Taşra Teşkilatı Eğitim Yöneticilerinin üç temel sorunu var

Taşra Teşkilatı Eğitim Yöneticilerinin üç temel sorunu var

Taşra Teşkilatı Eğitim Yöneticilerinin üç temel sorunu var

Bunlar; mali haklar, atama ve yer değiştirme ile görevde yükselme yönetmeliklerinin olmayışı ve usulsüz geçici görevlendirmelerdir.  Yazılarımda aynı şeyleri tekrar tekrar yazıyorum. Bu yazılarımı sorunların çözümünde sadece “vızıltı”dan ibaret görenler var. Ama “vızıltı” olarak da görülse, bunları yazmaya devam edeceğim.

“Ek ödeme gösterge rakamı”

Mali haklar konusunda; 2012 yılı başında, şube müdürlerinin maaşlarında bir iyileştirmenin yapıldığından bahsedebiliriz. Ancak bu iyileştirme yeterli değil. Şube müdürünün, ilçe milli eğitim müdürünün, il milli eğitim müdür yardımcısının özel hizmet tazminatları birbirine eşit. Görevler eşit olmasa da özel hizmet tazminatın da böyle bir eşitlik söz konusu! Şunu belirteyim ki bu eşitlikten rahatsızlık da duymamaktayım. Yalnız 3 Kasım 2011 tarihinde yayınlanan 666 sayılı KHK ile il milli eğitim müdür yardımcılarının ek ödeme gösterge rakamı %180 e çıkarıldı. Özel hizmet tazminatında ki eşitlik hassasiyeti, ek ödeme gösterge rakamında da gözetilmeli idi. Yani anılan görevdekilerin tamamının, ek ödeme gösterge rakamı %180 olmalıydı. Ama ne düşünüldü ise, bu gerçekleşmedi. Az da olsa il milli eğitim müdür yardımcıları daha fazla mali haklara sahip oldular. Hiyerarşik bir düzenleme düşünülerek böyle bir uygulama yapılıyor ise öncelikle özel hizmet tazminat rakamları üzerinden bu değişiklik gerçekleştirilmeliydi. Hizmetin gereği bu olmalıydı. Bence bu uygulama doğru olmamıştır, diye düşünüyorum.

 

******

Mali haklarda ki bu ve benzer sıkıntıların kaynağı, hiyerarşik bir yapının yazılı metninin olmamasıdır. Şimdi ilçe milli eğitim şube müdürü, okul müdürünün astı mıdır? Üstü müdür? Tabi ki üstüdür ama yönetim kademelerini belirleyen bir yönetmelik yok. Ya da il milli eğitim şube müdürü ile il milli eğitim müdür yardımcılarının yaptıkları işlere bir bakalım! Uygulamada il müdür yardımcılarının, il şube müdürleri gibi görev dağılımlarında, yetki ve sorumlulukları vardır. İl müdür yardımcıları, il şube müdürlerinden farklı çalışmamaktadırlar. Aynı yetki ve sorumluluk ile görev yapanların, unvanlarının da aynı olması gerekmez mi? Bütün bunlar çözülmesi bekleyen problemlerimiz. Bu tür sıkıntılar, Taşra Teşkilatı Eğitim Yöneticileri Yönetmeliğinin bir an önce yayınlanması ile çözülebilir.  Ama yayınlanacak yönetmelik bu sorulara da cevap vermelidir.

“Mali haklarda ast üst ilişkisi gözetilmeli”

Bir kısım okul yöneticileri hala şube müdürlerinden daha fazla mali haklara sahiptirler. 2012 yılında bu haksız uygulama devam edecek gibi. Geçmişe göre bu makas kapansa da, hiyerarşiye uygun mali haklarda bir düzenleme yapılamamıştır. Bunun tabi birçok nedenin de olduğunu biliyoruz. Maliye Bakanlığının, bu hususta karar almada dokunulmazlığı var. Bu konuda tek söz sahibi onlar! Bu otoritenin kırılması lazımdır. Çalışma barışının sağlanması için bu gereklidir. Üst konumda görev yapan yöneticiler, 1TL de olsa astlardan daha fazla mali haklara sahip olmalıdırlar. Yoksa üst yönetici olmanın, hiçbir anlamı kalmayacaktır. Üst yöneticilik cazip hale getirilmelidir. 

 

“Uzman ve Başöğretmenlik tazminatları ayrı bir sorundur”

Uzman öğretmenlik hakkını kazanıp bu kadrolara atananların kazanımları yok sayılmaktadır. Oysa taşra teşkilatı yöneticileri, görevde yükseldiği makamın ek gösterge rakamını değil de eğitim öğretim hizmetleri sınıfının en yüksek ek gösterge rakamından yararlanmaktadır. DMK nın 43. Maddesinin b bendinde bu güvence altına alınmıştır. 3000 ek gösterge kazanılmış hak sayılırken özel hizmet tazminatında ki uzman öğretmenler için +20, başöğretmenler için ise +40 oranında ki artış, kazanım sayılmamaktadır. Bu durum Anayasanın 2. Maddesinde ki hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır. Aynı kurumda bir üst göreve atandığınızda sınavla ya da sınavsız kazanmış olduğunuz bir hakkın kaybediliyor olmasını anlamış değilim. Sonuçta sınav ya da sınavsız atanma idarenin bir işlemidir. İdarenin işleminden dolayı doğmuş olan yeni hakların, kişinin daha önce ki mali ve özlük haklarını geriye götürmemesi gerekir.

 

“İlçe müftüleri daha çok mu çalışıyor?”

Eşit işe eşit ücret diyerek tüm ilçe müdürlerinin maaşlarını, 2012 Ocak ayında eşitlediler. Aslında tam anlamı ile bir eşitlikte sağlanmadı. İşlerin eşit olmadığı görevleri ifa edenlerin maaşlarını eşitlemeye kalkmak, Anayasanın O meşhur 55. Maddesine aykırıdır. Ama buna rağmen eşitlik sağlanamamıştır. İlçe müftüleri; şube müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları ve ilçe milli eğitim müdürlerinden daha fazla özel hizmet tazminatı almaktadırlar. İlçe milli eğitim müdürlerinin ki %135 iken, ilçe müftülerinin özel hizmet tazminatı %170 e çıkarılmıştır. Bu eşitsizliğe son verilmelidir. Tüm ilçe müdürlerinin maaşlarını eşitleyeceğim diye, ilçe milli eğitim müdürleri ile bilmum müdürlerin ek ödeme gösterge rakamını eşitle ama özel hizmet tazminatına gelince ilçe müftüleri lehine bir ayrımcılık yapılsın, bu kabul edilemez bir durumdur. Hangi ilçe müftüsünün iş yükü şube müdürlerinden ve ilçe milli eğitim müdürlerinden fazladır. İlçe teşkilatlarının çalışma şeklini bilen hiç kimse, ilçe müftülükleri daha aktif bir çalışma içerisindedir, diyemez.

 

“Ek gösterge sorunu devam edecek”

Şube müdürlerinin mali haklarında ki önemli bir sıkıntı kaynağı da ek gösterge meselesidir. Öğretmen, şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, il mili eğitim müdür yardımcısının ek göstergesi malumunuz 3000 dir. Bu rakamı, ister kademeli, isterse tümünü 3600 e kadar çıkarmak gerekir. Şube müdürü olarak görev yapmanın avantajını, emekli olduğunda şube müdürleri görmelidir. Yıllarca aynı kurumda daha üst yönetici olarak görev yap, sonra emekli olduğunda astların ile aynı mali haklara sahip ol. Bu durum şube müdürü olarak çalışanların şevkini kırmaktadır. Bu konuda hükümetin de işi zor. Aynı unvanda, Milli Eğitim Bakanlığı kurumları dışında çalışan yöneticiler de var. Daha önce de bahsettiğim gibi MEB de çalışanlar ayrıcalıklı olmalıdır. Eğer MEB çalışanlarına bu pozitif ayrımcılık yapılmaz ise doğrusu 3600 ek gösterge konusunda daha çok bekleriz.

 

“Kıssadan hisse”

Tekrar tekrar yazdıklarım, bu sorunları yaşamayanlar için bir “vızıltı” dan ibaret olabilir. Vızıltı yapmakta sonuçta bir iştir. Son olarak “vızıltı” ile ilgili okuduğum bir hikâyeyi sizin ile paylaşmak istiyorum.

 

Bir gün koca bir inek,

Pek çakıllı pek yokuş,

Bir yoldan gidiyormuş.

Sıska bir sivrisinek,

Boynuzuna konarak.

Demiş kuzum bana bak,

Yolumuz çok uzun,

Yorulursa boynuzun,

Haber ver de ineyim,

Sana ağır gelmiyeyim.

Bunun üzerine demiş inek, budala sivrisinek

O kadar hafifsin ki seni duymadım bile...

 

Şimdi bu öyküde vızıltıyı çıkaran belli de, inek kim?

Kıssadan hisse işte…

Latife olsun…

Aman kimse alınganlık yapmasın…

 

Davut ÇALIŞKAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.