Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Genel Mevzuat ve Toplu Sözleşme Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan ve Genel Dış İlişkiler ve Basın Sekreteri Sami Özdemir ile birlikte Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilciliği’nin yeni hizmet binası açılışı öncesinde Türkiye Kamu-Sen'in Bursa İl Temsilciliğinin düzenlediği toplantıda üyelerimizle bir araya geldi. Toplantıya Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi ile Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Bursa 2 No’lu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu, Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Kazım Sarnık, Kocaeli 1 No’lu Şube Başkanı Yaşar Şanlı, Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Kılıç, Yalova Şube Başkanı Mustafa Deviren, Eskişehir Şube Başkanı Haydar Urfalı da katıldı.
Toplantıda bir konuşama yapan Genel Başkan İsmail Koncuk Bursa’da olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, “Bursa, hem Türkiye hem de Türkiye Kamu-Sen açısından önemlidir. Göz önünde olan illerimizden biri olan Bursa hem sanayi hem de sürekli büyüyen nüfusu ile herkesin takdir ettiği ve yaşamak istediği bir ildir. Burada yıllardır çok kıymetli arkadaşlarımız sendikacılık yaptılar, yapıyorlar ve de ciddi başarılar sergilediler. Umuyoruz ki bu başarılar bundan sonraki süreçte de el birliğiyle, gönül birliği ile devam eder. Çünkü birlik ve beraber olmak son derece önemlidir. Şu anda da olduğu gibi bundan sonra da bir ve beraber olmaktan çok mutluluk duyuyorum. Bütün şube başkanlarımıza, şube yönetim kurulu üyelerimize teşekkür ediyorum. Burada olmaktan keyif alıyorum. Bu keyfin ebedi olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.
Türkiye Kamu-Sen olarak bizim bir sloganımız var; ilkeli, kararlı ve cesur sendikacılık sözümüz var. Mademki ilkeli, kararlı ve cesur sendikacılık yapıyoruz bu sadece sözle olmaz. Bu; bütün davranışlarımıza, konuşmalarımıza yansıması gereken bir durumdur.
Tüm şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet dileyen Koncuk, Türkiye’nin çok kötü günlerden geçtiğini belirtti. 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanet hareketinden bugüne özellikle kamuda büyük sıkıntılar yaşadıklarına dikkat çeken Koncuk şunları kaydetti: “15 Temmuz tarihinden bu yana yaklaşık olarak dört ay geçti. Türkiye çok kötü günler yaşadı.15 Temmuz gecesi yaşanan o ihanet hareketinden bugüne maalesef özellikle de kamuda büyük sıkıntılar yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak bizim bir sloganımız var; ilkeli, kararlı ve cesur sendikacılık sözümüz var. Mademki ilkeli, kararlı ve cesur sendikacılık yapıyoruz bu sadece sözle olmaz. Bu; bütün davranışlarımıza, konuşmalarımıza yansıması gereken bir durumdur. Topluma, üyelerimize bütün kamu çalışanlarına verdiğimiz bu sözün her zaman arkasında olduk. Türkiye Kamu-Sen bütün teşkilatları ile ne söylenmesi gerekiyorsa, hem muhataplarına hem de tüm kamuoyuna doğru bir üslupla her şeyi söyledi.”
Gerçekten siz suçluyu tespit mi etmek istiyorsunuz? Amenna, biz de tespit edilmesini istiyoruz. Ama tespit metodu bu olmamalıdır. Kâğıt üzerinde olmaz. Mevzuatı çalıştırın. Gerçek anlamda o kişilerin FETÖ ile ilişkisini araştırmak için ciddi bir soruşturma yapın ve o insanlara savunma hakkı verin.
Türkiye Kamu-Sen’in 19 Temmuz tarihinde açığa alınmalar ile ilgili yaptığı açıklamayı herkesin tekrar açıp okunmasını isteyen Koncuk, “ O açıklama darbe girişiminden sadece dört gün sonra yapıldı. O tarihte adeta eline baltayı almış kafa kesmek sevdası içerisindeki birçok insan, birçok haberci, internet sitesi yakalım, keselim, öldürelim, yok edelim diyen birçok insan bugün 19 Temmuz tarihindeki Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı açıklamanın biraz daha yaklaşabilmiştir. Elbette o darbenin sorumluları var. O darbenin yakınında, sağında, solunda kim var ise gerekli cezayı hak ediyorlar. 241 vatandaşımızın şehit edilmesine, 2 binden fazla vatandaşımızın yaralanmasına sebep olmuş, TBMM’yi bombalamış bu insanların elbette hakkı olamaz. Hukuk ve adaleti terk ederek de Türkiye bir yere varamaz. O günden bugüne yapılan tartışmalar hep hukuk ve adalet üzerinde yaşanmıştır. Türkiye Kamu-Sen olarak bizim istediğimiz nedir? Gerçekten siz suçluyu tespit mi etmek istiyorsunuz? Amenna, biz de tespit edilmesini istiyoruz. Ama tespit metodu bu olmamalıdır. Kağıt üzerinde olmaz. Mevzuatı çalıştırın. Gerçek anlamda o kişilerin FETÖ ile ilişkisini araştırmak için ciddi bir soruşturma yapın ve o insanlara savunma hakkı verin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerde de belirtildiği gibi savunma hakkı asla ortadan kaldırılmaz. Olağanüstü hal yasalarının savunma hakkını ortadan kaldırılacak şekilde düzenlenmesi de hukuki değildir. Kim olursa olsun kişi yargılama ve savunma hakkına mutlak ve mutlak sahip olmalıdır. Biz bunu istedik. Doğruyu bulalım. Hatta o kafa koparma hevesinde olan insanlara da şunu söyledik: “Kendinizden bu kadar emin olmayın, bu musibet sizi de bulabilir” dedik ve dediğimiz gibi de oldu. O alkış tutanların bir kısmının bugün açığa alındığını hatta meslekten ihraç edildiğini görüyoruz. Suçlu mu, suçsuz mu onu bilemiyoruz. Biz hâkim değiliz. Mesele ilkeli davranmaktır. Her zaman ifade ettim: Bir insan, bir yönetici ne kadar çok zulüm etmek arzusu içerindeyse, o kadar bu pisliğin, bu FETÖ pisliğinin içine batmış biridir ki, kendini başkalarına zulüm ederek gizlenmeye aklanmaya çalışıyorlar. Nitekim öyle de oldu. Kafa koparan bazı savcılar, hâkimler olduğu hepsinin FETÖ ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Zulüm ederek kendilerini gizlemeye çalıştılar ama gizleyemediler.”
Yenikapı ruhu dediğimiz olgu insanların tüm olarak kucaklanması esasına dayanan, ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı, benim adamım senin adamın ifadelerinin yok edildiği, adaletin tesis edildiği, insan haklarına saygı duyulduğu bir ruhtur. Biz bunun devamını istiyoruz.
Genel Başkan Koncuk, Bursa’da Devlet Personel Başkanlığı tarafından başlatılan çalıştaya dikkat çekerek, iş güvencesini ortadan kaldıracak bir düzenlemenin hayata geçirilmek istendiğine dikkat çekti. Koncuk, “Kamu hayatı masaya yatırılacak. Biz esas niyetin ne olduğunu biz biliyoruz. İş güvencesini ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi ortaya koymak istiyorlar” dedi.
İş güvencesini sulandıracak, gevşetecek adımların zemininin yaratılmaya çalışıldığını belirten Koncuk, bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yenikapı ruhu ifadesinin önemine dikkat çekti. “Sayın Cumhurbaşkanı’nın 15 Temmuz tarihinden sonraki açıklamaları, Yenikapı ruhu ifadesi önemlidir. Gerçekten Türkiye’nin ihtiyacı olan bir şeydir, doğru bir tespittir” diyen Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenikapı ruhu dediğimiz olgu insanların tüm olarak kucaklanması esasına dayanan, ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı, benim adamım senin adamın ifadelerinin yok edildiği, adaletin tesis edildiği, insan haklarına saygı duyulduğu bir ruhtur. Biz bunun devamını istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı bu sözü söyledi fakat bunun gereği bugüne kadar kamuda yapılmadı. 15 Temmuz öncesinden çok farklı bir anlayışı görebildiğimizi söylemek mümkün değildir. Bakınız; bugün bir yönetmelik çıktı. Buna göre şef olmak için dahi sözlü sınav getiriliyor. Görevde yükselmelerde hangi kurumda olursa olun mülakat getiriliyor. Ancak mülakat ayrımcılığa yol açar. Dolayısıyla biz mülakata karşıyız.”
Bu menfaat grupları oluşacak birlik, beraberlik ruhundan dolayı istismar alanlarının daralacağına inanıyor. Koltuk ise koltuk sayısı azalacak, ihale alıyor ise ihale sayısı azalacak. Bu gruplara göre insanlar kamplara ayrılmalı, herkes kendi kampını koruma derdine düşmeli, bunların alacağı koltuk sayısı, ihale sayısı artmalı. Dolayısıyla Yenikapı ruhu bunların menfaatlerine engel teşkil ediyor.
Yenikapı ruhunun oluşmasını istemeyen bir takım menfaat gruplarına dikkat çeken Genel Başkan Koncuk şunları kaydetti: “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Yenikapı ruhu’ diyor. Gerçekten 15 Temmuz’da yaşananlar Sayın Cumhurbaşkanı’na birlik ve beraberliğin önemini çok net anlattı. Cumhurbaşkanı bunu samimiyetle söylediğine inanıyorum ama bir türlü gerçekleşmiyor. Bir sınır mı var, blok mu var? Birtakım menfaat grupları tarafından Yenikapı ruhunu oluşturmamak için bir gayret mi var? Evet var. Ne var? Bu menfaat grupları oluşacak birlik, beraberlik ruhundan dolayı istismar alanlarının daralacağına inanıyor. Koltuk ise koltuk sayısı azalacak, ihale alıyor ise ihale sayısı azalacak. Bu gruplara göre insanlar kamplara ayrılmalı, herkes kendi kampını koruma derdine düşmeli, bunların alacağı koltuk sayısı, ihale sayısı artmalı. Dolayısıyla Yenikapı ruhu bunların menfaatlerine engel teşkil ediyor. Bu nedenle en başta birlik ve beraberlik hedefini ortaya koyan Cumhurbaşkanı’nın bu engelleri ortadan kaldırmak adına çok daha büyük gayret sarf etmesi gerekiyor.”
Sendika, vakıf, dernek, cemaat ne oluşa olsun hiç kimsenin, hiçbir kuruluşun devlet içinde devlet olma gibi bir hakkının olmadığını yapacağımız tüm mevzuat değişiklikleriyle göstermeliyiz
Koncuk, devletin meşru güçlerinin yani siyasi düşüncesi, dünya görüşü ne olursa olsun bu ülkeye sadakatle bağlı, bu ülkeyi seven tüm vatandaşlarımız dışında hiçbir paralel yapıya izin verilmemesi gerektiğini belirtti. Koncuk şöyle konuştu: “Bir paralel yapı var. Türk Silahlı Kuvvetlerini neredeyse ele geçirmiş. Adalet teşkilatına sızmış. Kamuda da bir hayli mesafe kat etmiş. Sınavlara şaibe bulaştırmış. Devlet içerisinde bir devlet olma isteği varmış. Tüm bunları 15 Temmuz’da çok net olarak gördük. O halde devletin meşru güçlerinin yani siyasi düşüncesi, dünya görüşü ne olursa olsun bu ülkeye sadakatle bağlı, bu ülkeyi seven tüm vatandaşlarımız dışında hiçbir paralel yapıya izin verilmemesi gerekmektedir. Sendika, vakıf, dernek, cemaat ne olursa olsun hiç kimsenin, hiçbir kuruluşun devlet içinde devlet olma gibi bir hakkının olmadığını yapacağımız tüm mevzuat değişiklikleriyle göstermeliyiz.”
Bütün milleti kucaklayarak bu anlamda bir mücadele, birlik, beraberlik içinde mücadele sergilemek mümkünken bu hastalıklı anlayış nedir?
“Ha KPSS’de soruları çalmışsın ha mülakatla insanların alın terini çalmışsın. Hiçbir fark yok” diyen Koncuk şunları ifade etti: “ Sözlüyle öğretmen atarsak, yönetici atarsak ne olacak? Sadece birtakım insanların çevresindeki insanlar memur olur, öğretmen olur, yönetici olur. Bu ülkeye sadakatle bağlı tüm vatandaşları da olan biteni, seyreder. Bir kere bunun ortadan kalkması lazım. Bu, tüm milleti ilgilendiren bir durumdur. Kamuda evladını istihdam etmek isteyen insanlar, bırakınız alın teriyle girsin. 2010 yılında KPSS’de hırsızlık yapıldı. Soruları çaldılar, birtakım insanlar çalınan sorularla sınava girdiler ve diğerlerine fark attılar, öğretmen oldular, memur oldular. Ha KPSS’de soruları çalmışsın ha mülakatla insanların alın terini çalmışsın. Hiçbir fark yok. Bu nedenle artık bu söylemlerin içinin doldurulmasını istiyoruz. Suçlayıcı şekilde yaklaşmayalım. Bu sözün içinin doldurulmasını isteyelim. Madem bu söz söylendi, madem bu söz bütün yüklendiği anlamlar itibariyle Türkiye’nin ihtiyacı olan bir ifade, o zaman içi doldurulmalıdır. Yoksa gerçekten Türkiye’nin gidişatı iyi değil. Ülke ekonomik, sosyal anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyor. İçte, dışta çetin mücadeleler veriyor. Bu coğrafyada yaşama hakkımıza birileri kast etmek istiyor. Türk milletinin bu coğrafyada bağımsız yaşamasını yıllardır hazmedemeyen güçler yine harekete geçti. Arkadaş, müdürlük koltuğundan, yandaşınızın memur yapılmasından daha önemsiz şeyler mi? Bütün milleti kucaklayarak bu anlamda bir mücadele, birlik, beraberlik içinde mücadele sergilemek mümkünken bu hastalıklı anlayış nedir? İşte Türkiye Kamu-Sen bunu söylüyor. Türkiye Kamu-Sen sadece üyeleri adına konuşmuyor. Türkiye Kamu-Sen Türk milleti adına konuşuyor. Konuşmaya hep birlikte devam edeceğiz. Günü yaşamadan, olaylara takılmadan nefsimizi aşarak devam edeceğiz. Bunu yapacak güçteyiz. “