2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesinde; “6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevine devam edenlerin, aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev süreleri toplanarak hesaplanacaktır” denilmektedir.
06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin; “Yönetici görev süresi hesaplanması” başlıklı 28. Maddesinin 1. Fıkrasında, ; (1) Yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında; en son yapılan görevlendirme tarihinden itibaren aynı unvanla geçirilen hizmet sürelerinin toplamı esas alınır. Denildiği halde, Yönetmelikte yer alan düzenlemeye aykırı olarak, ilgili yazıda 6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevlerine devam edenlerin aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev sürelerinin toplanarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu durum normlar hiyerarşisine aykırıdır.
Türk Eğitim Sen olarak, 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesinde yer alan “6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevine devam edenlerin, aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev süreleri toplanarak hesaplanacaktır” ibaresinin, öncelikle yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali talebiyle Danıştay nezdinde dava açtık.
DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA
“Yürütmeyi Durdurma Taleplidir”
DAVACI : Türk Eğitim Sen
(Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu
Çalışanları Sendikası)
VEKİLİ : Av. Gonca SAMANCI
Talatpaşa Bulvarı No: 160 Kat: 6 Cebeci-Çankaya/ANKARA
DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı/ANKARA
T. KONUSU : 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesinde yer alan “6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevine devam edenlerin, aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev süreleri toplanarak hesaplanacaktır” ibaresinin, öncelikle yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali talebinden ibarettir.
Ö. TARİHİ : 28.03.2016
AÇIKLAMALAR :
6528 sayılı Kanunun 22. maddesiyle değiştirilen 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. maddesinin 8. fıkrasında; “Okul ve Kurum Müdürleri, İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları ise Okul veya Kurum Müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Anılan bu değişiklikle birlikte Okul ve Kurum Müdürleri, dört yıllığına görevlendirilmektedir.
06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin; “Yönetici görev süresi hesaplanması” başlıklı 28. Maddesi; (1) Yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında; en son yapılan görevlendirme tarihinden itibaren aynı unvanla geçirilen hizmet sürelerinin toplamı esas alınır. Yöneticilik görevinin sona ereceği tarih; ders yılının içinde olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihin içinde bulunduğu ders yılının son günü, ders yılının dışında olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihi takip eden ders yılının son günüdür.
(2) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda geçen sekiz yıllık sürenin hesabında; aynı eğitim kurumunda aynı unvanla geçirilen hizmet sürelerinin toplamı esas alınır. Bu durumda olanların yöneticilik görevinin sona ereceği tarih; ders yılının içinde olması halinde sekiz yıllık sürenin dolduğu tarihin içinde bulunduğu ders yılının son günü, ders yılının dışında olması halinde sekiz yıllık sürenin dolduğu tarihi takip eden ders yılının son günüdür.
(3) Kurucu müdürlük ve müdür yetkili öğretmenlikte geçen süreler ile yöneticilikte vekâleten ve geçici görev kapsamında geçen süreler, dört ve sekiz yıllık sürenin hesabında değerlendirilmez.
(4) Dört ve sekiz yıllık sürenin hesabına; yıllık izin, hastalık izni, aylıksız izin, yöneticilik dışındaki geçici görev ve benzeri nedenlerle fiilen yapılmayan yöneticilik görevleri de dâhil edilir. Hükmünü içermektedir.
Yönetmelik hükmünde de açıkça ifade edildiği üzere, yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında, sürenin başlangıcı olarak en son yapılan görevlendirme tarihi dikkate alınacaktır.
Buna karşılık, 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesinde; “6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevine devam edenlerin, aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev süreleri toplanarak hesaplanacaktır” denilmektedir. İlgili yazının 1. Maddesinin ilk cümlesi 06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin; “Yönetici görev süresi hesaplanması” başlıklı 28. Maddesine açıkça aykırı olup, iptali gerekmektedir. Şöyle ki;
06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin; “Yönetici görev süresi hesaplanması” başlıklı 28. Maddesinin 1. Fıkrasında, ; (1) Yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında; en son yapılan görevlendirme tarihinden itibaren aynı unvanla geçirilen hizmet sürelerinin toplamı esas alınır. Denildiği halde, Yönetmelikte yer alan düzenlemeye aykırı olarak, ilgili yazıda 6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevlerine devam edenlerin aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev sürelerinin toplanarak hesaplanacağı belirtilmiştir.
Bu durum normlar hiyerarşisine aykırıdır. T.C. Anayasasının 124. maddesinde de belirtildiği gibi; bakanlıklar kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak üzere düzenlemeler yapabilmektedirler. Normlar hiyerarşisinin mevcut olduğu bir sistemde, alt düzeyde yer alan norm geçerliliğini üst normdan alır ve ona uygun olmak zorundadır ve alt norm üst normun kendisine verdiği hukuki sınırların dışına çıkamaz. Kanun, tüzük, yönetmelik veya adsız düzenleyici işlemlerle getirilen hükümlerin uygulanabilmesi için her bir düzenlemenin üst norma uygun olması gerekmektedir.
Üst norma uygun olmayan bir düzenleme normlar hiyerarşisini yok saymak anlamı taşır. Tüm bu nedenlerle dava konusu 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesi normlar hiyerarşisine aykırılık arz etmektedir.
Ayrıca ilgili yazı, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamakta olup, eşitlik ilkesine de aykırıdır.
İnsan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, adalete ve eşitliğe dayanan bir hukuk düzeni kurarak bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, tüm çalışmalarında hukuk kurallarına ve Anayasa’ya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olup toplum yaşamında, bireylerin haksızlığa uğratılmamasını ve mutluluğunu amaç edinen bir devleti biçimleyen hukuk devleti, devlete güven ilkesini de doğal olarak içerir. Devlete güven, hukuk devletinin sağlamak istediği huzurlu ve istikrarlı bir ortamın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İdarenin yapmış olduğu işlemlerle kişilerin haksızlığa uğramasına neden olması kabul edilemez.
Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yapılarak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar ihdas edilmemesi, geriye yürüyen kuralların kazanılmış haklara dokunmadan bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alınmasını ifade eder. Söz konusu yasa hükmü açıkça temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesidir.
Anayasamızın "Kanun Önünde Eşitlik" başlıklı 10.maddesinde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kimseye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." hükmü yer almıştır.
Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak, en son yapılan görevlendirmeden önceki sürelerin sayılarak yöneticilik görevinin sona erdirilmesi, silsile halinde görev ve görev yeri belirlemelerini etkileyeceğinden telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebep olacaktır.
2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 2 numaralı bendi gereğince; “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir denilmektedir.” Yukarıda yürütmesinin durdurulması talep edilen “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesi ve dava konusu işlemin uygulanmasının, telafisi güç ve imkansız zararların doğmasına sebebiyet vereceği muhakkaktır. Bu nedenle iptali istenilen işlem sebebi ile ilgili davalı idareden savunma alınmaksızın yürütmeyi durdurma kararının verilmesi elzemdir.
Yukarıda izah edilen sebeplerle, işbu davanın açılması zarureti hasıl olmuştur. Bu hususta nihai takdir hakkı Sayın Mahkemeniz’e aittir.
HUKUKİ SEBEPLER: T.C. Anayasası, vs. ilgili mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazısı, vs. hukuki deliller.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ile izahına çalıştığımız ve mahkemenin re’sen gözeteceği sair hususlar nedeni ile,
1) 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirme Kılavuzu “Yöneticilik görev süresinin hesaplanması, tereddüt edilen hususlar-1” konulu 28.03.2016 tarihli yazının 1. Maddesinin ilk cümlesinde yer alan “6528 sayılı Kanundan önce eğitim kurumlarına yönetici olarak atanan ve halen görevine devam edenlerin, aynı ve farklı eğitim kurumlarında aynı unvanla geçen görev süreleri toplanarak hesaplanacaktır” ibaresinin, öncelikle yürütmesinin durdurulması ve devamında iptaline,
2) Tüm yargılama harç, masraf ve ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi hususunda gereğini bilvekale arz ile talep ederim. 06.05.2016
DAVACI VEKİLİ
AV.GONCA SAMANCI
EKLER: Onanmış vekaletname örneği.
Hukuki deliller bölümünde sayılanlar.