SIFIRIN HER DİLDE ANLAMI AYNIDIR

SIFIRIN HER DİLDE ANLAMI AYNIDIR

SIFIRIN HER DİLDE ANLAMI AYNIDIR

01 Nisan 2012 tarihinde yapılan YGS sınav sonuçları açıklandı. 1. 837. 344 kişinin girdiği sınavda 50. 805 öğrenci bir YGS klasiği haline gelen “sıfır çekme “manzarasının ayrılmaz bir parçası olmaktan kurtulamadılar.

Öncelikle söylemem gerekir ki onların yerinde olmayı asla ve kat’a istemezdim. Elbette bir genç hiçbir şekilde böyle bir haberin konusunu oluşturmayı istemez . Şunu kesinlikle ifade etmek gerekir ki bu sonucun elde edilmesinde gençlerin sorumluluğu %30 ise sistemsel sorumluluk %70 dir.

Bu gün ülkemizde sistemi ister kesintili yapın, isterseniz kesintisiz, işte bu sonucun değiştirebilme en temel sorunu oluşturmaktadır. Bu gün bu ülkede kan ve gözyaşından beslenen terör, gençlerin sıfır çekmesini en çok isteyenleri oluşturan kesimdir.

Boş kafalar, en çok yönlendirmeye müsait kafalardır.

TV ekranlarından gençlerin dimağlarına inanılmaz zehirler akıtılmakta, yeme, içme, cinsellik ve müzik dışında hiçbir şeyi düşünmeyen bir nesil yetiştirilmek istenmektedir.

Gençlerin her şeyden önce bir hedefi yoktur. Onları yönlendirecek yeteri kadar rehber öğretenleri yoktur. Derslerini dolduracak branş öğretmenleri yoktur. Onları yeteri kadar rehberlik edecek donanımlı, eğitimli bir ebeveynleri yoktur. Yokluklar içinde yapılan işlerden de ancak bu kadar sonuç alınabilmektedir.

Anadolu’nun küçük bir ilçesinde eğitimi yöneten birisi olarak benim ilçemde 4645 öğrenciye 4 rehber öğretmen bulunurken, 45 km uzakta komşu ilçede 21 rehber öğretmen bulunmaktadır.

Tüm işlemlerimizde bir adalet olmadığı gibi öğretmen ve personel dağılımında da bir adalet bulunmamaktadır.

Bir ilçede bir okulda, Milli Eğitim Bakanlığınca o okula, kuruma verilmiş normun yarısı bazı yerlerde yarısından fazlası boş olur, dersler ücretli öğretmenlerce doldurulursa, kimi zaman yeteri kadar Eğitim Fakültesi Mezunu bulunmaz, İşletmeci, İktisatçı, Mühendis, Halkla ilişkiler, Turizm Otelcilik, vb alan Mezunlarına ders vermek zorunda kalınırsa, Hatta ve hatta bunlarda mum ile aranır bulunmaz ve bu iş Açık öğretim Halkla ilişkiler Mezunlarına kadar indirgenmek zorunda kalınırsa, YGS veya başka bir sınavla ilgili beklentiniz ne olur?

Yanlış anlaşılmasın…Kimseyi suçlamıyoruz. Doğu , güneydoğu , şartların olumsuzluğu…Depremle gelen handikaplar ve Anadolu illerine son öğretmen atamalarında hiç kontenjan verilmemesi, öğretmen atanmaması…Ve gelinen sonuç…İlçelerde, verilen normun yarısına yakını boş…Öğretmenlerin atama döneminde 80 kişi ilçe dışına tayin olmuş gelen öğretmen sayısı 25-30…

Yıllardır yapılan doldur boşalt oyunu…İstikrarsız personel politikaları…Bir bakanın getirdiği zorunlu hizmet, diğerinin bunu iptal etmesi…

Norm yönetmeliği çıktı…Bu iş hallolacak sananların yanıldıklarını anlamaları da çok uzun sürmedi…Personel istihdamı yönetmeliğe uydurulacağı yerde, yönetmelik son zamanlarda personel istihdamına uydurmayı da Türkiş olarak becerdik.

Öğretmenlerin zorunlu hizmet alanları, ilçe ve okul bazlı belirlenmeye başlandı. . ir ilçenin gereklerini, okullarını alanların, hizmet alanlarının süre ve zorunluluk durumlarını en iyi o ilçe yöneticileri bilir. Bu amaçla katıldığımız komisyon toplantılarında merkeze uzak, şartları zor olan ilçelerin okullarının tamamının Zorunlu hizmet kapsamında olmasını savunurken, ilçe merkezindeki okulların bu kapsamdan çıkartılması, ilçe merkezindeki okulların dahi öğretmen bulamaması sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu durumun acil düzeltilmesi gerekmektedir.

Sistemsel hataların payı %70 derken bunları söylemek istiyorum. Bunun yanında, 6 Nisan 2012 MEB’nın yaptığı Telekonferansa katılan arkadaşlarımız hatırlarlar. Aileler okullara, eğitime katkıları o kadar az ki. Ailelerin çok ciddi anlamda eğitilmesi gerekiyor.

Eğer bir okul, . bir okul yöneticisi, bir öğretmen kendi sınıfının eğitim planının yanında bir de Aile eğitim Planı yapmıyorsa o okulun başarı ayaklarının birisi yok demektir.

O konferansı dinleyenler, Prof. Selahattin TURAN hocamızın :”Eğitimciler! Hiç kimse kendi çocuğundan başkasını düşünmez oldu. Bu bir ülke için felakettir. Ailelere el atın ve mutlaka aileleri de eğitin. ! “ diye adeta tüm eğitimcilere bir çığlık gibi seslenmesi boşuna değildir.

Bu çığlığın kulaklarımıza gelmesinden 18 gün sonra YGS sınav sonuçları açıklandı.

50. 812 genç liseli SIFIR ÇEKTİ.

Bu bir felaket değilse , nedir?

Atatürk böyle bir gençlik profiline mi bu ülkeyi emanet etmiştir?

Öğretmenlerimizin yetiştirdiği YENİ NESİL böyle olmalıdır?.

Yanlış giden bir şeyler yok mu?

*** *** ***

Bizim lisede öğrenciler okula kayıt olurken seçeceği yabancı dil öğrenciye sorulmazdı.

Okula kayıt yaptıran 1. öğrenci İngilizce, 2. öğrenci Almanca;3. öğrenci Fransızcaya kayıt olmak zorunda idi. Bu sıralama bu sayıların katları ile eşleştirilerek devam ettirilirdi. Her dili okuyan eşit sayıda öğrenci bulunmuş olurdu. , Bu absürd uygulamayı değiştirmeye hiçbir öğrencinin ve velinin gücü yetmedi. Gerçi o zaman ne veli ne de öğrenci vardı. 80-86 arası darbe dönemi, ülkeyi üniformalılarla, üniformasız postallıların yönettiği dönemlerdi.

Fransızca yabancı dili seçen arkadaşlarımızın olduğu sınıfta, bir olay yaşanır.

Dersler başlar. Okulda iki tane Fransızca öğretmeni vardı. Birisi idari kadroda çalışmaktadır. Müdür yardımcısı olduğu için derslerin kimisi dolu kimisi boş geçmektedir. Ne öğretmen ne de öğrenciler yeterince konsantre olamadan zaman su gibi akıp geçmiştir. Sınav dönemi yaklaşmıştır.

Öğretmen bir şeyler verdiğini sanmakta ise de , Fransızca dersi boş geçtiği için öğrenciler doğal olarak bomboştur.

Öğretmen gelir ilk sınavı yapar.

25-30 kişilik sınıfta geçer not alan yok gibidir. Onluk sistemde notlar 0, 1-2, 3, 4-5, 6-7, 8-9, 10 ARALIĞINDA GİDERKEN, Öğretmen boş kağıtlardan oluşan yazılı kağıtlarını okumuş sınıfa duyurmaya gelmiştir.

Öğrencilerin sıra ile isimlerini okur. İsmi okunan ayağa kalkar.

Karizması çizilmesin diye bizim Fransızca öğretmeni öğrencilerin aldıkları notları Öğrettiği dilde okur. Ön, Dö, Truva, Katr v. .

Sıra sınıfın en zayıf öğrencisine gelir.

Kaç bekliyorsun evledim?

Öğrenci mahcup, endişeli…

Zero …der öğretmen…

Öğrenci ZERO’nun ne anlama geldiğini de bilmediği için birden havalara sıçrar.

Yanındaki arkadaşına sarılır. Zero aldım oğlum Zero aldım.

Yanındaki şaşırır…

Ya arkadaş zero aldım diye sevinilir mi?

Zero ne ki Ömer?

Oğlum Zero “SIFIR” demek…

Deme yav der ve yere yığılır…

Güler misin ağlar mısın?

Eğitimciler …Biz sıfırın her dildeki anlamını bilen insanlarız. Mutlak yokluk anlamına gelememekle birlikte, pek bir varlık anlamı da ifade etmez. Biz Fransızca öğrenen genç gibi davranamayız.

Tekrar etmekte yarar var…

ZERO bizim dilde SIFIR demektir.

2012 YGS de 50. 812 Lise mezunu genç SIFIR(ZERO) almıştır.

Abdulkadir YÜCE

Eğitimci Yazar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.