Sözleşmeli Öğretmenler Sorunlarını Saymakla Bitiremedi

Sözleşmeli Öğretmenler Sorunlarını Saymakla Bitiremedi

Sözleşmeli öğretmenler, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’u ziyaret etti. Görüşmede Genel Sekreter Musa Akkaş da hazır bulundu. Yaşadıkları sorunları Genel Başkanımız İsmail Koncuk’a ileten sözleşmeli öğretmenler; ailelerinde

Sözleşmeli öğretmenler, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’u ziyaret etti. Görüşmede Genel Sekreter Musa Akkaş da hazır bulundu. Yaşadıkları sorunları Genel Başkanımız İsmail Koncuk’a ileten sözleşmeli öğretmenler; ailelerinden ayrı kalmanın, evlat hasreti çekmenin zorluklarını da anlattı. Sözleşmeli öğretmenler ziyarete çocukları ile birlikte geldi ve Genel Başkanımızdan destek istedi.

Genel Başkan İsmail Koncuk da Türk Eğitim-Sen’in sözleşmeli öğretmenler için bugüne kadar verdiği mücadeleleri anlattı. Genel Başkan İsmail Koncuk, şunları kaydetti: “2005 yılında kısmi zamanlı geçici sözleşmeli öğreticilik adı altında bir istihdam türü getirilmişti. Türk Eğitim-Sen olarak bu düzenlemeye dava açmıştık. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda öğretmenlik, uzmanlık mesleği olarak tanımlanmaktadır. O dönemde 2 yıllık okul mezunları dahi kısmi zamanlı sözleşmeli öğretici olarak görevlendiriliyordu. Kısmi zamanlı sözleşmeli öğreticilik, yılda 8-10 ay devam eden bir görevlendirmeydi. Buna dava açtık ve davayı kazandık. O tarihte tüm sendikalar uyumuştu, bizim dışımızda dava açmayı akıl eden çıkmadı. Bu dava sonucunda kısmi sözleşmeli öğreticiliği iptal ettirdik. Bunun üzerine 4/B'li sürekli sözleşmeli öğretmenlik modelini getirdiler. Bununla da yıllarca mücadele ettik. 2011 yılına kadar 4/B’li öğretmen istihdamının iptal edilmesi için yapmadığımız eylem, miting, söylemediğimiz söz kalmadı. Çok ciddi bir mücadele yaptık. Yapılması gereken her şeyi yaptık. Hatta son çare olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na bile başvurduk, ‘Aynı okullardan mezun, aynı işi yapan, aynı performansı sergileyen insanlara farklı hukuki normların uygulanması zulüm müdür?’ diye sorduk. Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘İslam dini zulmü ve zulmü çağrıştıran hiçbir eylemi, uygulama ve davranışı onaylamaz. Bu hususta asla tereddüt yoktur. Ayrıca, yüce dinimiz insanların temel hak ve özgürlüklerinin de etkin şekilde güvence altına alınmasını ve korunmasını emreder. Bu hususta da bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak dilekçenizde dile getirdiğiniz konu idari bir konudur. Kurumların tesis ettikleri işlemler hakkında değerlendirmede bulunmak ve görüş beyan etmek, Başkanlığımızın görev ve yetki alanı dışındadır’ açıklamasında bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı, zulmün İslam’da yeri olmadığını ifade ederek, aslında bir anlamda bizim söylemlerimizi kabul etmişti. Bu yazıdan o anlam çıkıyordu. Biz olayı gündemde tutmanın yolu olarak görerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na sormuştuk. 4/B konusunu sürekli gündemde tuttuk.

Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması için mücadele ederken, 18. Milli Eğitim Şurası’nda tüm öğretmenlerin 4/B statüsüne alınması ile ilgili teklif verildi. Bu teklife şiddetle itiraz ettim, komisyondan geçmesine karşı çıktım, tüm öğretmenlerin sözleşmeli hale getirilmesini kabul etmeyeceğimi belirttim. Hatta “Bu yaptığınız haksızlık. Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ve özel öğretim kurumları yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda rapor hazırlanıyor” dedim. Daha sonra sendikamızın gayretleri ile bu teklifi Genel Kurul Toplantısında kaldırttık. Bu minvalde, Türk Eğitim-Sen’in sözleşmeli öğretmenler ile ilgili çok önemli mücadelelerini hatırlatmakta fayda görüyorum.

Sendikamızın gayretleri, kamuoyundan yükselen tepkiler ve 2011 yılında genel seçimler öncesinde muhalefet partilerinin “Sözleşmeli öğretmenleri kadrolu yapacağız’ taahhüdünün ardından Adalet ve Kalkınma Partisi de bu sözü verdi. Nihayetinde 2011 yılında 4/B’li öğretmen istihdamı kaldırılarak, tüm öğretmenler kadroya geçirildi. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, Türk Eğitim-Sen’in verdiği mücadele sonucunda gerçekleşmiştir.”

Genel Başkan Koncuk, 2011 yılında 4/B’li öğretmen istihdamına son verilmesinin gerekçesinin  kamuda verimliliği artırmak olduğunu, bugün ise maalesef 4/B’li memur ve öğretmen alımı yapıldığını söyledi. Koncuk, sözleşmeliler ile kadrolular arasında fark olmadığını söyleyen bazı Bakanlar bulunduğunu da belirterek, “Bir Bakanımız sözleşmeliler ile kadrolular arasında fark olmadığını söyledi. Ben de bunun üzerine KPDK Toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na kadrolu ve sözleşmeliler arasındaki 12 tane farkı tek tek okudum ve ‘Sizden istirhamımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak bu farkları Bakanlar Kurulu’nda okuyunuz ve sözleşmeli personel ile kadrolu personel arasındaki farkları bilmeyen diğer bakanlarımızın da öğrenmesini sağlayınız’ dedim. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek gerektiğini düşünüyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da ‘Bunları çözelim’ dedi. Konuyla ilgili Devlet Personel Başkanlığı ile görüşmeler yapıyoruz. ” diye konuştu.

Koncuk, sözleşmeli öğretmenlerin özlük hakları açısından birçok sorunu olduğunu da kaydetti. Sözleşmeli öğretmen olarak atandığında 26 yaşında olan birinin 6 yıl tayin isteyemeyeceğini, bu nedenle de gelecek beklentilerini, evlilik hayallerini 32 yaşına kadar ötelemek zorunda kalacağını söyleyen Koncuk, “Bu öğretmenin 32 yaşında tayinin gerçekleşeceği de garanti değil. Bir 3 yıl daha atandığı yerde kalırsa tam 35 yaşına kadar evlenemeyecek. Sözleşmeli öğretmenlik çakılı bir sistem, tayin istemememe üzerine bina edilmiş bir sistem. Yapılan insanlık dışıdır.” dedi.

Genel Başkan Koncuk, Türk Eğitim-Sen’in mahrumiyet bölgesi tazminatı teklifinin getirilerek, mahrumiyet bölgelerinde çalışmanın teşvik edilmesi gerektiğini de belirtti. Hükümetin şu anda sözleşmeli öğretmenlikten vazgeçme niyetlerinin olmadığını bildiren Koncuk, “ Elbette bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. 2019 yılı genel seçimleri bir fırsat olabilir. Ancak ne yazık ki OHAL nedeniyle eylem ve miting yapamıyoruz. Sözleşmeli öğretmenlerin problemlerini sık sık basın açıklamaları ile gündeme getiriyoruz. Öte yandan muhataplarımız ile sürekli istişare halindeyiz. Sizlerden istirhamımız; sözleşmeli öğretmenlerin mücadelesinde bizleri yalnız bırakmayın. Mücadelemiz sizlerin desteğiyle daha etkili olacaktır” dedi.

Aynı işi yapan insanların farklı hukuki normlara tabi tutulmasının çok yanlış olduğuna dikkat çeken Koncuk, “Şu anda 39 bin civarında sözleşmeli öğretmen bulunmaktadır. Sözleşmeliliğin kaldırılması için sağlam bir mücadele vermemiz gerekmektedir. Bunun yolu da iyi bir sendikacılık yapmaktan geçer. İsmail Koncuk her daim mücadele eder ama sözleşmeli öğretmenler bu mücadelenin neresinde olacak? Sendika olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ama unutulmamalıdır ki; daha organize olmak için beraber hareket etmemiz gerekir. Sizin desteğiniz bizi motive eder.” dedi.

Kamuda tek istihdam türünün 4/A olması gerektiğini ifade eden Koncuk, “4/B’li istihdam uzmanlığına ihtiyaç duyulan bazı personelin istihdamı için getirilmişti. Ama ne yazık ki 4/B’li istihdam asıl istihdam haline geldi. Bunu kabul etmiyoruz” diye konuştu.

Sözleşmeli öğretmenlerin sanal korkulara teslim olmaması gerektiğini kaydeden Koncuk, “Kimse size bir şey yapamaz. Korkularımızı atmamız lazım” dedi. Sözleşmeli öğretmenlere dün ve bugün olduğu gibi yarın da sahip çıkacaklarını belirten Koncuk, “Paydaşlarımızla sık sık görüşüyoruz. OHAL nedeniyle eylem yapamıyoruz ama yaşadığımız sorunları kamuoyunun gündeminde tutuyoruz. Sizlere her zaman destek olacağız” dedi. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.