Şube müdürlüğünde mülakat ile yapılan atamalar iptal
Şube müdürlüğünde mülakat ile yapılan atamalar iptal
Milli Eğitim Bakanlığı, 2014 yılı Nisan ayında 1709 kadroya şube müdürü ataması yapmış ancak bu atama Danıştay'ın iptal ettiği bir yönetmeliğe dayandırıldığı için ölü doğmuştur.
Aradan geçen bunca zamana ve sayısız mahkeme kararına rağmen Bakanlık tarafından "Bu konudaki bütün mahkeme kararlarını uyguladık." şeklinde gerçeği yansıtmayan bir açıklama yapmaktan öte bir adım atılmamıştır.
Dediğimiz gibi 1709 şube müdürü ataması en başından ölü doğmuştur. Bu cenaze ortadan kalkmadıkça eğitim camiamızı rahatsız etmeye devam edecektir.
Bu rahatsızlığı bitirmenin tek yolu da hukuk devleti olmanın gereğini yaparak tüm atamaları iptal etmek ve yazılı ile sözlü puanlarının aritmetik ortalamasına göre yeni bir başarı sıralaması oluşturup atamaları yenilemektir. Bunun haricindeki hiçbir adım, sorunu çözmeyecek; aksine daha da dallandırıp budaklandıracak ve bu kanayan yara asla kapanmayacaktır.
Mağdur edilen pek çok eğitim çalışanı bu hukuksuz atamayı yargıya taşımış ve bağımsız yargı 1709 şube müdürü atamasını iptal etmiştir.
İşte bunlara bir örnek daha: Şube Müdürlüğü yazılı sınavından yüksek puan almasına rağmen sözlü sınavda düşük puan verilen bir şube müdürü adayı, 2014 yılı nisan ayında sadece sözlü puana göre yapılan atamadaki tercihlerine yerleşemediği için Bakanlık aleyhine iki ayrı dava açmıştır.
İlki Ankara 4. İdare Mahkemesinde ve ikincisi ise Samsun 2. İdare Mahkemesinde görülen davalarda Milli Eğitim Bakanlığının hukuka aykırı olarak yaptığı atamanın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bakanlık söz konusu kararların iptali için Bölge İdare Mahkemelerine başvurmuş ancak Bakanlığın itirazı kabul edilmemiş ve yürütmenin durdurulmasının iptali istemi reddedilmiştir. İdare Mahkemesinin hukuk dersi niteliğindeki kararında "İdarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre gecikmeksizin işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda "Hukuk Devleti" ilkesinin de bir gereğidir. Anayasa'nın 2.maddesinde yer alan bu ilke karşısında idarenin mahkeme kararlarını "aynen ve gecikmeksizin" uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır. Bu durumda idarenin "takdir yetkisi" değil "bağlı yetki" durumu söz konusudur. Ayrıca idareler yargı kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda işlem tesis edeceklerdir." denilmektedir.
Söz konusu yürütmeyi durdurma kararlarının Bakanlığa tebliğ edilmesinden bugüne, idareye tanınan otuz günlük süreden çok daha fazla zaman geçmesine rağmen, mahkeme kararlarının gereği Bakanlıkça yerine getirilmemiştir. Yani Milli Eğitim Bakanlığı, "Şube müdürlüğü konusundaki mahkeme kararları uygulanmaktadır." şeklinde yaptığı açıklamanın aksine mahkeme kararlarını uygulamayarak hukuku çiğnemeye devam etmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138. maddesinin son fıkrasında"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarını uygulamak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." şeklinde açık, kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir.
Hukuk devletinin, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzenini kuran, bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan bir devlet olması gerekir. Hukuk devletinde, kanun koyucu da dahil olmak üzere, devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyete haiz olması, kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır. Zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamayacağı temel hukuk prensipleri ve Anayasa vardır.
Kamuoyu Milli Eğitim Bakanlığının hukuka uygun hareket etmesini ve yargı kararlarının gereğinin bir an önce yerine getirilmesini beklemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.