01.01.2006 yılında denge tazminatı olarak maaş bordolarına yansıyan ödeme, 16 Ağustos 2008 yılında ek ödeme olarak maaşlara yansıdı. Bu düzenlemenin bir amacı ast üst arasında ki maaş farkını kapatmaktı. Bir amacı da aynı görevleri ifaden personele eşit maaş vermekti. 14 Eylül 2011 tarihinde yapılan değişiklikle MEB de görev yapan yöneticilere de ek ders ücretlerinin yerine ek ödeme verilmesi kararlaştırıldı. 26 Ekim 2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren ek ödeme gösterge rakamları, şube müdürleri ve şefleri memnun etmedi. Bunun birinci nedeni emsal görevler arasında ayrım yapılmasıdır. Oysa 375 s.k. 3. Maddesinde ek ödemenin emsal görevleri ifa eden personelin maaşını eşitlemekti.  “Emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla, mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil alınmakta olunan toplam ödeme tutarları esas alınarak, emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personel için farklı oranlar belirlenebilir veya hiçbir belirleme yapılmayabilir.”  14 Eylül 2011 tarihinde yayınlanan652 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 42. Maddesinin 3. Bendinde de benzer hükümler bulunmaktadır” atanma usûlü ile emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personele malî haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dâhil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakan tarafından belirlenir.

Ek ödeme oranında bir ayrım yapılacak ise 5. Ve 6. bölgelerde çalışan yöneticiler için pozitif bir ayrım yapılmalıdır. 2012 yılında rotasyon uygulaması yapılması planlanıyor. 5. ve 6. Bölgede görev yapma hususunda bir çok yönetici imtina edecektir. Kadrolu şube müdürlerinin daha az bulunduğu bu bölgeleri cazip hale getirmek gerekir. Bölgelerin kalkınmışlık düzeyine yaşam şartlarına bakılmalıdır. 5. Ve 6. Bölge özendirilmelidir, diye düşünüyorum.

Ayrıca aynı görevde çalışanların farklı mali haklara sahip olması Anayasanın 10. Maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırıdır. “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” 

Sadece eşitlik ilkesi değil çalışanlara ücrette adaletin sağlanmasını kapsayan 55. Maddeye de bu durum aykırılık oluşturmaktadır. “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.”

İl/ilçe milli eğitim şube müdürü, il müdür yardımcıları ve ilçe milli eğitim müdürlerinin maaşlarına yansıyan bir ödeme kalemi de ÖZEL HİZMET TAZMİNATI dır. Özel hizmet tazminatı sayılan personelin %135 dir. Yani özel hizmet tazminatında bir eşitlik söz konusudur. KHK dan önce ödenen ek ders ücretlerini de ayrım yapmadan  yöneticiler almakta idi. Şimdi böyle bir ayrıma gidilmesinin mantığını anlamıyorum. Bu hassasiyetin ast üst ilişkisinde de gösterilmesi lazımdı. Yani yatılı okul müdürü/şube müdürü maaş karşılaştırılması hiçbir zaman yapılmıyor.  Aslında bu durum yukarıda yazdığım Anayasanın 55. Maddesine aykırıdır.

Çalışma şartlarına da baktığınızda özellikle şube müdürü-il müdür yardımcısı ayrımı çok da doğru değil gibi geliyor. Geride kalan şube müdürlerinin ek ödeme oranıdır. Yoksa il müdür yardımcıları için belirlenen rakam fazla değildir. Geçen ki yazımda da belirttim. İşin bir başka ve önemli boyutu astlardan daha az mali haklara sahip olmaktır.

Bu ayrıştırmanın dışında bir başka sorun da şube müdürleri için belirlenen ek ödeme oranı çok azda olsa ek ders ücret ortalamasının gerisinde kalmıştır. Bu durumda kazanılmış haklar, elde edilmiş haklar Anayasanın güvencesi altındadır. Bu hukuk devletinin gereğidir.  Mali hakların geriye doğru gidiyor olması problemin ana kaynağıdır. Tabloya baktığımızda bazı şefler ve şube müdürlerinin maaşlarının azaldığını görüyoruz. İşin mutfağındakiler için bir mağduriyet ve haksız uygulama söz konusudur. Adalet nasıl bir karar verecek hepimiz göreceğiz.

Mustafa EDİPOĞLU

Eğitim Yöneticisi