Topu oyuna sokmak

Topu oyuna sokmak

İngiltere'de kitapçı dükkânlarını dolaşırsanız futbol topunun açtığı gizemli kapıdan içeri girerken bulursunuz kendinizi. Sporcu biyografilerinin yer aldığı raflar bizdeki kitapçı dükkânları kadardır.

Bazen bir sezon, bazen uzun bir kariyer anlatılır. Sansasyonel açıklamalar, suçlamalar ve övgüler olduğu gibi, güzel oyunun romantik hikâyesini bulursunuz sayfalarda..
İngiltere'de statlar da doludur. Futbol takımları da genelde oynamak için çıkarlar sahaya..

Türkiye'de raflar boştur. Statlar da bildiğiniz gibi.. Futbol takımları genelde oynatmamak üzere krampon kuşanırlar.

Geçen hafta Londra'da İngiliz milli takımının iki ünlü ismi Ashley Cole ile Rio Ferdinand'ın 3 milyon sterlin harcayarak yapımcılığını üstlendikleri 'Dead Man Running' isimli filmin galası yapıldı. Daha önce biyografisini kaleme alan Ferdinand, bu kez yeşil sahadan kazandığı parayla bir sinema filmine imza attı.

Topu bir kez daha oyuna soktu. John Tery'nin 'Kaptan Marvel' isimli kitabını gözden geçirmeye hazırlanıyordum ki, Servet Çetin'in Radyospor'a bağlanarak yaptığı açıklamayı gördüm.

Servet bu ülkenin en iyi savunmacılarından biridir. Öyle ki, önceki iki yılda Galatasaray'ın lig sonu puan cetvelindeki yerleri arasındaki farkı Servet Çetin'le açıklayabilirsiniz rahatça..

Maç sonu röportajları dinlenir niteliktedir. İyi ve mantıklı konuşur. Olup biteni anlamamıza yardım eder. Politik laflar etmez, düşündüğünü anlatır.

Radyoda, yabancı hayranlığını yerdiği konuşmada, 'John Tery ile Rio Ferdinand topu bizden daha mı iyi oyuna sokuyorlar?' deyivermiş.

Bazen mikrofon aslında düşünmediğiniz, demek istemediğiniz cümleleri söküp alır ağzınızdan. Servet'in amacının onları küçümsemek olmadığını biliyorum.

Denizli'de oynarken, Lyon'dan; bu sezon Marsilya'dan teklif almış birisi o, en az Tery ve Ferdinand kadar potansiyele sahiptir.

Servet'e kitap yaz, film yapımcısı ol asla demiyorum. Keşke futbol yıldızlarımız topu gerçek hayatta oyuna, ötekiler gibi sokabilseler.

Ama Hakan Şükür, Hasan Şaş, Sergen Yalçın teknik yorumların yanı sıra iki satır karalasa ufkumuza katkı sağlamazlar mı? Eminim Kewell'ın kaleminden Türkiye anılarını okuyacağımız günler çok uzak değil.. Nihat bir İspanya derlemesi yapsa mesela, Tugay nasıl dönüştüğünü satırlara döküp ilham verse, Arda ve diğerlerine..

Bir gazeteci dostum geçen pazar günü, 'Bizim oyuncular niye yazsın? Ülke kitap okumuyor.' dedi. Galiba haklı, oyuncular her şeyi rating ve rakam üzerine kuruyorlar. Yine de Facebook'ta 92.075 kişinin peşine takıldığı düşünülürse, Servet'in kitabının rekor baskı yapma ihtimali az değil..

Hadi Servet sen topu daha iyi oyuna sokarsın... En azından türkü albümü çıkar.


G.Saray'ın maçları golsüz bitmez

Televizyon ekranında sarf ettikleri sivri bir cümlenin gündem oluşturduğunu sananlar yanılıyor. Sokaktaki adamın gündeminde bu kadar maç bolluğunda alınacak sonuçları bilerek para kazanmak, ya da kuponu tutturmanın tatminini yaşamak var. Bilhassa sezon başı, çarşıda pazarda hep aynı sorulara muhatap kalıyoruz. Bahis oynamam ama, sağlam bir tüyo vereyim. Rijkaard döneminde bahisçiler Barcelona maçlarını, banko sırasına 'üstü' kategorisinden yazardı. Dönüp bakın golsüz geçen maç az bulursunuz. Dört savunmacı altı hücumcu ile Frank Rijkaard işletim sistemi tıkır tıkır işliyordu.

Rijkaard'ın Galatasaray'ı için de aynı şeyleri söylemek mümkün, Hollandalı tıkır tıkır işleyen sistemin Türkçe versiyonunu piyasaya sürdü. Bu yıl Galatasaray'ın 34 maçının 25'i 'üstü' kategorisine girer.

Wenger Sivas'a, Bülent Uygun Londra'ya

Yerli hocalar, yabancılar için, 'Bu ülkeyi, insanını, futbolcusunu tanımaları gerekir. Bu lig öyle kolay kolay anlaşılmaz.' derler. Mesela, hafta başında İngiltere'den transfer ettiği oyuncusu şehirden firar eden Bülent Uygun, 'Wenger gelip burada başarılı olsun Arsenal'i herkes taşır' mealinde bir demeç vermişti geçen yıl. Bu yüzden Daum, Lucescu makbuldür. Bilirler bizi, yönetimleri tanırlar, taraftarı algılarlar, oyuncuların ciğerini okurlar. Korkarım ezberi Rijkaard bozdu. Buraya gelmeden ne ligimizi, ne futbolcumuzu ne de yönetici profilimizi biliyordu. Hiç zorluk çekmiyor adam, hatta ev alıyormuş İstanbul'da..

Bir şey bilmesine gerek yoktu zaten, onun futbolda neyi istediğini yıllarca televizyon ekranı sayesinde tüm dünyadaki akıllı topçular zaten ezberlemişti.

Galatasaray yönetimi de mevcutların yanına akıllı topçular toplayıp emrine verdi Rijkaard'ın.. O da ezberi bozuyor.

Sırada bir yabancının gelip, "Anadolu'dan şampiyonluk çıkarması zor" ezberi var.

Burada Bülent Hoca haklı galiba, Wenger'i bekliyoruz..

zaman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.