Silvanlı Müdürler İlki Başardı
Tanımayanlar için söylemek gerekirse Silvan Diyarbakır ilinin doğusunda bulunan 60.000 nüfuslu tarihi ve turistik bir ilçedir.
Tarih boyunca bir çok medeniyete beşiklik yapmış bir çoğuna başkentlik yapmış ve tarihi ipek yolu üzerinde bulunmaktadır. Turistik bir ilçedir fakat turistin pek fazla uğramadığı ve turizim ile pek öne çıkmamış 1990-2000 yılları arasında kötü bir dönem geçirmiş bir ilçedir. Diyarbakır gibi fakat Silvan’ın tarihi Diyarbakır’ın tarihi ile eşdeğer veya daha eskidir. Son günlerde Silvan başka bir konu ile gündemdedir. Okul müdürlerini istifası. Hani derler ya “Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir şey görmedim”.Evet gerçekten Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir şey görmedik. Bir ilçenin Tüm Eğitim Kurumu müdürleri istifa edecek. Bir ilk olduğunu düşünüyorum. Benzer bir olayı bileniniz varsa lütfen söylesin.
İstifa sebeplerini basından öğrenelim.
“İlçemizde görev yapan okul müdürleri, yeterli ödenek bulamadıkları için zor günler yaşadı. Maliyeti düşürmek için sigortasız personel çalıştırmak isteyen bazı okul müdürleri, haklarında dava açılacağı endişesine kapıldı. Kaloriferleri yakmak ve temizlik için acil personele ihtiyaç duyan müdürler, çare bulamayınca görevi bırakma kararı aldı. 13 okul müdürü, istifa dilekçelerini milli eğitim müdürlüğüne gönderdi. Milli Eğitime Okullarda Temizlik ve kalorifer teknik eleman ve Okul güvenliği ile ilgili personel sıkıntısını yaşadıklarını belirterek, istifa dilekçelerini Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edildi.”(Silvan Malabadi gazetesi)
Okul/Kurum müdürü olmak için sınavdan sınava koşulduğu, hak mağduriyetine uğradığını iddia edenlerin mahkeme kapılarını aşındırdığı bu dönemde okul/ kurum müdürlerimiz niye istifa ediyorlar; Okul/ kurum müdürlerimiz kendi özel sorunlarından dolayı mı istifa ettiler? Yoksa Eğitim kurumlarının kemikleşmiş sorunlarından dolayı mı?
Okul/ kurum müdürlerimizin sorunları nelerdir? ve bu sorunlar nasıl çözülür? Çözüm için ne yapılır?
Okul/ kurum müdürlerimizin kendilerini istifaya götüren sorunlar Türkiye geneli tüm okul/ kurum müdürlerimizin de muhatap olduğu sorunlar değil mi? Yoksa Bölgeye özgü sorunlar mı?
Yukarıdaki soruları çoğaltabiliriz. Fakat önemli olan bu soruları kendimize sorup kendimiz için bir pay çıkartmak ve bu sorumluluğu hep beraber paylaşmaktır. Ayrıca işin bir vahim tarafı da istifa eden okul/kurum müdürlerimizin dilekçeleri hemen işleme konulup jet hızı ile yerlerine müdür yardımcılarının Vekil müdür olarak atanmaları. Bununla da ne mesaj verilmek istenmiş olabilir dersiniz? Halbuki istifaları kabul etmek yerine sorunların çözümü için çaba sarf edilebilirdi.
İstifa eden okul/kurum müdürlerimizin yerine atanan Müdür yardımcıları birkaç gün geçtikten sonra kendileri de istifa etti. Bu sefer istifalar jet hızıyla kabul edilmedi. Çünkü etkili ve yetkili kişiler ikinci olaydan ders çıkardılar. İlçe kaymakamı, İl Milli Eğitim müdürü ve Teftiş kurulu bu arkadaşlarımızı ikna etmeye ve görevlerinde kalmalarını sağlanmaya çalıştılar.Okul müdürlerinin istifalarında da aynı yöntem kullanılabilirdi.Okul müdürlerimizin bu davranışı anldığım kadarı ile sadece bu olaya dikkat çekmekti.Fakat her halde yapmak istedikleri amaclarını aştı.
Okul ve Kurumlarımızın çok sorunları var, bunlar sorunlar yumağına dönüşmüştür kemikleşmiştir. Okul/Kurum binaları yapılır yapılmaz bir sürü eksiği ile beraber kurucu müdür atanarak kurucu müdüre teslim edilir. Kurucu müdür malzeme bulmak için kapıları aşındıracak, yapım hataları için yazışmalarda bulunacak, bunların onarımlarını sağlayacak, ihata duvarı yapılması için yetkili makamlara çıkacak ve gerekli olduğunu ispatlamaya çalışacak, yeterince malzeme alamadığı takdirde bir esnaftan borçlanma durumuna gidecek… vs Bunları uzata biliriz ve onlarca sayfayı doldurabiliriz. Aslına yukarıda sıralanan ve sıralanmayan sorunları çözmek için önlerine gelen zorlukları nasıl aştıklarını anlatan birçok kurucu müdür hikâyeleri mevcut. Fakat bunlar hep gizli kalmaktadır.
Eski Milli Eğitim Bakanlarımızın Çok güzel! veciz sözleri mevcut. Eski Milli Eğitim Bakanlarımızdan bir tanesi “Öğretmenler/Öğrenciler olmasaydı Milli Eğitimi yönetmek çok kolay olurdu” demiş. Fakat bence en güzeli ve hiçbir Milli Eğitim Bakanımızın eline su dökemeyeceği Eski Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin ÇELİK’İN Sözü ” Ödenek verildikten sonra Nine’mde okulları yönetir.” sözüdür. İlköğretim okulları Mecburi ve parasızdır. Fakat hiçbir ilköğretim okuluna bir TL ödenek gönderilmez. Son zamanlarda yardımcı hizmetli personelde gönderilmiyor. Peki, bu ilköğretim okullarımızın hiçbir gideri yok mu? Bu giderler nasıl karşılanacaktır? Kayıt dönemlerinde, diploma dönemlerinde çeşitli vesileler ile Bakanlarımız kamuoyuna çağrıda bulunarak “kayıt parası” veya başka ad altında okullara yardım yapmayın demeleri de işin çabası.
Bu zihniyetin bir an önce değişmesi gerekir. GERÇEK bir MİLLİ EĞİTİM POLİTİKASININ uygulanma zamanı gelmedi mi?
memurlar.biz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.