Şube Müdürlüğünde Ek1 Sorunu

Şube Müdürlüğünde Ek1 Sorunu

Milli Eğitim Bakanlığının kısa süre içinde Şube Müdürlüğü sınavını gerçekleştireceği, kamuoyunda konuşulmaktadır. Okuyucularımız, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu kadrolarının; atama ve özlük sorunlarına değindiğimiz yazılarımızı hatırlayacaklardır

Şube müdürlüğü sınavı için göze çarpan en önemli konu kanımızca Ek�1 Değerlendirme formudur. Bu formun içeriği nedir? Neden eleştirilerimize hedef olmaktadır? Bu form adayların seçiminde gerekli midir?
Soruları uzatmak mümkündür. Eğitim kurumlarına yapılacak müdür yardımcılığı atamaları sadece sınav puanı üstünlüğüne, müdür atamaları ise adayların müdürlük sınavından almış oldukları puan ile Ek�2 Yönetici Değerlendirme Formu üzerinden yapılan değerlendirmede aldıkları puan dikkate alınmak suretiyle oluşacak toplam puan esas alınarak, puan üstünlüğüne göre yapılacaktır. Görüldüğü gibi Milli Eğitim Bakanlığı; yapacağı atamaların görev unvanı büyüdükçe Ek�1 ve Ek�2 gibi değerlendirme formlarını atamalarına dayanak yapmaktadır. Tabi hiçbir objektif kritere başvurmadan atama yaptığı Milli Eğitim Müdürlükleri, Müdür Yardımcılıkları, Şube Müdürlükleri kadrolarını saymıyoruz bile! Ek�1 formu Ek- 2 den daha etkilidir. Çünkü şube müdürlüğü sınavına katılacak adaylar Ek�1 formuyla tespit edilecek, tespit edilen bu adaylar sınava katılabilecektir. Kısacası adayın sınava girmesine idare izin vermektedir. Bu konuda sitemiz yazarı Analiz76 nın yazısı için TIKLAYINIZ

Milli Eğitim Bakanlığında ki yönetici atama süreci incelendiğinde, bugünlere gelinmesinde en büyük payın; verdiği kararlarla Danıştay 2. dairesinde olduğu görülecektir. Danıştay verdiği kararlarda özetle yapılacak atamaların; hakkaniyet içinde, objektif kıstaslarla, öznellikten uzak ve takdir hakkına yer vermeden yapılması gerektiğini sayısız defa belirtmiştir. Peki; sınav gibi objektif ve nesnel bir değerlendirmenin yanına neden Ek�1 ler Ek�2 ler eklenmektedir? Bu değerlendirme formlarında idarenin sınırsız takdir hakkını içeren maddeler olduğu açıktır. Ek�1 değerlendirme formunun içeriğini değerlendirmelerimize konu etmeden önce bu forma esas olan yönetmeliğin ve Ek�1 değerlendirme formunun incelenmesi gerektiği kanısındayız.

MEB Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği İçin TIKLAYINIZ

Ek�1 Değerlendirme Formu için TIKLAYINIZ

Değerlendirmelerimiz:

a) Son Üç Yıllık Sicil Notu Ortalaması 76 ve Daha Fazla Olanların Bu Sicil Notunun Aritmetik Ortalamasının 1/10'u:

Sicil notları memura, amirin gözlemlerine dayalı olarak tamamen öznel değerlendirmesi ile vermiş olduğu notlardan oluşmaktadır. İkinci ve üçüncü sicil amirlerinin %90 ını da zaten memuru tanıma imkânı bulmadığı için 1. sicil amirinin vermiş olduğu notu temel alarak değerlendirme yapmaktadır. Kısacası sicil notları tamamen subjektiftir. Kamuoyunda sicil raporlarının yasal olarak kaldırılacağı konuşulmaktadır. Kaldı ki birçok amir adayların önünü kesmek için sicil değerlendirmesini düşük notla yapmaktadır. Bu konuda elektronik postama gelen çok sayıda mesaj vardır. Bunlardan birinde kişi; müdürlük sınavını kazandığını sırf bu yüzden amiri tarafından sicil notlarının düşük verildiğini beyan etmektedir. Bu ve bunun gibi olayların olamayacağını, insanların bu kadar basit hesaplarla uğraşmayacaklarını söylemeyi çok isterdim fakat maalesef söyleyemiyorum.

Kaldı ki 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun yürürlüğe girmesiyle öğrenilen sicil raporlarına muhatapları tarafından ilgili mahkemelere davalar açılmış ve bunların çok büyük bir oranı da objektif ve nesnellikten uzak olarak dolduruldukları gerekçeleriyle iptal edilmişlerdir. Bu durumda olan yüzlerce dava vardır. Bu konuda Danıştay İkinci Dairesinin kararları mevcuttur ve günceldir. (Maalesef sicil raporlarından memurlarımız çok dertli bu yüzden ilerleyen haftalarda sicil raporlarıyla ilgili çok yönlü bir yazı yazmayı planlamaktayım)

b) Atamaya Yetkili Amirlerce Verilmiş Olan (Aynıyılda verilmiş birden fazla belge varsa, sadece birer tanesi değerlendirmeye alınacaktır.) Her takdirname için(2), Her ödül için(4) puan:

Bu ödüllerin verilmesine dayanak olacak hiçbir objektif kıstas bulunmadığı gibi ödüllerin verilmesi yazılı ve nesnel kurallara da bağlı değildir. Bu ödüllerin verilmesinde tamamen öznellik ve keyfilik söz konusu olup, tarafsızlıktan ve nesnellikten uzaktır. Maalesef; bu ödüller de mutlak takdirle dağıtılmaktadır. Örneğin bir ilçede proje hazırlamaya yardımcı olduğu için ödüllendirilen personel; başka bir ilçede ödüle layık görülmeye bilmektedir. Ödülün objektif olması için bu projeyi hazırlayan her personele, her yerde ödül verilmesi gerekmektedir. Halk oyunlarında çalıştırdığı ekip il 1. olan öğretmene bir il'de ödül verilirken diğer il'de çalıştırdığı ekip 1. olan öğretmene ödül verilmeyebilmektedir. Örneklerle somutlaştırdığımız olaylardan da anlaşılacağı üzere ödüller neredeyse %100 sübjektiftir.

Kaldı ki ödül komisyonlarına üye olacak kişiler ileride kendilerine rakip olabileceği düşüncesiyle kaliteli, azimli, okuyan, araştıran, kendini yenileyen insanlara bu ödüllerin verilmesini engellemektedirler. İstedikleri kişilere ise tabiri caizse şeker dağıtır gibi ödül vermekte ya da verdirmektedirler. Müdürlük ve müdür yardımcılığı sınavlarından sonra Milli Eğitim Bakanlığına bağlı teşkilatlarda kaç ödül verilmiştir? Bu sorunun cevabı bile ödüllerin objektif bir kriter olamayacağının göstergesidir.

c) Hizmet İçi Eğitim Programlarına Katılım Puanları:

Bu konu daha önce uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavlarında da gündeme gelmiştir. Bu maddeden verilecek puanlar Anayasa Mahkememizce incelenmiş ve aykırılığı tespit edilerek iptal edilmiştir. Artık bu kritere puan verilmesinin mümkün olamayacağını düşünmekteyiz.

Anayasa Mahkemesi 21.05.2008 tarihli ve 2004/83 nolu kararında kısaca: “ hizmet içi eğitime katılmada öğretmenin iradesinin belirleyici olmadığından bu durumun, hizmet içi eğitim almak üzere görevlendirilmiş öğretmenlerin, bu kapsama alınmayanlara göre kariyer basamaklarındaki değerlendirmede öne geçmelerine ve aynı hukuksal konuma sahip öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açacağından; Hizmet içi eğitime katılacakların saptanmasında bu eşitsizliği giderici objektif kriterlerin yasada yer almaması nedeniyle kuraldaki “hizmet içi eğitim,” ibaresi Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olması nedeniyle iptal edilmiştir.” diyerek bu konuya son noktayı koymuştur.

Sonuç Olarak :

Milli Eğitim Bakanı Sayın. Nimet ÇUBUKÇU 'nun şube müdürlüğü sınavı ile ilgili yönetmelik hazırlandığı (kılavuz değil, yönetmelik hazırlığı) beyanının doğru olmasını umuyoruz. Eğer bir yönetmelik hazırlığı varsa şube müdürlüğü atamalarının da objektifliği rahatlıkla sağlanabilir. Kamuoyunda bu yönde bir beklenti oluşmuştur bile.

Yukarıda saydığımız hususların objektifliği ve hakkaniyeti tartışmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Ek�1 gibi formlarla değil; hazırlayacağı yönetmelikle, isteyen adayların sınava katılımını sağlamalı ve objektif kriterin vazgeçilmez unsuru olan sınav puanı üstünlüğüne göre atamaları sonuçlandırmalıdır.

Hakkaniyetin tüm sisteme egemen olması dileğiyle.

[email protected]
memurlar.biz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum