Türkiye Kamu-Sen’in Antalya’da düzenlediği “Sendikacılıkta Gerçek Dost, Asıl Adres” temalı TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞKANLAR KURULU İSTİŞARE TOPLANTISI Topkapı Palace otelinde büyük bir coşku ve heyecanla gerçekleştiriliyor.
Türkiye’nin dört bir tarafından toplantımıza katılan teşkilat yöneticilerimiz, 3 gün boyunca Türkiye Kamu-Sen’i gelecek günlere taşıyacak yeni yol haritalarını şekillendirmek üzere çalışmalarda bulunacak.
Toplantı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimiz için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.
15 Temmuz hain darbe girişimi ve tüm şehitlerimiz için hazırlanan kısa film salonda duygusal anlar yaşattı.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Bursa Şube Başkanı Ayhan Polat’ın gerçekleştirdiği Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi’nin duasıyla eller sendikamıza emeği geçmiş ve ebediyete intikal etmiş dava arkadaşlarımız ve şehitlerimiz için semaya yükseldi.
ÖNDER KAHVECİ: ZORLU YOLDAN ASLA DÖNMEYECEĞİZ
Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Madem zorlu bir yoldayız, o halde o zorlu yoldan asla dönmeyeceğiz” dedi. Kahveci; “Büyük bir davanın, çetin bir mücadelenin içindeyiz. Vatan ve Millete Sevdalı, hak ve adalete tutku ile bağlıyız. Her zaman ve şartta demokrasiden yanayız. Bu yüzden zorlu bir yoldayız. Madem ki zorluk o kadar müthiş o halde hak yol üzerindeyiz. Ve madem ki Hak yolun üzerindeyiz o halde asla vazgeçmeyeceğiz, hedeflerimize ulaşacağız. Çileyi çektik, çekmeye de devam edeceğiz ama pes etmeyeceğiz.
Biz kula kulluğa, bedavacılığa, yağcılığa ve yağdanlık olmaya karşıyız. Çünkü bizim ilkelerimiz ve inançlarımız bunların hepsini reddeder. Vatan, millet, hak ve adalet diyenlerin bünyesi bunları kaldırmaz.
Bunun içindir ki davamız sinirlere dokunmakta, birilerinin huzurunu kaçırmaktadır.
Bu yüzden de çilemiz çok, işimiz zor ama eninde sonunda biz kazanacağız.
Yılmayacağız, yıkılmayacağız, yorulmayacağız ve başaracağız. Çünkü; Türk milliyetçilerinin çile ve ıstıraba duçar olduğu dönemler Türk milli şuurunun yeni bir zaferini müjdelemektedir.
Zaferi verecek olan Allah’tır. Bizler seferden sorumluyuz. Ancak unutmamak gerekir ki her zafere ulaştıran bir sefer vardır.
Seyyid Ahmet Arvasi hocanın dediği gibi:
İmansız yürümeyi yokluk kemirir,
Ezelden ebede her var bizimdir.
Kanundur: Zamanı zaman devirir,
Zamanı kuşatan yer var bizimdir.
Azmimiz kırılmaz kederle, yasla,
Ümidin güldüğü diyar bizimdir.
Fenâda ölümden korkmayız aslâ,
Ölümün öldüğü diyar bizimdir.
Maddeye tapmayız, ezelden geldik,
Her şeyi kuşatan ebed bizimdir.
Çirkini sevmeyiz, güzelden geldik,
Arkadaş, son zafer elbet bizimdir” dedi.
KONCUK: SÖZÜMÜZ NAMUSUMUZDUR
Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında çalışma hayatı ve ülke gündeminde yer alan gelişmelere yönelik çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Koncuk, “ Sendikalarımızın kıymetli Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Kadın Kolları Yöneticilerimiz, İl Temsilcilerimiz ve Şube başkanlarımız, toplantımızın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum, hoş geldiniz şeref verdiniz.
Hac farizası sırasından vefat eden Türk Büro-Sen eski Genel Başkanı Şükrü Durgut ve Türk Haber-Sen Aydın Şube başkanı Ersal Ulaş Öztemel başta olmaz üzere ebediyete intikal eden tüm dava arkadaşlarımızı, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Zor günlerden geçiyoruz. 15 Temmuz gecesi alçakça bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık. Hamdolsun planlayanların planı suya düştü. Bütün milletimizin sağlam duruşu tüm partilerimizin tepki koyması ve TSK içindeki vatansevere askerlerimizin kararlı, cesur duruşuyla hain plan bozuldu. Her musibetten bir ders çıkarmak gerek. Bu hain girişim defedildi. Darbecilerin zihniyeti bellidir. Demokrasi ve insan hakları ile ilgiler yoktur ama meşru hükümetlerin demokrasinin hala var olduğunu göstermek adına da o darbecilerden farklı bir yaklaşımla meseleleri ele alma mecburiyetleri vardır. “Türkiye’nin normalleşmesi gerek” dedik. İçinde bulunduğumuz bütün problemlerin normalleşmesiyle çözülebileceğini belirttik. İnşaallah bir an önce normalleşiriz. Bu sürecin fırsata çevrilmesine, istismar edilmesine fırsat vermemek lazım. Bu dönemde yaşananları istismar ederek, kullanma arzusu içinde olmamak lazım.
KHK’larla ülke yönetiliyor. TBMM 1 Ekim’de açıldı ama birçok konu KHK’larla önümüze geliyor. 15 Temmuz öncesi ve sonrasında duruşumuzda, olayları değerlendirme şeklimizde en ufak bir değişim söz konusu değildir. Fetö terör örgütü bu darbe girişimini organize eden hain örgüt. Bu camianın herhangi bir zaman diliminde bu örgütle meşru ve gayri meşru hiçbir ilişkisi söz konusu dahi olmamıştır. Ancak bu kirliliğin içine batmış birileri ortalığı karıştırmak, nemalanmak amacıyla namuslu, şerefli insanları da suçlayarak karmaşa ve kaos yaratma azmi içerisindedir.
Bu darbe girişimini destekleyen yanında olan kim olursa olsun elbette gerekli cezayı almalıdır. Bunun bedeli ödenmelidir. Yıllardır bunlarla koyun koyuna, göz göze diz dize oturanların, iltifat yağdıranların Türkiye ve millet sevdalıları aleyhinde bir tek söz söyleme hakları asla olamaz.
Ancak ilk günden beri altını çiziyoruz, hukuk ve adalet. Suçlu ve suçsuzu tespit etmenin yolunu hukuk ve adaletle hükmederek bulabiliriz. Aksi tekdirde bu karmaşanın içinden çıkılamaz. İnsanlarımıza evrensel hukukun temel ilkeleri ile davranılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bunu söylemeye devam edeceğiz. Anlamak istemeyenler çıkabilir, olsun biz yönlenmeyeceğiz, yönlendireceğiz. Hukuk, insan hakları, adalet ayaklar altına alınırken ben sendikayım deyip buna ses çıkaramayan ne kadar yapı var ise onlar sözde sendikadır.
Bizim bu söylemlerimiz aklı başında, art niyetli olmayan hiçbir kimse tarafından bu terör örgütünü desteklemek olarak algılanamaz. Siz çıkıp benim Şube Başkanımız hesapsız açığa alacaksınız, biz buna “Doğru mu diyeceğiz”, Yönetim Kurulu üyemizi alacaksın biz buna sessiz kalacağız, “adalet” demeyeceğiz. Biz sessiz kalmayız. Kimse pisliğini Türkiye Kamu-Sen’in vatan sevdalısı yöneticilerine bulaştırmaya kalkmasın. Ağzımızdan çıkan her söz bizim namus sözümüzdür, sendikacılık yapıyoruz yapmaya devam edeceğiz.
KONCUK: KENDİLERİNİ ZULMEDEREK GİZLEMEYE ÇALIŞANLAR, ESAS KRİPTOLAR BUNLARDIR
Genel Başkan İsmail Koncuk, Yenikapı ruhunun önemi dikkat çekti. Koncuk, “15 Temmuz öncesi kamuda sendikal ayrım, liyakatsizlik aldı başına gitti. 15 Temmuz’dan sonra sayın Cumhurbaşkanının “Yenikapı ruhu” diye ortaya koyduğu bu ruhu bizde destekledik ve o mitinge destek olmak maksadıyla katıldık. Yenikapı’dan tüm dünyaya illegal yollarla, Türkiye’yi ele geçirme hesabı yapanlara karşı ses vermemiz gerekiyordu. O nedenle oradaydık. Yenikapı ruhu güzel bir ifade. Sayın Cumhurbaşkanının kamuda yaşananların 15 Temmuz’dan sonra yaşanmaması, daha farklı bir tavır noktasındaki talimatları son derece önemlidir. Bu ruhun sağlanmasından rahatsız olanlar var. Eğer bu sağlanırsa kendi adamının menfaati azalacak, kendi adamının koltuk sayısı azalacak, ihaleleri azalacak… O birlik ruhu olmamalı ona göre. Bu kavrama bir çomak sokulmalı. “Bu açığa alma ve ihraçlarda onları kirletirsek bu ruhu bozarız” diyorlar. Sen benim Şube Başkanımı birinin ihbarı ile sabah evinin bastırırsan bende bunun peşini bırakmam. Meydana inerim. Bunu özellikle yapıyorlar. Birlik ruhunu yıkmak için yapıyorlar. Ülke geleceği açısından bu ruh çok önemlidir.
Biz bu ruhun daim olması ve her alanda gerçekleşmesi için üzerimize düşeni yapalım, gidin, müdürlerinizle görüşün, bu ruha zarar veren bu yöneticilerle konuşun, “Bu ruhun neresindesiniz?” deyin. Eğer bu ruhun içinde değilse bilgilerini bize verin, gereğini yapalım ortaya çıkaralım. Biz bugüne kadar hep, Adalet, hak, hukuk, insan hakları dedik. Bugünde aynısını söylüyoruz. İşte ilkeli davranmak budur.
Toplantımızın adı “Sendikacılıkta Gerçek Dost Asıl Adres” Kimlerin ne menem sendikacı olduğunu biliyorduk. 15 Temmuz’dan sonra kamu çalışanlarının da bunu kavradığını düşünüyorum. Sendikacılığın bir ahlakı olmalı. Hukuk vurgusu yapabilmektir bu ahlak. Bunu bile yapamayanlar “Sendikayız” diye ortada gezememelidir. Biz hiçbir zaman çiğ yemedik ki karnımız ağrısın. 2010 yılında KPSS hırsızlığı ile mücadele ederken bunlar bizi suçladırlar koro halinde, aleyhimizde haberler yaptılar. İspat etmesek inanın içerdeydik. O gün “Tertemiz sınav” diyenler bugün bizim durduğumuz yere geldiler. Kelle koparmaya arzulu olan bir çoğunun FETÖ ile geçmişte bir bağı mutlaka vardır. Kendini zulmederek gizlemeye çalışanlar, esas kriptolar bunlardır.
Bizim eyvallahımız yok, biz bunları söyleyeceğiz. Türkiye Kamu-Sen’in tüm teşkilatlarını kutluyorum. “Türkiye’de masum olanlar ayıklansın” diye gayret gösteren sizden başka kimse yok .Biz hakim ya da yargıç değiliz. Kim haklı kim suçlu yargı karar verir. Biz o zamana kadar evrensel hukukun gereği olarak herkese suçsuz gözüyle bakarız. Evrensel hukuk “Suç şahsidir” diyor ama bugün, kocası, karısı açığa alındı diye ihraç edilen insanla var. Evrensel hukuku çiğniyorsun, böyle bir şey olmaz. Buna bir şey demeyecek miyiz? Bırakın sendikacılığı, insan olmak bile buna ses yükseltmeyi gerektirmez mi? Yaptığımız budur, yapmaya devam edeceğiz. Hükümet yetkilileri ile görüştüğümüzde kanaatlerimizi aktarıyorum. Bu darbeci anlayış nerede var ise kökleri sökülüp atılsın. Ciddi sağlık problemleri olan ama baskılarla sendika üyesi yapılan insanlar işten atılmış, bunları söylemeyelim mi? Biz milletin tamamını kucaklamayı azmetmiş insanlarız. Elimizden gelen gayretleri tabii ki göstereceğiz, insani tavrımızı her zaman devam ettireceğiz.
KONCUK: MEMURLUK GÜVENCESİNİN KALDIRILMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Genel Başkan konuşmasında, memurların iş güvencelerinin kaldırılması konusuna da değindi. Koncuk, “Kamuda çok şey yapılmak isteniyor. Birisi de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili. Bir kamu çalışanın kaderi şu an bir Kaymakam’ın bir Vali’nin iki dudağı arasında. Önümüzdeki günlerde Bursa’da çalıştay düzenlenecek . Türkiye Kamu-Sen olarak kapsamlı bir şekilde katılacağız. Personel rejimi vs. tartışılacak bu toplantılarda. Aslında bunların yapmak istediklerini biliyoruz. İş güvencesini ortadan kaldırmak, memur ve işçi arasındaki farkı ortadan kaldırmak…Ama Türkiye Kamu-Sen olarak bu konulardaki net tavrımız ortadadır, iş güvencesinden taviz vermeyeceğimizi herkes bilmelidir.
Performans değerlendirmesi haberlerini basından sizlerde görüyorsunuz. Görüşlerimizi Devlet Personel Başkanlığı’na gönderdik. “Bu kabul edilemez” dedik. Bu öncelikle yöneticiler tarafından yapılan bir değerlendirmedir. Önce gelin yönetici atama sistemini tüm kurumlarda her yerde adil hale getirelim. Adam gibi yönetici bulalım, işe sahip, liyakatli, kabiliyetli, ahlaklı yöneticiler bulalım ondan sonra performansı konuşalım. İki koyun güdemeyen adamı müdür yapmışsın şimdi bu adam kamu çalışanının başarısına not verecek, hadi oradan. Subjektif değerlendirmelerle yapılan her şeye karşıyız. Okul müdürlerinde bunu yaptılar yargıdan döndü. Yargı kararlarını uygulamıyorlar ama takipçisiyiz. Yargı idareden belge istiyor, “Değerlendirme belgelerini gönder” diyor ama ortada bir şey yok, belge yok, elleri bomboş. Peki o puanı verirken hangi belgeyi ortaya koyabilirsin. Bu mudur performans? Neyini destekleyelim? Belge koymadan kafadan puan veren başarılıya başarısız not veren adama en ağır cezayı verebilecek misin? Türkiye Kamu-Sen olarak Bursa’daki çalıştayda elbette kanaatlerini ortaya koyacaktır.
Bakıyoruz mülakatla atama sistemi geldi . Son olarak öğretmenlere de bu sistemi getirdiler. İsterse en ahlaklı, en adil mülakatı yapın yine de adaleti sağlayamazsınız. 3 ayrı komisyon kurulsa, bir kişiye verecekleri puanlar mutlaka farklılık gösterir. Memur KPSS’de 90 puan alıyor, komisyonun önüne geliyor. Bir komisyon oldukça iyi niyetle yaklaşıyor ve yüksek puan veriyor. Başka bir komisyon ise 90 puan alan bir diğer adaya yine 90 puan veriyor. Doğal olarak diğer adayla arasında 10 puanlık bir fark kalıyor. Ne kadar adil olmaya çalışırsanız çalışın, farklı komisyonların farklı kriterleri ve farklı değerlendirme metodları olacak ve bunlar da farklı sonuçlar doğuracaktır. Dolayısıyla, mülakat ile adaletin sağlanması mümkün değildir. Bu çocuklar memleketimizin evlatları. Alın teri dökmüş insana düşük puan veren var; 50 puan alana yüksek puan veren de var. Bu millet bunu hak etmiyor.
KONCUK: ATTIKLARI İMZANIN ARKASINDA DAHİ DURMUYORLAR
Toplu sözleşme hükümlerinin uygulanma konusuna da değinen Genel Başkan Koncuk, sözde yetkili konfederasyonun kendi attığı imzanın arkasında dahi durmaktan imtina ettiğini, aciz kaldığını ifade etti. Koncuk, “ Bir konfederasyon toplu sözleşme imzaladı, “Tarihi başarı” dedi. Aradan aylar geçmiş 4-C’ye kadro yok, üniversite mezunu işçilerin memur yapılması konusunda hiç çalışılmamış, KİT’lerde ücret grupları hala ele alınmamış. Bu konuda toplu sözleşmede 1 Ocak 2016 tarihinde bu sorun çözülecek diye hüküm var ama hala ortada bir şey yok. Bunları yine biz dile getiriyoruz. Onlardan çıt çıkmıyor. Toplu sözleşme hükümlerinin uygulanması için dava açtık. Bunun altına imza atanlar, siz neredesiniz? Üyeniz atılıyor sesiniz çıkmıyor, altına imza koyduğunuz metinler uygulanmıyor, sesiniz çıkmıyor ama ortada sendikacıyım diye geziyorsunuz. Bundan sonra gezebilir misiniz orası tartışılır. Biz göğsümüzü gere gere her memurun yanına gider, memurlara mücadelemizi anlatırız. O gün bugündür. Bunların ne menem bir sendikacı olduğunu herkese anlatmanın tam zamanıdır. Birilerinin gerçek yüzünü kamu çalışanlarına göstermenin tam zamanıdır. “Bunlar sizi satar” dedik. Sattı mı? Sattı. “Bunlar sizi sadece bir sayıdan ibaret görüyor. Korkutarak üye yapıyor. İnsana saygı duyan böyle üye yapar mı?” dedik. İşte durum ortada. “Sendikacılık hakkı tutup kaldırmaktır” dedik; her durumda her ortamda hakkı savunduk. Şairin dediği gibi, “Hakkı tutup kaldırdık mı?” Kaldırdık. Hep birlikte gayret gösterirsek sonuç alırız. İnsanlara el birliği ile gerçekleri anlatırsak meseleyi çözeriz.
2017 yılı itibariyle genel kurul süreçlerimiz başlayacak şimdiden hayırlı olsun diyorum. Yönetim kadrolarımızda her sendika, her şube için en azından bir kadın yöneticimiz olsun istiyoruz. Allah birliğimizi daim eylesin. Birliğimiz önemli, her zaman yan yana omuz omuza olmalıyız. Birliğimizden rahatsız olanlara asla fırsat vermeyelim. Bu kurum, kuruluş ilkelerimizde ortaya koyduğumuz duruş ve anlayışımızla, milliyetçilik zihniyeti ve vatan sevdasıyla yaşayacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim sevdamız şerefli yükümüzdür.
Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz,
Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz.
Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,
Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.
Tevekkül Allah’adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat, ya ölüm! Bunun ötesi olmaz” diyerek sözlerini noktaladı.
Başkanlar Kurulu İstişare toplantılarımız, sendikalarımızın bünyelerinde gerçekleştirecekleri çalışmalarla devam ediyor.