Türkiye'de okul yöneticiliğinin merkezinde bürokratik işlerin olduğu belirtilerek, okul yöneticilerinin yazılı ve sözlü değerlendirmeyi içeren Çoklu Değerlendirme Modeline göre seçilmesi gerektiği ifade edildi.
Eğitim ve toplum odaklı araştırmalar ve modellemeler yapmak amacıyla Kasım 2023'te açılan düşünce kuruluşu Enstitü Sosyal, "Öğrenme Merkezli Okul Yöneticiliği" raporunu hazırladı.
Kuruluşun ilk eğitim raporu olan ve okul yöneticisi seçme ve yetiştirme stratejilerini içeren raporun temel dayanağı, Türkiye'de eğitim kalitesini ve verimliliğini artırmak, öğrenme yoksunlukları ile etkin mücadele etmek için gerekli politika yapım süreçlerini desteklemek olarak belirtildi.
Odağında, Türkiye'de okul yöneticiliği temasının bulunduğu araştırmada, okul yöneticilerinin doğru yöntemlerle seçilmesi, yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi, Türkiye'de eğitim kalitesini ve verimliliğini artırmak için önemli bir kısa yol olarak değerlendirildi.
Rapor kapsamında, özellikle okullarında dönüşüm yapan yetenekli okul yöneticileriyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi, dünya ülkelerinde okul yöneticisi seçme ve yetiştirme politikalarında ön plana çıkan Asya, Avrupa ve ABD örnekleri incelendi.
Bu veriler analiz edildikten ve raporlandıktan sonra kamu kurumlarından ve özel sektörden insan kaynakları uzmanları, akademisyenler ve okul işletmeleri alanında deneyimli isimlerle bir doğrulama çalıştayı yapılarak, raporun sonuçları farklı gözlerle değerlendirildi ve bu uzmanlardan alınan katkılar doğrultusunda çalışma yayımlandı.
- "Türkiye'de okul yöneticiliğinin merkezinde bürokratik işler var"
Özgün bir kavramsallaştırmayla eğitim öğretim süreçlerinde merkezin öğrenci ya da öğretmende olmasından ziyade öğrenme süreçlerinde olması gerektiğine vurgu yapılan raporda, öğrenme merkezlilik olarak ifade edilen kavramsallaştırma, "Her kişinin yaşına ve gelişimine uygun azami öğrenme seviyesine ulaşması için öğrenme süreçlerinin ve çıktılarının merkeze alındığı öğrenme yaklaşımı" olarak tanımlandı.
Öğrenme merkezli yaklaşımda amacın, öğrenme süreçlerinin doğru yöntemlerle, araçlarla ve etkinliklerle yönetilebilmesi ve çıktılardan hareketle sürecin kendini yeniden geliştirilebilmesi olduğu belirtilen raporda, "Öğrenme merkezli yaklaşımda süreçlerin geliştirilebilmesi ve verimli çıktıların alınabilmesi için okullarda izleme ve geri bildirim kültürünün etkin şekilde yaşatılması koşulu vardır. (Araştırma kapsamında) görüşme yapılan okul yöneticilerinin tamamı Türkiye'de okul yöneticiliğinin merkezinde öğrenmeden ziyade bürokratik iş ve işlemlerin olduğunu belirtmiştir." denildi.
Raporda, dünyadan sunulan iyi örneklerde okul yöneticilerinin asli sorumluluğunun eğitim ve öğretim kalitesini artırmak için gerekli koşulları sağlamak ve etkinliğini izlemek olduğuna işaret edilerek, öğrenme merkezli okul yöneticisi politikaları için okul yöneticiliğinin hizmet öncesi, hizmet içi ve hizmet sonrası süreçlerinin bütünlüklü şekilde değerlendirilmesi ve tüm aşamalarının doğru yapılandırılmasına dikkat çekildi.
- Okul yöneticisi seçimi için yeni bir model tavsiyesi
Öğrenmeyi merkezine alan bir okul yöneticisi seçimi süreçlerinin stratejik öneme sahip olduğu vurgulanan raporda, okul yöneticisi seçme ve yetiştirme mevzuatında yapılan sık değişimler nedeniyle Türkiye'ye özgün güçlü bir modelleme ihtiyacı söz konusu olduğu kaydedildi.
Raporda, şu tespitlere yer verildi:
"Görüşülen okul yöneticileri ve uzmanlar, halihazırda okul yöneticisi seçimi için ÖSYM tarafından yapılan MEB-EKYS yazılı sınavının içeriğinin nitelikli okul yöneticisi seçecek özgünlükte bir tasarıma sahip olmadığını belirtmiştir. Okul yöneticisi seçiminde yazılı bir değerlendirmenin olması ama bu şekliyle olmaması gerektiğini ifade etmişlerdir. Saha görüşmelerinden gelen eleştiriler ve dünya örnekleri değerlendirildiğinde raporda bir model önerisi yapılmıştır. Buna göre, okul yöneticisi seçimi çoklu değerlendirme yöntemi ile yapılmalıdır. Çoklu değerlendirme yönteminde iyi tasarlanmış bir yazılı değerlendirme ya da envanter ile sözlü değerlendirme olmalıdır. Ancak sözlü değerlendirme yapacak kurullardaki ve komisyonlardaki kişilerin bu konuda çok iyi eğitilmesi gerekmektedir."
Bu kurullarda bağımsız komisyon üyelerine de muhakkak yer verilmesi gerektiği bildirilen raporda, yazılı ve sözlü değerlendirme süreçlerinden başarıyla geçen okul yöneticilerinin "aday okul yöneticisi" olarak göreve başlamaları gerektiği ifade edildi.
Raporda, iki senelik aday sürecinden geçemeyen yöneticilerin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenliğe ya da eğitim kurumlarında başka görevlere yönlendirilmesi önerisine yer verildi. Ayrıca asil okul yöneticiliğine geçen okul yöneticilerinin özlük haklarının düzenlenmesi gerektiği kaydedildi.
- "Milli Eğitim Akademisi kurulsun" önerisi
Milli Eğitim Bakanlığının kendi insan kaynağını seçme ve yetiştirme konusunda daha özerk politikalara ihtiyaç duyduğuna işaret edilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Eğitim kurumlarına insan kaynağı seçiminin, genel kamu kurumlarına insan seçiminden farklılaşması, daha özgün ve ihtiyaca uygun modellerin tasarlanarak uygulanması gerekmektedir. Bu bağlamda, Milli Eğitim Akademisinin oluşturulması ve özellikle okul yöneticilerinin seçimi ve yetiştirilmesi konusunda Bakanlığın daha aktif rol alması gerekmektedir."
Görüşülen okul yöneticilerinin özellikle mesleki gelişim ve profesyonelleşme konusunda iyi eğitim programlarıyla karşılaşmadıklarını belirttikleri aktarılan raporda, "Türkiye'nin katıldığı uluslararası değerlendirmeler de Türkiye'den okul yöneticilerinin mesleki gelişim programlarına katılımının diğer OECD ülkelerine göre daha az olduğunu göstermiştir. Bu ihtiyaçtan da hareketle akademinin oluşturularak iyi bir yapılanmayla faaliyetlerine başlaması önem taşımaktadır." denildi.
Akademi oluşturulurken en önemli stratejinin, akademinin öğretim kadrosu ve programı olacağına işaret edilen raporda, şu önerilere yer aldı:
"Program okulların gereksinimleri ve özelliklerini dikkate alacak gerçeklikte hazırlanmalıdır. Öğretim kadroları ise tamamen akademisyenlerden oluşmamalı, akademinin eğitmen kadrosunun üçte biri akademisyenlerden, üçte biri alanında en az 5 yıl deneyimi olan eğitim uzmanlarından ve kalan üçte biri ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda en az 10 yıl hizmet vermiş öğretmenlerden ve yöneticilerden oluşmalıdır."