Sözleşmeli Öğretmenlik Mülakatında Yargı Süreci Devam Ediyor
Türk Eğitim-Sen olarak karşı olduğumuzu açıkladığımız Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik uyarınca sözleşmeli öğretmen adaylarına
Türk Eğitim-Sen olarak karşı olduğumuzu açıkladığımız Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik uyarınca sözleşmeli öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonucunda başarısız sayılma işleminin yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali talebiyle açılan davalarda, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararlar verilmektedir.
Bu davalarla ilgili yargı süreci devam etmekte olup, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararlara karşı, kararın tebliğini izleyen 7 gün içinde ilgili Bölge İdare Mahkemesi nezdinde, itiraz yoluna başvurulabilecektir. Bu hususta itiraz yoluna başvurmak isteyenler ekte yer alan dilekçe örneğinden yararlanarak başvuruda bulunabilirler.
İtiraz Dilekçesi:
…………………… BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
……………………..İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Esas No:………/………..
YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARINA
İTİRAZ EDEN (DAVACI ) : Ad-Soyad
DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı
T. KONUSU : …………. İdare Mahkemesinin ……../…….. E. Sayılı ve …./…./……….. tarihli yürütmeyi durdurma talebimin reddine ilişkin kararına karşı itirazlarımın sunulmasından ibarettir.
T.TARİHİ : …./…./………
AÇIKLAMALAR :
…………… İdare Mahkemesinin ………./……… E. Sayılı ve …./…./…… tarihli yürütmeyi durdurma talebimin reddine ilişkin kararında hukuka uyarlık bulunmadığından kaldırılması ve dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması hakkaniyet gereğidir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik’te, öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Millî Eğitim Bakanlığının boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin “Başvuru şartları” başlıklı 5. Maddesinde; Sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere başvuruda bulunacaklarda, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartların yanında aşağıdaki özel şartlar aranacağı belirtilmiştir:
“a) Mezun olunan yükseköğretim programının, Bakanlığın öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararına göre atama yapılacak alana uygun olması,
b) Öğretmenliğe kaynak teşkil eden yükseköğretim programlarından mezun olanların ihtiyacı karşılamadığı alanlara atanacaklar hariç, Bakanlıkça uygun görülen pedagojik formasyon eğitiminin başarıyla tamamlanmış olması,
c) Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanların, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca yükseköğrenimlerinin ve/veya pedagojik formasyon belgelerinin yurt içindeki yükseköğretim kurumlarına veya programlarına denkliğinin kabul edilmiş olması,
ç) KPSS’den, atanacakları alanlar için belirlenen taban puan ve üzerinde puan almış olması,
d) Devlet memurluğundan veya öğretmenlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir ceza alınmamış olması.”
Aynı Yönetmeliğin “Sözlü sınav” başlıklı;
MADDE 12 – “(1) KPSS sonucunda her alan için oluşan puan sıralamasına göre en yüksek puan alandan başlamak üzere, alanlar için belirlenen kontenjan sayısının üç katı aday sözlü sınava çağrılır. Son sıradaki adayla aynı puana sahip olan adaylar da sözlü sınava çağrılır.
(2) Sözlü sınav, Bakanlıkça sözlü sınav komisyonu oluşturulması öngörülen sözlü sınav merkezlerinde yapılır.
(3) Sözlü sınava girmek isteyenler, tercihleri de dikkate alınarak belirlenen sözlü sınav merkezlerinden birinde sözlü sınava alınır.
(4) Sözleşmeli öğretmenliğe atama için yapılacak sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, sözlü sınav komisyonunca yüz tam puan üzerinden değerlendirilir. Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlar başarılı sayılır ve sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere tercih yapma hakkına sahip olur.” Şeklindedir.
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 29 Eylül 2016 tarihinde sözlü sınav sonuçlarının duyurulması ile birlikte, katıldığım sözlü sınavda tarafıma haksız yere ……….puan takdir edildiğini öğrendim. Bunun üzerine duyuruda belirlenen itiraz süresi içinde itiraz dilekçesi vererek sözlü sınav sonucuna itiraz ettim. Ancak, ………….İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından itirazıma olumsuz cevap verilmiştir.
Sözlü sınav, denetimi neredeyse imkânsız olan ve uygulamada birçok haksızlığı beraberinde getiren objektiflikten en uzak sınav şeklidir. Yazılı sınava girerek mesleki yeterliliğini kanıtlamış olan kişilerin ayrıca bir de sözlü sınava tabi tutulması ve sadece sözlü sınav sonucunun esas alınarak sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edileceklerin tespit edilmesi, en ehil kişinin belirlenmesi amacı taşıyan yazılı sınavların bertaraf edilmesi anlamını taşımaktadır.
Bu durum kişilerin yazılı sınavdan aldıkları puanların önemini yitirerek, tamamen sözlü sınava dayalı bir eleme sistemini ortaya çıkarmaktadır. Yani yazılı sınav sonucu tamamen devre dışı bırakılarak, sözlü sınav komisyonunun takdir ettiği puanlar üzerinden görevlendirmeler yapılacaktır. Tamamen kişiye özel uygulamalara yol açan sözlü sınavların ne denli objektiflikten uzak olduğu, yıllardır sözlü sınavların iptali için açılan bireysel ve genel davalardan ve sonuçlarından anlaşılabilmektedir. Bakanlıkça yapılan yazılı sınavların büyük bir çoğunluğunda dahi hatalı sorular sebebi ile sınav iptalleri yaşanırken, sözlü sınavlarda ne gibi hukuki sorunların yaşanacağını kestirmek zor değildir.
Kariyer ve liyakat ilkeleri; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Kariyer ilkesi ile benimsenen temel prensip; kişisel veya siyasi çıkarların meslekte neden olacağı olumsuzlukları önlemektir. Bu ilkeler, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte ilk olarak onun öne çıkarılmasını sağlamaktadır. Liyakat ilkesi; her türlü ayrımcılığı ve kayırıcılığı reddeder niteliktedir.
Bu bağlamda, idareye tanınan takdir yetkisinin keyfi, mutlak ve sınırsız bir yetki olduğunun kabulü bir hukuk devletinde mümkün değildir. Şüphesiz ki idare, kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken kariyer ve liyakat ilkelerini gözetmek, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun hareket etmek zorundadır.
Dava konusu işlem bakımından da, idarenin takdir yetkisini bu ilkeler doğrultusunda kullanıp kullanmadığı, adaylar arasında tarafsız kalıp kalmadığı, kariyer ve liyakat ilkelerini esas alıp almadığı ve eşitlik ilkesine uyup uymadığının tartışılması gerekmektedir. Bu yüzdendir ki idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. Nitekim KPSS sınavından aldığım yüksek puan göz önüne alındığında ve sözlü sınav puanım ile kıyaslandığında, idarenin bu yetkisini sınırsızca ve hakkaniyete aykırı olarak kullandığı anlaşılacaktır.
Sözlü ve görüntülü kayıt imkânı varken,sözlü sınavda adayın sorulara verdiği yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmaması hukuka aykırılık nedenidir. Ayrıca sözlü sınav komisyon üyelerinin soru ve cevaplarının tutanağa geçirilmesi, sözlü sınavda komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçelerinin ortaya konulması, sınav öncesinde soruların ve cevaplarının hazırlanmış olması gerekmektedir.
Katıldığım sözlü sınavda sorulara verdiğim cevaplar teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmamıştır. Girmiş olduğum sözlü sınavda sübjektif bir değerlendirme yapılmış olup,KPSS’de başarılı olmama karşılık, sözlü sınavda haksız yere düşük puanla değerlendirilerek, sözleşmeli öğretmen olarak görevlendirilme hakkım elinden alınmış, telafisi mümkün olmayan zararlar doğmasına sebebiyet verilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında "Hukuk devleti" ilkesine yer vermiştir. “Hukuk devletinin en önemli niteliğinden biri de "güvenilir" olmasıdır.” Hukuk devleti bütün faaliyetlerde hukukun egemen olduğu devlettir. İdare, görevlerini yerine getirirken, "Hukuk devleti" niteliğini yitirmemelidir.
İnsan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, adalete ve eşitliğe dayanan bir hukuk düzeni kurarak bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, tüm çalışmalarında hukuk kurallarına ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olup toplum yaşamında, bireylerin haksızlığa uğratılmamasını ve mutluluğunu amaç edinen bir devleti biçimleyen hukuk devleti, devlete güven ilkesini de doğal olarak içerir. Devlete güven, hukuk devletinin sağlamak istediği huzurlu ve istikrarlı bir ortamın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İdarenin yapmış olduğu işlemlerle kişilerin haksızlığa uğramasına neden olması kabul edilemez.
2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 2 numaralı bendi gereğince “İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler." denilmektedir. Dava konusu işlemin uygulanması sonucu aleyhe telafisi güç ve imkansız zararlar doğduğundan, yürütmenin durdurulması gerekmekte iken, aksi yöndeki mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. İvedilikle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması ve mağduriyetimin önlenebilmesi için talebimin karşılanması gerekmektedir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle karara itiraz etme zarureti hasıl olmuştur. Takdir Sayın Mahkemenizindir.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen dikkate alınacak sair hususlar nedeniyle, …………….İdare Mahkemesinin ……./…….. E. Sayılı ve …/…./…….. tarihli yürütmeyi durdurma talebimin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini saygılarımla arz ederim. …../…../………
Ad-Soyad
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.