YETKİSİZ YÖNETİCİLER

YETKİSİZ YÖNETİCİLER

Önce bir konuyu netleştirelim. Lider farklı kişidir, idareci farklı.

Liderlikte diğer yönetimsel beceriler yanında kabiliyet ve karakter uygunluğu da gerekir, idarecilikte sadece mevzuat yeterlidir.

Lider örgütü etkisiyle yönlendirir, idareci örgütü yetkisiyle zapt etme çabasındadır.

Liderlikte doğal meziyetler daha baskındır, idarecide ise yapay beceriler kazanılmaya çalışılır.

Lider, örgüt dağılsa ve aralarından birini seçseler yine en ciddi adaydır; idarecinin görevi elinden alınsa örgüt içinde barınması bile zordur.

Lider işgal ettiği göreve değer katar, idareci hemen hemen tüm gücünü görevinden alır.

Lider ve idareci arasındaki farkları çoğaltmak mümkündür. Ama asıl vurgulamak istediğim bu değil.

Kamu yönetiminde idarecilerin liderleşmesi için uzun zamandır çeşitli adlar altında çalışmalar yapılıyor. Tabi ki bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değil, ama daha eskilerle kıyaslandığında iyiye gidişten söz edilebilir.

Bununla birlikte son dönemdeki bazı değişiklikler kamuda; ister idareci ister lider olsun yönetici olmayı epeyce zorlaştırmıştır.

Bazı değişiklikler özünde insan odaklı ve demokratik de olsa kamu işleyişinde domino taşı etkisi yapmıştır. Bilgi edinme hakkı çerçevesinde sicillerin açıkça bilinmeye başlanması her ne kadar insani haksa da yöneticilerin örgütü üzerinde yaptırımını zorlaştırmıştır. Aylıkla ödüllendirmenin kaldırılması (Yerine gelen ‘Başarı Belgesi’ uygulaması çok ciddi somut gerekçeler gerektirdiği için sayısı epeyce az olacak ) ödül yönüyle motive etkisini zayıflatmıştır. Üstüne bir de sicillerin tümden kaldırılması yöneticilerin örgütüyle formal ilişkisini neredeyse sıfıra yaklaştırmıştır.

Kamu ya da özel hangi kurumda olursa olsun, iş görenin verimini artırmak için ödül ve ceza mekanizmasının işletilmesi bir zorunluluktur. Yöneticinin yönetilenler üzerinde etkinliği olabilmesi için elinde çeşitli argümanlar olması gerekir.

Şüphesiz kişinin tüm mesleki kariyeri bir tek kişinin iki dudağı arasına bırakılmamalıdır. Somut verilere dayalı performans değerlendirme sistemi kurumlaşmalıdır. Son dönemde uygulanan İKS (İlköğretim Kurum Standartları) geliştirilerek öncelikle tüm Milli Eğitim teşkilatlarına ve belki de tüm kamu kuruluşlarına teşmil edilmelidir. Ancak yöneticiler de bütün bütün yetkisizleştirilip örgütü üzerinde etkisizleştirilmemelidir.

Doğan bu boşluğun bir an evvel doldurulması kamu işleyişi için çok önemlidir.

Yoksa 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Bu memleket yönetilmez, idare edilir.” İfadesine uygun olarak tüm yöneticilerimiz yavaş yavaş “idareci” olmaya başlayabilir.

 

Bekir KARABULUT

Develi İlçe Milli Eğitim Müdürü

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri