Gençlerin işi zor. Genç işsizlik oranlarının sürekli artış gösterdiği ülkemizde bir umudun peşinden giden, yarınlara dair güzel hayaller kurduğunu düşündüğümüz 2 milyon 433 bin 219 gencimiz YKS (üniversite) sınavına girecekler.
Bu sınavlara yıllarca hazırlanan gençler ve aileleri sadece “emek” harcamıyor aynı zamanda da sınavlara hazırlık için hatırı sayılır bir bütçe ayırmak zorunda kalıyor. Bu yıl tüm bu zorluklara bir de salgın hastalık neticesinde ara verilen yüz yüze eğitimi uzaktan ya da daha farklı yollarla tamamlama çabası eklendi.
Bu sebeple bile çok da adil olmayan bu yarıştaki adaletsizlik makası biraz daha açılmış oldu.
Her ilde açılmış en az bir üniversite ile artan kontenjanlar gençlerimizi üniversiteli olma hayaline daha fazla yaklaştırıyor. Ancak artan üniversite sayısı ve kontenjanlar gençlerimizin kurdukları hayalleri gerçekleştirmeye yetecek mi?
Eldeki sayısal veriler durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.
Üniversite ve yüksekokul mezunlarına baktığımızda işsiz gençlerin oranının, neredeyse her yıl üniversiteden yeni mezun olan genç sayısı kadar olduğunu görüyoruz.
Gençlerimizin büyük bir çoğunluğu, bin bir zorlukla kapısından girdikleri üniversitelerin öğrencisi olma gururunu yaşarken “Mezuniyetten sonra iş bulmak için nasıl avantajlı duruma geçebilirim, nasıl tercih edilen biri olabilirim?” sorusunu önce kendilerine sonra da ulaşabildikleri tüm mercilere yöneltiyorlar.
Bu konuda tecrübelerimi ve yaptığım okumalardan elde ettiğim sonuçları sizlerle paylaşmak istedim.
“İyi bir üniversiteden çok iyi notlarla mezun olmak, iş bulmak için yeterli mi?”
Hayır, “akademik başarı” tek başına iyi bir kariyer için yeterli olmuyor. Çünkü “İş dünyası artık yaratıcı gençler istiyor.”
Bir holdingin insan kaynakları bölümünde yöneticilik yapan arkadaşım, personel istihdamları konusunda şirket politikalarını; “mühendis ya da yönetim birimlerinde çalıştıracağımız personel alımında, Anadolu’da yeni açılmış üniversitelerden iyi dereceyle mezun olmuş, yabancı dil bilgisi yeterli, ekip çalışmasına uygun arkadaşları tercih ediyoruz. İşe alımdan sonra altı ay hizmet içi eğitime tabi tutarak şirketimizin istediği nitelikte bir çalışanımız oluyor. Adı markalaşmış, derece yapan öğrencileri alan üniversitelerden mezun gençlerin egoları kabiliyetlerinden –yeterliliklerinden- çok çok fazla olduğu için ekip çalışması ve firmamıza aidiyet konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Biz, aldığımız personele konumlarına göre kamudan daha yüksek ücretler ödüyor ve kullanımları için araç tahsis ediyoruz. Böylelikle mesleğe bizimle başlayan çalışanlarımızın çok büyük bir oranı emekliliklerinde kadar bizimle oluyorlar.” şeklinde ifade etti.
İyi bir eğitim her zaman önemlidir. Ancak günümüzde fark yaratmak için yeterli değildir. Bugün saygın bir eğitim kurumunda lisansüstü bursu alabilmek, iş hayatında iyi bir kurumda iyi bir pozisyonda çalışabilmek, çalıştığı kurumda fark yaratıp fark edilir olmak artık sadece iyi bir akademik eğitimle mümkün olmuyor. İş dünyası hayatın farklı alanlarında yer almış, ufku geniş, kendilerinin farkında ve yaratıcı gençleri istihdam etmek istiyor. Kendileri ve gelecekte yapacakları mesleklerle ilgili öğrenme ve uzmanlaşma hedefine sahip olmayan gençler, şirketlere beklenen katkıları yapamayacakları için tercih edilmiyorlar. Gençlerimiz, akademik çalışmalarının yanı sıra kendilerini pek çok alanda geliştirmeliler. Eğitim süresince çeşitli sektörlerde iş deneyimi kazanan, staj yapan, sosyal sorumluluk projelerinde etkin rol alan, bir spor dalında başarı kazanan ya da bir kulübün faaliyetlerinde çalışanlar; kurumsal kimlik sahibi, sektöründe kalıcı olma iddiasında olan firmalarca tercih ediliyor.
Dünya genelinde iş alanında, değişimlere kolayca adapte olabilen çalışanlara ihtiyaç duyulacağı artık herkes tarafından bilinmektedir. Ne kadar erken yaşta uluslararası ortamlarda, farklı kültürlerle tanışmaya başlanırsa, o kadar erken bu bakış açısı gençlerimizin zihninde ve karakterinde yer bulmaya başlıyor. Hedefleri olan gençler bu hedefler için özverili çalışmaları ile bu alanlarda yer edinebiliyor. Uluslararası değişim programları gençlerin dünyaya bakış açısını geliştirmede kilit rol oynuyor. İnsanın eylemlerine yön veren onun gelecek beklentisi ve hayalleridir. Bulunduğunuz şehirden, köyden, aile ortamından kaçmak için üniversite okunmaz. Böylesine vizyonsuz bir eylem sizi ancak 2-4-6 yıl sonra iki hanelere ulaşmış işsizlik rakamlarının istatistiki verisi yapar. Hayallerinizin ve hedeflerinizin farkında olarak eğitiminizi planlamalısınız.
İyi bir kariyer için yabancı dil olmazsa olmazlardandır. Hatta İngilizce bilmenin bile artık fark yaratan unsur olmaktan çıktığı günümüzde bir yabancı dilin üzerine eklenecek diğer dünya dilleri ‘fark’tır. Yurtdışı staj programları da öğrenciye eşsiz deneyim kazandırıyor. Bu programlar, gençlerde geniş bakış açıları oluşturmakla birlikte özgüvene dayalı –kendi başına ayakta kalma, kendi kazancıyla geçinebilme yeterlilikleri oluştuğu için- yeni deneyimlerle iyi bir özgeçmiş sahibi olmalarını da sağlıyor. Böyle bir özgeçmiş, akranlarına fark attıkları önemli bir basamak olarak iş dünyasının kapılarını onlara açıyor. Hem akademik hem sosyal yönden kendini geliştirmiş, iyi iletişim becerilerine sahip, özgüveni yüksek, girişimci ruha sahip, insana ve topluma duyarlı, fikirleri ve vizyonuyla çalıştığı kurumda fark yaratacak gençler, tüm iş dünyasının tercihidir.
Gelişmelerin çok hızlı olduğu her gün binlerce bilginin üretilip değiştiği günümüzde meslekler, yapılan işlerin içeriği ve ihtiyaç duyulan yetkinlikler ve beceriler de farklılaşıyor. Bu çerçevede, dünyadaki gelişmeleri ve teknolojiyi takip eden, belirsizliği ve değişimi yönetebilen, farklı deneyimlere sahip, üretken ve yaptıkları işle ilgili heyecan duyan kişilerin öne çıkacağını düşünmekteyim. Takım çalışmasına inanan, araştırmacı ve paylaşımcı olduğu kadar bireysel gelişime açık, entelektüel kapasitesi ve duygusal zekâsı yüksek, merak sahibi kişiler yaptıkları işlerde farkını ortaya koyacaklardır. Gençlere sabırlı olmalarını, adımlarını doğru atmalarını da öneriyorum. Hemen ‘Olmaz!’ dememek, başarı için azim, sabır ve gerekli çabanın gösterilmesi gerekmekte. ‘Ben’ yerine ‘Biz’ diyebilenler süreçleri başarıyla tamamlayabiliyorlar.
Yaptığımız işi sevmek veya sevdiğimiz işi yapmak başarıya götüren yolda çok önemlidir. Sınava girecek gençlerimize tavsiyem, sıradan olmamaları, zamanlarını iyi kullanmaları ve sahip oldukları en büyük değerin kendilerinin olduğunun farkında olmalarıdır. Üniversite yıllarında aldığınız dersler ve yetkinlikler paralelinde kariyer planı yapmaya başlayın. Severek, gönülden çalışacağınız alanı belirledikten sonra, o alanda yükselmenizi destekleyecek konulara ve becerilere yönelirseniz rekabet avantajı sağlarsınız. Her zaman ikinci bir planınızın olması size ayrı bir özgüven sağlar. Osmanlı padişahların çocuklarının beceriye dayalı bir meslek sahibi olmaları, her peygamberin bir mesleğinin olması bizim için çok iyi iki örnektir.
Gençlere bu öğütleri verirken, istihdam politikasını oluşturanların kararlarının süreçte ne kadar etkili olduğunu unutmayarak diyoruz ki; doğru politikalar onların yolunu açacaktır. Ülkemizde istihdam kamu, büyük işletmeler ve KOBİ’ler arasında dağılmaktadır. Kamu ve büyük işletmelerin istihdam etme kapasitelerinin neredeyse tamamına yakını dolmuştur. Bundan sonra en büyük istihdam alanı KOBİ’ler olarak görünmektedir. Ülkemizin istihdam alanındaki kurtuluş reçetesi de KOBİ’lerin imkân ve verimliliklerini artırmakla olacaktır. Üretim sektörünü geliştirerek, girişimciliği Anadolu’ya açarak en büyük doğal kaynağımız olan gençlerimize istihdam alanı yaratabiliriz. Kendini iyi yetiştirmiş girişimci gençlerimiz ülkemizin kalkınma ve ilerlemesinin yapılarını oluşturacaklardır. Bu konuda destekleyici politikalar üretilmelidir.
27- 28 Haziranda YKS’ye girecek gençlerimiz bir ‘umudun’ ardı sıra yola düşeceklerdir. Biliniz ki hayal ettiklerimize değil çaba gösterdiklerimize kavuşabiliriz. Anne, babalara düşen görev de “kendi hayallerinizin gerçekleşmesi için değil çocuklarınızın hayallerinin gerçekleşmesi için” onlara destek olmaktır.
Dinamik, enerjisi yüksek, hırslı, azimli, iletişimi ve ilişkileri kuvvetli, takım çalışmasına açık, yenilikçi, analitik ve sonuç odaklı gençlerimiz hangi ilde üniversite okurlarsa okusunlar, hangi bölümü bitirirlerse bitirsinler hayat yolculuklarında başarılı olacaklardır…