Türk rock müziğinin babası Erkin Koray: Yaşıtlarım bana göre ihtiyar kalıyor, onlarla görüşmüyorum

Erkin Koray röportajından satır başları...- MHP ve CHP'ye de oy verdim. Gelecek seçimlerde de AK Parti'ye verebilirim.

Bayülgen'in programına çıktığıma pişmanım.
- Samanyolu TV'de gördüğüm sevgi ve saygıya başka hiçbir yerde rastlamadım.
- İnşallah kelimesini daha sık kullanmaya başladım.
- Büyükbaba olmak istiyorum ama kızım Damla'nın niyeti yok.
- MHP ile metalcilerin işareti benziyor, elleri karıştırmış olabilirim.
- Bizim sanatçı takımının ha hu, ham hum şalalom, laylaylom hayat tarzı var.
- Yemek yapmak Erol Büyükburç'un işi!



***

Türk rock müziğinin babası Erkin Koray, 68 yaşında olmasına rağmen hâlâ sahnede ve bir o kadar da enerjik. 'Çöpçüler', 'Arap Saçı', 'Şaşkın', 'Yalnızlar Rıhtımı', 'Kızları da Alın Askere' gibi kült şarkılara imza atan Koray, ilginç açıklamalarda bulundu. Sanatçı takımının 'ha hu, ham hum şalalom, laylaylom' bir hayat tarzına sahip olduklarını ifade eden Erkin Baba, yaşıtlarıyla görüşmediğini çünkü onları ihtiyar bulduğunu kaydediyor. Okan Bayülgen'in programına çıkmaktan pişmanlık duyan, kendi şarkılarını bugüne kadar hiç dinlemeyen, başkasının kullandığı arabaya binmeyen, kendi korsan CD'lerini satın alan sanatçı, CHP ve MHP'ye oy verdiğini ama gelecek seçimlerde AK Parti'ye de oy verebileceğini belirtiyor.


Bizim sanatçı takımının ha hu, ham hum şalalom, laylaylom hayat tarzı var
68 yaşında olmak nasıl bir şey Erkin Baba?

Müzelik olarak görüyorum. Benim görüşüm ve anlayışımda pek kimse kalmadı gibi. Kötü laf etmeyelim, daha lafa başlamadan!. Dur yaa! (Gülüşmeler) İzmir'e hoş geldiniz. İzmir benim ikinci memleketim sayılır, kâğıt üzerinde İstanbul olduğu için onu inkar edemiyorum. Yoksa gönlümden dışlamış vaziyetteyim de...

İstanbul'a kırgın mısınız yani?

Yok kırgınlık falan değil de, rahatsız oluyorum. Trafikten, kalabalıktan, insanların sokakta yürüyüşünden rahatsız oluyorum. Her şeyden! Yalnız enteresan bir durum var, aynı yürüyüşten burada rahatsız olmuyorum. Bak şimdi! (Gülüşmeler) İnsan aynı insan, ama İstanbul'da yürürken daha bir yamuk yürüyor gibi geliyor bana. İstanbul'a gelen yamuluyor demek ki! Ankara ayrı, ama orası ayrı bir eyalet. Yolda araba kullanışları bile değişiktir, 06 plaka gördünüz mü hafiften yol vereceksin, geçsin gitsin, bulaşmasın. İçinden ne çıkacağı belli olmaz.

Allah geçinden versin ama ölünce İzmir'e mi gömülmek istiyorsunuz?

Hayır, öyle bir şey yok. İstanbul'a gömülmek isterim. İstanbul'dan bunalınca İzmir'e, Türkiye'den bunalınca yurt dışına gidiyorum. Orada bir müddet kalıp bunalıp buraya geliyorum. Yaşamımda öyle güzel bir formülüm var.

En iyi hangi ülkede bunalıyorsunuz?

Almanya'da daha çok. Almanları seviyorum Almanları. Hollanda, Belçika, İngiltere, Kanada'ya gidiyorum. Yurt dışına çıkmak benim yaşam tarzım, her sene mutlaka giderim.

Türkiye'de ne bunaltıyor ki sizi?

Coğrafî konumundan dolayı problemi çok. Yakından ilgileniyorum hepsiyle. Bizim sanatçı takımı pek fazla ilgili değildir ülke meseleleriyle. Ha hu, ham hum şalalom, geceleri göbek, laylaylom hayat tarzları var. Sorsanız neyin ne olduğunu bilmez. Ama sosyal sorunlarla ilgilenen biri olduğum için dert ediyorum kendime.

Artık anılarla mı oyalanıyorsunuz, yoksa geleceğe dair planlar mı yapıyorsunuz?

Yaşıtlarımla fazla görüşmüyorum. Onlar bana göre ihtiyar kalıyor. Ne bilgisayar desem anlarlar, ne bir şeyden bahsetsem anlarlar. 'Onu bizim çocuğa sor.' diyecekler. Onlar muhtemelen anılarıyla yaşıyordur ama ben son derece faal bir adamım. Mecbur olmadıkça oturan bir adam değilim, ayaktayım.

Yemek de yapar musunuz?

O Erol Büyükburç'un işi! (Gülüşmeler) Erol abimiz varken bize yemek konusunda bir şey söylemek düşmez. Yumurta bile kıramam, kabiliyetsizim, çekilmez biriyim. Yemek hep önüme koyulmuş ki, ben de bu kadar kabiliyetsiz kalmışım.

Konserlere devam etme nedeniniz ne? 'Yıkılmadım ayaktayım' mesajı mı veriyorsunuz?

Yok yok, mesaja ihtiyacım yok, zaten ayaktayım da sahnede olmayı seviyorum. Gençleri bırakamam, onlar benim hedefim, idealim. Hem de gençlerden yoğun bir talep var. Liseden konser için telefon ediyorlar, 'acaba yanlış yeri arıyor olmayasınız' diyorum. Konserin sonunda 'Ya bir dede dinledik, bu da ne yaptı?' demiyorlar.

Pişman olduğunuz TV programı oldu mu?

Ciddî bir program bekliyorum, magazin çıkıyor. Ondan pişman oluyorum. Okan Bayülgen'in Gündelik Adam mı ne var ya?

Sade Vatandaş...

Ciddî program zannettim, arkasından magazin çıktı. Hoşuma gitmedi. Ama o programa çıkmışken de, yıllarını bu işe vermiş bir sunucunun canını da sıkmak istemem, dolayısıyla sesimi çıkarmam. Ama bir daha ki sefer düşünürüm... (Gülüşmeler) Samanyolu TV'de gördüğüm sevgi ve saygıyı da başka hiçbir yerde görmüyorum.

Aklınıza ölüm geliyor mu artık?

Doğrudan doğruya ölüm gelmese de gayri ihtiyari sık sık 'inşallah' demeye başlamışım. (Gülüşmeler) Daha önce 'tamam' diyordum. Ölümü herkes düşünse iyi olur.

Sizin yaşıtlarınız bir bir gidiyor diğer tarafa. O zaman ne düşünüyorsunuz?

Onlar erken gidiyorlar ama. (Gülüşmeler) Benim vaktim var daha. Özellikle Barış Manço ve Cem Karaca çok erken gitti. Şu yaş diye limit koymayayım ama inşallah uzun yaşarım. İki kere inşallah diyelim. Biri benim, biri ülke için. Ben lazımım bu memlekete. Onlar olsa daha iyi olurdu. O kuşaklardan tek kaldım. Yalnız hissediyorum.




Babalar Günü münasebetiyle Erkin Baba'nın elini öperken, boşluğundan yararlanıp bugünlerde hiç çıkarmadığı şapkasını kapmaya çalıştım. Koray, "berhudar ol evladım" dedi.

Sizin bir veliahdınız var mı?

Duman Grubu'nun müziklerini ve yaşam çizgilerini çizgime yakın görüyorum. Ama çok güzel gruplar var. Teknoloji bilgisayara yöneldiği için dünya standartlarına ulaşıldı. Eskiden kaba kuvvet çaldığımız için kimin bileği kuvvetliyse o çalıyordu. Bir yandan da mertlik bozuldu. 20 tane eser çalınıyor, birbirinden ayıramıyorsunuz, çünkü aynı alet çalıyor. Müzik tıkandı artık, açılırsa eskilere yönelme şeklinde açılır. Bütün sesler bulundu, şarkı söylemek de bırakıldı, sadece konuşuluyor. Hiphop, rap filan. Hakaret sözleri kullanılıyor artık dünyada, bize de gelir. Bir şey olacağı yok da gençler seviyorsa bunu tenkit etmem.

Kaç şarkınız oldu hatırlıyor musunuz?

Hatırlamam, saymam. 150'yi geçmiş olabilir. Benim tanınmış eserim çok.

Kendi albümlerinizi dinliyor musunuz evde?

Bir kere bile koyup dinlemem. Stüdyodan çıktıktan sonra benim işim onunla bitmiştir. Eserin tamamı kötü geliyor. Ben başkalarınınkini dinleyebilirim, kendiminkini dinleyemem.

Yok saydığınız şarkınız var mı?

Var. Ama söylemeyeyim, çünkü bunları sildim dersem tutup onları çıkarırlar ortaya. İki şarkımı sildim, çok meşhur şarkılar değil Allah'tan. Duymak ve yapmış olduğumu bile bilmek istemiyorum. Herhalde kaset dolsun diye yapmışım o iki saçma sapan şarkıyı.

Kaç gitarınız oldu?

14 gitarım oldu, her ABD'ye gidişimde bir gitar alıp geliyorum.

Ne olacak bu gitarlar, müzelik mi?

Kızım satar onları. (Gülüşmeler) Aslında müze filan olsa iyi olur. Keşke o gitarları birileri çalsa, ama kim, nasıl olacak bilmiyorum.

Piyasada satılan albümlerinizi niye bir yerde toplamıyorsunuz?

Sadece kaçak albüm var piyasada, orijinal albüm yok. Uygun bir plak şirketi arıyorum, onu da bulmak zor. Genelleme yapmamak lazım ama plak şirketleri dürüst çalışmıyor.

Korsan albümler canınızı sıkıyor mu?

Kaçak plaklarımı görünce 'Keşke yapmasaymışım bunları.' dediğim oluyor. Kaçak da olsa güzel bir taraf var. Bakıyorsunuz reyonda yeni bir kasetiniz çıkmış. (Gülüşmeler) Para verip alıyorum, nereden bulacağım başka. Hatıra olarak hepsini saklıyorum.

Müslüm Gürses'in sizin parçalarınızı okumasını ister miydiniz?

Müslüm çok güzel bir yol tutturdu. Çok hoş. Benim meşhur olmuş parçalarım değil ama birkaç parça var aslında onun söyleyebileceği. Güzel okur. Mesela İbrahim Tatlıses 'Gün Ola Harman Ola' şarkımı söyledi. Ben onu neredeyse 'O söylese daha güzel olur.' diyerek yapmıştım. Onun tarafından bu şarkıya teklif gelmesini çok ilginç buldum. Bazen yaparken, 'Ben söylemesem şu söylese ya da keşke bunu kimse söylemese!' dediğim oluyor.

Türkiye'de birçok ilke imza attınız. En önemsediğiniz hangisi?

Türkiye'de ne varsa ilk ben yapmışımdır. Bu konunun hiç kurcalayacak tarafı yok. En önemsediğim 1965 yılında Almanya'dan bir Alman basçı ile kurduğumuz Erkin Koray Dörtlüsü ile yaptığımız müzik, Türkiye'de o zamana kadar yapılmamış bir şeydi. İngilizce dışında 'Kızları da Alın Artık Askere' ve 'Çiçek Dağı'nı söyledik.

Erol Büyükburç da 'Ben yaptım.' diyor...

Erol'a saygımız var, en iyi yemeği de pişirebilir. Erol'dur söyler... (Gülüyor) Severim kendisini, söylesin. Gördükçe bayılıyorum, çok genç duruyor. Sahneye benden önce çıkardı, onun hazırlanışını hayranlıkla seyrederdim. Artistlik bu demek ki! Ben sokaktaki gibi sahneye çıkardım.

Şarkı söylemeye İngilizce şarkıyla başladınız. Bunu yanlış buluyor musunuz şimdi?

Amerikan mahallesinde büyüdük. (Gülüyor) Belirli bir alanda gelişmemi sağladı ama baştan beri Türkçe söylemiş olsam daha iyi olurdu. Arkadaşlarımız öyle doğru dürüst türkü bile bilmezler. Türkiye'de İngilizce müzik ancak bir süs olarak yapılmalı. Eurovision'a yabancı şarkıyla katılmamız anlayabileceğim bir şey değil. Daha iyi olabilir ama sonuncu ol, kendi dilinde söyle. Dansözler yarışması gibi zaten Eurovision. Türkiye denince insanların aklına dansöz mü geliyor Allah aşkına? Kolbastıyı beğeniyorum ama. Görevlendirilirsem giderim ancak. Orada yarışacağım, benim klasmanda kimse yok.

'Erkin Baba' ibaresi sorumluluğunuzu artırıyor mu?

Evet, konserde bundan şikâyet ettiğim de oluyor. Çıkan gruplar rahat rahat çalıp gidiyorlar, ama benim buradan baba olarak ayrılmak mecburiyetim var. Ayıp olur yoksa. 'Ne oldu babalık?' diye sorarlar sonra.

Büyükbaba olma özlemi yok mu?

İnşallah. 'Olsa iyi olur.' diyorum benim için ama kızım Damla'nın niyeti yok. Biz çok iç içe yaşadık. Yeni yeni, son yıllarda ayrı geziyoruz. Babayı terk etme zamanı geldi, yaşı 25. Benim de buna hazırlıklı olmam lazım.

Kızınıza eksiksiz bir babalık yaptığınızı düşünüyor musunuz?

Hayır! Ama onun da eksiksiz bir kız olduğunu da düşünmüyorum. (Gülüşmeler) Hayatta başardığı zaman kendine, başaramadığı zaman da 'Babam yüzünden.' diyeceğini iyi biliyorum. Onun burukluğu var üzerimde. Elimden geldiğince onun adam olması için çalıştım ama bir yere kadar tabii. Bana şimdiye kadar hiç ters cevap verdiğini görmedim. s.zengin@zaman.com.tr

***


Başkasının kullandığı arabaya binmem
Günlük hayatınız nasıl geçiyor?

Buradan kalkınca nereye gideceğimi ben bile bilmem. Eve gideceğim derken, iki saat sonra Bodrum'da bulabilirim kendimi. Sağı solu belli olmayan bir adam olduğumdan değil, kendimle ilgili. Teknik kitaplar okurum. Hikâyeler yazıyorum. Randevularımı asla kaçırmam. İşimde hiç hata yapmam. Verdiğim sözden dönmem.

Kendiniz mi kullanıyorsunuz arabayı?

Başkasının kullandığı arabaya binemem, otobüse de binmem başka birisi kullanıyor diye. Uçağa mecburi durumlarda binmem. Antep'e gidilecekse arabayla gideriz. Araba kullanma durumum kaza yapmaz, o safhayı geçtim. Biri vurabilir ama. Ford Focus arabam var. İlk arabam Jaguar'dı, sonra Murat 124'e bindim.

Türkiye'de ilk uzun saçıyla sahneye çıkan kişisiniz. Hiç kestiniz mi?

Her uzun saçlı erkek bir bunalım dönemi geçirir ve mutlaka saçını kökünden kestirmiştir. Ben de bir kere yaptım. Sokaktan bile itiraz ediyorlar kısa saçıma. Takım elbise ve kravat bile istemiyorlar. Hırpani, dökülen bir ceket olacak üzerimde. Onu yakıştırıyorlar. Bizim çocuklar takım elbise ve kravata itiraz ediyorlar, onların dediklerini yapmak zorundayım.

***


Oyumu daha önce CHP'ye vermiştim gelecek seçimde AK Partiye verebilirim
Kızınızı okula göndermeme kararınız yıllardır tartışılıyor. Bu yanlış mıydı?

Yanlış yaptım diyemem ama bu konuda hiç konuşmak istemiyorum. İleride bir sorun çıkarsa benden bilecektir. Bu konuda örnek alınacak biri değilim, bu bana özel. Bunu söylemek istemedim, laf arasında yazılacağını bilemeden söylemişimdir veya yazılır geçer diye düşünmüşümdür. Ben insanların okuması gerektiğini düşünüyorum. Ne çekiyorsak cehaletten çekiyoruz.

Kızınız Damla, Facebook'taki sayfasına Barış Akarsu'nun ölümünden sonra intihar etmeyi düşündüğünü söyleyen bir mektup yazmıştı. Konuştunuz mu onunla?

Bilmiyorum, ilgilenmiyorum da. Hoşuma da gitmez. Ne olduğunu sormadım, kurcalayıp aramızı bozmak istemedim. Neticede bunlardan kendisi sorumludur. Babalık bir yere kadar yaparım, bu tür saçmalıkların altından kendisi kalksın.

Adınızın hep MHP ile anılması hayranlarınızı rahatsız etmiyor mu?

Onları üzüyor olabilir. Ama ben parti üyesi değilim, sade vatandaşım. Oyumu istediğim partiye veririm. Sanatçı bunu açıklamamalı ama o benim değişik adam olduğumdan kaynaklanıyor. Yıpranmayı göze alarak bu memleket için hayırlı gördüğüm işleri yapıyorum.

MHP işaretiyle metalcilerin işareti birbirine yakın malum. Elleriniz mi karıştı yoksa?

Ellerimi karıştırmış olabilirim. (Gülüşmeler) 'Bunlar MHP demek istiyorlar galiba' diye anlamış olabilirim. Ne yaptığımı iyi biliyorum. Kimse oyunu söylemez, ben söylüyorum, farkım bu. Daha önce CHP'ye vermiştim, gelecek seçimde de AK Parti'ye verebilirim. Muhalefetin bu kadar kabiliyetsizliğinden sonra hak ediyorlar da.

Mayınlı arazi konusunda ne diyorsunuz?

Bu konuya girmeyelim. Mayına basmayalım, patlar! (Gülüşmeler) ZAMAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri