Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un aşamalı olarak yüz yüze eğitime geçileceğine dair yaptığı açıklama, mevcut soru işaretlerinin çoğunu silememiştir.
Bakan Selçuk'un EBA tekrar çöktükten, Z kuşağı diye tabir edilen gençler sosyal medyada isyan ettikten sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hemen peşi sıra yaptığı açıklamaya göre; 2-3-4-8- hazırlık sınıfları ve 12. sınıflarda haftada 2 gün olmak üzere yüz yüze eğitime geçilecektir.
Basın toplantısında ana hatlarıyla: endişeli velilerin çocuğunu okula yollamama hakkı olduğu, bu durumda çocukların yok yazılmayacağı; ihtiyaç sahibi çocuklara önümüzdeki haftadan itibaren 500 bin tablet bilgisayar dağıtılmaya başlanacağı; İnternette alt yapı problemi çeken yerleşkelerdeki çocuklar için daha fazla EBA destek noktası oluşturulacağı söylenmiştir.
Ancak özetle Bakan Selçuk'un Cumhurbaşkanı'ndan çok da fazla ayrıntı veremediği basın toplantısında ise aşağıdaki belirsizlikler giderilememiştir:
* Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitim kararının Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulu'nun verileri ve tavsiyeleri ışığında alındığını söylese de, bu noktada anlamlı bir tutarsızlık söz konusudur. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan Korona vaka sayıları daha azken uzaktan sürdürülen eğitim, vaka sayısı yükselmiş ve ne olduğu anlaşılamayan "ulusal çıkarlar" bahane edilerek eksik açıklandığı itiraf edilmişken neden yüz yüze hale getirilmektedir? Bu tutarsızlık, söz konusu kararın altında Bakanlığın çalışmak için koca bir yaz elinde olmasına rağmen EBA'yı bir türlü tam çalışır hale getirememesinin ve tablet ile internet eksiği çeken hanelerin yoksulluğunun daha görünür hale gelmesiyle birlikte toplumda iktidara karşı biriken öfkenin yattığını akıllara getirmektedir.
* Bakan, hıfzıssıhha kurullarının uygun gördüğü köy okullarında yüz yüze eğitime geçileceğini söylemiştir. Eğitimin üzerine bir garabet gibi çöken 4+4+4 sistemiyle birlikte kapatılan ve virane olmasına göz yumulan köy okullarının açılıp açılmayacağı ise anlaşılamamıştır.
* Bakan daha önceki açıklamasında 1.5 milyon çocuğumuzun uzaktan eğitime dahil olamadığını söylemiştir. Bizim sahadaki öğretmenlerimizden aldığımız bilgiler ise her sınıfın ancak 5'te biri kadar öğrencinin uzaktan eğitime düzenli katıldığı yönündedir. Dolayısıyla imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime katılamayan öğrenci sayısı Bakanlığın açıkladığından kat be kat yüksekken, dağıtılacak 500 bin tabletin yetersiz olduğu açıktır. İhtiyaç sahibi öğrencilerin tamamına tablet dağıtılıp dağıtılmayacağı, bu dağıtımın mevcut eğitim-öğretim dönemine yetişip yetişmeyeceği, yetişmeyecekse bu çocukların zengin çocuklarla aynı sınava girerken yaşayacakları mağduriyetin nasıl giderileceği ise cevapsız sorular olarak önümüzde durmaktadır.
* Yoksul öğrencilerin uzaktan eğitime dahil olamamasının başlıca sebebi internete sahip olmaması ya da hanedeki internette yeterli kota bulunmamasıdır. Bakanlık "EBA, internet kotasından eksiltmiyor" dese de, canlı dersler ve öğrencinin EBA'ya bağlanırken yaptığı onlarca deneme, internet kotalarını eritmektedir. Öğretmenlerimizin cep telefonları, öğrencilerinden gelen "öğretmenim kotam bitti" mesajlarıyla doludur. Milli Eğitim Bakanı'nın bu konuya bir çözüm, bir açıklık getirmeyerek "üzerinde çalışıyoruz" demesi kabul edilebilir değildir.
* Bakan Ziya Selçuk, EBA buna uygun dizayn edilmediği için öğretmenlerin ZOOM gibi güvensiz programlar kullanarak canlı ders vermek zorunda kalmasına da değinmemiştir. Oysa Eğitim-İş olarak bu programların hem kullanıcıların kişisel bilgilerinin korunması açısından tehlike arz ettiğini, hem de internet kotalarını hızla erittiğini duyurmuş, çözüm istemiştik. EBA dışı platformlara son verilmelidir.
* Basın toplantısında okullarda hijyen, sosyal mesafe açısından gereken her adımın atıldığı ve düzenli denetlemelerin yapıldığı iddia edilmiştir. Oysa tüm hijyen malzemelerinin velilerden istendiği, okulların temizliği için öğrencilerden para toplandığı, birçok okulda tuvaletlerde sabun dahi bulunmadığı, kadrolu bir temizlik personeli çalıştırılmadığı için okulların hiçbir açıdan sıhhi olmadığı basına defaten yansımış, kel görünmüştür. Bakan'ın bu konuya EBA'nın çöküşünü değerlendirdiği gibi polyannacı mı bakacağı, yoksa çözüm mü üreteceği hala belirsizdir.
* Ziya Selçuk, basın toplantısında Sağlık Bakanlığı'nın HES kodu uygulamasıyla senkronize bir sistem oluşturduklarını, ailesinde Koronavirüs kapan bir öğrenci için bu sisteme hemen uyarı düşeceğini açıklasa da, Sağlık Bakanlığı'nın yanlış uygulamaları nedeniyle bu sistem de güvencesizdir. Zira HES kodunu, dileyen her yurttaşın internetten hemen alabildiği, hanede virüs kapan biri varsa da hane halkının geri kalanına test yapılmadığı bilinmektedir. Dolayısıyla bu kadar göstermelik işleyen bir sistemde, HES kodu merkezli bir güvenlik sisteminin ne kadar fayda sağlayacağı da muğlaktır.
Eğitim-İş olarak sadece eleştirmekle kalmayıp, hızla atılması gereken adımları tekrarlıyoruz:
- Okullardaki hijyen, velilerin cebine, okul yöneticilerinin insafına bırakılamaz. Her türlü eksik malzeme Bakanlık tarafından temin edilmeli, uzmanlarca kullanılmalı ve denetlenmelidir.
- İhtiyaç sahibi tüm çocuklara hızla tablet ve internet temin edilmeli, tek bir çocuğun bile eğitime ulaşamadığı bir ülkenin "gelişmiş" sayılamayacağı ve o noktada sosyal devletten bahsedilemeyeceği unutulmamalıdır.
- Tüm köy okulları derhal açılmalı, bu vesileyle taşımalı eğitim garabeti de son bulmalıdır.
- Eğitim, hibrit halde ve zor koşullar altında yürütülüyorken müfredat seyreltilmeli, öğrencilerin sorumlu olduğu konular azaltılmalıdır.
- Öğretmenlerin öğrencilerine canlı ders verebilmesini sağlayan bir sistem, devlet eliyle kurulmalı, öğrenciler ve öğretmenler ne olduğu belirsiz programları kullanmaktan kurtarılmalıdır.
- Öğretmenlerin kendilerinden kaynaklanmayan durumlara bağlı olarak yaşanacak aksaklıklardan öğretmenlerin sorumlu tutulması uygulamaları son bulmalıdır. Yüz yüze yapılan derslerde ücretler yüzde yüz arttırımlı ödenmeli, uzaktan eğitim faaliyetleri maaş karşılığı değerlendirilse de hesaplamalarda öğretmenlerin haftalık ders çizelgeleri esas alınmalıdır.
Unutulmasın ki; Eğitim, ülke için parlak bir geleceğe açılan yegane kapıdır ve onu ardına kadar açmanın başlıca yolu, çocuklarımız arasında fırsat eşitliği yaratmaktır.
Eğitim-İş Genel Merkezi