsunuz. Yerli araba yapmak ilkellikmiş, Kanal İstanbul'u iptal edeceklermiş, nükleer santrali durduracaklarmış, daha bir sürü şey, Saray'ı başına yıkacakmış. Bir kin, intikam duygusuyla hareket ederseniz bu ülkenin başına nasıl Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Hızlı tren göçü artırıyormuş gibi abuk subuk şeyler. Bu şöyle bir sonuç veriyor; bunlar yıkmak için kendilerini şartlandırmışlar."
Yıldırım, başbakanlığında Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü gibi önemli hizmetlere imza attıklarını belirtti.
Başbakan Binali Yıldırım, "(24 Haziran sonrası erken seçim kararı iddiası) Hayır öyle bir şeye gerek yok. Milleti sürekli seçimle meşgul edemeyiz. (Sistemde) Hiçbir tıkanma olmaz, öyle bir şey olmayacağını bir kere söyleyeyim, bizim milletimiz öyle bir çelişkiye izin vermez, ayarını güzelce yapar ve ona göre karar verir." dedi.
Yıldırım, Star TV'nin "Seçim Özel" Programı'na İzmir'den katılarak soruları yanıtladı, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Köprü geçiş ücretleriyle ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Yıldırım, sapla samanın birbirine karıştırılmasından bir iş çıkmayacağını vurguladı.
- "Evirip çevirip, bükmeye lüzum yok"
Turgut Özal zamanında devlet bütçesinden, hatta bütçede de para olmadığı halde kredi borçlanılarak köprü yapıldığını hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"O köprünün borcunu yıllarca bu ülke ödedi. Kim ödedi, geçen de geçmeyen de. Bizimki öyle değil. Biz, 'bu köprüyü yap kardeşim, bu köprüden de ücret alacaksın, şu kadar süre işleteceksin' diyoruz. Mesela Yavuz Sultan Selim 8-9 sene işletilecek. 4 yıl yapımı düştükten sonra biraz da geçti, 15-16 sene sonra bitecek. Bu süre içerisinde bizim verdiğimiz trafik sayısı var, tutturursak para filan vermeyeceğiz. Tutturamazsak arasındaki farkı vereceğiz.
Bununla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü kıyaslama akla, izana uymaz. Birisi armut, birisi elma. İkisini toplayalım, buradan bir matematik sonucu çıkmaz. Kendisi fizik öğretmeni ama o hesapları demek ki öğrenmemiş. Bu yap işlet devret modelidir. Burada sadece kullanıcılar öder. Kullanıcıların ödemesi yetmiyorsa biz de farkını öderiz. Çünkü bunun parasını biz koymadık masaya, adam gitti borçlandı. Bu iki köprünün yollarıyla bilmem neyiyle beraber toplam bedeli 50 milyar lira. 50 milyar lira biz kendi bütçemizden, kasamızdan ayırabilseydik zaten 50 yıldır bunu yapardık, konuşulmazdı. Onun için bütçeye yük getirmeden dedik ki senin paran var yap bunu, biz de sana taksit taksit ödeyelim, şu kadar sene de işlet. Bu kadar basit bir mesele. Bunu böyle algı oluşturmaya yönelik evirip çevirip, bükmeye lüzum yok."
Başbakan Yıldırım, üçüncü havalimanının açılışının 29 Ekim'e denk geldiğinin hatırlatılması üzerine, tamamının değil 90 milyon kapasiteli birinci bölümün açılmış olacağını söyledi.
- "AK Parti zoru başaran bir parti"
AK Parti'nin 7 Haziran'ı saymazsak her seçimde oyunu artırarak yola devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:
"2007'de cumhurbaşkanını seçemedik, 363 krizi yaşandı, ondan sonra referanduma gittik, halk doğrudan seçsin ve yüzde 50 + 1 ile seçsin diye. O zaman bu değişliklik olmuştu. Şimdi bu değişiklik diğer bölümlerle, o parlamenter sistemi cumhurbaşkanlığına dönüştüren değişikliktir. Tamamlayıcı bir değişikliktir. Önceki referanduma göre zaten cumhurbaşkanı seçildi. Hatırlayın 10 Ağustos 2014'te yüzde 51 baremi zaten vardı, ona göre seçildi. Burada da aynı durum, farklı bir şey yok. Orada o standardı getirmiş olan bir parti... Bir sonrakinde tekrar bunu düşürmek çok fazla izahı kolay olan bir şey olmaz. O yüzden temsilde adalet bakımından biz bunu muhafaza ettik, bir de önceki yaptığımız bir açılımın gerisine düşmemek için muhafaza ettik. Zor olduğunu biliyorduk ama AK Parti zoru başaran bir parti olduğu için tereddüt göstermedik."
- "Milleti sürekli seçimle meşgul edemeyiz"
"Cumhurbaşkanı seçilecek ancak AK Parti parlamentoda yeterli çoğunluğu sağlayamayacak" şeklinde bir senaryo bulunduğunun ifade edilmesi üzerine Yıldırım, "Rüya mı görmüşler, istihareye mi yatmışlar" dedi.
Yıldırım, MHP ile Cumhur İttifakı'nı kurduklarını anlatarak, "Cumhurbaşkanında ortak adayımız, hepimiz oraya vereceğiz. Ama MHP'nin seçmenleri kendi adaylarına verecek, AK Parti'nin adayları kendi adaylarına verecek. Böylece güçlü cumhurbaşkanı, güçlü Meclis..." diye konuştu.
24 Haziran sonrası erken seçim kararı iddialarının sorulması üzerine Yıldırım, "Hayır, öyle bir şeye gerek yok. Milleti sürekli seçimle meşgul edemeyiz. (Sistemde) Hiçbir tıkanma olmaz, öyle bir şey olmayacağını bir kere söyleyeyim, bizim milletimiz öyle bir çelişkiye izin vermez, ayarını güzelce yapar ve ona göre karar verir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yenikapı ruhunu zedeleyecek bir sıkıntı olmadı"
Başbakan Yıldırım, Devlet Bahçeli'nin Kayseri'de yaptığı konuşmada AK Partili bazı milletvekillerine ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Zaman zaman sahada böyle şeyler duyuyoruz. Sadece AK Parti tarafında değil MHP tarafında da bu var. Yerelde kıskançlık, rekabet, çekişme olabilir. Bunları büyütmenin anlamı yok. Önemli olan bizim ne dediğimiz, Cumhurbaşkanımızın ne dediği, Sayın Bahçeli'nin ne dediği. Biz bunlara itibar ederiz. Aramızda muhabbeti, ittifak ruhunu, Yenikapı ruhunu zedeleyecek bir sıkıntı olmadı, bugünden sonra da olmaz." şeklinde konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, 657 sayılı kanuna tabi memurların sözleşmeli olacağı iddialarına ilişkin, "Öyle bir şey yok. Anayasada zaten bunun tanımı yapılmış. 657'nin kapsamı belli, nasıl çalışacakları belli. Memurlarla ilgili herhangi bir şey söz konusu değil. Zaman zaman böyle yalan dolan laflar ortaya atılıyor, kafa karıştırılmaya çalışılıyor. Oy avcılığının ötesinde bir şey değil. Herkes kendi statüsü neyse o statüyle çalışmaya devam edecek." dedi.
Yıldırım, Star TV'de yayımlanan "Nazlı Çelik ile Seçim Özel" programında yaptığı açıklamada, 657'ye tabi memurların sözleşmeli yapılacağı yönündeki iddialarla ilgili soruyu yanıtladı.
Memurların nasıl çalışacaklarının anayasada belli olduğunu, bu konuda bir değişiklik yapılmayacağını bildiren Yıldırım, "Öyle bir şey yok. Anayasada zaten bunun tanımı yapılmış. 657'nin kapsamı belli, nasıl çalışacakları belli. Memurlarla ilgili herhangi bir şey söz konusu değil. Zaman zaman böyle yalan dolan laflar ortaya atılıyor, kafa karıştırılmaya çalışılıyor. Oy avcılığının ötesinde bir şey değil. Herkes kendi statüsü neyse o statüyle çalışmaya devam edecek." dedi.
Yıldırım, Türkiye'nin geleceği olan gençler için bir takım çalışmalar yaptıklarını, bu süreçte 131 yeni üniversite açtıklarını söyledi.
Gençlerin üniversiteye erişimlerini kolaylaştırdıklarını kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Dünyada üniversiteye erişimde Yunanistan'dan sonra Türkiye ikinci sırada geliyor. Artık üniversite kapılarında bekleme konuşulmuyor. Çünkü mezun olanlar kadar kontenjan var üniversitelerde hatta bazılarında da boş kalıyor. Bu tarafı hallettik, açılan üniversitelerin yurt kapasitesini artırdık, 182 binden 632 bine çıkardık ama yetmez, yüzde 10'u bile değil üniversitede okuyanların, daha da artıracağız."
Yıldırım, bursları 10 kat kadar artırdıklarını, gençleri yurt dışına eğitim için gönderildiğini belirterek, "Gençlerimize daha fazla sorumluluk vermemiz lazım. Onları sosyal medyada daha çok takip etmemiz lazım, onların aykırı fikirlerine tahammül etmemiz lazım." dedi.
- "Kampanyaları iyi gitmiyor"
Yıldırım, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin kendisine "eğlenceli" dediğinin hatırlatılması üzerine, "Onları eğlendirebiliyorsak bu da iyi bir şey yani canları sıkılıyor zaten. Kampanyaları iyi gitmiyor, millet artık söylemlerinin içinin boş olduğunu anladı. Dolayısıyla ben koltuğumu bırakmak için mücadele ediyorum, onlar koltuk kapmak için mücadele ediyorlar ama o kadar kolay olmadığını da bilmeleri lazım." dedi.
Yıldırım, Saadet Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu için "(Hızlı tren göçü artırıyor, Sivas'a hızlı trene ne gerek var) dedikten sonra daha söylenecek laf bulamıyorum." ifadesini kullandı.
Meral Akşener için "Allah işini gücünü rast getirsin" diyen Yıldırım, "Genel olarak yıkım ekibi diyorum ben bunlara, onların ortak bir hedefi var Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidardan indirmek, sonrası ne olacak, sonrası tufan, önemli değil. Recep Tayyip Erdoğan olmasın da ne olursa olsun." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, Türk Milleti'nin ferasetine, basiretine güvendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Milletimiz geçmişi de geleceği de Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları da en detaylı bir şekilde dikkate alacak ve ona göre tercihini yapacak. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün diyorum, Türkiye'nin bölgede güçlü olmaya ihtiyacı var. Ülkemiz etrafındaki dış tehditlere, kurgulanan planlara karşı birliğimiz beraberliğimiz çok önem arz ediyor. Bunu sağlayacak tecrübeye sahip ekiplerin iş başında olması önemli ama yeni dönemde bize, yeni iktidara düşen bir görev var. Sadece yüzde 51'in değil, gayri memnunların da oranını azaltmak. Tüm başarı orada, yüzde 50 verdi eyvallah ama vermeyen vatandaşlarımızın da gönlünü kazanmamız lazım. Onu da sağlamak için yeni dönemde daha çok gayret etmek ihtiyacı var."
- "Kem aletle kemalat olmaz"
Başbakan Yıldırım, dolar kuru ve ekonominin genel gidişatı ile ilgili bir soru üzerine son günlerde kurdaki değişimlerin Türkiye dışındaki küresel gelişmelerden etkilendiğini, ABD ve AB merkez bankalarının faiz artırması ve petrol fiyatlarındaki artışın olumsuz etkilerinin olduğunu ifade etti.
"Genel olarak ekonomi istikrar ve güvene bağlıdır. 24 Haziran seçimlerinde güçlü bir istikrar sağlanırsa, güçlü iktidar gelirse her şey çok kolay olacak. Taşlar yerine oturur" diyen Yıldırım, muhalefetin seçim vaatlerinde israfa vurgu yaptığı yönündeki soru üzerine ise şöyle konuştu:
"İsrafa biz karşıyız. Ne lükse düşkünlüğümüz var. Bir dilim ekmek sen yiyorsun bir dilim ekmek ben yiyorum. Belki de iki öğünü yiyemiyoruz. Bizim vatandaştan başka farklı bir yanımız yok. (Makam araçları) Yürüyerek mi gidelim, zaman ekonomisi diye bir şey var. Devletin itibarını temsil eden makamlarda da bu araçların olması lazım. Onu bile istismar konusu, siyaset aracı yapmak ayıptır. Buna gerek yok. Araçtı, lükstü, oydu, buydu lüzumsuz işler... Her ülkede böyle. Hangi ülkede başbakan ve cumhurbaşkanı araç kullanmıyor. Zaman altın değerindedir. Kem aletle kemalat olmaz."
-"Bir çılgınlık yapmaya kalkarlarsa"
Başbakan Yıldırım, "FETÖ tehdidi devam ediyor mu ?" sorusu üzerine ise "Tam anlamıyla bittiğini söyleyemeyiz. Bunlar o kadar sinsi ki bütün hücremize kadar yerleşmiş. Yeni darbe ihtimali anlamında söylemiyorum. Temizlik anlamında, yargıda, orduda, bürokraside. Kamudaki, iş hayatındaki, STK'lardaki temizliğin yapılması halen devam ediyor. Bir çılgınlık yapmaya kalkarlarsa daha ağır bir şekilde bedelini öderler." cevabını verdi.
Bedelli askerliğin detaylarının belli olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Başbakan Yıldırım, bunun yeni hükümetin konusu olduğunu, kendilerinin bunun bir ihtiyaç olduğunu, mutlaka yapılması gereken bir konu olduğunu açıkladıklarını kaydetti.
Konuya sadece "bedelli meselesi" olarak bakılmaması gerektiğine işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu daha kapsamlı bir çözüm gerektiren bir iş. Düşünün 5 milyondan fazla gencimiz var, askerlik çağına gelmiş bir iş yapamıyor. İşe girecek giremiyor, plan yapamıyor. Bu insanlar diyor ki 'bizi askere alın', almıyoruz. 'Bırakın biz hayatımızı kuralım'. Ona da 'yok' diyoruz. Nasıl olacak? Devlet olarak bizim buna çözüm bulmak gibi bir mecburiyetimiz, borcumuz var. Yeni hükümetin seçim sonrası ele alacağı konulardan bir tanesi bu olacak. Bu tabi Silahlı Kuvvetlerle koordineli bir şekilde olacak. Gençlerimiz rahat olsun. Bunun bir esasa bağlanması lazım. Bunun adı bir reform. Profesyonel orduya geçtik. 15 Temmuz'dan sonra bu süreç hızlandı. Şu anda ön saflarda profesyonel askerler gidiyor."
- 3600 ek gösterge
Uzman jandarmaların 3600 ek gösterge taleplerinin olduğu, bu konuda bir çalışma olup olmadığının sorulması üzerine Yıldırım, "Burada hakkaniyeti esas almamız lazım. Bu işin arkası kesilmez, herkes istiyor. Şu anda açıkladığımız, polis, öğretmen, ebeler, din görevlileri, hemşireler... Bunlar dışında yeni dönemde yeni hükümet buna benzer başka gruplar varsa mutlaka dikkate alacaktır. Şimdi sahada geziyoruz, talepler geliyor." diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.