Sözcü yazarı Yılmaz Özdil bugünkü köşe yazısında Atatürk hakkında bilinmeyen bir konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazının ilgili bölümü;
"Kızkardeşi duldu.
İkinci evliliğini 1935 yılında bir işadamıyla yaptı.
Damadın İstanbul'da fabrikası vardı, evlenir evlenmez müteahhitliğe başladı, dikkat çekici hızla zenginleşiyordu, aynı zamanda milletvekiliydi, İş Bankası yönetimine sızmaya çalışıyordu.
Cumhurbaşkanı'nın kulağına tatsız laflar geliyordu.
Yakın çevresinin kendi forsunu kullanarak menfaat sağlamaya çalışması, en sevmediği davranış biçimiydi.
Babasız büyüdükleri için kızkardeşini ömrü boyunca kanatları altında tutmuştu, en zor şartlarda bile maddi/manevi yanında olmuştu, daima korumuş kollamıştı ama, millete karşı hissettiği sorumluluk duygusu, ailesinin bile önündeydi.
Bir akşam sofradayken maliye bakanını hemen yanındaki sandalyeye oturttu, sohbet sırasında bir ara kulağına eğildi, “ne yapıp yap, bizim enişteye iltimas geçilmesine mani ol, benim namıma iş yaptığı zannedilir, kendisinin öyle niyeti olmasa bile öyle zannedilir” dedi.
Lisanı münasiple “defterini dür” demişti!
Çok geçmeden fabrika kapandı.
Eniştenin iflas ettiği duyuldu.
Bir daha asla Çankaya Köşkü'nün kapısından bile giremedi.
Milletvekilliği sona erdi.
Harç bitti yapı paydos, boşandılar."