TEOG sınavının kaldırılmasını isteyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN'la, eğitim camiasının yüzde doksanı; öğrenci ve velilerin de nerdeyse tamamı hemfikirdir. Biz de bu yerinde tespit ve teklifi haklı ve isabetli görüyoruz.
Ancak altyapı çalışmaları tamamlanmadan sahaya inilmeden süreç birkaç akademisyene teslim edilirse, bu teklif de rafa kaldırılacak ya da daha önce olduğu gibi isim değişikliğine gidilecektir.
Benim hatırladığım kadarıyla bir zamanlar Fen Lisesi ve Öğretmen Okulları sınavı vardı. Kaldıracağız dediler ve kaldırdılar. Hepimiz seviniyorduk ki OKS diye bir sınav icat edildi.
Bir süre bu OKS sınavını da başarıyla yaşadık. Sonra yetkililer OKS, miadını doldurdu; çocuklarımız at yarışı gibi bir hayat sürmesin dediler. Düşündüler mi taşındılar mı bilmem ama OKS sınavını kaldırdılar. Hepimiz yine tam sevinecekken hatta sevindik diyebilirim... Ama kursakta kaldı. Yaşasın SBS geldi...
Bir kaç dönem SBS ile yattık kalktık. O da ne? SBS bir gün mazi olmuş, farkına bile varmadık. Gözlerini TEOG olarak açmış bize dik dik bakıyor, gördük...
Şimdi TEOG kalkacak denildi güzel de söylendi ama peki bu ülkenin gerçekleri var. Önce atılması gereken adımlar var. Onlar atılmadan bu iş çözülmez.
Mesela yaklaşık 1,5 milyon öğrenci sınavsız okullara nasıl yerleştirilecek?
Adrese dayalı sistem olursa veliler isyan eder. Önce iyi okul, kötü okul bilinci silinmeli dimağlardan. Çocuğum sadece doktor ve mühendis olsun. Avukat ve hakim olsun düşnceleri belleklerden temizlenmeli. Bu kısır döngü ancak okul kaliteleri ile öğretmen yeterlilikleri ya da performanslarının eşit hale gelmesiyle mümkündür. Öyle bir şey de biraz zor olacağına göre yine çözüm bir sınavda bulunulacaktır. Çaresiz kalan MEB, Cumhurbaşkanımız talimat verdi diye sınavı kaldıracak, O'nu üzmeyeceklerdir. Fakat çıkmaza girince yeni sınav arayışları başlayacaktır.
Şimdiden uygulanacak sınavın adını düşünün derim.
Hal böyleyken, Milli Eğitim Bakanlığına iki öneri sunuyorum.
1- TEOG sınavı kaldırılsın. Hatta sistem tamamen değiştirilsin.
O da daha önce teklif ettiğim ''Tutaks'' projesinin hayata geçirilmesi ve devamında aşağıdaki maddelerin uygulanmasıyla mümkündür.
Herkese anaokulu şart olmalı.
Bu anaokullarında çocukların ilgi ve yetenekleri belirlensin. Ama önce eğitim fakülteleri buna hazır öğretmen yetiştirmeli...
O ilgi ve yeteneklere göre çocuklar spor, sanat, meslek ve akademik olarak yönlendirilsin.
Devlet özel olarak yönetici yetiştirsin.
Üstün potansiyelliler belirlensin ve okullarda heba edilmeyerek özel olarak eğitilsin.
Herkese aynı eğitim sistemini dayatmak çok ilkel geliyor bana.
Yani bizim yaptığımız şu anda ata et, aslana ot vermek gibi saçma sapan bir uygulama...
Ata ot, aslana et vermek lazım değil mi?
Örneğin bir çocuğa pilotluk ve onunla ilişkili bilim dallarını verin o çocuk büyüdüğünde uçağı evire çevire kullanır.
Mimarlık eğitimi verin, birçok Mimar Sinan daha çıkar.
Edebiyatta hayata hazırlayalım bir Balzac, bir Viktor Hugo da biz çıkarırız.
Özel olarak futbolcu yetiştirelim.
Dünyaya transfer edip ülkemizi ihya edelim.
Bir doktoru küçüklükten itibaren yetiştirelim bakın nasıl İbn-i Sinalar yetişiyor.
Emin olun Einstein bizim eğitim sistemimizde yetişseydi adı sanı duyulmaz tarih olurdu.
Eğitim sistemimiz pansuman tedavi ile bir yere ulaşamaz. Muasırın m'sine yetişemez.
Teşhis yanlış yapılınca, tedavi de yanlış yapılıyor. Sonuç ise bitkisel hayat.
Artık ameliyat şart olmuştur.
İlgi, yeteneği, zeka alanı, mizacı ve fıtratı birbirinden farklı bütün öğrencilere aynı ve tek tip müfredat dayatmak kadar ilkel hiçbir şey yok bana göre.
Bu durum ve uygulama, kulağı duymayan birine Mozart dinletmek gibi bir şey...
Beğenmediğimiz! Osmanlı bile yüzyıllarca önce daha modern eğitim yapıyormuş.
''Osmanlı döneminde her çocuk kendi ilgi alanı ve yeteneğine göre eğitiliyordu. Bütün öğrencilere aynı dersler verilmiyordu. Ve mekteplerin duvarında şöyle yazıyordu: Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz''.
Herhalde bundan dolayıdır, ilim ve kültür merkezleri Osmanlı sınırlarında can bulmuş.
Yani sonuç olarak bir balığı sudan çıkarıp kanat takarsak uçmaz. Deneyin olmayacak. Yine deneyin yine olmayacak. Benden söylemesi...
2- TEOG sınavı kaldırılsın. Süreçteki sınavlar devlet tarafından rutin olarak yapılsın.
Özel ve hayati önem taşıyan bir sınav yerine öğretmenlerin her dönem yaptığı iki ya da üç sınavdan birinin sorularını MEB öğretmenlere yollasın. Normal yazılı sınavı gibi sınavlar yapılsın. Hatta bunu öğrenci ve velilere söylemeye bile gerek yok. Normal sıradan birer sınav...
Birer sınav da branş öğretmenleri yapsın.
Dört senenin sonunda da puan ortalamasına göre okullara yerleştirilsin.
Sınav kriteri olacaksa bu yol izlenmeli.
Ama şu unutulmamalı.
Türkiye'de her zaman hırslı veliler olacaktır. Kendi yapamadığını çocuğunda görmek isteyecek ve onu bir at yarışı pistine sokacaktır...
Selçuk TÜTAK
DES İstanbul İl Başkanı