Z Kuşağı Çocukları
Hızlı gelişim gösteren, eğitimde kendinden emin duruşları ve kendi disiplinleriyle benzerlerinden ayrılan bu çocuklar, çevrelerine ve ailelerine uyum sağlamada zaman zaman zorluk yaşayabiliyorlar. “Analog Göçmen Kuşak” olan biz yetişkinlerin, zaman zaman elimizin altından kayıp gittiklerini düşündüğümüz ve tedirgin olduğumuz bu çocukların, aslında başka bir çağın çocukları olduğunu unutmamamız gerekiyor. Çatışmalar yaşıyor olabiliriz. Ancak diyalektik süreç açısından bu çatışmadan onların galip gelmeleri gerektiğini, hiç düşündünüz mü ? Bu nedenle, aşağıdaki yazıyı okurların “Z Kuşağı Çocuklarının” yeni geliştirmeye çalıştıkları “Dijital Dünyalarına” uyumlu okullar, eğitim ortamları nasıl oluşturabiliriz? Sorusunu da akıllarının bir yerinde tutarak ve her satırda bu soruya cevap arayarak okumalarını tavsiye ediyorum. Bu amaçla (milliyet.com.tr) sitesinden alarak köşeme taşıdığım aşağıdaki yazıyı sizlerle paylaşmak isterim.
“İndigo çocuklar ya da kristal çocuklar olarak da anılan Z kuşağı, 90’lara ve 2000’li yılların başına denk gelen dönemde tüm ailelerin dikkatini çekiyor. Hızlı gelişim gösteren, eğitimde kendinden emin duruşları ve kendi disiplinleriyle benzerlerinde ayrılan bu çocuklar, çevrelerine ve ailelerine uyum sağlamada zaman zaman zorluk yaşayabiliyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Dr. Mehmet Yavuz bazı noktalara dikkat ederek bu çocuklarla iletişim kurmanın mümkün olduğunu ifade ediyor ve konuyla ilgili görüşlerini aktarıyor.
Z kuşağı nedir?
90’lı yıllarda doğan, hızlı öğrenen ve gelişim gösteren, teknolojiyle iç içe kişilerden oluşan gruba Z kuşağı denir. Teknolojiyle iç içe büyüyen bu çocuklar, bilginin ve zamanın hızına çok kolay adapte olabilmeleriyle dikkat çeker. Hız onları tanımlar ve aileler, bu çocukların gelişimine ayak uydurmakta zorluk yaşayabilir. Tüketim toplumu içinde büyürler, iç dünyaları diğer kuşaklardan gözle görülür ölçüde farklıdır.
Z kuşağı çocuklarının genel özellikleri
* Zihinsel ve psikolojik açıdan hızlı gelişim görülür.
* Ekip çalışmasına çok uygun değillerdir.
* Eğitime ve sosyal statüye önem verirler.
* Öz güvenleri oldukça yüksektir.
* Bağımsızlığı savunurlar.
* Sosyal mecralar ile iletişim kurmaya tercih ederler.
* Ailelerinin genelde korumacı bir yapısı vardır.
* Analitik düşünme yetenekleri dikkat çekici düzeydedir.
* Bilgiye aç gibidirler. Teknoloji çağında büyüyor olmaları bu anlamda en büyük avantajlarıdır.
* İçe dönük bir dünyaları vardır, çok kolay arkadaş edinemezler.
* Teknoloji ve lüks onlar için bir ihtiyaçtır. Böyle bir dünyada doğdukları için, bunu özel bir istek olarak görmezler.
* Ne istediklerini çok iyi bilirler.
* Hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanırlar.
Z kuşağının önemsedikleri
* İyi bir eğitim
* Yaratıcılık ve öznellik
* Bireyselliğin önemi
* İfade özgürlüğü
* Bilgiye ilk elden erişim
* Anlayış ve empati
Z kuşağının önemsemedikleri
* Standart sosyal çevre ve meslekler
* Dışına çıkılamayan kurallar
* Fazla zaman isteyen işler
* Takım çalışması
* Özgüvensiz kişiler
* Genel geçer kurallar
* Yaratıcılığa izin vermeyen sosyal ve iş çevreleri
Z kuşağının artıları ve eksileri nelerdir?
Z kuşağı çocuklarının dünyada olup bitenin farkında olmaları, bilginin izinden gitmeleri, öz güvenli olmaları, ne istediklerini iyi bilmeleri, kendilerini iyi ifade etmeleri artı özellikleridir. Aynı zamanda eğitime ve yaratıcılığa önem vermeleri de, iş hayatına ve topluma artı değer katmaları açısından oldukça önemli özelliklerdir.
Z kuşağının artıları kadar eksileri de vardır. Örneğin bu özel çocuklar, toplumdan çok bireyselliği savunduklarından, ikili ilişkilerde pek de başarılı sayılmazlar. Yüz yüze iletişimden ziyade, sosyal mecraları öncelikli tutmaları da zaman zaman yalnız kalmalarına neden olabilir. Takım çalışmasına yatkın olmamaları, istediklerinden emin ve kurallardan hoşlanmıyor olmaları da, başta ailesi ve arkadaşları olmak üzere, pek çok kişiyle çatışmaya girmeleriyle sonuçlanabilir.
Aileyle olan çatışmalar nelerdir, nasıl engellenebilir?
Z kuşağı çocukları, lükse ve teknolojiye olan düşkünlükleri, zaman zaman doyumsuzluğa varabilen istekleri, kural tanımaz oluşları gibi nedenlerle aileleriyle iletişimde bazı sorunlar yaşayabilir. Cep telefonu ve internete sürekli ihtiyaç duyan bu çocuklar, ailelerinin bu konuda engelleriyle karşılaşır.
Bu çocukların istekleri ve ihtiyaçları sosyal ağlardaki beğeniler ve Gündem ile şekillenirken, aile kendi klasik tutumunda ısrar edebilir. Aileler çocuklarının savurgan, uyumsuz, iletişim sorunlu olduğunu düşünebilir, bu konuda çocuğa baskı uygulayabilir. Bu durumda çocuk da öz güvenli bir birey olarak, tepkisini öne çıkarır ve sorunlar çığ gibi büyüyerek devam eder.
Aileler gelişen çağa ve teknolojiye çocuklar kadar olmasa da, uyum sağlamaya çalışmalı, çocuklarının isteklerini dinlemelidir. Dinlenmediğini, önemsenmediğini düşünen çocuklar, aile ile olan bağlarını daha zayıf tutabilir. Çocuğu sosyal mecralarda sürekli takip etme, internetine fikrini sormadan kısıtlama getirme, cezalandırma, sert bir dille uyarma gibi davranış biçimlerinden uzak durulmalıdır. Çocukla birlikte, onun keyif alacağı aktiviteler oluşturmaya çalışılmalı, çocuğa zaman ayrılmalıdır. Sorunların çözümünde yetersiz kalınıyorsa, bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Z kuşağı geleceğe neler katar?
Z kuşağı hoşgörüyle yaklaşıldığında, iş hayatının ve toplumun dinamiklerini olumlu yönde değiştirebilir, bulunduğu konumlara artı değer katabilir. Bu noktada eğitimcilerin veya şirketteki yöneticilerin, Z kuşağındakilerin hızına yetişme baskısından uzak durması, diğer kişilerle bu kuşağın uyumlu çalışması yönünde stratejiler geliştirmesi gerekir.
İş hayatında bu kuşağın yenilikçi bakış açısı ve analitik zekaları, şirket politikasına paralel olarak geliştirilebilir. Bu durum, hem şirketin hem de bu kuşağa mensup kişilerin iş hayatındaki yükselişi için altın değerindedir. İşte eski tecrübeli kişiler ile yeni kuşak arasındaki dengenin sağlanması, iş koşullarının kişilerin durumlarına özel olarak düzenlenmesi fark yaratacaktır.”
(milliyet.com.tr)