Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Salim Atay, tüm kamu çalışanlarını kapsayan Kamu-Veri anketine 863 bin kişinin katıldığını belirtti. Kurum kurum sorunları ortaya koymak için anket yaptıklarını belirten Atay, “Türkiye’nin insan kaynakları alanında tomografisini çekmiş olacağız. Bugüne kadar hep memurlar eleştirildi. Bizde bu defa memurları dinleyelim dedik. Anketin gizli ajandası yok, sorunları tespit etmek istiyoruz. Şimdi ‘focus gruplarla’ kurumlara giderek çalışanları dinleyeceğiz” dedi. Atay, tüm memurları kapsayan anket çalışması Kamu-Veri ile üniversite öğrencilerine yol göstermesi için oluşturulan Üni-Veri gibi projelerle ilgili Hürriyet’ten Erdinç Çelikkan'a şu açıklamaları yaptı:
DÜNYA REKORU OLDU
“Biz gerek Üni-Veri gerek Kamu-Veri ile toplunun katına dayalı şeyler üzerinden sağlıklı objektif kararlar vermesini istediğimiz için bu çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmaları toplumla paylaşacağız, bizim uhdemizde kalmayacak. Kamu-Veri’ye 863 bin başvuru oldu ve bu dünya rekorudur. Bazı eleştiriler oldu. Bunu ABD, İngiltere, Kanada,Avustralya gibi gelişmiş saydığımız bütün ekonomiler yapıyor. Bundan daha dolay bir şey olamaz. Bir insanın maaş, ücret verdiği insanın memnuniyetini, sadakatini, sorunlarını dinlemesinden daha doğal bir şey olamaz. Biz hiçbir konuda “dünyadaki iyi uygulamaları görmeden kendimiz aklettik, böyle yaptık” demeyiz. Bizim hiçbir projemiz bizim kendi kişisel deneyimimize dayalı değildir. Biz 863 bin memurun doldurduğu anketle ilgili hala çalışıyoruz. Dünyanın bütün ülkelerinde bu çalışmalar yapılmaktadır. Bize , “Bunu e-Devlet üzerinden yapıyorsunuz insanları fişliyorsunuz” diye eleştiri geldi. Biz milyonlarca çalışanı olan bir kurumda anketi insanlara ulaştırmak için başka yolumuz yok. Bu kadar kişinin anket doldurduğu yerde kimi, nerede, ne yapacaksınız? Bize bu kadar kişinin sağladığı görüş bize zaten yeterince şey söylüyor. ABD 599 bin kişiye ulaşabilmiş. Biz bu anketi pek çok anket şirketinin yaptığı gibi birtakım yüzdeler vermek için yapmıyoruz. “
VERİLER ANALİZ EDİLİYOR
Bu anketi kurum kurum daire başkanlığı düzeyinde sorunları anlayıp onlara çözüm önerileri geliştirmek için yaptıklarını hatırlatan Atay, bunu kurumlarla paylaşıp ‘bakın sizin kurumunuzla ilgili acil, kısa, orta, uzun dönemli sorunlar tespit ettik’ diye onlara bildireceklerini söylüyor. “Sistemin daha etkili, hızlı çalışmasını, çalışanların ise memnuniyetini sağlamak istiyoruz” diye konuşan Salim Atay şunları söyledi: “Memurlar çalışmıyor, memurların performansı kötü, memur şu işini yapmadı diye hep memur eleştirildi. Bizde dedik ki bir de memuru dinleyelim bakalım. Şimdi bu veri gerek danışmanlarımız gerek uzmanlarımız tarafından analiz ediliyor. Bu anketin hiçbir gizli ajandası yoktur. Biz kamuyuz, çalışanları daha iyi anlamak istiyoruz. Sorunları, şikayetleri tespit etmek istiyoruz. Biz soruların içine çağdaş insan kaynakları yönetimiyle ilgili sorular koyduk. Bu işe almayla başlar, ücretle devam eder, performans,kariyer planlamayla sürer. Mesela kariyer planlaması yapıldığını düşünüyor musunuz dedik. İşini seviyor musun, kendini ait hissediyor musun, emeğinin karşılığını aldığını düşünüyor musun, daha fazla çalıştığın zaman emeğinin karşılığını aldığını düşünüyor musun, işini eşit şartlarda yaptığın zaman ödüllendirildiğini düşünüyor musun? Yöneticin kariyer planınla ilgili sana yardımcı oluyor mu şeklinde sorular var.”
SONUÇLARA GÖRE YERİNDE TESPİT
Çalışanlar tarafından devletin yaptığı araştırmaya en çok katılan ülke olduklarını hatırlatan Salim Atay, “Biz İnsan Kaynakları Ofisi olarak kamuda çalışan herkesi ilgilendirecek bir ölçümle bu işe girdik ve bizim elimizde bir master data oldu. Biz bu datayı proses (veriyi işlemek) ederek ilgili kurumlara çıktı sağlayacağız, onların önünü görmesini sağlayacağız. Bu anketi biz her yıl tekrarlayacağız. Bu master data üzerinden Türkiye’nin insan kaynakları yönetimini, politikalarını, yöntemlerini ortaya çıkaracağız. Bir anlamda kamunun tomografisini çekeceğiz. Biz burada çok enteresan şeylerle karşılaştık. Büyük bir devlet, milyonlarca çalışanı var. Devlette binlerce pozisyon var. Sadece anket verilerine dayanarak olayların üzerine gitmeyeceğiz. Bundan sonra fokus gruplarımız olacak. İçinde akademisyen, endüstri mühendisi, endüstriyel psikolog olan ekiplerimiz var. Bunlar ilgili kurumlara gidiyorlar ve ‘biz sizin kurumunuzla ilgili yaptığımız anketten şu sonuçlara ulaştık, bu sizin için ne anlama geliyor’ diye yerinde tespit yapacağız. Bizim çıkardığımız sonuçtan ne anlamalıyız diye tespit yapacaklar. Gerekli görürsek bireysel görüşmeler yapacağız. Arkadaşlarıma şunu söylüyorum. En katı bir bilim adımının bize sorduğu soruya yanıt veremiyorsak milletin karşısına çıkmayalım. Bir bilim adamı desin ki ‘bunu nasıl ölçtün’ bunun cevabını veremeyeceksek bu işe girmeyelim. Bizim için ölçü budur, bilimsellik esastır” açıklamasını yaptı.
SOSYAL MEDYA VE BLOGLARI İNCELEDİK
Salim Atay, anket için 3 bini aşan bir soru havuzu oluşturduklarını belirterek, “Bu sorular dışında CİMER’e gelen binlerce şikayetin hepsini analiz ettik. Sosyal medyada ne kadar şikayet varsa o sorunların hepsini aldık, inceledik. Forumlar, bloglar hepsini aldık, inceledik, analiz ettik. Vatandaşın hakkında karar vermek vebal gerektiren bir iştir. Bir vatandaşın mağdur olacağı bir şeye nasıl sebep olurum? Bizim önceliğimiz kurumlarda farkındalık oluşturmaktır. Kişisel hiçbir veri bizim elimizde bulunmaz” diye konuştu.
ÜNİVERSİTE MEZUNU HANGİ ALANDA ÇALIŞIYOR?
ÜNİ-Veri anketinin de dünyada çok az ülkenin yaptığı bir çalışma olduğun hatırlatan Atay şunları söyledi: “ Biz bu verilerin daha kapsamlı sonuçlarını bütün rektörlerle paylaşacağız. Bu çalışma bitmek üzere. Bizim en önemli öznemiz gençliktir. Şu anda bizim birinci önceliğimiz mezunların takibidir. Bir rektör hem bölümlerin hem mezunların durumlarını sistemden görebilecek. Yükseköğretim tarihinde yapılmamış bir şey yaptık. Bir öğrenci mezun olduğu alanda mı bir iş yapıyor yoksa bir lise mezununun yapabileceği bir alanda mı çalışıyor bunu da ölçtük. Bu da cumhuriyet tarihinde bir ilk oldu. Bir rektör kendi mezun ettiği öğrencilerinin 4-5 yıl boyunca verdiği eğitimi yeterince veriyor mu, öğrenci kendi alanında mı çalışıyor yoksa lise mezununun yapacağı işi mi yapıyor baktık. Tıpçılar, hukukçular, eczacı kendi mesleğini yapıyor. Ama bazı bölümler var, o çocuğun o mesleği yapması için 4 yıl okumasına gerek yok. Ortada bu kadar somut, gerçekçi veri varken hiçbir yönetici bir veri yokmuş gibi davranamaz.
Kamuoyu da bu işin peşinde olsun. Nitelik gerektirmeyen işlere çocuğunu vermesin. Üniversiteler ve karar verici kurumlar bakacaklar piyasada karşılığı olmayan bölümlerle ilgili kontenjan artırmayacaklar, gereksiz bölüm açmayacaklar. Gençlerin emeğini zayi eden alanlara girmeyeceğiz. Bu bir planlamanın da başlangıcı oldu.”