İsimler şu an için sır gibi saklansa da biliniyor ama yine de gelecek hafta gerçekleşecek YÖK Genel Kurulu'nda kesinleşeceği için biraz daha beklemekte yarar var.
Peki, bu üniversiteler kaderlerine razı olup aldıkları cezaya razı mı olacaklar yoksa yargı yoluna mı gidecekler?
Gelen duyumlar, yargıya gidecekleri yönünde...
Gülcüler, Erdoğancılar!
geliyor. 21 üyenin 7'sini Cumhurbaşkanı, 7'sini hükümet, 7'sini de genelde YÖK'ün güdümünde olan Üniversitelerarası Kurul atıyor.
YÖK başkanını direkt Cumhurbaşkanı atadığı için YÖK'teki genel çoğunluk hep Cumhurbaşkanı'ndan yana oluyor. Ama bunun için elbette zamana gerek var. Çünkü 4 yıllık görev süreleri dolmadan yerlerine yeni üye atanmıyor.
Şu andaki YÖK'ün genel yapısına bakıldığında, her ne kadar, Başkan görev süresi dolmadan değişse de, çoğunluk Gülcülerden oluşuyor. Örneğin yeni YÖK Başkanı Yekta Saraç, Gül'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde YÖK Başkan Yardımcısı olmasına rağmen kızaktaydı. Alınan pek çok kararın altında da muhalefet şerhi vardı!..
Şu an ise kurum içi muhalefetin şimdi Yekta Saraç'a yapıldığı yönünde.
Dışarıdan bakıldığında bu kadarı da olmaz, hepsi aynı iktidarın uzantısı değil mi diye sorgulansa da YÖK içi dengeleri ta kuruluşundan bu yana anlamak hiç mümkün olmadı...
2023 vizyonu?
YÖK önümüzdeki günlerde yine gündemde olacak ama bu kez hayırlı bir iş için. Türk üniversitelerinin gelecek vizyonu ve bu yöndeki gelişmeler, teşvikler, atılacak yeni adımlar anlatılacak.
Heyecan uyandıracağı kesin ama ne kadar sonuç alınır onu da zaman gösterecek!
Bu arada araştırma üniversiteleri de sanki bir adım daha öne çıkacaklar. Ön lisans ve lisans öğrenci sayılarını azaltarak yüksek lisans, doktora ve araştırmaya yönelecekler. Bu da 2023 hedeflerine ulaşmada lokomotif işlevi görecek...
Umarız başarılı olurlar...
Hacettepe atakta
Hacettepe Üniversitesi, ülkemizin en köklü ve en popüler yükseköğretim kurumlarından biri. Doğramacı kurdu ve özellikle tıpta çok yol kat etti. Dünya genelinde de saygın bir yeri var. Ama daha pek çok bölümü, çok iyiler arasında olmasına rağmen, bunu yeterince anlatamıyorlar.
HÜ kuruluşundan (1967) bu yana kendini ifade ederken hep mütevazı oldu. Oysa bugünün gençliği popülist olanı tercih ediyor ve onun peşinden koşuyor.
İşte bu yüzden olsa gerek Rektör Prof. Dr. Murat Tuncer ve arkadaşları iki gündür İstanbul'daydılar. Çarşamba Anadolu, perşembe de Avrupa yakasındaki rehber öğretmenlerle bir araya gelip üniversiteyi anlattılar.
Peki, başarılı oldular mı?
Başlangıç olarak fena sayılmaz ama çok daha fazlasını yapmaları gerekiyor.
Tercihler öncesinde sadece İstanbul'da değil farklı kentlerde bu kez öğrencilere yönelik, çok daha geniş katılımlı projelere imza atacaklar. Ve eminim ki, bu dışa açılım Hacettepe'yi çok daha yukarılara taşıyacaktır.
Darısı diğer devlet üniversitelerimize!..
Ve bir soru:
Devletler mi üniversitelere güç katıyor yoksa üniversiteler mi devletlere?
Dünyanın en iyi üniversiteleri Amerika'da olduğu için mi Amerika güçlü? Yoksa Amerika güçlü olduğu için mi en iyi üniversiteler Amerika'da?..
Özetin özeti: Güçlü üniversitelere sahip olmadan güçlü ülke olmak mümkün değil!