ÜTOPYADAN DİSTOPYAYA YAPAY ZEKA

Hüseyin ÖZKAN

YAPAY ZEKA

Gerçek hayattan alınmış Enigma filmini çoğunuz izlemişsinizdir. Filmin konusu II. Dünya Savaşında geçmektedir. Nazi Almanyası'nın hâkimiyetinde birden çok cephede çok çetin biçimde devam etmektedir. İngiliz İstihbaratı tüm yoğun çabalarına rağmen Almanların kullandığı Enigma şifreleme sistemini bir türlü çözmeyi başaramamıştır. Almanların çok gizli bir biçimde şifrelediği bu yazışmalar, İngilizlere ve müttefiklerine çok ağır kayıplara mal olmaktadır. İngiliz hükümeti çözüm olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı çatısı altında ülkenin en iyi şifre çözen beyinlerini ve kriptoloji uzmanlarını toplar. Bu isimlerden biri de farklı çalışmalarıyla tanınan ve kendi yöntemlerinden ödün vermeyen genç profesör Alan Turing'dir. Turing'in ekibe katılması dengeleri alt üst edecek ama o güne kadar hiç denenmemiş büyük çaplı bir girişimin de kapısını aralayacaktır. Ünlü İngiliz matematikçi Alan Turing'in dramatik yaşam hikâyesinin yanında kapısını araladığı bu gelişim yapay zekadır.

                                       

                                            Fotoğraf 1; Enigma Filminden bir görüntü

Her icatta olduğu gibi yapay zeka konusunda da günümüzde bir çok gelişmeler yaşanmıştır. Çarpıcı bir örnek olması nedeniyle oda dolusu bilgisayarlardan, bu gün masamızın üstüne hatta avucumuzun içine sığdırdığımız bilgisayarların gelişimini örnek verebiliriz. Apple'ın kurucuları Steve Jobs ve Steve Wozniak'ın birlikte ürettikleri ve şu an Henry Ford Müzesinde bulunan Apple’ın ilk bilgisayarlarının fotoğraflarını aşağıda görüyorsunuz.

 

       

         Fotoğraf 2 : Apple'nin ilk bilgisayarı

Yapay zekanın kullanıldığı alanlar sadece askeri alanlar ve savaş durumları değildir elbette. Bu gün hastanelerde kayıt için kullanılan teşhis tanı kayıt bilgilerinin bulunduğu, hani o eskiden hatırladığınız kara kaplı defterlerin yerini artık yapay zeka aldı. Eğitimde okul uygulamalarında, hava tahminlerinde, uçuşların planlanmasında, ses ve görüntü işlemede ve sizlerin aklına gelen bir çok alanda; e-okul, e-devlet, başına e koyarak türettiğimiz bir çok alanda yapay zekaya ihtiyaç vardı ve bu gün bu alanlarda yapay zeka kullanılır oldu.

Alan Turing (1912-1954)

                                        

                                        Fotoğraf 3; Alan Turing
Alan Turing bilgisayar biliminin kurucusudur. 1946’da ilk program hafızalı bilgisayarın detaylı tasarımının makalesini hazırlayan Turing, ACE yani Otomatik Bilgisayar Motoru tasarımı için Ulusal Fizik Laboratuarı’nda çalıştı ve 1950’de de ilk programını gerçekleştirdi. Turing, bir yandan da yapay zeka ve makine zekası üzerine çalışmalara başladı. Çalışmalarının sonucunda bugün Turing Testi olarak bilinen, bir makinenin insan seviyesinde ve zeki olduğunu gösteren test ortaya çıktı. Bilgisayar için satranç programı da tasarlayan Alan Turing, bilgisayarı gerçek insanlarla test etmiş ve başarılı olmuştur. Yapay Zekanın ilk adımı olarak Turing Makinesi gösterilebilir. Turing Şöyle demiştir; "bana sonsuz uzunlukta bir defter verirseniz ben her türlü işlemi yapabilirim". Burada Turing'in bu defterine yazacağı şeyin işlemin kodu, işlemi yapacak olanın da makine olduğunu düşünebiliriz.

Harezmî (780-850)

                                        

                                        Fotoğraf 4; Harezmî

Batı dünyasında Muhammed İbn Musa El Khwarizmi olarak tanınan Harezmî; yapay zekanın temel mantığını oluşturan Algoritmanın ve Cebirin ve kurucusudur. Batı üniversitelerinde kitapları yıllarca okutulan Harezmî, algoritma ve cebir üzerine yazdığı kitaplarıyla ismi günümüzde de yaşayan bir bilim insanıdır.

Bilgisayar programcılığının ve kodlamanın temel izleğini oluşturan Algoritma; Bir problemin çözümünde takip edilecek yol anlamına gelir. Problemin çözümünün adımlar halinde yazılmasıdır. Genellikle matematikte ve bilgisayar programlamada bir işi yapmak için tanımlanan, belli bir başlangıcı ve sonu olan, basamakları açıkça belirlenmiş izleklerdir. Programlama dilinde ise algoritma bu basamakların sayılarla ifade edilmesidir. Daha açık ifadeyle; eğer siz adım adım bir işlemin nasıl yapılacağını biliyorsanız bunu bilgisayara yaptırabilirsiniz. Bunun için yapılması gereken işlemin algoritmasının oluşturulmasıdır. Harezmî’nin bu alanın önünü, Alan Turing'den daha önceleri 700 lü yıllarda açmış olduğunu görüyoruz.

                       

                       Fotoğraf 5; Algoritma

Yapay Zeka İle Düşünmek

Yapay zekanın işleyiş olarak örnek aldığı model insan beynidir. Hedef insan beyninin tüm bilgi işlem kabiliyetini daha iyi bir şekilde bilgisayara yaptırabilmektir. İnsan beyninin öğretim yöntemi ne ise yapay zeka da aynı yöntemle öğrenmektedir. Örneğin daha önceleri satrançta insanı yenemeyen bilgisayar, deneme yanılma yöntemiyle işletim sisteminin hızlandırılması ile hafızasını derinleştirilmesi ile Gerry Kasparov'u yenmeyi başarmıştır. Yani insanoğlu iyi satranç oynamanın algoritmasını yazabilmiştir artık.

                                 

                                 Fotoğraf 6; Gerry Kasparov

Makine öğrenmesi dönemi başlamıştır. Yürümeyi öğrenmemizin nörobiyolojisi gibi makine de yürümeyi yapay nöron hücrelerinin deneyimi ve öğrenmesi ile öğrenecektir. Yapay zeka, öğrenmede insanı öykünür. İnsanın öğrenme modelini taklit eder. Problemi kafanın içinde modellersiniz, problemin çözümü için algoritmalar oluşturursunuz, belirli öngörülerde, çeşitli kereler deneyimlerde bulunursunuz, tecrübe edinirsiniz, probleme yönelik sürekli ilerleyen bir hafıza derinliği kazanırsınız ve sonuçta problemi çözersiniz. Bu yöntem insan beyninin problem çözmede kullandığı yöntemdir. Yapay zekanın hedefi ise insan beyninin yapabildiği her şeydir. Hata yapma kapasitesi olmayan yapay zekanın beslendiği kaynak; işletim sistemi kodlama yoluyla yeni deneyim kazanma ve deneyim hafızasıyla problemi çözmedir. Tıpkı satrançta Bilgisayarın Gerry Kasparov'u yenmesi gibi. 

Eğer her şey veriden ibaretse ve insan beyninde her verinin nöronlar bazında izleri takip edilebiliyorsa,  insanın yapabilip bilgisayara yaptıramayacağınız şey yoktur. Algoritması oluşturulabilen her veri bilgisayar tarafından yapılabilir şeydir. Bu gün bilgisayar aşk gibi sevda gibi arkadaşlık gibi duygu gerektiren durumlarda insanların gerisindedir. Ancak şu unutulmamalıdır. Beyinde izi bulunan her şey veridir ve veriler algoritması oluşturulabilir. Yani aşkın algoritması yüklenen yapay zeka aşık olabilir hatta işletim sistemi güçlendirildiğinde ise sırılsıklam aşık olmasının önünde hiç bir engel yoktur.   

Yapay Zeka Uygulamaları

Yapay Zekanın uygulama alanları gün geçtikçe artmaktadır. Sektörlere göre kullanım alanı farklılık göstermektedir. Tıp alanında, eğitim, ekonomi, yönetim vb. alanlarda kullanıldığı ve artık hayatımızın her alanına girdiği görülmektedir. En yaygın kullanımıyla cep telefonları yapay zekayı toplumda yaygınlaştırmıştır. Örneğin bazı telefonlarda bulunan "Siri" uygulaması bir yapay zeka örneğidir. İnsanlar Siri'ye spontane sorular sormakta ve Siri de yüklenen verileri doğrultusunda tahmin aralığı içinde cevap vermektedir. Ne bileyim? Akla şu soru geliyor.  Ölmüş babaannenizin verileri bilgi birikimi (çok iyi yapabildiği yemek tarifine kadar) bilgisayara yüklenmiş olsaydı, onunla şimdi de iletişim kurabilme olanağı olur muydu? Yani "Siri" babaanneniz olsaydı mesela ya da "Bixby" büyük babanız... Bu konu şimdilik bir espri konusu olarak burada dursun Ancak bunlar gelecekte olamayacak şeyler değil...

Bunun yanında; teşhis tanı, Röntgen MR, E nabız, E devlet, kişiselleşmiş tedavi planı oluşturma ve ilaç seçimi, Alzaymer, parkinson gibi gelecekte oluşabilecek hastalıkların tahmini, İlaç üretimi ve yan etkilerinin kontrolü, al sat, borsa tahminleri, kişisel finans, kredi risk hesaplama, ekonomik kriz tahmini gibi sizinde aklınıza gelebilecek bir çok alanda yapay zeka kullanımı artık gündemimizdedir. Kodları ve verileri doğrultusunda hata yapma şansının olmadığı yapay zeka uygulamalarında bir çok alanda çok daha gerçekçi sonuçlar alınabilmektedir. Hatta röntgen, MR, ultrason vb uygulamalarda çok daha detaylı ve doğru tanının konulabildiği ifade edilmektedir.

            

        Fotoğraf 7; Yapay Zeka tıbbi cihazlar

Ütopyadan Distopyaya

Her geliştirilen teknoloji mitlerini oluşturur. Telgraf ilk icat edildiğinde dünyaya barış huzur getirecekti. İnsanlar artık birbirini anlayacaktı. Elektrik ilk bulunduğunda tüm dünya aydınlanacak, artık suç işlenmeyecekti. Telefonla sınırsız bir özgürlüğe gidecektik kadınlar özgürleşecekti. Radyo ile dünya barışı sağlanacaktı. Televizyonla barış, mutluluk, huzur gelecek eğitime ulaşamama sorunu çözülecekti.

İnternet çok daha güzel bir dünya vaat ediyordu. Dünya küçülmüştü, iletişim güçlenmişti. Sosyal medya özgürlük alanıydı. Sözünü istediğine istediğin biçimde iletme imkanı veriyordu. Siyasetçilere, yöneticilere daha kolay ulaşabilme kolaylığı sağlıyordu. Hepsi güzel ütopyalardı. Ancak günümüzde bunların hiç de öyle insanı özgürleştirdiği, mutlu ettiği söylenemediği gibi bu tür alanların manipülasyon alanı olduğu gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Büyük büyük ülkelerin başkanları, siyasetçiler artık buralardan açıklama yapar oldular. Bu alanlar kara propaganda alanı, trollerin cirit attığı yerler olmaya başladı. Yani gerçeklikten koptu.

Ütopya artık bitti ve yerini distopya aldı. Gelecekten endişelenmeye ve olumsuz düşünceler ve korkular almaya başladı. Verilerin çok değerli olduğu bir döneme girerken, ücretsiz sunulan Facebook, Twitter, Google vb. gibi hizmetler ile kim olduğumuz, nelerden hoşlandığımız, hayata bakışımız, duygularımız, siyasi görüşlerimiz, anamızın kızlık soy adına kadar alan sağlayıcıların eline geçti. Bu gün bu şirketler dünya nüfusunun genel eğilimlerini, hangi duygu durumlarında hangi gün alışveriş yapma olasılığının yüksek olacağı ihtimaline kadar artık biliyorlar. Bölgelere göre siyasi eğilimleri analiz edilebiliyor. Hatta biricik olan parmak izlerimiz bile akıllı telefonları açmak için şifre haline getirildi. Bu bilgilerin bir yerlerde depolanmadığını kimse söyleyemez ve gelecekte bu verilerin ne için kullanılabileceğini de kimse tahmin edemez.

Distopyadan bahsetmişken Yuval Noah Harari'den bazı gelecek görüşlerinden bahsetmekte yarar var. Ona göre; veri, 21. yüzyılın ekonomisinde yeni bir ürüne dönüşecektir. Tekstil, otomobiller ya da silahlar değil; bedenler ve zihinler geliştirilecek. Veri artık makinelerin yerini alacaktır ve üretim aracı konumundadır. Veriyi kontrol edenler yaşamı da kontrol edeceklerdir.  İnternette gezinirken algoritmalar, göz hareketlerimizden kalp atışımıza, zihin aktivitelerimize kadar bizim profilimizi oluşturabileceklerdir.

Basit olarak gördüğümüz bazı internet programları bu verilerle neler yapılabileceğini ortaya koyuyor. Bir oyuna giriyorsunuz ve facebook profilinizi analiz edilerek sizin ne zaman öleceğinizi, ölünce cennete mi yoksa cehenneme mi gideceğinizi, başka bir oyunda yine sizin profilinizi analiz ederek sizi en doğru ifade eden bir sözü bulup yazabiliyor. Yani sizi tanıyan ve tahlil edebilen makineler var artık.

Noah Harari'den devam edersek; diyor ki Harari; Organizmaların aslında bir algoritmadan ibaret olduğunu söylüyor ve bu algoritmaların şifresini çözebiliyoruz artık. Bu sayede yeterince veri ve bilişim gücüyle bizi bizden daha iyi tanıyan yapılar ortaya koyabiliyoruz. Bu çağ bir ‘dijital diktatörlük’ yaratabilir. Bunun yanında işsizlik ve işe yaramayanlar sınıfının ortaya çıkacağını öne sürmektedir. Ayrıca teknolojiye sahip olanların asıl hedeflerinin beyinleri ele geçirmek olduğunu ve hatta 200 yıl sonra zaten bugünkü anlamda insanların kalmayacağı ve bambaşka bir tür ortaya çıkacağını söylemektedir.

Sonuç olarak;

Elbette bunlar algoritmanın da yaptığı gibi birer tahmin aralıklarıdır. Ancak göz ardı edilmemesi gereken toplumların büyük kesimini endişelendiren distopik düşüncelerdir. İlk olarak 1868 yılında John Stuart Mill tarafından kullanılan distopya normal olmayan hastalıklı anlamına gelmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse, ütopya uygulanabilecek iyi olarak görülürse, distopya ise uygulamada kötü olanı temsil etmektedir.

Rekabetin sürdüğü bir dünyada teknolojik gelişmeler daha da hızlanarak hatta bir çok toplumları Sanayi Devrimi sonrasında olduğundan daha da geride bırakarak devam edecektir. Teknolojik gelişmelerin ucu açıktır. Bu gelişmeler bir taraftan e-mail adresi bile olmayan bireylerin oluşturduğu topluluklar meydana getirirken, diğer taraftan sürücüsüz araçları piyasaya sürecektir. Çin'de, Bangladeş'te, Hindistan'da ve dünyanın bir çok yerinde büyük fabrikalarda üretilen ürünler yapay zekanın girmesiyle (CNC makinesi ile ve ya Çok boyutlu 3D yazıcılar vb.) daha kolay ve az masrafla üretilir hale gelecek, bu da binlerce işsizin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Sözün burasında ütopyaya geri dönmeli İnsanı yaşamın odağına almalıdır. Yapay zekanın da içinde olduğu Dijital Kültür çağında insan ve çevresi tüm faaliyetlerin odak noktasında yer almalıdır. İnsanın mutluluğu ve ekolojik çevresiyle birlikte devamlılığı ön planda tutulmalıdır. Bırakınız robotlar üretim yapsın, bırakınız yapay zeka teşhis ve tanı koysun, hatta tedavi yapsın. Arabalar sürücüsüz olsun, garsonlar robot olsun, öğretmenler sanal, kitaplar dijital, tarla işçileri makineler olsun. Ama hedef,  yapay zekanın ve ya robotların ürettiğinin insanlığın genelinin refahına yansıdığı bir toplum ütopyası olsun...

Hüseyin Özkan

 

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.