Eğitim kurumu müdürlüğünde görev süresi uzatılacakların değerlendirme süreci sonrasında ülke genelinde yaklaşık 8000 okul müdürü görevden alınmış, öğretmen olarak çeşitli okullara atamaları yapılmıştı. Ancak bu müdürler, yargıya başvurmuş, Bakanlık aleyhine açmış oldukları davaları gerek İdare Mahkemelerinin gerekse Bölge İdare Mahkemelerinin birbiri ardına verdiği kararlarla kazanmışlardır. Ayni minvalde kararlar da gelmeye devam etmektedir.
Yargı kararlarının idarece uygulanmasının zorunlu olduğu, Yürütmeyi durdurma kararlarının gecikmeksizin işlem tesis etmeye idarenin mecbur olduğu bu sürenin de 30 günü geçemeyeceğini mevzuat hükmü olduğu bilinmektedir.
Bu çerçevede davalı idare, ilgili Mahkeme Kararlarının uygulanması için harekete geçmiştir. Bunun için, Yönetmelikte öngörülen değerlendiricilerle yeniden değerlendirme yapılmasının gerektiğini, ancak bunun Bakanlıktan bağımsız bir şekilde İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin koordinesinde, eğitim kurumunun bağlı olduğu İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince, ilin imkânları ölçüsünde (!) yapılması şeklinde uygulamak istediği görülmektedir. Yine bir önceki değerlendirme işleminde de olduğu gibi değerlendiricilerin birbirinden “bağımsız” bir değerlendirme yapılması gerektiği, Bakanlıkça istenmiştir.
Sözü fazla uzatmak istemiyorum. İstenirse, yeniden; olmadı yeniden değerlendirme yapılsın. Ancak değerlendiriciler önce Mahkeme kararlarını okumalıdırlar. Orada şunu göreceklerdir. Nesnel ve objektif olmayan, somut bilgi ve belgeye dayanmayan hiçbir değerlendirme hukuki değildir. Somut belgelere dayanmadan verilen “hayır” değerlendirmeleri değerlendiricisi tarafından kanıtlanma yükümlülüğü bulunmaktadır. Mahkeme kararları olmasına rağmen belgeye dayanmadan yapılan bu tür değerlendirmelerin keyfi olacağı, ayrıca iftira niteliğinde olacağı ve görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç teşkil edecek, Mesnetsiz ve yersiz bir şekilde yöneticiyi başarısız gösterme gayreti olduğu açık bir şekilde gözler önüne serilmiş olacaktır. Yani “hayır” diyorsan belgesini hazırlayacaksın. Aslında İşlem bu kadar basittir.
Bakanlık, Mahkemelerin vermiş olduğu Yürütmeyi durdurma kararlarına yönelik işlemin tesisi için yazmış olduğu 12/12/2014 tarihli yazısında; değerlendiriciye, değerlendirmelerinde bağımsız olması gerektiğini hatırlatmıştır. Ancak bunun yanında, yapacağı yeniden değerlendirmenin Mahkeme kararları doğrultusunda somut bilgi ve belgeye dayalı yapılması gerektiğini de yazmalıydı. Ama neyse, ben buradan yazmış ve uyarmış olayım.
Bunun yanında değerlendiricilerden ola ki; tarafgir ve kişisel husumet besledikleri açıkça kanıtlanmış olanların, değerlendirilen tarafından değerlendiricilik görevinin reddedebilme hakkının olup olmadığını da hukukçuların takdirine bırakıyorum.
Hüseyin Kemal
www.turkiyeegitim.com