Türkiye'de birleşme süreci netleşmedi

Fortis'in Perakende Bankacılık Grubu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Mendi ile bankada son dönemde yaşanan gelişmeleri, ekonomik krizin halini, kredilerde artan riskleri ve Fortis'in yeni hedeflerini konuştuk. Röportaj yarın da devam edecek...

- Fortis'in devrindeki son durum nedir?

Yurtdışında BNP Paribas'ya devri onaylandı. Belçika ve diğer ülkelerde de devir çalışmaları başladı.

- Türkiye'de?

Türkiye'de bir yorum yapmıyoruz çünkü bilmiyoruz. Biz de bekliyoruz. Ne olacağına merkezden karar verilecek ve bize bildirilecek.

- Diğer ülkelerden farklı bir durum olabilir mi?

Fortis Belçika'nın yüzde 75'ini BNP Paribas aldı. Yüzde 25 hisse Belçika Devleti'nin. Fortis Türkiye'nin yüzde 94.3 hisse sahibi Fortis Belçika olduğundan, Fortis Türkiye de BNP Paribas bünyesine katılmış oldu. Şimdiye kadar yurtdışında ayrı ayrı gitmediler ve çeşitli isimler altında birleştiler. Türkiye'de ise dediğim gibi hiç bir şey belli değil.

- Ülkelere göre farklı kararlar alınabiliyor mu?

Evet, her ülkeye göre farklı karar veriliyor. Bazı yerlerde isim değişikliğine gidildi, bazı yerlerde isimler birleştirildi... Mesela Belçika'da BNP Paribas Fortis oldu.

Bu olayda çok profesyonel yaklaşıyorlar, lokal özelliklere göre karar veriliyor. Yani 'biz BNP'yiz, tüm logoları değiştireceğiz, isimleri değiştireceğiz' gibi şeyler demiyorlar.

- Peki sizin ne olacağı konusunda özel bir tahmininiz var mı?

Bizim beklentimiz şu: Ne olacaksa çok çabuk olmasında fayda var... Çünkü bu tip birleşmeler uzadıkça iki taraf için de negatif etkisi oluyor. Burada zaman önemli. Tek beklentimiz o.

- Ben şunu merak ediyorum. Fortis'e 26 Eylül itibariyle hükümet el koydu. Siz o günlerde ve sonrasında ne yaşadınız?

'Hiçbir şey hissetmedik, hiçbir şey olmadı' demek yanlış ama çok büyük bir problem yaşamadığımızı Avrupa'nın en büyük bankacılık gruplarından olan Fortis'in çoğunluk hissesi bir diğer Avrupa devi BNP Paribas'a geçti. Tüm Avrupa'da birleşme süreci yaşanırken bu durum Türkiye'yi de etkileyecek.

F
Eren GÜLER YAZIYOR

ortis'te yaşananları, Türkiye'deki geleceğini, bankanın yeni hedeflerini ekonomik krizi Fortis Bank Perakende Bankacılık Grubu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Mendi ile konuştuk... Röportaj yarın da devam edecek...

rahatlıkla söyleyebilirim. İlk başta şaşırıyor tabii insan. Çünkü siz de önceden bunu bilmiyorsunuz. Orada birkaç hafta müşterilerden ne oluyor soruları geldi doğal olarak ve bir miktar mevduat çıkışı oldu.

Biz 'burası bir Türk bankası ve Türk kanunlarına göre faaliyette' mesajını verdik. 'Hala sağlamız, kârımız belli, Türkiye'de hiçbir problem yok' dedik.

- Ne kadar mevduat çıkışı yaşandı?

Tahminimizden çok daha az bir çıkış oldu ve 2-3 hafta sonra bütün paralar geri geldi. Toplam mevduatın yüzde 5 kadarı çıktı ancak.

- Şu anda mevduat toplamada bir sıkıntı var mı?

Hayır hiç yok. Özellikle kasım-aralıkta çok iyi bir ivme yakaladık ve aynı tempoda devam ediyoruz. Bugün, o günkü rakamların çok üzerine geldik. Üstelik hiçbir zaman da en yüksk faizi veren banka olmadık. Ama faizimiz her zaman ilk beşin içindeydi.

- 2001'deki kriz tecrübesi etkili oldu mu?

Tabii ki çok etkili oldu. Bizler kriz konusunda çok tecrübeliyiz ve bu süreci çok iyi yönettik. Yurtdışından gelen yöneticilerimiz bu konuda bizi tebrik etti mesela.

Kriz tecrübemiz sayesinde yaşanan süreci en iyi atlatan Fortis Türkiye oldu. Bunu kendileri de söylediler.

- Yurtdışındakiler ne yaptı?

Belçika'da her 3 kişiden birinin Fortis'te hesabı var. Fortis'in yıkılmaz bir imajı var orada. DOlayısıyla orayı bizden daha fazla etkiledi, çünkü işin merkezi orası. Bir de Fortis ilk olmaktan kötü etkilendi. Fortis'ten sonra da kamuya geçen bankalar oldu ama hiç bir zaman Fortis kadar haber olmadılar. Herkes alıştı sonradan bankalardaki sermaye değişimine.

- Türkiye'de kaç şubeniz var?

299 şubemiz var.

- Eylül'den sonra şube açtınız mı?

Toplam 11 tane açtık eylül-aralık döneminde. Hepsi de sözü önceden verilen şubelerdi. 2008 toplamında ise 24 tanesi Kredi Benim, 10 tanesi de normal şube olmak üzere 34 şube açtık.

- Bu sene ne olacak?

Şu anda beklemedeyiz. Ama haziran sonunda tekrar oturup bakacağız. Planımız hazır, açmaya karar verdiğimiz anda açacağız. Hem ekonomik krizdeki son durumu hem de yaşadığımız sürecin tamamlanmasını bekliyoruz.

- Kriz demişken oradan devam edelim. Siz de 'artık dibi gördük' diyor musunuz?

Pozitif sinyaller gelmeye başladı ama benim görüşüm son çeyrekte ABD'de başlaması beklenen iyileşmenin Türkiye'ye gelmesinin zaman alacağı yönünde. Bence Türkiye'deki yükseliş 2010'un ikinci yarısından itibaren başlar.

Dip konusunda ise, evet daha kötüsü olmaz. Dalgalanmalar olabilir ama daha aşağısını görmeyiz.

- Kredilerin dönüşlerinde problem yaşanıyor mu?

Karşılık öncesi tahsili gecikmiş alacaklar yıllık bazda yüzde 67 oranında arttı. Yine yıllık bazda, tahsili gecikmiş alacaklar tüketici kredilerinde yüzde 135, kredi kartlarında ise yüzde 74 oranında büyüdü.

Kredi dönüşlerindeki gecikmeler artıyor ve bir süre daha artmaya devam edecek. Burada en büyük risk ise nakit kredilerde. İşsizlik de çok önemli ve buradaki sıkıntı bir süre daha devam edecek. Bence işsizlik sorununun devamı, kredilerdeki problemin de devam edeceği anlamına geliyor.

- Ne kadar risk var?

Nisan ayı itibarı ile, tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı yüzde 4.6 düzeyinde. Bu oran ticari kredilerde yüzde 3.3, kredi kartlarında ise yüzde 9.5.

Ben bu oranların biraz daha artacağını düşünüyorum. Çünkü 'ekonomi düzeldi hadi yukarıya dönüyoruz' denildiği anda düzelmiyor herşey. Bunun minimum 3-6 aylık bir süreci var.

- Bankalar biraz frene basar mı?

Frene hiç bir banka basmıyor. Ama burada olay şu; iyi müşteriyi almaya çalışıyorsunuz... Diğer taraftan kredi başvurularındaki onay oranları düşüyor.

- Daha mı seçici oluyorsunuz?

Ee tabii. Daha önce yüzde 50 onay oranı varsa bugün bu oran yüzde 20-25'lere düştü. Kriterler farklılaşıyor ve kriz ortamına kendinizi adapte ediyorsunuz. Bu kredi kartı için de diğer krediler için de aynı.

- En az riskli kredi hangisi?

Konut. Çünkü en azından elinizde mal var.

Bir de biz diğer ülkelerden farklıyız. Mesela Hollanda'da yüzde 110-120'lere kadar kredi veriliyordu, tadilat masrafları da kredinin içine dahil ediliyordu. Ama burada bu tip şeyler pek yok. Genelde evinizin yüzde 75'ine kadar kredi veriliyor. Müşterinin ödediği süre de göze alınırsa, bu krediler ile ilgili problem yaşamanız için, müşterinin probleme girdiği dönemde evin değerinin yüzde 40, yüzde 50 düşmesi gerekir ki bu da biraz zor. Ancak döviz kredilerinde hem bankalar hem de müşteriler dikkatli olmalı. Gelir döviz cinsinden değilse, orada kur riski söz konusu olduğu için durum biraz daha farklı.

Tüketici kredisinde ise elinizde hiçbir şey yok. O yüzden bankalar en garantili olan yerlere asılıyor böyle dönemlerde. Mesela maaş ödemesini yaptıkları firmalar, devlet memurları... Kampanyalar genelde bu taraflara yöneliyor.

- Kredi verirken sektör seçimi de yapıyor musunuz?

Direkt sektör demek yanlış anlaşılabiliyor. Mesela tekstil problemli bir sektör gibi görünsede çok iyi tekstil firmaları var. Onlar ayrı. Onlarla her şekilde çalışıyorsunuz. Ama geneline daha dikkatli bakıyorsunuz.

Mesela inşaat... Bir süre satışlar düştü, tamamlanamayan inşaatlar var, yurtdışında alacaklarını tahsil edemeyenler, işlerini durduranlar olabiliyor... Birçok kriteri beraber değerlendiriyorsunuz. Burada bankaların görevi çalıştığı firmalara destek olmak, gerektiğinde yol göstermek.

hürriyet

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri