Gazi Üniversitesi (GÜ) Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türker Kurt, Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) baraj puanlarının kaldırılmasına ilişkin, "Atılan bu adım Kovid-19 sonrası sürece üniversitelerimizin çok daha güçlü girmesine imkan tanıyan stratejik bir adımdır." dedi.
Eğitim bilimleri alanında pek çok sıralamada son 10 yıldır birinci olan University College London'ın Eğitim Enstitüsüne bağlı Yükseköğretim Araştırmaları Merkezi'nde misafir öğretim üyesi olarak da görev yapan Kurt, AA muhabirine YKS'de barajının kaldırılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında, barajın kaldırılmasının temel sebeplerinden birinin öğrenciler üzerindeki sınav baskısının kaldırılması olduğunun anlaşıldığını ifade eden Kurt, "Buna ilave olarak, gençlere daha fazla yükseköğretime erişim imkanın sağlanmasının amaçlandığı söylenebilir. Sınav barajının kaldırılmasının belirtilen bu iki hedef açısından ve bunların da ötesinde sağlayacağı katkıları hem kısa vadede hem de uzun vadede hep birlikte göreceğiz." diye konuştu.
Uygulamanın hem dünyadaki hem de Türkiye'deki yükseköğretim ile alakalı yönelimlerin ve gelişmelerin bir devamı olduğunu dile getiren Kurt, şöyle devam etti:
"Yükseköğretime daha fazla öğrenci erişiminin sağlanması yükseköğretimin kitleselleşmesi ile ilişkilidir. Yükseköğretimin kitleselleşmesi ulus devletlerin ortaya çıkmasından sonra, yükseköğretimin sadece çok az sayıda öğrencinin yer alabileceği seçkinci ve elitist yapısından kurtulup, tüm vatandaşlara eşit olarak yükseköğretime erişim imkanı sağlanması ile mümkün olmuştur. Bu anlamda, genç nüfuslarının yüzde 50'sinden fazlasının yükseköğretime erişiminin sağlandığı ülkelerde yükseköğretimin kitleselleştiğini söylemek mümkündür. Bunun ülkelere sağladığı avantaj ise yüksek nitelikli insan kaynağına sahip olmaktır."
- "Türkiye'de yükseköğretimde kitleselleşme 2000'li yıllardan sonra ivme kazandı"
Dünyada yükseköğretimin kitleselleşmesinin 1920'li yıllardan sonra ilk olarak ABD'de başladığının ve böylece ABD'nin nitelikli insan kaynağı sayesinde ciddi bir ilerleme kaydettiğinin altını çizen Kurt, 1950'lerden sonra da Avrupa'da bu eğilimin başladığını ve Japonya ve Güney Kore gibi başka bazı ülkelerin de bu anlamda ciddi adımlar attığını ve bunun olumlu etkilerinin 1970'li yıllardan itibaren ortaya çıkmaya başladığını söyledi.
Türkiye'de ise yükseköğretimin kitleselleşmesinin, özellikle 2000'li yıllardan sonra yeni üniversiteler açılması ve öğrenci sayılarının artırılmasıyla daha fazla öğrenciye yükseköğretim imkanı sunulmasıyla ivme kazandığına işaret eden Kurt, bu durumun Avrupa Birliği (AB) istatistiklerinde çarpıcı bir şekilde görüldüğünü vurguladı.
EUROSTAT'ın 2011'de açıkladığı istatistiklerin AB ve AB aday ülkeleri içinde yükseköğretimdeki öğrenci sayısı en yüksek düzeyde artan ülkenin Türkiye olduğunu gösterdiğini aktaran Kurt, öğrenim ücretlerinin de kaldırılmasıyla dar gelirli ailelerin de yükseköğretime erişimini artırma açısından olağan üstü elverişli koşullar yaratıldığını anlattı. Kurt, toplumdaki yetenek havuzundan üst düzeyde yararlanabilmek adına atılan bu adımların önemli olduğunu ifade etti.
Bu gelişmenin sadece nicelikle ilgili olduğu yönünde yapılan yorumlar ya da eleştirilerin de aslında oldukça sınırlı ve aceleci olduğuna dikkati çeken Kurt, "Yeni kurulan üniversitelerin, bu üniversitelerde görev yapan akademik personelin, bu üniversitelerde okuyan öğrencilerin ülke refahına katkısının bir kısmı kısa vadede ortaya çıkmakta iken bir kısmı zamanla ortaya çıkacaktır." dedi.
- "Yerli aşıyı İngiliz televizyonlarında görmek gurur verici"
Doç. Dr. Kurt, misafir öğretim üyesi olarak görev yaptığı için Londra'da bulunduğunu ve İngiliz televizyonlarında Kovid-19 salgını ile ilgili haberler verilirken Erciyes Üniversitesinin yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin kendi aşısını geliştirmeyi başaran ülkeler arasına girdiğini ve vatandaşların bu aşı ile aşılanmaya başladığını duymanın oldukça gurur verici olduğunu belirterek, "Bu sadece bir örnek, bir ülkede ne kadar çok üniversite, ne kadar çok bilim insanı ve ne kadar çok öğrenci varsa bu tür ilerlemeler o kadar çok olacaktır." ifadesini kullandı.
- "Her önüne gelen değil en yüksek puanları alanlar üniversiteye girecek"
Kurt, YKS'de barajın kaldırılmasının, sınavın kaldırılması gibi lanse edilmesinin, kendi başına doğru bir ifade olmadığı gibi yapılan düzenlemenin sonuçlarının doğru algılanmasını da engellediğini söyledi.
Kaldırılan barajın, görece daha düşük puanlarla öğrencilerin üniversiteye girmelerine imkan tanıyacağını ama bunun sınava girenler içerisindeki sıralamaya bağlı olduğunu belirten Kurt, şu değerlendirmede bulundu:
"Yani her önüne gelen değil, sınava giren gençler içerisinde en yüksek puanları alanlar üniversiteye girecektir. Böylece öğrencilerin okumak istedikleri bölümlerde öğrenim görme imkanları arttığı gibi öğrenci çekmekte zorlanan bölümlerin de öğrencilerine kavuşma imkanı artacaktır. Hatta bu aslında rakipler arttığı için tüm öğrencileri üniversiteye daha iyi hazırlanmaya da teşvik edici olabilir. Çünkü artık üniversite önündeki engeller giderek azalmakta, üniversiteler toplumun çok daha geniş kesimleri için umut olmaktadır."
Dünyanın gelişmiş yükseköğretim sistemlerine sahip ülkelerine bakıldığında, İngiltere'de veya ABD'de sınava girenlerin büyük çoğunluğunun bir yükseköğretim programına rahatlıkla yerleşebildiğini aktaran Türker Kurt, şunları kaydetti:
"Türkiye'de ise 2,6 milyon adayın sadece 800 bin civarı yerleşiyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki yükseköğretime erişim düzeylerine yaklaşmak için halen yükseköğretime erişimin artırılmasına ihtiyaç var. YÖK'ün YKS barajı düzenlemesi bu çerçevede olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Barajın kaldırılması, ülkemizin yükseköğretimle ilgili uluslararası ve ulusal göstergelerdeki durumunu da iyileştirmek adına olumlu sonuçlar üretme potansiyeline sahiptir.
YKS barajına ilişkin düzenleme Kovid-19 salgını ve onun sonucu olarak ortaya çıkan çeşitli nedenlerle üniversite eğitimine erişimin zorlaşması ve azalması sorununun da çözümü için önemli bir adım sağlayacaktır. Salgının etkilerinin azalmaya başladığı bugünlerde gençleri üniversite eğitimine yönlenmelerini teşvik edici bu gibi adımların atılması zamanlama açısından oldukça başarılıdır. Atılan bu adım Kovid-19 sonrası sürece üniversitelerimizin çok daha güçlü girmesine imkan tanıyan stratejik bir adımdır. YKS barajının kaldırılması, Türkiye'nin 2000'li yıllar sonrasında yükseköğretimin kitleselleşmesine yönelik olarak, yeni üniversiteler açması, öğrenim ücretlerinin kaldırılması ve puanlamadaki adaletsizliklerin giderilmesi gibi attığı çok ciddi adımların bir devamı niteliğindedir."
Yükseköğretimdeki öğrenci sayısının artmasının, yükseköğretime tahsis edilen finansman kaynağına ve yükseköğretimde istihdam edilen akademik personel ihtiyacının da artması anlamına da geldiğini vurgulayan Kurt, "Bu çerçevede atılacak ilave adımlar ile Türkiye'de yükseköğretimin ülkemizin gelecek vizyonlarına ulaşması için en büyük fırsat kapısını oluşturan yatırım olacaktır." dedi.