Ücretli Öğretmenler yani "Ücretmen"lerle ilgili güzel bir yazı
* Çoğunlukla üniversitelerin Eğitim Fakültelerinden mezun olmayan (İşletme, Arkeoloji, Mimarlık, Desinatörlük vb.) yani “pedagojik” bilgisi bulunmayan kişilerin, okullarda öğretmen sıfatıyla görevlendirilmesine Ücretmenlik Sistemi denir.
* Bazı okullarda da iki yıllık fakülte ya da lise mezunlarının öğretmen sıfatıyla görevlendirilmesine Ücretmenlik Sistemi denir.
* Güzel ülkemin bazı köşelerinde; -maalesef- terör örgütü tarafından, okullarda güzel bir propaganda aracı olarak kullanılan sisteme de Ücretmenlik Sistemi denir. Yukarıda da değindiğim gibi ücretmen olmak için sadece lise mezunu olmak yeterli. Dolayısıyla bu uygulamaya ‘kısa yoldan öğretmenlik’ adını da verebiliriz.
* Net maaş+ek ders ücretlendirmesine tabi tutulmadan, sadece girdiği ders sayısına göre ücret alan yani köleleştirilen insanların öğretmen sıfatıyla okullarda çalıştırılmasına Ücretmenlik Sistemi denir.
* Kişilerin, görev bakımından kadrolu öğretmenlerden farksız bir şekilde okullarda çalıştırılıp, aylık sigortası yarım yamalak yatırılarak; alın terlerinin sömürülmesine Ücretmenlik Sistemi denir.
* Çalışana maddi getirisi pek olmayıp devletin eğitim hizmetini ucuza kapatma kaygısıyla uygulanan sisteme Ücretmenlik Sistemi denir. (Ücretmen, aylık geliriyle kendisine ikinci bir takım elbiseyi alamayan kişidir.)
* Dünyanın gelişmiş ya da gelişen hiçbir ülkesinde bulunmayan, eğitimin sürekliliğini, kalitesini ve başarısını olumsuz yönde etkileyen; adeta eğitimi baltalayan uygulamaya Ücretmenlik Sistemi denir.
* Ücretli polis, ücretli hakim, ücretli savcı, ücretli zabıta, ücretli doktor olmadığı halde; dünyanın en saygın ve çalışanlarının en saygıdeğer olduğu öğretmenlik mesleğinin başına ‘ücretli’ kelimesi getirilerek, kutsal öğretmenlik mesleğinin itibarını, kalitesini, değerini ayaklar altına alan sisteme Ücretmenlik Sistemi denir.
* Atama bekleyen yüz binlerce gerçek öğretmenin, okullarına ve çok sevdiği öğrencilerine kavuşmasını engelleyen zalim sisteme Ücretmenlik Sistemi denir.
* Sadece işsiz gerçek öğretmenleri değil; aynı zamanda onların ailelerini de derinden etkileyen, ruh sağlığını adeta altüst eden, onları mağdur bırakan sisteme Ücretmenlik Sistemi denir.
* Okul müdürünün, bağlı bulunduğu Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, her ne sebeple olursa olsun yazacağı bir dilekçe ile işine son verilebilen kişiye Ücretmen denir.
* Eğitim fakültesi mezunu ise ve bir şekilde görevden alınmamışsa, ikinci dönem geldiğinde; KPSS’ye çalışmak zorunda olduğu için istifa dilekçesini - hiç istemeden- yazarak öğrencilerini - içi kan ağlayarak- bırakmak zorundajanskamu olan ve bunun sonucunda kendisine sevgi bağlarıyla bağladığı öğrencilerinin - hiç istemediği halde- üzülmesine sebep olan kişiye Ücretmen denir. (Aslında bunun sebebi kendisi değildir. Eğitim sistemidir. Bunu bilir ancak o yine de kendini suçlu hissetmekten ve en az öğrencileri kadar üzülmekten kendini alı koyamaz.)
* Bazı durumlarda eğitim fakültesi mezunu olduğu halde okullarda kendi branşının dışında farklı bir branşta görevlendirilen kişiye Ücretmen denir. (ÖR: Resim öğretmeninin ücretli sınıf öğretmeni olarak görevlendirilmesi.)
* Eğitim fakültesi mezunu olsa da olmasa da hem sınıflarda “öğretici” hem de okullarda “müdür yetkili” olarak çalıştırılabilinen kişiye Ücretmen denir.
* Eğitimin sürekliliğini istese de istemese de olumsuz yönde etkileyen kişiye Ücretmen denir.
* Velilerin -doğal olarak- çocuklarının dersine girmesine pek sıcak bakmadığı ve çoğu zaman kendisine şiddetle karşı çıktığı kişiye Ücretmen denir.
* Okullarda mevsimlik işçi statüsünde ‘öğretici’ olarak çalıştırılan kişiye Ücretmen denir.
* Öğretmenliği, son ders zilinin çaldığı an ile ertesi günkü ilk ders arasında son bulan kişiye Ücretmen denir.
* Yaz tatili için son zil çaldığında da öğretmenliği süresiz olarak biten kişiye de Ücretmen denir.
* Bayram, kutlama, anma, doğal afet vb. nedenlerle tatil olan günlerde ve cumartesi-pazar ile yarıyıl tatili günlerinde öğretmenliği geçici olarak ortadan kalkan ve ders başı ücret aldığından dolayı bütün tatil günleri, aldığı üç kuruşluk paradan ve sigortasından kesilen kişiye Ücretmen denir.
* Herhangi bir toplantı ya da seminerde hep en arkalara oturtulan, her an her yerde kötü muameleye tabi tutulabilecek potansiyele sahip, hiçbir sendikal hakkı olmadan ‘öğretmen’ sıfatıyla okullarda çalıştırılan kişiye Ücretmen denir.
* Ücretmenlik Sistemi’nin -ülke geleceğinden sonra- en fazla mağdur ettiği ve “ücret değil, öğretmenlik yapmak istiyorum” diye haykıran ancak hiç sesi duyulmayan ve okullarda - gerçekten öğretmen olduğu halde ve ataması yapılmadığı için- öğretmen sıfatıyla çalıştırılan kişiye Ücretmen denir.
* Özlük haklarından yoksun bir şekilde okullarda öğretmen sıfatıyla çalıştırılan kişiye Ücretmen denir…
Ücretmene ve Ücretmenlik Sistemine ne açıdan bakarsak bakalım, çarpıklıktan başka hiçbir şey göremeyeceğiz… Okullarda eğitim-öğretim görevi; alanındajanskamu uzman ve okulunu okumuş güvenilir ellere verilmelidir. Eğitim işini ucuza kapatmak gayesiyle yapılan hataların bedelini bu ülkenin geleceği maalesef ödeyemeyecektir…
Süreksiz, kaliteden ve başarıdan yoksun, çarpık bir eğitim ile nereye varılır?
Eğitim konusu, toplum hayatı ve geleceği için ne kadar önemlidir?
Burada son sözü Mustafa Kemal ATATÜRK’e bırakmak boynumun borcu ; “Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır.” , “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir.”
Not: Yukarıda saydığım “İşletme, Arkeoloji, Mimarlık, Desinatörlük, iki yıllık fakülte, lise vb.” mezunlarına karşı hiçbir art niyetim yoktur. İlgili bölümler elbette ülkemizin kalkınması için kritik öneme sahiptir ve onlar da ülkemizin ihtiyaçları arasındadır. Bu yazı; eğitim-öğretim görevinin sadece öğretmenlere verilmesi gerekliliği, Ücretmen ve Ücretmenlik Sistemi’nin açıklanması konuları üzerine kaleme alınmıştır. Saygılar.
(ŞUBATÇILAR ÜYESİ)