Yönetici Atamada Yanlış Mı Yapılıyor?

Bilindiği üzere Ek-2'de yer alan vekâlet ile asalet puanları arasındaki farkın Danıştayca makul düzeyde görülmeyip bu bölümlerin yürütmesinin durdurulması üzerine Bakanlık bir Genelge yayımlayarak bu kararın sonucunda oluşan yeni duruma açıklık getirmeye

Bu Genelge çerçevesinde okurlarımızın sıkça sordukları ve açıklığa kavuşturulmasını istedikleri bir konu gerçekten de içinde barındırdığı bir tuhaflık ve hukuk çıkmazı nedeniyle manidar ve önemlidir.
Yönetici Atamada Tuhaf Bir Uygulama

Bakanlığın 15.04.2009 tarihli ve 2009/36 sayılı Genelgesine göre hatırlanacağı üzere Ek–2 kapsamında atanmış olanlar için, vekâleten/geçici görevlendirmede geçen yöneticilik süreleri için verilmiş olan puanlar ayıklandıktan sonra bu süreler öğretmenlikte geçmiş sayılarak her yılın 0,40 ile çarpılması sonucunda çıkan toplam puanın sonucuna göre yeniden atama işlemi yapılacaktı. Sınavcılar ise Ek–2 kapsamında olmayıp Geçici 2. Madde kapsamında olduğu için bu mahkeme kararından etkilenmeksizin atama süreçleri kaldığı yerden devam edecekti.


Bu iki açıklamaya göre, sınavcılar için herhangi bir tartışma söz konusu olmazken, Ek–2 kapsamında atanmış olanların yeniden atanmaları konusunda Genelgede yapılan açıklamanın sorunu çözmek için yeterli olmadığı daha önce bu köşede dile getirilmişti. Zira yürütmesi durdurulan puanların ayıklanması esnasında tercihlerin domino taşı etkisi ile bir çok kişiyi dolaylı şekilde etkileyeceği ihtimali nedeniyle bu konuda Bakanlıkça detaylı açıklama yapılması gerektiği, konunun Valiliklerin (MEM) yorumlarına bırakılmasının yeni bir kaos ortamına zemin hazırlayabileceği vurgulanmıştı.
Buraya kadar olan kısım hatasıyla sevabıyla yeterince tartışılmış olup, en azından bu iki durumda olanlar için süreç işlemekte, mevcut yönetmelik ve 2009/36 nolu genelge çerçevesinde işlem yapılmaya devam edilmektedir.
Ancak okurlarımızın e-mail yoluyla sıkça soru yönelttiği ve açıklığa kavuşturulmasını istedikleri diğer bir açıklama maddesi var ki beraberinde gündeme getirdiği hukuk çıkmazı ve tuhaflık açısından son derece manidar ve tartışılmaya ihtiyaç duyan bir konudur.


Okurlarımızın sorularını özetlersek: Ek–2 kapsamında atanmak için başvurusunu yapmış olup, atama süreçleri devam ederken ve de halen mevcut Yönetmelik yürürlükte iken bu sürecin bir Genelge ile durdurulmasının hukuki ve de doğru olup olmadığı; keza tıpkı Ek-2 kapsamında atanmış olanlar gibi Genelgenin 2. maddesi çerçevesinde işlem yapılarak yürütmesi durdurulan puanların dışındaki puanlarla atamaların kaldığı yerden devam edip etmemesi gerektiği yönünde sorular bulunmaktadır.


Bu feryatlara kayıtsız kalmamak adına ve bu konunun açıklığa kavuşması ve tartışılması adına ilgili Genelge maddesini ele alarak incelediğimizde, okurlarımızın da takdir edeceği üzere gerçekten tüm boyutlarıyla üzerinde detaylı düşünüldüğünde tartışmaya açık ve ayrıca bu konuya yeni bir boyut kazandıracak nitelikte çelişkileri ve keyfi uygulamaları beraberinde düşündürdüğü görülmektedir.


Nitekim sadede gelip konumuzun çıkış noktası olan ve okurlarımızın açıklanmasını istediği maddeye geçecek olursak: Adı geçen Genelgenin 1. Maddesinde görüldüğü üze “İlgi yönetmeliğin yürürlüğü durdurulan Ek–2 Yönetici Değerlendirme Formu çerçevesinde eğitim kurumu yöneticiliklerine atamaya ilişkin herhangi bir işlemin yapılmaması” şeklinde yer alan bir açıklama bulunmaktadır. Bu madde ile Bakanlığın vermek istediği mesajın bundan sonra Ek-2'ye göre atama yapılmaması şeklinde olduğu ilk bakışta akla gelen anlam olup, bu köşenin yazarı dâhil birçok kimse de bu yönde yorumlamıştır.


Ancak detaya girildiğinde görüleceği üzere, bu açıklamanın “Yürürlüğü durdurulan Ek–2 yönetici değerlendirme formu” çerçevesinde atama yapılmamasını istediği şeklinde yoruma açık olduğu da kolayca görülmektedir. Buna göre yürürlüğü durdurulan Ek-2'nin tamamı olmayıp, yalnızca vekalet/geçici görevde geçen sürelere verilen puanları öngören bölüm olduğuna göre, o halde Ek-2'nin tamamına göre değil yalnızca yürütmesi durdurulan bu puanlara göre işlem yapılmaması gerektiği şeklinde bir anlam çıkmaktadır. Dolayısıyla bu yoruma göre başvurusunu yapmış olanların atamaları da tıpkı atanmış olanların ki gibi yürürlükte olan diğer puanlarla yapılabilir şeklinde bir anlam ifade etmektedir.

 
Kaldı ki ilgili kişilerin serzenişine göre Bakanlığın, atanmış olanların işlemlerini aynı Ek-2'ye göre devam ettirip, başvurusunu yapmış olup atama süreci devam edenlerin işlemlerini durdurmuş olması hem kendi içinde bir çelişki, hem de haksızlıktır. Zira başvuruların yapılmış olması resmi işlemlerin başlaması demektir. Atanmış olanlarınki resmi işlem ise başvuru yapmış olanlarınki de resmi işlemdir. Nitekim sınavların geçerlilik süresi de son başvuru tarihine göre esas alındığına göre bu atamalar da kaldığı yerden tıpkı atanmış olanlar gibi devam etmelidir. Şeklinde soru ve yorumlara rastlanmıştır.


Doğruluğu yanlışlığı bir tarafa ancak en azından tartışmaya değer sorular olduğu kanaatiyle hem okurlarımızın yorumuna sunmak hem de ilgili mercilere duyuru görevimizi yaptıktan sonra, benim asıl tuhaflık olarak gördüğüm ve yönetici atama sürecine de yeni bir boyut kazandıracak nitelikte hassas ve önemli gördüğüm noktaya geçecek olursak:
Vakıa şudur ki bilindiği üzere hukuk devletindeki yasal düzenlemeler bağlayıcılıkları yönünden yukarıdan aşağı “Anayasa, Uluslar arası sözleşmeler, Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Tüzük, Yönetmelik, Yönerge, Genelge, Tebliğ, Emir” şeklinde sıralanmaktadır. Bu sıralamada en üstten aşağı doğru bir hiyerarşi bulunmakta olup, yukarıdakiler aşağıdakilerden daha öncelikli, daha güçlü ve daha üstündür. Bir başka ifadeyle aşağıdakiler yukarıdakilere aykırı olamaz. Örneğin Anayasaya aykırı bir Kanun düşünülemez, olsa bile Anayasa mahkemesi iptal eder. Aşağıdakiler yukarıdakilerin detaylı açıklaması niteliğinde olup, onların uygulanmasını açıklığa kavuşturmak için çıkarılır.
Bu cümleden hareketle aşağıdakilerin yukarıdakileri iptal etmesi, yürürlüğünü durdurması ya da askıya alması da mümkün olamaz, zaten buna hukuk tekniğinde gücü de yetmez. Nitekim bir kanun değişikliği ile Anayasanın iptal edilmesi, değiştirilmesi ya da askıya alınması mümkün değildir. Anayasanın bir maddesi değişecek ise bunun için yine Anayasa değişikliği şarttır. Kanun değişecek ise ya da askıya alınacak ise Bakanlıkların bir Yönetmelik çıkararak bunu yapabilmesi imkânsızdır. Dolaysıyla da daha aşağıda yer alan Genelgenin kendisinden daha yukarıda yer alan bir Yönetmeliği durdurması da haliyle aynı mantıkla yanlış olmak zorundadır.


Bu açıklamadan sonra Milli Eğitim Bakanlığının hep yapageldiği üzere son olarak 2009/36 nolu Genelge ile Danıştayca vekalet/geçici görev puanlarını öngören bölümler hariç Ek-2'nin tamamı dahil olmak üzere halen yürürlükte olan Yönetici Atama Yönetmeliğinin uygulanmasını durdurması hem yukarıdaki hiyerarşiye aykırı hem hukuken hükümsüz hem yanlış hem de tuhaf bir uygulamadır. Eğer illa da bu Yönetmeliği uygulamayacaksa –ki takdiridir- o halde mutlaka yine bir Yönetmelik değişikliği ile bunu durdurmalıdır. Aksi halde bu yönetmelik yürürlükte olmaya ve hüküm ifade etmeye devam eder, etmelidir.


En önemlisi ve bu açıklamayı yapmamdaki asıl amaç ise mademki bir hukuk devletiyiz, o halde hukukun tüm kuralları uygulanmalıdır. Ve bu kurallara en öncelikli olarak da bu yasaları çıkaranlar uymalıdır. Aksi halde bu örnekte görüldüğü gibi herkes kafasına göre aklına eseni yapmaya kalkar ki, bu da sadece yönetici atamada dört yıldır devam eden kaosu getirir.
Bu çerçevede düşünüldüğü takdirde yine okurlarımızın sorusuna cevap olabilecek nitelikte başvurusunu yapmış olanların atamalarının şu an Valilikler tarafından yapılmış olması da yürürlükteki mevzuata uygun olur ve yasaldır. Kaldı ki atama yetkisi zaten Bakanlıkta değil Valiliklerdedir. Valilerin görevi ise yürürlükte olan yasal düzenlemeleri uygulamaktır.
Buna karşılık bu konuyla ilgili okurlarımızın yapması gereken görevleri ise eğer gerçekten haklı olduklarına inanıyorlarsa, 657/17. Maddesi Gereği “Uygulamayı isteme hakkını” düzenleyen maddeyi içeren bir dilekçeyi Valiliklere (Silsile yoluyla) vermeleridir.

Ve son söz: Hukuk devletinde herkesin hakkını arama hakkı elbette ki vardır, olmalıdır. Dolayısıyla bu okurlarımızın da bu konuyu ısrarla gündeme taşıma ricaları ve gayretleri son derece saygıdeğerdir. Ancak esas olan tüm bu haksızlıkların kökünü kurutacak olan sınavlı yönetmeliğin ülkemize kazandırılması olmalıdır naçizane kanaatimce. 28.04.2009

analiz76@mynet.com

memurlar.biz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri