YÖK Başkanı bu vebali nasıl taşıyacak?

Kemal Öztürk'ün yazısı...


Neredeyse 30 yıllık arkadaşımdı. Birlikte İslamcılığın neredeyse tüm serüvenlerinde aynı yollardan geçtik. Güçlü bir zekası vardı ve bizim kuşağın gurur kaynağıydı. ODÜTÜ Makine Bölümü'nü birincilikle bitirdi. Namaz kılan ilk ODTÜ'lü öğretim elamanı olarak tarihe geçti. Öylesine yalnızdı o dönem ODTÜ'de.

FETÖ'cülerin baş düşmanı bir akademisyen

Okuma serüveni hiç bitmedi. Mühendis kökenliydi ama sosyal bilimlerde okumadığı ve tartışmadığı alan kalmadı. Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi bilim adamlarından biri oldu. Tüm eğitim hayatı boyunca FETÖ ile kavgalıydı. İstanbul Üniversitesi'nde idari görevlerinden atılması için başına gelmeyen kalmadı. Sonunda 17/25 Aralık darbesinde, FETÖ tarafından sahte Selam/Tevhid Örgütü üyesi yapıldı, 4 yıl konuşmaları dinlendi ve tutuklanacaklar listesinde yer aldı. Kader bizi o sahte örgüt üyesi olmakta da birleştirdi.

15 Temmuz darbesinde öğrencileri, arkadaşları ve ailesiyle en önde direnenlerdendi. Bilim adamıydı ama sokağa indiğinde bayrak elinde bir direniş adamına dönüşüyordu.

İşte bu kişi, Prof. Dr. Nurkan Yağız, darbe sonrası başlayan soruşturmalarda, iki hafta önce FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle YÖK tarafından açığa alındı. Hepimiz itiraz ettik. Onu tanıyan, bakanlar da dahil, herkes itiraz etti. İstanbul Üniversitesi Rektörü resmi yazıyla Nurkan Hoca'nın FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını yazdı. Sonunda yanlış görüldü ve görevine iade edildi.

YÖK'ün her yanından feryat yükseliyor

Ancak son çıkan kararnameyle Nurkan Hoca'nın ihraç edildiğini öğrendiğimizde, hepimiz şoka girdik. YÖK, akıl almaz hatayı ikince kere yaptı ve bir bilim adamının haksız yere hayatını kararttı. Nurkan Hoca bana şöyle bir mesaj attı: "Bana bile bu yapılıyorsa, gerideki diğer masumları siz düşünün. Bu süreç, AK Parti'ye çocuklarını yedirme sürecine döndürülüyor. Allah'a havale ediyorum."

Bu olayla ilgilenirken gördüm ki, YÖK yüzünden her yandan feryatlar yükseliyor. Bakanlar, bürokratlar, gazeteciler, akademi çevreleri... Herkes YÖK'te yaşanan sorunlar yüzünden isyanda. YÖK'ün başından beri sorunlu olan yapısı, yönetim şekli, şimdi içinden çıkılmaz bir krize dönmüş gözüküyor.

Sadece YÖK değil, bir çok kurumda kurunun yanında yaşın feryatları var. Ortada bir yanlışlık olduğu kesin.

FETÖ'yü temizleyelim ama hakkaniyetten sapmayalım

Hiç kimse FETÖ'yü devlet içinden temizlemenin kolay olduğunu söyleyemez. Bu işi yapan siyasilerin, güvenlik birimlerinin ve bürokratların işleri çok zor, kabul etmek lazım. Ancak bu bir hakkaniyet meselesidir aynı zamanda. 30 yıllık akademik hayatının bir günde bitirmesine yanmıyor sadece Nurkan Hoca, baş düşmanı FETÖ'cü damgası yiyerek ihraç edilmesine yanıyor asıl. Onlarca örnek aynı şeyi söylüyor.

Dünyanın en tehlikeli, en sofistike ve en karmaşık örgütüyle baş etmek için, en az onlar kadar güçlü bir sistem kurmak gerek. Devlet kadrolarını bu habis urdan temizlerken, sağlıklı yapıları harap etmek başka bir tahribata neden olacaktır.

Güçlü bir sistem kurmak için bir kararname gerek

Sahte ihbarların, iftiraların, kişisel hesaplaşmanın, FETÖ kriptolarının, Perinçek ekibinin yaptığı kumpaslar artık her gün konuşulur oldu. Medyaya bakın. Kim diğerini sevmiyorsa, köşesinden, gazetesinden, ekranından, sosyal medyadan FETÖ'cü diye ilan edip, mahkum ediveriyor. Buna 'dur' diyen, 'sus' diyen de yok maalesef. Düşünsenize, Hayrettin Karaman Hoca'ya bile FETÖ'cü dendi medyada.

Haksızlığa uğrayanların feryadı her geçen gün artarken, yapılacak şey, buna acilen kulak vermektir. Bir sistem kurmak, sağlıklı komisyonlar, ekipler kurmak, hukuki zeminler oluşturmak ve hakkı gasp edilenin hakkını iade etmek, FETÖ belasıyla mücadeleyi daha da güçlü kılar. Kişiler üzerinden, gruplar üzerinden, sağlıksız ihbarlarla, eklentili yöntemlerle bu mücadele sorun üretiyor, bunu görmek lazım.

Yeni bir kararname ile bu tür haksızlığa uğrayanların mağduriyetini giderecek bir sistem kurulması şart. Bunun nasıl olacağını da iyi düşünmek, iyi kurgulamak lazım.

Adaletin terazisi dengede olursa, mücadele daha güçlü olur. Zor bir durum, zor bir dönem, zor bir kavga. Ancak zoru başarmak zorundayız hepimiz. Yoksa tahribatın boyutu öyle artar ki, hiç tamir edemeyiz Allah korusun.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri