Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ın da katıldığı Adli Yıl açılış töreninde konuşan Cirit, Türkiye'de Yüksek Mahkemelerin Anayasa uyarınca "aynı seviyede" olduklarını, aralarında bir üstünlük sıralaması bulunmadığına dikkat çekerek, şöyle dedi;
"ÇOK FAZLA YÜKSEK MAHKEME VAR..."
"Bizim ülkemizde birden fazla yüksek mahkeme vardır. Ve üstünlük sıralaması da yoktur." 6216 sayılı kanunla getirilen bazı hükümlerin meslek mensupları arasında rahatsızlık yarattığına da dikkat çeken Cirit, "Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi gerekmektedir" dedi.
"YARGITAY'IN YÜKÜ, YANLIŞ VİZYON VE PLANLAMA YÜZÜNDEN ARTTI..."
Yargının iş yükünün giderek arttığına da dikkat çeken Cirit, "Yargıtay'ın ağır iş gücü; yargının geleceğinin iyi planlanmaması nedeniyle gerçekleşmektedir. Yargıdaki pek çok sorunun temelinde planlama ve vizyon eksiklikleri vardır" dedi.
YARGITAY BAŞKANI: TÜRKİYE'DE ÜÇ KİŞİDEN BİRİ DAVAYI YA DA DAVALI...
Yargıtay Başkanı Cirit, konuşmasında yargının iş yüküne de değindi. Türkiye'de yaklaşık 7 milyon civarında ceza davası olduğuna dikkat çeken Yargıtay Başkanı, şöyle dedi;
"Ülkemizde 7 milyon civarında ceza davası vardır. Bir o kadar davanın da hukuk mahkemelerinde olduğu, Anayasa Mahkemesi'ndeki davalar da düşünüldüğünde, sayı oldukça düşündürücü ve vahimdir. Türkiye'de herüç kişiden bir tanesi davacı ve davalı durumdadır."
Yargıdaki bu durumun, "sadece yargıyı ilgilendirmediğine" dikkat çeken Yargıtay Başkanı Cirit, "Ceza ihtilaflarının ve suç oranlarının yıldan yıla artması, sadece yargıyı değil, eğitimcileri, toplum bilimcileri de ilgilendirmektedir" dedi.
"13 BİN HAKİM VE SAVCI YETERLİ DEĞİL..."
Adli yargıda görevli 13 bin hakim ve savcı olduğuna dikkat çeken Cirit, "İhtilafları çözme konusunda hakim ve savcı konusunda ne kadar yetersiz olduğu ortadadır" mesajı verdi. Yargıtay'daki daire ve üye sayısının arttırılması, iş yükünün azaltılmasına yol açmadığına dikkat çeken Cirit, daha etkin yöntemler alınması gerektiğini söyledi.
"ALTERNATİF YÖNTEMLER ZORUNLU OLSUN..."
Cirit, "etkin yöntemleri" de arabuluculuk, uzlaşma ve tahkim olarak sıralayarak, "alternatif uyuşmazlık yollarının daha etkin kullanılması gerekir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, mahkeme ile kıyaslandığında ekonomik, çabuk ve daha tatmin edicidir" dedi.
Cirit, vatandaşların mahkemeye başvurmadan önce diğer uzlaşma yöntemlerine başvurmalarının ise, "zorunlu hale getirilmesi" gerektiğine dikkat çekti.
YARGITAY BAŞKANI: "HAKİM, SAVCILARIN TUTUKLANMASI, İFTİHAR TABLOSU OLAMAZ AMA.."
Yargıtay Başkanı, Adli yıl açılış töreni konuşmasında son dönemde artan Hakim ve Savcılar hakkında açılan soruşturmalar ile tutuklama kararlarına da atıf yaptı. Cirit, şöyle konuştu;
"Elbette hakim ve Cumhuriyet savcılarının tutuklanması, adli ve idari soruşturmalara uğraması, görevden el çektirilmesi veya başkaca disiplin tedbirlerine muhatap olması, bir hukuk devleti için iftihar tablosu olamaz. Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiç bir mazereti, açıklaması olamaz. Son yıllarda, gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel kurallara aykırı şekilde yapılan adli işlemler, Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda da bunun yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, hakim ve Cumhuriyet savcılarının, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir."
"MÜCADELE, İNSAN HAKLARINA UYGUN YÜRÜTÜLMELİ..."
Cirit, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de varlığına yönelik tehditlere karşı mücadele etme hakkı bulunduğuna dikkat çekti, ancak bu mücadelenin "hukuka uygun olması gerektiğini" vurguladı. Yargıtay Başkanı şöyle dedi;
"Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyetinin de bağımsız ve egemen bir devlet olarak varlığını sürdürmesi için kendisine yönelen tehditlere karşı mücadele etme hakkı vardır. Hiç şüphe yok ki yürütülen mücadelenin hem iç hukuka hem de hukukun genel ilkeleri ile insan haklarına uygun olması gerekir."
Hürriyet