Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Valilerin atanmasında idareye verilen geniş takdir yetkisinin, görevden alınmalarında da aynen geçerli olması gerektiğine karar verdi.
Kilis Valisi 2002 yılında görevden alınınca dava açmıştır. Vali, ilgili Bakanlar Kurulu Kararının iptali için dava açmış ve Danıştay 8. Dairesi idarenin sadece takdi,r yetkisini kullanarak görevden alındığını belirtmesini yeterli görmeyerek işlemi iptal etmiştir. Başbakanlık, bu kararı temyiz etmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Valiliğin, 657 sayılı Kanunun 59. maddesinde yer alan istisnai kadrolar arasında yer aldığı, valilerin genel bir memuriyet statüsü içinde değerlendirilemeyeceğini belirterek, valilerin atanmasında idareye verilen geniş takdir yetkisinin, görevden alınmalarında da aynen geçerli olması gerektiğine karar verdi.
İŞTE MAHKEME KARARI
T.C.
DANIŞTAY
İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2007/36 Karar No : 2012/1271
Anahtar Kelimeler: Vali, Atama, İstisnai Devlet Memurlukları,
Genel Memuriyet Statüsü, Geniş Takdir Yetkisi
Özeti: Valilerin atanmaları veya merkeze alınmalarına ilişkin işlemlerin yargısal denetim yapılırken, idarenin sahip olduğu geniş takdir yetkisi dikkate alınarak, yetki ve şekil yönlerinden sakatlıklarda olduğu gibi açık hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının ya da idarenin açık bir değerlendirme hatasına düşüp düşmediğinin incelenmesi ile yetinilmesi gerektiği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunanlar:
1- (Davalı) : Başbakanlık
2- (Davalı) : İçişleri Bakanlığı
3- (Davalı İdareler Yanında Davaya Katılan) :... Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :... Vekili: Av....
İstemin Özeti : Danıştay Beşinci Dairesinin 20/10/2006 günlü, E:2003/1331, K:2006/4780 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.
Davacının Savunmasının Özeti: Davalı idarelerin ve yanlarında davaya katılanın temyiz istemlerinin reddi ile Danıştay Beşinci Dairesince verilen iptal kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idarelerin Savunmalarının Özeti: Savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hakimi: Bülent Küfüdür
Düşüncesi: Davalı idarelerin ve yanlarında davaya katılanın temyiz istemlerinin reddi ile Danıştay Beşinci Dairesince verilen iptal kararının onanması gerektiği, davacının temyiz isteminin ise kabulü ile dava dilekçesinde davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının tazmini talebi olmasına karşın, Daire kararında parasal hak talebi yönünden hüküm kurulmamış olması, dolayısıyla eksik hüküm kurulması nedeniyle kararın bu yönden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı'nın yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek, gereği görüşüldü:
Dava; 30/01/2003 günlü, 2003/5221 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının, davacının Kilis Valiliği görevinden alınarak Merkez Valiliği görevine atanmasına ilişkin kısmının iptali ile, bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay Beşinci Dairesinin 20/10/2006 günlü, E:2003/1331, K:2006/4780 sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, valiliğin istisnai memuriyetler arasında sayıldığı, maddede sayılan görevlere bu Kanun'un atanma, sınav, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile atama yapılabileceğinin belirtildiği; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinde, Valinin ilde Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olduğunun hükme bağlandığı; 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 37. maddesinde de, Valilerin atanmalarındaki usule göre, kadro ve unvanlarını muhafaza etmek suretiyle merkezde görevlendirilebileceğinin öngörüldüğü; ilde görev yapan Valinin merkezde görevlendirilmesi konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı, ancak, idareye verilen takdir yetkisinin, kamu yararı ile hizmet gerekleri gözönünde tutularak 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin l/a bendinde belirtilen yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi olduğu; bununla beraber, 5442 sayılı Yasa'nın sözü edilen 9. maddesinin valilere, diğer bütün kamu görevlilerinden farklı olarak, idari sorumluluğun yanı sıra, her Bakanın siyasi yürütme vasıtası olma görevini de vermesi nedeniyle, bu görevlerden alınma işlemlerinde idarenin takdir yetkisinin denetimi, valinin, hükümet programlarının uygulayıcısı olduğu gözönüne alınarak yapılacağı, davalı idarelerin savunmalarında, işlemin dayanağı olarak yalnızca 657 sayılı Yasa'nın 59. ve 5442 sayılı Yasa'nın 9. maddelerinden söz edildiği, buna karşılık bu maddeler ile idareye tanınan takdir yetkisinin hukuka uygun ve kamu yararı gözetilerek kullanıldığını kanıtlayacak hiçbir somut olay ve nedenin gösterilemediği; Kilis Valiliği görevine 10/08/2002 tarihinde atanan ve görevden alındığı 30/01/2003 tarihine kadar bu görevde başarısız ve yetersiz olduğu ileri sürülmeyen, daha önce bulunduğu Çorum ve Kırşehir Maiyet Memurluğu, Kızılırmak, Yedisu, Alacakaya Kaymakamlığı, Mülkiye Müfettişliği, Mülkiye Başmüfettişliği ve Muş Valiliği görevlerindeki sicil raporları çok iyi derecede doldurulan davacının, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilmeksizin Merkez Valiliğine atanması yolunda kurulan işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idareler ve yanlarında davaya katılan, anılan kararı temyiz etmekte ve Danıştay Beşinci Dairesince verilen iptal kararının bozulmasını istemektedirler.
Davacı ise, dava dilekçesinde talebi olmasına karşın parasal haklarının tazmini yönünden hüküm kurulmamış olması nedeniyle anılan kararı temyiz etmekte ve kararın bu yönden bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 59. maddesinde valilik istisnai memurluklar arasında sayılmış; aynı Kanun'un 60. maddesinde de, istisnai Devlet memurluklarına aynı Kanun'un 48. maddesinde yazılı genel şartları taşıyan kimselerden atanma yapılabileceği kuralına yer verilerek Valiliğe atanacaklarda söz konusu genel şartlar dışında başka bir şart aranmayacağı vurgulanmıştır.
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 6. maddesinde ise, Valilerin, İçişleri Bakanlığının inhası, Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanının tasdiki ile tayin olunacağı; lüzumunda tayinlerindeki usule göre kadro aylığı ile merkez emrine alınarak İçişleri Bakanının tensip edeceği işlerde görevlendirilebilecekleri hükümlerine yer verilmiş; aynı Kanun'un 9. maddesinde de, valinin, İl'de Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olduğu; bu sıfatla valilerin, İl'in genel idaresinden her Bakana karşı ayrı ayrı sorumlu oldukları; valinin, kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararlarının neşir ve ilanını ve uygulanmasını sağlamak ve Bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmekle ödevli oldukları kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde; valiliğin, 657 sayılı Yasa'da ilkeleri belirlenen genel memuriyet statüsünden, atanma koşulları ve yöntemi, yetki, görev ve sorumluluklar, görevden alma sebepleri ve yöntemi yönlerinden farklı bir statü olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu farklılığın temelinde, diğer görevleri yanında, valilerin hükümetin temsilcisi ve siyasi yürütme organı olması yatmaktadır. Bu farklılıkların bir yansıması da, valilerin atanmasında idareye verilen geniş takdir yetkisinin, görevden alınmalarında da aynen geçerli olmasıdır. Aksinin kabulü, valilerin, genel memuriyet statüsü içinde değerlendirilmeleri sonucunu doğuracak, bu da hükümeti temsil görevleri ve siyasi yürütme organı olma vasıfları ile bağdaşmayacaktır.
Diğer yandan, her idari işlem için geçerli olduğu gibi, İl'de görev yapan valilerin merkez valiliğine atanmalarına ilişkin işlemlerin de yargı denetimine tabi olduğu açıktır. Ancak yapılacak yargısal denetimin, valilik statüsü için yukarıda yapılan açıklamalar ile bağdaşır nitelikte olması zorunludur. Bu çerçevede, valilerin atanmaları veya merkeze alınmalarına ilişkin işlemlerin yargısal denetimi yapılırken, idarenin sahip olduğu geniş takdir yetkisi dikkate alınarak, yetki ve şekil yönlerinden sakatlıklarda olduğu gibi açık hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının ya da idarenin açık bir değerlendirme hatasına düşüp düşmediğinin incelenmesi ile yetinilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda da, açık bir hukuka aykırılık veya değerlendirme hatasının bulunmadığı anlaşıldığından, idareye yasalarla tanınan takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince;
Davacı dava dilekçesinde talepte bulunmasına ve Dairece iptal kararı verilmesine karşın, kararda parasal hakların tazmini istemi yönünden hüküm kurulmamış olması nedeniyle kararı temyiz etmekte ve bu yönden kararın bozulmasını istemektedir.
Ancak davacının Kilis Valiliğinden alınarak Merkez Valiliğine atanmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki Daire kararının yukarıda yer verilen gerekçesiyle bozulması ve davacının parasal hak talebi ile ilgili temyiz başvurusunun hukuksal dayanağını söz konusu iptal kararının oluşturması karşında; davacının parasal haklarının tazminine ilişkin hüküm kurulmamış olması nedeniyle yaptığı temyiz isteminin incelenebilmesine olanak kalmamıştır.
Açılanan nedenlerle, davalı idarelerin ve yanlarında davaya katılanın temyiz istemlerinin kabulüne, Danıştay Beşinci Dairesinin 20/10/2006 günlü, E:2003/1331, K:2006/4780 sayılı kararının bozulmasına, davacının temyiz isteminin ise incelenmeksizin reddine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2012 gününde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.