Bir gazetede "Mal beyanına otomatik takip" başlıklı yazıyı görünce yazık ki ne yazık diye hayıflanmadan edemedim. Yazıda şu ifadelere yer verilmişti; "Yolsuzlukla mücadele kapsamında kamu çalışanlarının mal beyanlarının doğruluğunu araştırmak için dijital takip sistemi kurulacak. Kamu çalışanlarının mal beyanlarının yükleneceği sistem sayesinde mal beyanındaki artışları dikkat çeken kamu çalışanları sistemden takip edilecek.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi bünyesinde yolsuzlukla mücadele amacıyla mevzuata göre mal beyanında bulunma zorunluluğu olan kamu çalışanlarının mal beyanlarının doğruluğunun araştırılması için otomatik takip sistemi kurulacak. 2020 Cumhurbaşkanlığı Programı'ndaki hedefe göre Dijital Dönüşüm Ofisi, otomatik takip sisteminin oluşturulması için ilk olarak analiz çalışması yapacak. Bu çalışmada öncelikle kapsama giren kamu çalışanının mal beyanları sisteme yüklenecek. Kamu çalışanları mal beyanlarını sistem üzerinden otomatik olarak güncelleyebilecek veya yenileyebilecek. Dijital Dönüşüm Ofisi'nin yapacağı çalışmayla mal beyanlarında dikkat çeken artışlar olan tüm kamu çalışanları, sistem üzerinden anlık olarak takip edilecek."
Bu haberi görünce dünyayı yeniden keşfetmeye ne kadar da meraklı insanlar varmış dedim. Demek ki kamu kurumlarının yaptıklarından haberi olmayan o kadar çok iş başında insan varmış ki ancak, bunları bu haber sayesinde öğrendik. Ne demek istediğimizi açıklamaya çalışalım.
SGK basit bir yöntemle bu uygulamayı 2010 yılında yapmıştı
Bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı örnek bir uygulama başlatmış ve 2010 yılı beyannamelerini bilgisayar programı üzerinden almıştı. Yıl olmuş 2019 ve SGK'nın 2010 yılında yaptığı uygulamayı kimse bilmediği için 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Programı'ndaki hedefe Dijital Dönüşüm Ofisi'nin otomatik takip sisteminin oluşturulması için ilk olarak analiz çalışması yapacağı büyük bir başarı gibi haberleştirilmiş. Kamu yönetiminde sürekli iyileşmenin niçin olamadığının çarpıcı bir örneği. 2020 yılında yapılacak analizin sonucu ne zaman uygulamaya geçecek acaba? Bu analizi yapmayı düşünenler 2020 yılının genel mal beyanı dönemi olduğunu biliyorlar mı acaba?
2010 yılında SGK, çıkarmış olduğu bir genelge ile her personelin vermek zorunda olduğu mal bildirimlerini intranet ortamında gizliliği sağlayacak bir şekilde bilgisayar ortamında almıştı. Personel, kendisine verilen şifre ile mal bildirimini intranet ortamında bilgisayara girerek kaydediyor ve aldığı bilgisayar çıktısını zarfa koyarak personel servisine veriyordu. Çıktı alındığı zaman kayıt işlemi gerçekleşiyor ve personel istese dahi bu bilgiye bir daha ulaşamıyordu. Çıktı alma zorunluluğu ise Yönetmelik gereği yaptırılıyordu.
Bu uygulama sayesinde hem mal bildirimi karşılaştırması kolay bir şekilde sağlanıyor hem de gizlilik ihlal edilmiyordu. Ayrıca işlem, manuel doldurulan beyanname yerine bilgisayar ortamında hazırlanan beyanname ile personel tarafından gerçekleştirildiği için hiçbir personel istihdamına da gerek duyulmuyordu. Hatta bu uygulama ile her çeşit anlık kıyaslamalar yapılır hale gelmiştir.
Daha sonra bu örnek uygulama Benchmarking yöntemi ile Emniyet Genel Müdürlüğünde uygulanmaya çalışılmış ve süreç daha da ilerletilerek uygulamaya konulmuştu. İşte Başbakanlığın yıllardan beridir yapmak isteyip te yapamadığını SGK başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş hatta Emniyet Genel Müdürlüğü'ne de uygulama transfer edilmişti. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin hazır bir örnek varken bu örnek üzerinde kamunun tamamında bu uygulamayı yaygınlaştırması gerekirken dünyayı yeniden keşfetmeye çalışmasını anlayamadığımızı ifade etmek isteriz. Yapılması gereken çok basitçe SGK ve Emniyet Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu ve yıllardan beridir uyguladığı bir sistemi yerinde inceleyerek kamunun tamamına yaygınlaştırmasıdır. Bence bu uygulama incelemeye değer, ya sizce?
Kamu kesimi en az 4 milyon adet kağıttan tasarruf sağlayabilir
SGK'nın yapmış olduğu uygulamayı kamunun tamamına yaygınlaştırarak 2020 yılı Şubat ayında beyanname vermek zorunda olan milyonlarca kamu personelinin mal beyannamesini bu yöntemle alabilirsiniz. Şayet yönetmelikte yapacağınız küçük bir değişiklikle ıslak imza ile beyanname verilme zorunluluğunu da kaldırırsanız en basit hesapla 4 milyon kağıttan tasarruf sağlarsınız. Yazma, çizme, emek ve diğer tasarruf kalemlerini hiç dikkate almıyorum.
Dünyayı keşfe çıkmadan önce yapılan keşiflerle ilgili en basit literatür taramasıyla dahi ciddi bilgilere ulaşılabilir. Tekrar soruyorum, bu yöntem incelemeye değer mi? Bence değer, ya sizce? Ha bu arada bu kadar sözü Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'ne söylediysek de İnsan Kaynakları Ofisi'nin üzerine alınması daha güzel sonuçlar doğmasına vesile olur.
Bu tür sorunların kaynağı nedir?
Kamu kurumları arasında çok güzel örnek uygulama yapanlar bulunmaktadır. Ancak, bu güzel uygulamalar kamu kurumları arasındaki irtibatsızlıklar nedeniyle yeterince bilinmiyor. Bu nedenle de bir kamu kurumunda yıllardır uygulanan bir süreç maalesef başka bir kamu kurumunca yeniden dünyayı keşfedercesine büyük kaynaklar ayrılarak uygulanmaya çalışılıyor. Halbuki çözüm bir telefon kadar yakındır.
Bir örnekle konuyu açıklamaya çalışalım. TÜBİTAK yıllardan beridir SGK ile yaptığı bir protokolle geçici iş göremezlik ödeneği ile ilgili sorunu mahsuplaşma yöntemiyle çözmüşken birçok kamu kurumunun bu konudan haberi dahi yoktur. Ne demek istediğimizi açıklayıcı bir örnek üzerinden izaha çalışalım.
TÜBİTAK çalışanı hastalandığı için sağlık raporu almış ve bu rapor neticesinde de SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanmıştır. SGK geçici iş göremezlik ödeneğini ilgili personelin hesabına yatırmak yerine protokol gereğince TÜBİTAK'ın o ay için ödemesi gereken sigorta priminden mahsup etmektedir. Böylece gereksiz birçok iş ve işlem bir protokolle sıfırlanmıştır. Bu protokol öncesinde ise SGK, ilgili personelin hesabına geçici iş göremezlik ödeneğini yatırmakta, bu personel de geçici iş göremezlik ödeneğini hesabından çekerek TÜBİTAK hesaplarına yatırmaktaydı. Bu uygulama sayesinde hem emek, hem de zamandan tasarruf sağlandığı gibi geçici iş göremezlik ödeneğini zamanında TÜBİTAK hesabına yatırmayan personelle TÜBİTAK'ın karşı karşıya kalmasının önüne de geçilmiştir.
Bu kadar ince detayları nereden mi biliyorum? Bir kamu kurumunun personel yöneticisi TÜBİTAK'ın uygulamasını öğrendiğini ve protokol örneğini alarak kendi kurumunda nasıl uyguladığını anlatınca demek ki az da olsa kamu kurumları arasında etkileşim varmış diyerek ben de köşeden duyurmak istedim.
Sonuç olarak, birçok kamu kurumu bu yöntemi uygulayarak hem ciddi bir insan kaynağı tasarrufu sağlar hem de personeliyle karşı karşıya kalmazdı. İşte şimdi öğrenmiş oldular. Bakalım kaç kamu kurumu bu yöntemi uygulayarak kendi kendine ve personeline yaptığı eziyetten kurtulabilecek?
Ahmet Ünlü - YeniŞafak