Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi Bahar Dönemi Ara Sınavlarında sorulduğu iddia edilen bir soru, sosyal medyada geniş yankı buldu.
"Açıköğretim Sistemi sınavlarında kullanılan bir soru değildir"
Anadolu Üniversitesi Rektörlüğünden yapılan açıklamada, "2017-2018 Bahar dönemi itibarı ile 1 milyon aktif öğrenciye hizmet veren Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, kitap ve sınav hizmetlerinin yanı sıra, 20’ye yakın farklı türde öğrenme malzemesini öğrencilerine sunmaktadır. Açıköğretim Sisteminde bulunan bin 200’ün üzerinde ders kitabına ve buna bağlı olarak yaklaşık 10 bin üniteye dair yaklaşık 400 bin farklı alıştırma sorusu öğrencilerimizin çalışmalarına destek amacıyla sunulmaktadır. Sözü geçen iddialara konu olan soru da bu 400 bin alıştırma sorusundan biridir ve Açıköğretim Sistemi sınavlarında kullanılan bir soru değildir. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi kitap yazım sürecinde ülkemizin bir çok farklı kurumunda görev yapan ve alanlarında uzman olan 10 bine yakın yazar ve editör görev almaktadır. Öğrencilerimize eKampüs öğrenme yönetim sistemi üzerinden sunduğumuz öğrenme malzemeleri ise Anadolu Üniversitesi bünyesinde görevli 2 bin 500’e yakın akademik personel tarafından bu kitaplar temel alınarak üretilmektedir" ifadelerine yer verildi.
"Söz konusu soru eKampüs ortamında sadece dersi alan öğrencilere sunuluyor"
Sorunun 'Etkili İletişim ve Toplumsal Cinsiyet' ünitesinde geçtiğinin bildirildiği açıklamada, şunlara yer verildi:
"16 Nisan 2018 tarihinde basında ve sosyal medyada yer alan konu, Etkili İletişim Teknikleri kitabında bir kadın yazarımız tarafından yazılan 'Etkili İletişim ve Toplumsal Cinsiyet' ünitesinde geçmektedir.
Ünitenin konusu, sözlü ve sözsüz iletişimde toplumsal cinsiyet farklılıklarıdır. Söz konusu soru, eKampüs ortamında sadece bu dersi alan öğrencilerimize sunduğumuz çözümlü sorular malzemesi içinde yer almaktadır. Kitap içinde bu sorunun üretildiği ve aşağıda kaynağı verilen metinde, "Her kültürde kadın ve erkek olmaya dair beklentiler ve değerler bulunmaktadır. Bu değerler bir erkek ve kadın modelinin oluşmasını sağlar. Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar derin bir ayrışmaya dayanmaktadır. Bu ayrışma ataerkil toplumlarda daha da fazladır. Çoğunlukla iki cins, toplumsal yapılanma içinde birbirinin karşıtı olarak sınıflandırılır. Ataerkil toplumlarda başat olan geleneksel ideolojinin cinsiyetçi iş bölümü, kadını ev işlerinden ve çocuk bakımından sorumlu tutar. Böylece, eve bağımlı hale getirilen kadın toplumsal üretime katılmaktan uzaklaşır ve küçük yaşlardan itibaren öğretilip benimsetilen toplumsal cinsiyet kalıplarına uyum sağlar (Arat, 1994: 45). Eş deyişle, erkek kamusal alanla, kadın ise özel alanla ilişkilendirilir. Davranış ve karakter olarak, erkeklerin hırslı, güçlü, kararlı, risk alan, bağımsız, rasyonel, aktif ve atak olması, kadınların ise şefkatli, neşeli, sevecen, duygulu, duyarlı, yumuşak nazik, sadık, sabırlı, anlayışlı olması beklenir (Leathers, 1997: 308).”